belge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2013 Salı

Milli Kütüphane Milli rezalet

346 bin kitab çürümeye terkedildi

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in talimatı üzerine Milli Kütüphane'nin kapılarına kilit vurulan depolarına giren yetkililer, tam bir rezaletle karşılaştı. 29 depodan 5'inde hiçbir işlem yapılmadığı, 346 bin kitabın çürümeye terkedildiği ortaya çıktı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in Milli Kütüphane hassasiyeti çürümeye terkedilmiş eserleri açığa çıkardı. 'Milli Kütüphane, milli kültürün kalesidir,' diyen Bakan Çelik'in talimatları doğrultusunda bulunan depolarda kitapların tasnif edilmeden, balyalar halinde bekletildiği belirlendi.

GÖREVDEN ALINDILAR


Depolarda 1500'lü yıllarda yazılmış el yazma tıp, mantık ve retoriğe ilişkin kitaplar, başka hiçbir kütüphanede bulunmayan Osmanlıca gazeteler yer alıyor. Ayrıca Türk Ocak Koleksiyonu'nun ve merhum Milletvekili Mehmet Tevfik Gerçeker'in bağışladığı koleksiyonunun sandukasının hiç ellenmeden toz ve toprak içerisinde olduğu gözlemlendi. Ortaya çıkan görüntüler muhalefet tarafından 'Milli Kütüphane'de görevden almalarla eleştirilen Bakan Çelik'in haklı olduğunu gösterir nitelikte.

ELEKTRİK KABLOLARI AÇIKTA BIRAKILDI


Bakan Çelik'in talimatlarıyla bulunan 29 depodan 3'ünün hiç açılmadığı, 2'sinin ise hiç işlem görmediği öğrenildi. Bazı depolarda her an yangın riski oluşturabilecek elektrik kabloları da açıkta bırakılmış. Kapısı hiç açılmayan depolarda kuş yuvaları ve kuş cesetleri var. Türk Ocağı Koleksiyonunda yer alan 40 bin civarı Gotik Almanca, Sırpça, Latince, Bulgarca eserlerin yer aldığı koleksiyonla ilgili eserlerin kimlik bilgileri, künye bilgileri de çıkarılmaya başlandı. İşlemler tamamlanınca eserler kütüphanenin hizmetine sunulacak.

Hiçbirinin kaydı tutulmamış


1500'lü yıllara ait yazmaları, TBMM'nin gizli tutanakları, Danıştay'a ait bilgiler, TBMM'de Bursa milletvekilliği yapan Mehmet Tevfik Gerçekeri'in torunları tarafından Milli Kütüphane'ye hediye edilen Gerçeker kütüphanesi, Cumhuriyet tarihiyle ilişkilendirilen Türk Ocak koleksiyonu... Hepsi Milli Kütüphane'nin depolarında çürümeye mahkum edilmiş birbirinden değerli eserler.

Atatürk Belgeliği de aynı


Atatürk'le ilgili dosyaların, diplomatik pasaportların, o dönemde kullanılan nişanların, belgelerin yer aldığı Atatürk'ün Belgeliği deposunda da belgelerin tasnif edilmediği, dosyalar haline bekletildiği görüldü. Bunun üzerine bu depoda çalışma yapılmasına karar verildi. Atatürk'ün adına yakışır bir birim olması için iç mimarlar tarafından yeni düzenleme planları hazırlandı.

Girilmedik hiçbir yer kalmasın


Bakan Çelik'in 'Milli Kütüphane'de açılmadık hiçbir kapı, girilmedik' hiçbir yer kalmasın talimatını vermesinin ardından kütüphane yetkilileri harekete geçti. Personel çöplük haline gelen, içerisinde ne olduğu görülemeyen depoyu boşaltmaya başladı. Adım dahi atılamayan depolar içerisinde ayakta durulabilecek hale getirildi. Kitapların sınıflandırılması için 2 ayrı komisyon kuruldu. Kitapların tasnif edilmesi, arşivinin yapılması, trasnkripsiyon işlemlerinin yapılması için çalışmalara başlandı. Mevcut depolar ıslah edilecek. Depolama sistemi iyileştirilecek. Yazmalar için kurulan komisyon kitapların dergilerin kimlik bilgilerini çıkarmaya başladı. Yazma eserler dışında kalan sınıflandırma işlemlerine de başlandı. Bunlar bittikten sonra kataloglaması yapılıp sisteme atılacak.

Kitap mürekkebinden yandı


Depoların iklimendirilmesi yapılmadığı için bazı eserler kurumaya, çatlamaya başlamış. Bakımsız kalan çoğu el yazması eserin mürekkebi de sayfalarını yakmış ve eseri kullanılamaz hale gelmiş. Depolarda çürümüş ve kurtarılması imkansız hale gelen kitaplar da mevcut. Cildi bozulduğu için dağılmış, parçalanmış, kutulara atılmış, çöpe gidecek vaziyette muhafaza edilen koleksiyonlar iç parçalıyor. Farklı yerlerde depolanırken su basmış, kurutma işlemleri veya diğer süreçler iyi yapılamadığından ciddi anlamda hasar görmüş, restorasyonu da neredeyse imkansız hale gelmiş eserler söz konusu.

Onlar böyle sahip çıktı


Milli Kütüphane'de bulunan eserlerin birçoğundan daha yeni olan ve ABD'de basılan ilk kitap olduğu belirtilen Bay Psalm Book ise geçtiğimiz günlerde 14.2 milyon dolara satıldı. 1640 yılında basılan kitap, ABD'li hayırsever ve finansör David Rubenstein tarafından alındı. Kitabın, yeni sahibi tarafından ülke genelindeki kütüphanelere ödünç verilmesinin planlandığı bildirildi.

Ambalajdan çıkmamış malzemeler


Kütüphanenin hiç açılmayan depolarında şaşırtıcı manzara sadece çürümeye bırakılmış 346 bin kitap değil. Devletin sunduğu mali imkânlarla alınan tonerler, gümüş uçlu kalemler, jelatini hiç açılmamış merdivenler, raflar hepsi birbirine karışmış bir vaziyette hiçbiri kayıt altına alınmadan bekletildi. Birebir hizmete sunulması gereken materyallerin çürümeye terk edildiğinden habersiz olan kütüphane yetkilileri ise raf ihtiyacını karşılamak için dışarıdan raf alımına gitti.

Personel cevap veremiyor


Çürümeye terkedilen kitapların bulunduğu depoların şimdiye kadar neden açılmadığı sorusu ise akıllarda soru işareti bırakmaya devam ediyor. 20 yıldır kütüphane bünyesinde çalışan personel bile neden açılmadı sorusuna cevap veremiyor. Evraklarda personelin yetersizliği nedeniyle kapıların açılmadığı ifade ediliyor. Öte yandan Milli Kütüphane Başkanı Zülfi Toman, depoları tek tek incelemiş. Uzun yıllar açılmadığı için raflarda bekleyen ve tozdan görülmeyen kitapların oluşturduğu bakteriler Toman'ın ellerinde mantar oluşmasına sebep olmuş.



http://gercektarihdeposu.blogspot.com

Milli Kütüphane’de 10 yıldır depolarda unutulan 346 bin kitap kurtarılarak yeniden Türk kültürüne kazandırılacak.



12 Ekim 2013 Cumartesi

Kötü Din Adamının Özelliği

Bunlar, kendilerini doğru yolda sanır. Yaptıklarını beğenirler.


Allahü teâlâ, herşeyin hükmünü Kur’ân-ı kerîmde bildirdi. Fakat açık değildir. Onun yüce peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm da, bunların hepsini açıkladı. Ehl-i sünnet âlimleri de, bunları, Eshâb-ı kirâmdan öğrenip kitâblarına yazdılar. 

Şimdi bu kitâbları dünyanın her yerinde mevcûddur. Dünyanın her yerinde, kıyâmete kadar ortaya çıkacak olan her yeni şeyin nasıl kullanılacağı, bu kitâbların bir bilgisine benzetilebilir. Bunun mümkin olması, Kur’ân-ı kerîmin mu’cizesi ve islâm âlimlerinin bir kerâmetidir. Yalnız mühim olan şey, karşılaşılan işin nasıl yapılacağını, Ehl-i sünnet olan hakîkî bir Müslümandan sorup öğrenmek lâzımdır. Mezhebsiz din adamına sorulursa, fıkh kitâblarına uymayan cevâb vererek, insanı yanlış yola sürükler. 

Arabî bilen bir kimse, bu yolu bırakıp, doğrudan Kur’ân-ı kerîmden ma’nâ çıkarmağa kalkışırsa, doğru yoldan kayar. Dîninin, îmânının sarsıldığını, belki de, küfre bulaşdığını anlamaz da, kendini doğru Müslüman sanır ve doğru Müslümanlara leke sürmeğe çabalar. 


Arabî dilini iyi bilmekle, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsı anlaşılabilseydi, Beyrutdaki arab hıristiyanların, Kur’ân-ı kerîmi herkesden dahâ iyi anlamaları îcâb ederdi. Hâlbuki bunlar, Kur’ân-ı kerîmden hiçbirşey anlıyamamış, îmân şerefine bile kavuşamamışlardır. 

Bir din adamı, hangi asrıda bulunursa bulunsun, Peygamberin ve Eshâbının bildirdiklerine uymazsa, sözleri, işleri ve i’tikâdı bunların bildirdiklerine uygun olmazsa ve nefsine, düşüncelerine uyarak islâmiyyetin dışına taşarsa ve aklına uyarak islâmiyyetin inceliklerine karşı gelir, anlıyamadığı bilgilerde dört mezhebin dışına taşarsa, bu kimsenin kötü din adamı olduğu anlaşılır. 

Allahü teâlâ bunun kalbini mühürlemişdir. Gözleri hak yolu göremez. Kulakları doğru sözü işitemez. Buna, kıyâmetde büyük azâb vardır. Allahü teâlâ, bunu sevmez. Bunun gibi olanlar, Peygamberlerin düşmanıdırlar. Bunlar, kendilerini doğru yolda sanır. Yapdıklarını beğenirler. Hâlbuki, bunlar şeytânın yolundadırlar. 

Bunlardan aklını toparlayıp doğruya dönebilen çok azdır. Bunların her sözü tatlı olur. Yaldızlı olur. aydalı görünür. Hâlbuki, düşündükleri, beğendikleri şeyler hep kötüdür. Ahmakları aldatarak kötü yola, felâkete sürüklerler. Sözleri, kar yığınları gibi parlak, lekesiz görünür. Fakat, hakîkat güneşi karşısında eriyip giderler. 


http://gercektarihdeposu.blogspot.com
Allahü teâlâ, herşeyin hükmünü Kur’ân-ı kerîmde bildirdi. Fakat açık değildir.
 
http://gercektarihdeposu.blogspot.com