sallallahu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sallallahu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Kasım 2013 Perşembe

Osmanlılar ve büyük Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

Osmanlılar & Peygamber SAV
Osmanlılar büyük Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem  ve O'nun etrafındaki parlak yıldızların açtığı yolda yürüdüler. Ancak bu eser, kendiliğinden doğmadı. Fatih'in yanında bir Akşemsettin, Yavuz'un yanında Zenbilli Ali Cemali vardı. Bu büyük din adamları, onları irşad ederek bulundukları kemâl mertebesine ulaştırdılar. Fatih İstanbul'u aldıktan sonra, Bizans'ın kalbi olan şehri Türklerden kurtarma gayesiyle Avrupa'da büyük bir Haçlı ordusu hazırlanıyordu. Bu hâdise Türk sultanını telaşa düşürmedi. Çünkü o, ruhlarda saltanatını kurmuştu. Adaletinin tahtı hiçbir kuvvetten korkmayacak kadar sağlamdı. O telâş etmedi; lâkin Rum psikoposlardan bir heyet Haçlıların merkezi olan Paris'e koştu. Müslümanların elinden kurtarılmasına karar verilen Hıristiyan devletinin ruhanileri, Haçlıları şaşırtan şu ultimatomu verdiler: ''Sakın bizi kurtarmaya gelmeyin. Gelirseniz bizi karşınızda bulursunuz. Biz Türk sultanı ile çok iyi anlaştık. Ondan ayrılmak istemiyoruz.


Nurettin Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.76

Kul olmayı öğren! 

İbrahim Ethem Hazretleri, azat etmek için bir köle almıştı. Sordu;
İbrahim Ethem Hazretleri: Adın ne?
Köle: Ne diye çağırırsanız odur.
İbrahim Ethem Hazretleri: Ne yemek istersin?
Köle: Ne verirseniz onu yerim.
İbrahim Ethem Hazretleri: Ne iş yaparsın?
Köle: Ne emrederseniz onu yaparım.
İbrahim Ethem Hazretleri: Ne arzu edersin?
Köle: Kölenin arzusu olurmu? Efendinin dileği kölenin arzusudur.
İbrahim Ethem Hazretleri: Bu cevaplar karşısında hüngür hüngür ağlayıp, kendi kendisine: Be hey miskin! Kulluğu bu köleden öğren! Sen hiç ömründe Allah’a karşı böyle kul olabildin mi? demiştir.

Rabbim cümlemizi layikıyla kendisine kul olmayı nasip eylesin..





http://gercektarihdeposu.blogspot.com


Müslüman

 Müslüman günah işlemeyen insan demek değildir.
 Müslüman da günah işleyebilir. 
 Ama günahlarından kurtulma mücadelesi 
 Müslüman'ın ilkesidir.

 Günah işleyip, işlediği günahı yok sayan,
 günahına üzülüp endişelenmeyen
 Allah'ın yardımına layık olmaz.



2 Ekim 2013 Çarşamba

Müctehidlerin En Büyüğü

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfedir.
Eshâb-ı kirâmdan sonra gelen müctehidlerin en büyüğü, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfedir. Bu büyük imâm, her hareketinde, vera’ ve takvâ üzere idi. Her işinde Peygamber Efendimize tam ma’nâsı ile tâbi’ idi. İctihâd ve istinbâtda, öyle yüksek bir dereceye ulaşmışdı ki, buraya kimse varamadı. 
Kendisinden dahâ önceleri, dahâ âlim ve dahâ yüksek kimseler geldi ise de, onların zamanında sapıtmalar yayılmamış olduğundan, doğruyu ayıracak mi’yârlar hâzırlamamışlar, diğer daha kıymetli işlerle uğraşmışlardır. 
İmâm-ı Şâfi’î hazretleri, İmâm-ı a’zamın ictihâdının inceliğinden, az birşey anlıyabildiği içindir ki, “Bütün müctehidler, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin çocuklarıdır” demişdir. Îsâ aleyhisselâm, kıyâmete yakın bir zamanda, gökden inerek, Muhammed aleyhisselâmın dînine göre hareket edecek ve Kur’ân-ı kerîmden ahkâm çıkaracakdır.

İslâm büyüklerinden imâm-ı Muhammed Pârisâ hazretleri buyuruyor ki, “Îsâ aleyhisselâm gibi büyük bir Peygamberin, ictihâd ile çıkaracağı bütün ahkâm, Hanefî mezhebindeki ahkâma benziyecek, ya’nî, İmâm-ı a’zamın ictihâdına uygun olacakdır”. 

Bu da, İmâm-ı a’zamın ictihâdının, ne kadar çok isâbetli ve doğru olduğunu bildiriyor. Evliyâ, kalb gözleriyle, Hanefî mezhebini, büyük deniz gibi, diğer mezhebleri, ufak dereler, ırmaklar gibi görmüş olduklarını söylemişlerdir. 

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri, ictihâdında da sünnete tâbi’ olmakta, herkesden ileri gitmiş, Mürsel hadîsleri bile, Müsned hadîsler gibi, sened olarak almışdır ve Eshâb-ı kirâmın sözlerini, kendi görüşlerinin, buluşlarının üstünde tutmuşdur. 

Onların, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yanında, sohbetinde bulunmak şerefi ile kazandıkları derecelerin büyüklüğünü, herkesden dahâ iyi anlamışdır. Diğer hiç bir müctehid böyle yapamamışdır. 

İmâm-ı a’zam için, kendi görüşü ile ahkâm çıkarıp, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere bağlı kalmamışdır diyenler, yeryüzünde asrlardan beri ibâdet etmekde olan milyonlarca Müslümanı, yanlış ve uydurma yolda bulundurmakla ve hattâ Müslümanlıkdan ayrı kalmakla lekelemiş oluyor.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfehttp://gercektarihdeposu.blogspot.com