lise etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
lise etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2013 Pazar

BUGÜN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

BUGÜN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLARKEN, ŞAPKA KANUNU YÜZÜNDEN İDAM EDİLENLERİ BİLİYOR MUYDUNUZ ?


Herkesin korkup köşelerine çekildiği bir zamandır 1920-1927 tarihleri. İstiklâl Mahkemeleri'nin kurulduğu bu zaman dilimi, Cumhuriyet tarihinde en çok tutuklamanın yapıldığı yıllardır. Bu dönemde hiçbir menfi harekete bulaşmadan sadıkane yolunda yürüyenler ne yazık ki mazlum oldular. Üstad Necip Fazıl Kısakürek, 1969 yılında yazdığı 'Son Devrin Mazlumları' kitabının takdim kısmında bu insanlar için "Bu eser, tarih boyunca büyük mazlumlardan sonra 'beklenmesi ve ona eklenmesi' gereken bir bahsi çerçeveliyor. İman ve ideal uğrunda umumi mazlumluk davasının çok yakından, öz hayatımızdan, yakın tarihimizden ele alınması ve hususi planda gösterilmesi..." ifadelerini kullanır. Necip Fazıl, pek çok kalemin yazmaktan çekindiği din mazlumlarından Ulu Hakan Abdülhamit, Şeyh Sait, İskilipli Atıf Hoca, Esad Erbilî Hazretleri, Bediüzzaman Said Nursî ve Dersim mağdurlarının yaşadıklarını şahitlerden de dinledikleriyle cesur bir dille anlatır. 


Bugün Dersim ve 12 Eylül arşivlerini okuyan, şahitlerini dinleyen Türkiye, tarih kitaplarında yer bulamayan İstiklâl Mahkemeleri'ni de yeniden konuşuyor. Zira idamlar neticesinde hapishanelerde hayatı bitirilen ya da sürgüne gönderilen bu insanların hayatları ve geride bıraktıkları hâlâ tarihin karanlık sayfalarında yer alıyor.Arşivler gizli olduğu için açılmıyor ancak Başbakan Erdoğan'ın direktifiyle belgelerin latin harflerine çevrileceği belirtiliyor

29 Nisan 1920'de Mehmet Şükrü Bey'in TBMM'ye verdiği önergeyle 'Hıyanet-i Vataniye Kanunu' kabul edilir. Tehdit unsuru sayılan hareketlere karşı daha sıkı tedbir almak isteyen Dr. Tevfik Rüştü Bey, Mustafa Kemal'e İhtilâl Mahkemeleri kurulması için bir öneri verir. Kanunun çıkarılmasından sonraki dört aylık dönemde, düzenin sağlanamaması üzerine, 1793’te, Fransa’da kurulan olağanüstü yetkilere sahip ‘İstiklal Mahkemesi’nden esinlenilerek ‘İstiklal Mahkemeleri’ kuruldu. Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa da 14 İstiklâl Mahkemesi kurulması için öneride bulunur ve mahkemeler Temmuz 1921-Ekim 1923 tarihleri arasında çalışır. İlk olarak Kastamonu, Konya, Samsun ve Yozgat'da kurulir ve 17 Şubat 1921'e kadar yaklaşık beş ay kadar çalışır. Bu dönemde casus, bozguncu, eşkıya, hain, asker ailelerine tecavüz edenler en ağır şekilde cezalandırılır. Çerkez Ethem, Atatürk'e suikast, komünist kuruluşlar gibi davalara bakılır. Sonuçta 54 bin insan yargılanır, 1054 insan idam edilir, 43 bin kişi ise sürgün ve hapis cezası alır.

1923'te tekrar açılan ikinci dönem İstiklâl Mahkemeleri, 1927'ye kadar faaliyet gösterir. Bu mahkemelerdeyse asker kaçakları, Kurtuluş Savaşı'nda düşmana yardım edenler ve isyan çıkaranlar yargılanır. Mahkeme, 29 Haziran 1925 tarihinde Diyarbakır'da Şeyh Sait ve 46 destekçisini idam eder. Sonrasında ise Cumhuriyet'in ilanını eleştirenleri, hilafet ve saltanat propagandası yapanları yargılamak için İstanbul ve Ankara İstiklâl Mahkemeleri kurulur. Ulusal otoriteyi sağlamak için kurulan bu mahkemeler bir süre sonra binlerce masum ve mazlum insanın idam edildiği bir yapı haline gelir. Ankara İstiklâl Mahkemeleri'nin Başkanı Ali Çetinkaya nam-ı diğer Kel Ali, savcısı Necip Ali Küçüka ve üyesi Kılıç Ali'dir. İşte bu 'Üç Ali', yapılan birçok haksız yargılamayla hafızalara kazınır. İstiklâl Mahkemeleri'nin en temel özelliği ise yargılananların itiraz yani temyiz hakkının bulunmamasıdır. Mahkemelerde yargılananların birçoğu aynı gün içerisinde tutuklanır, yargılanır, cezalarını alır ve idam edilir. Ali Çetinkaya'nın Ankara İstiklâl Mahkemesi ceza dağılım cetveline göre vicahen, gıyaben ve müeccelen verdiği idam kararlarının toplamı 2470'tir. Salben (asılarak) gerçekleştirilen idamlarda kadrolu olarak görevlendirilen Keskinli Cellât Kara Ali, Tanin gazetesinde kendisiyle yapılan bir röportajda: "Ben Ankara'da 6128 kişinin sehpada ipini çekmişim." der.
Yalnız Allahtan Korkar’

Yargılamaları hukuk dışıydı


İstiklal Mahkemeleri, kanunla kuruldukları için yasaldılar ancak yargılama usulleri açısından hukuk dışıydılar. Çünkü üyeleri, Meclis içinden seçiliyordu ama savcı hariç üyeleri hukukçu değildi. Kapılarının üstünde ‘İstiklal Mahkemesi Mücadelesinde Yalnız Allahtan Korkar” yazan mahkemeler verdikleri kararlardan sorumlu değildiler ancak cezaların gecikmeden infazından sivil ve asker bütün bürokratlar sorumluydu. Kararın verilmesi için delile gerek yoktu. Sanıkların avukat tutmaları çok nadir bir durumdu, zaten ne buna vakit vardı ne de bu görevi üstlenmeye cesaretli avukatlar. Kararlar hâkimlerin vicdani kanaatine göre verilirdi ve temyiz edilemezdi. Verilen cezalar (ve idamlar) derhal infaz edilirdi. Kararlar o kadar acele ile alınır ve yerine getirilirdi ki, yanlışlıkla başkasının yerine idam edilenler bile olurdu.

55 bin kişi yargılandı 1352 kişi idam edildi 


İstiklal Mahkemeleri zabıtlarını ilk gören kişilerden olan Prof. Dr. Ergün Aybars’ın verdiği bilgiye göre, İstiklal Mahkemeleri’nde 55 bin kişi yargılandı, 1352 kişi idam edildi, yaklaşık 40 bin kişi hakkında ise dayak cezası verildi. Toplam 17 İstiklal Mahkemesi kuruldu. Ankara hariç diğer İstiklal Mahkemeleri 17 Şubat 1921’de kaldırıldı. Ankara İstiklal Mahkemesi ise 31 Temmuz 1922’ye kadar görev yaptı. Çerkez Ethem, Atatürk’e suikast, komünist kuruluşlar gibi davalara bakıldı. İkinci dönem İstiklal Mahkemeleri ise 1923-1927 arasında çalıştı. Hilafet ve saltanat yanlıları yargılandı.
İstiklal Mahkemeleri’nde bin 352 kişi idam edildi. Şeyh Said, isyanın liderliğini yapmaktan 1925’te Şark İstiklal Mahkemesi’nce idam edildi. Başbakan Erdoğan’ın Dersim Katliamı ile ilgili özür konuşması sırasında sözünü ettiği İskilipli Atıf Hoca da, Şapka Devrimi’ne karşı çıktığı için Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından şubat 1926’da müdafaa yapmasına gerek görülmeden Kel Ali lakaplı (Ali Çetinkaya)’nın kararıyla Ankara Samanpazarı Meydanı’nda asıldı.

İstiklâl Mahkemeleri'nde idam edilen tek kadın


İstiklâl Mahkemeleri'nde birçok insanın şapka yüzünden asıldığı bilinir ama biri var ki onun hikâyesine akıl sır erdiremiyor insan. 24 Kasım 1925'te Kahramanmaraş'ta kurulan 23 darağacında bir de kadın vardır: Şalcı Şöhret Bacı. Erzurum'da yetim çocuklarına bakmak için el işi şal örüp çarşıda satan bir annedir o. Devlet birden şapka giymeyi emredince, yayılan dedikodularla birlikte Maraş halkı protesto amacıyla şehir merkezine doğru yürüyüşe geçer. O esnada kadınlar hamamından çıkan Şöhret Bacı'ya "Senin oğlanlar hükümeti taşa tutuyor, git onlara sahip ol." der biri. Fevri bir kadındır Şalcı Bacı. Bohçasıyla hamamdan dışarı fırladığı gibi hükümet konağının önüne gider. Asker ve halk arasında sürtüşme olduğunu görünce evlatlarını aramaya başlar. Bulamayınca, oğullarını askerlerin teslim aldığını düşünür. Annelik duygusuyla bağırarak bohçasındaki takunyaları askerlere fırlatır ve şapka hakkında kötü sözler sarf eder. Ne olduğunu anlamadan tutuklanır, yargılanır ve 22 erkekle birlikte asılır. Rivayete göre, "Ben hatun kişiyim, şapkayla ne işim olur?" dese de dinletemez kimseye. İdam edilirken kadın olduğu anlaşılmasın diye başına çuval geçirilir. Bu süreçte idam edilen ilk ve tek kadın olur.

Türkiye'nin karanlık döneminin unsuru olan İstiklal Mahkemelerinin kaldırılışının yıldönümü bugün


TİMETÜRK

http://gercektarihdeposu.blogspot.com

ÇÖLLERDEN GÜLLER BİTİREN MUALLİMİM, İŞTE O BENİM PEYGAMBERİM (S.A.V)
Sözler onunla başlar, onunla son bulur. İşte bu yüzden bismillah…
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.








5 Eylül 2013 Perşembe

Gizli gizli namaz kıldık, ya işten kovulduk ya fişlendik.

Yüzde elli neden sokağa çıkmıyor bildirisi

Bir zamanlar Taksim Gezi Parkı olayları sonrası Türkiye'de protestolar görülmüş ve bazı zamanlarda hiç istenilmeyen görüntüler ortaya çıkmıştı. Sokağa çıkanların yanı sıra bir de meydanlara inmeyenler vardı. İşte yüzde ellinin neden sokağa inmediğinin cevabı bir sivil bildiri ile açıklandı ve kısa bir sürede sosyal medyada en çok konuşulan konulardan biri halini aldı.

İşte o sivil bildiri:



ANNEMİZ BAŞÖRTÜLÜ DİYE HOR GÖRÜLDÜK
Bizim annemiz başı örtülü diye yemin törenimize alınmadı, bacımız okula alınmadı, kamuda çalışamadı.. Gizli gizli namaz kıldık, ya işten kovulduk ya fişlendik...

CEPHEDE BİZ ŞEHİD OLDUK
İbaddet yapmak istedik gerici diye mimlendik... Çocuğumuz okulda namaz kıldı, fuhuş yapanı bu kadar hor görmemişlerdi... Devlet bir dönemler resmen ikinci sınıf muamelesi yaptı, subay olamadık polise alınmadık.. Sinema ve dizilerde başı örtülüler hizmetçi rolünden yukarı çıkamadı.. Cephede biz şehid olduk, cenazeler gece kondularımızdan çıktı, ama Taksim gençliğine yaraşırdı Devlet yönetmek, haşa ne haddimize!!! Yıllarca hor görüldük dışlandık..

SOKAĞA DÖKÜLMEDİK SANDIĞA GÖMDÜK
Ama hiçbir zaman polise molotof ve havai fişek atmadık. Polis aracını ters çevirmedik... Devlete millete asi olmadık.. Elimize tencere alıp sokaklara dökülmedik. Bizi ezen hükümetleri sokağa dökülüp değil sandığa götürüp gömdük!!!..



http://gercektarihdeposu.blogspot.com

9 Mayıs 2010 Pazar

Türkçe ses bilgisi ve yazim kurallari konusu anlatimi

Ekol hoca ilköğretim 6.sınıf 7.sınıf 8.sınıf türkçe dersleri nden ve 9.sınıf 10.sınıf 11.sınıf 12.sınıf dil ve anlatım dla dersinden merhaba. Şimdi sizlerle sbs ve lys - ygs ikilisinde çokca soru çıkartan yeni sistemde kendine yer bulan ve yazılı soruları nda da çıkan ses bilgisi ve yazım kuralları konusu videolu anlatımı nı yapacağız ekol hoca türkçe öğretmenlerimizden burcu yılmaz ile. Ses bilgisi tablosu ses nedir ünlüler ünsüzler düz yumuşak ince kalın geniş dar sözcükler nedir tabloda gösterimi büyük ünlü uyumu nedir tanımı özellikleri örnek soruları ulama nedir uyak nedir kaynaştırma harfleri nelerdir küçük ünlü uyumu nedir tanımı örnek cümleleri aşağıdaki ekol hoca türkçe dil anlatım videomuzdadır.

Türkçe ses bilgisi ve yazim kurallari konusu anlatimi

Ekol hoca ilköğretim 6.sınıf 7.sınıf 8.sınıf türkçe dersleri nden ve 9.sınıf 10.sınıf 11.sınıf 12.sınıf dil ve anlatım dla dersinden merhaba. Şimdi sizlerle sbs ve lys - ygs ikilisinde çokca soru çıkartan yeni sistemde kendine yer bulan ve yazılı soruları nda da çıkan ses bilgisi ve yazım kuralları konusu videolu anlatımı nı yapacağız ekol hoca türkçe öğretmenlerimizden burcu yılmaz ile. Ses bilgisi tablosu ses nedir ünlüler ünsüzler düz yumuşak ince kalın geniş dar sözcükler nedir tabloda gösterimi büyük ünlü uyumu nedir tanımı özellikleri örnek soruları ulama nedir uyak nedir kaynaştırma harfleri nelerdir küçük ünlü uyumu nedir tanımı örnek cümleleri aşağıdaki ekol hoca türkçe dil anlatım videomuzdadır.