muhammet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
muhammet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ekim 2013 Perşembe

Salavat ve Peygamberimize Salavat Getirmenin Lüzumu

    O’ndan başka hiçbir Peygambere verilmeyen bir özellik, hiç bir ümmete verilmeyen bir rahmet kapısıdır Salavat…
      İmam-ı Tahavî şöyle demektedir: “İnsan Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in adını andığı veya bir başkasından duyduğu her keresinde; salavat-ı şerife okumak kendisine vaciptir.”
    Salat ve salavat nedir? Peygamber Efendimiz’e ismi anıldığında salavat getirmek gerekir mi? Salavatın fazileti nedir?
   Salat: Tebrik, tezkiye, duâ manalarına gelir. Salât’ın çoğulu salavât gelir.
   Salat kelimesi Ayeti Kerimelerde bir çok yerde geçmektedir. Mesela zikir, tesbih ve duayı cem ettiği için namaza da “salat” denilmiştir.
Ancak konumuz Kur’an-ı Kerimin şu ayetinde geçen “Salat” ile alakalıdır:
   ”Allah ve O’nun melekleri Peygamber’e salât ederler. Ey mü’minler, siz de Ona salât ediniz ve samimiyetle selam veriniz” (el-Ahzab, 33/56)
Ayet-i Kerimede geçen Salat ne demektir?

   Buradaki “salat” dua etmek, rahmetine bürünmek manalarına gelir. Ancak ayette 3 tane salattan bahsedilmektedir. 1- Allah’ın Salatı, 2- Meleklerin Salatı, 3- Müminlerin Salatı.. 
Allah (Celle Celaluhu) ve meleklerin Salatı
Allahu Teala’nın salatı: Merhameti, affı, rahmeti, bağışlaması
Meleklerin salatı ise: istiğfarıdır…
    “O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah mü’minlere çok merhamet edendir.” (Ahzab 43)
    Allahu Teala’nın salatı, kulunu affetmesi, rahmeti ile kuşatması, makamını yüceltmesidir. Mü’minlerin salatı da ona “Allah’ın salat etmesini” istemesidir.
   Kâ’b b. Ucre’den şöyle rivayet edilmiştir: Dedik ki, Yâ Rasulallah! Sana selâm vermeyi biliyoruz, sana salât nasıl olur? Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Ey Allah’ım! İbrahim’e salât ettiğin gibi, Muhammed’e ve âline de salât et…” deyin.. (Buhârî, Tefsir, 33/10)
   Allahu Teala, Resulüllah’a edilen salâtı karşılıksız bırakmamış, O’nun da bize salât etmesini istemiştir:
“Onlara salât (duâ) et. Çünkü senin salât’ın, duan onlar için sükûnettir” (Tevbe, 103)
SALAVAT BİZİM İÇİN BİR İBADETTİR
   Salat emri Müslümanların bir vazifesidir. Bu, Allahu Teala’nın mü’minler üzerine yüklediği bir vecibedir. Salavatın ömürde bir defa getirilmesi farzdır. Diğer salavatları ise nafile ibadettir. Ömründe hiç salavat getirmeyen bir Müslüman günahkar olur. 
Salavat-ı şerife mü’minler için bir rahmettir:
   Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:
   ”Kim bana bir defa salâtü selâm getirirse, bu sebeple Allah Teâlâ da ona on misli merhamet eder. “ (Müslim, Salât 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Vitir 21; Nesâî, Ezân 37, Sehv, 55)
   İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât ü selâm getirenleridir. “ (Tirmizî, Vitir 21)
   Allah ve melekleri, peygambere salât-ü selâm ettiğine göre, bizim salât-ü selâmımıza ne gerek var?
   Cevap: Biz diyoruz ki, peygambere yapılan salât, peygamberin o salata olan ihtiyacından dolayı değildir. Aksi halde, peygambere Allah salât-ü selâm edince, meleklerin de salâtına hacet kalmazdı. Bu ancak, ona duyulan saygıyı izhâr etmek içindir. Nitekim Cenâb-ı Hak da, hiç ihtiyacı olmadığı halde, bize, Kendisini zikretmemizi farz kılmıştır. Bu ancak, Cenâb-ı Hakk’ın bundan dolayı bize mükâfaat vermesi için ve de bize bir şefkat ve merhamet olsun diye, tarafımızdan peygambere duyulan saygıyı ortaya koymak içindir. İşte bundan dolayı Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Kim bana tek bir defa salât-u selâm getirirse, Allah Teâlâ da ona on defa salât (merhamet) eder”(Darimi, rikak, 58 (2/317)
   Resulüllah’a tazim ve hürmet etmek, O’nu saygısızca ve aramızdan birisymiş gibi anmamak için Allahu Teala bu emri vermiştir. Başka bir ayet-i kerime bu konuyu özetler:
“Peygamber’i kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın.” (Nur 63)
PEYGAMBERİMİZ SALAT-U SELAMA KARŞILIK VERİR
   Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
   ”Bir kimse bana salâtü selâm getirdiği zaman, onun selâmını almam için Allah Teâlâ ruhumu iade eder. “ (Ebû Dâvûd, Menâsik 96. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 527)
   Evs İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur” buyurunca, ashâb-ı kirâm: 
- Yâ Resûlallah! Vefat ettiğin ve senden hiçbir eser kalmadığı zaman salâtü selâmlarımız sana nasıl sunulur? diye sordular. 
Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm:
- “Allah Teâlâ peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkamet 79, Cenâiz 65)
İSMİ ANILDIĞI ZAMAN SALAVAT GETİRMEYEN…
   Hazreti Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
   ”Cimri, yanında ismim anıldığı halde bana salâtü selâm getirmeyen kimsedir. “ (Tirmizî, Daavât, 101. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 201)
   Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
   ”Yanında ismim anıldığı halde bana salâtü selâm getirmeyen kimse perişan olsun. “(Tirmizî, Daavât 101)
   Peygamberimizin “perişan olsun” sözü ümmetine bir beddua değil, ayet-i kerimenin gereğini yerine getirmediği için başına gelecek halin beyanıdır.
CUMA GÜNÜ BİZZAT ALIR
   Evs İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
   “Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur. “ (Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 79, Cenâiz 65)
SALAVATIN GETİRİLMEYECEĞİ YERLER
İbni Abidin’de bu konu şöyle ele alınıyor:
   “Kur’an okunurken veya hutbede Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ismini işitmek dahi istisna edilir. Çünkü bunlarda susarak dinlemek vaciptir. Fetevayı Hindiyye’nin kerahiyet bahsinde şöyle denilmektedir: “Bir kimse Kur’an okurken Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in ismini işitse salâvat getirmesi vacip olmaz.Ama okumayı bitirdikten sonra salavat getirirse iyidir.”
DİĞER PEYGAMBERLERE ALEYHİSSELAM DENİLİR
   Diğer Peygamberler için “salat” emri olmadığı için Onlara hürmeten isimleri anıldıkları zaman Kur’an-ı Kerimde geçtiği üzere selam verilir… “Aleyhisselam” denilir..
Alemler içinde selam olsun Nuh’a. (Saffat/79)
İbrahim’e selam olsun. (Saffat/109)
Musa’ya ve Harun’a selam olsun. (Saffat/120)
İlyas’a selam olsun. (Saffat/130)
Gönderilmiş (peygamber)lere selam olsun. (Saffat/181)
   Siz yeni yeni türeyen babasının dahi sapık ilan ettiği kişilere aldanıp da Salavat emrinden geri kalmayın, Peygamber Efendimize aşkla, iştiyakla, muhabbetle Salavat getirin. Zikir, dua, salavat… Bunlar bizim kazanç kapılarımız. Şeytanın askerleri bu kazancınızdan sizi alıkoymak isterler. Onlara kulak verirseniz mahrum olursunuz.
http://gercektarihdeposu.blogspot.com/
Peygamberimize Salavat Getirmenin Lüzumu
http://gercektarihdeposu.blogspot.com



Kaynak iHVANLAR.

10 Eylül 2013 Salı

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Vedâ haccında

VEDÂ HUTBESİ

(9 Zilhicce l0 H./8 Mart 632 M. Cuma)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Vedâ haccında, 9 Zilhicce Cuma günü zevâlden sonra Kasvâ adlı devesi üzerinde, Arafat Vâdisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa şöyle hitab etti:

"Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardım isteriz. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah'dan başka ilâh yoktur. Tektir, eşi ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür."


"Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.  İnsanlar! Bugünleriniz nasıl  mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.
Ashabım!  Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan  dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin  anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.
Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır.
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç   şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir.
Mü'minler!  Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar  kardeştirler. Bir Müslüman'a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.
Ey insanlar!  Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır.
Ey insanlar!  Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında  en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz.  Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine  suçlanamaz.
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
-  Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
-  Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
-  Zina etmeyeceksiniz.
-  Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? "
Sahabe-i Kiram birden söyle dediler:
"Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!"
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şahadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! "
Ey insanlar Rabbiniz birdir Babaniz da birdir hepiniz adem'IN COCUKLARISINIZ
http://gercektarihdeposu.blogspot.com

5 Eylül 2013 Perşembe

Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hayretle sorar:

Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem : 

İstemezmisin Ya Ömer Dünya Onların Ahiret Bizim Olsun ?

Hz.Ömer,sezsizce, Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem in dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Tavana asılmış kuru bir deri parçası,bir torbanın içinde bir kaç kg. arpa,duvara dayalı bir kaç ağaç yaprağı ve yerde de Hz.
Muhammed'in üzerinde uyumakta olduğu hurma lifinden örülmüş kaba bir hasır.

Bu durum karşısında ağlamaya başlayan Hz.Ömer'in hıçkırıkları O'nu uyandırır. Kalkınca hasırın vucüdunda iz yaptığını,kan oturduğunu gören Hz. Ömer omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. Hz.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem  hayretle sorar:



Ey Hattaboğlu! Niçin ağlıyorsun?,
Ey Allah'ın elçisi! İranlılar imparotorlarını saraylarda yaşatırken ,Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Alla'ın Elçisisin...İzin versen de,biz de seni...

Maksat anlaşılmıştır,Allah'ın Elçisi,gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm,tatlı bir el işareti ile keser ve 'Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir.Ahiret yurduna gelince,işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı'(Ankebut,64) ayetini kuduktan sonra ekler.

İstemez misin Ey Ömer! Dünya onların olsun,ahirette bizim....




9 Ağustos 2013 Cuma

Musterimiz az olur

ALLAH'IMA Celle Celaluhu sukurler olsun.

Hep dogrulari soylemek biraz da olsa bazi insanlari rahatsiz ediyor. ASK sozleri, KALPLER, GULLER, SEVDALI sozleri benim sayfamda olmuyor. Bu yuzden tabiki dukkanin musterisi az, lakin benim kardeslerim olan sizlere ve bana, kuru kalabaliktansa IMANDA ITIKATTA yan yollara sapmamis, ALLAH (Celle Celaluhu) KORKUSU ILE YASAYAN yani kisacasi Cami cemaatinden olan bizler birbirimize yeteriz Elhamdülillahi Rabbilalemin  ALLAHU AKBAR  Selam ve Dua ile

http://gercektarihdeposu.blogspot.com

Goruldugu uzere isler kesat. 

ALLAH'IMA (Celle Celaluhu) sukurler olsun.