terbiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
terbiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2013 Çarşamba

Suçlu yetiştirmenin 8 basit kuralı

Bir çocuğu geleceğin suçlusu yetiştirmenin 8 basit kuralı

1 Küçükken daha, çocuğa ne isterse vermeye başla!
Ki, herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın...

2 Fena sözler söylediğinde gül!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın...

3 Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı öğretme sakın!
Bırak, on sekizine gelince kendisi karar versin...

4 Yerde bıraktığı her şeyi kaldır:kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını...Onun için her şeyi sen yap!
Ki, sorumlulukları hep başkalarına yüklesin...



5 Onun önünde sık sık kavga et!
Ki, bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın...

6 Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma!
Asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin...

7 Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getir!
Ki, istediklerini her zaman elde etmeye Şartlansın...

8 Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında ol!
Ki, hepsine karşı ön yargılarla davransın...

Evet evet, bütün bunları yap!

Ki, günün birinde onun başına bir bela gelirse kendinden özür dile, ama onu felaket dolu bir hayata hazırladığın için kendine teşekkür etmeyi de ihmal etme sakın!



http://gercektarihdeposu.blogspot.com/
Bir çocuğu geleceğin suçlusu yetiştirmenin 8 basit kuralı






12 Ekim 2013 Cumartesi

Cahil Olan Cesur Olur

Bu din, edeb dinidir. Tevâzu dinidir.

Din imâmlarımız, doğrudan Kur’ân-ı Kerîm'den manâ çıkarmağa kalkışmadılar. Kendilerini bundan âciz gördüler. Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kur’ân-ı Kerîm'e nasıl manâ verdiğini Eshâb-ı kirâmdan sorup araştırdılar. Eshab-ı kirâmın anladıklarını da, kendi anlayışlarına tercîh ettiler. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe herhangi bir Sahâbînin sözünü kendi anladığına tercîh ederdi. 

Resûlullahtan ve Sahâbeden bir haber bulamayınca, ictihâd etmek zorunda kalırdı. Her asırda gelen islâm âlimleri, dahâ önce gelenlerin, büyüklükleri, üstünlükleri, vera ve takvâları karşısında titrerler. Onların sözlerine sened, delîl olarak sarılırlardı. 

Bu din, edeb dînidir. Tevâzu dînidir. Câhil olan, cesûr olur. Kendini âlim sanır. Hâlbuki, âlim olan tevâzu gösterir. Tevâzu göstereni Allahü Teâlâ yükseltir. Resûlullahın Cehenneme gideceklerini haber verdiği
yetmişiki bid’at fırkasının reîsleri de derin âlim idiler. 

Fakat onlar, ilimlerine güvenerek, Kitâbdan, Sünnetden manâ çıkarmağa kalkıştılar. Böylece, Eshâb-ı kirâma tâbi’ olmak şerefine kavuşamadılar. Onların doğru yollarından saptılar. Yüzbinlerce Müslümanın da Cehenneme gitmelerine sebeb oldular. 

Dört mezhebin âlimleri, derin ilimlerini Kur’ân-ı Kerîm'den ahkâm çıkarmakta kullanmadılar. Buna cesâret edemediler. Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın bildirdiklerini anlamakta kullandılar. 

Allahü Teâlâ, insanlara Kur’ân-ı Kerîm'den hüküm çıkarınız diye emretmiyor. Resûlümün ve Eshâbının çıkardığı hükmlere uyunuz, bunları kabûl ediniz diyor. Bid’at sâhiblerinin, ya’nî mezhebsizlerin, bu inceliği anlıyamamaları, kendilerini felâkete sürüklemişdir. 

Bir âyet-i kerîmede meâlen, “Resûlüme itâ’at ediniz!, Resûlüme tâbi’ olunuz!” buyuruldu. Bu âyet-i kerîme ve Resûlullahın “Eshâbımın yoluna sarılınız!” emri, bu sözümüzün vesîkasıdır. 

Mezheb imâmlarına uymak, Allahı ve Resûlü bırakıp, kula kul olmak değildir, böyle olsaydı, Eshâb-ı kirâma uymak da böyle olurdu. Böyle olmadığı için, Resûlullah , bunu emir etmiştir. 

Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), insanların kısaca îmân etmelerini ve gördükleri gibi ibâdet yapmalarını emir ederdi. Bunların delîllerini bilmeyi hiç teklîf etmezdi. Bunu imâm-ı Gazâlî “Kimyâ-ı se’âdet” kitâbında uzun bildiriyor. 

Cenâb-ı Hak, kâfirlerin analarını, babalarını taklîd etmelerini yasaklıyor, küfrü bırakıp îmân etmelerini emir ediyor. Müslümanlara ise Peygamberini ve onun varisi olan Ehli sünnet âlimlerini taklîd etmelerini emir ediyor.

http://gercektarihdeposu.blogspot.com
Bu din, edeb dînidir. Tevâzu’ dînidir.
http://gercektarihdeposu.blogspot.com

13 Ağustos 2013 Salı

"Kötü çocuk" yetiştirmek isteyen anne-babalara öneriler!

"Doğru çocuk" yetiştirmek isteyen anne-babalara yıllardır öneriler yapıp durdum. Sanırım yeteri kadar etkili olmadı. Bu kez tersinden deneyeceğim: "Kötü çocuk" yetiştirmek isteyen anne-babaların neler yapması gerektiğini yazacağım...

Belki bu istediğim tesiri yapar.


1. Anne ve baba olarak bir birlerinizle sürekli çekişin, didişin, çocuklarınızın gözlerinin önünde kavga edin, bir birinize ağır sözler sarf edin, hatta baba olarak anneyi zaman zaman darp edin!..

Bu durumda çocuklarınız size güvenmeyecek, her türlü şiddete meyilli olarak yetişeceklerdir.

2. Anne ve baba olarak bir birinizin arkasından konuşun, bir birinizi aşağılayın, bir birinizi değersiz göstermek için elinizden geleni yapın!..

Bu tavrınız çocuklarınızın gözünde ikinize de değer kaybettirecek, sizi onların nazarında küçültecek, ayrıca kişilerin arkasından konuşmayı öğretecektir.

3. Anne ve baba olarak bir birinize sevginizi ne söyleyin, ne de hareketlerinizle gösterin!.. Hatta bu kadarla da kalmayın, çocuklarınıza da hiçbir zaman, hiçbir şekilde sevginizi söylemeyin. "Sevgi gösterirsek şımarır" anlayışı içinde hareket edin!

Bu sayede çocuklarınız sizden en yakınlarını bile sevmemeyi öğreneceklerdir.

4. Anne olarak çocuklarınızı ihmal edin, evdeki avizelerden, biblolardan ve bulaşıklardan daha önemsiz olduklarını çocuklarınıza hissettirin, bunun için de, evdeki eşyaların bakımına çocuklarınızdan daha fazla zaman ayırın!..

Bu yaklaşımınız çocuklarınıza istenmediklerini hissettirecek, zamanı gelince onlar da sizi istemeyeceklerdir.

5. Çocuklarınıza ya çok bol, ya da çok az harçlık verin!..

Çok verirseniz saçıp savurmayı, az verirseniz cimriliği öğrenecekler, her anlamda sorumsuz birer insan olarak hayata atılacaklardır.

6. Çocuklarınızı bazen yüceltin, bazen yerin dibine batırın!..

Bu dengesizlik tüm hayatlarına yansıyacak, hayatlarını tepetakla edecektir.

7. Anne ve baba olarak akşamlarınızı eğlence yerlerinde, sinemalarda, tiyatrolarda geçirin, çocuklarınızın evde ne yaptıklarını umursamayın, onlarla muhabbet etmeyin, sorunlarıyla ilgilenmeyin!

Böyle yaparsanız, yaşlılığınızda onların da sizin hiçbir sorununuzla ilgilenmemelerini sağlamış olursunuz. Öte yandan başıboş kalmayı öğrenecekler ve kimseyi umursamayacaklardır.

8. Baba olarak her akşam eve geç gelin ya da alelacele yemeğinizi yiyip kahvehaneye kaçın; evde kalsanız dahi televizyon başından ayrılmayın; çocuklarınızın hiçbir sorusunu cevaplandırmayın, onlarla asla oynamayın!..

Bu sayede çocuklarınızın içe kapalı olmalarını sağlayabilir, agresif, saldırgan, hırçın olarak hayata atılmalarını temin edebilirsiniz.

9. Çocuklarınız en küçük bir sorun çıkardıkları zaman, "Zaten senden adam olmaz" diye diye çıkışın, her haline sert tepkiler verin!..

Ancak o zaman çocuklarınız kimseyi dinlememeyi öğrenirler, dersleriyle aralarındaki ilgi bağı kopar, gerçekten de adam olmazlar.

10. Çocuklardan gelecek tüm sorulardan kaçın, asla cevaplandırmayın, yalnız ara sıra onları karşınıza alıp, onların yaşında iken ne kadar başarılı olduğunuz yolunda hayali hikâyeler anlatın!..

Böyle yapın ki için için sizi küçümsesinler, vakti geldiğinde de kendi çocuklarına sizinkine benzer hayali hikâyeler anlatsınlar.

11. Evde ne kitaplık bulundurun, ne de kitap! Hatta kitaplar ve yazarlar hakkında hiç birinin işe yaramadığı yolunda nutuklar atın, kitap, ilim, edebiyat düşmanlığı yapın!..

Çocuklarınız bu konuşmalarınız sayesinde kitap düşmanı olarak yetişecekler ve hiçbir şey öğrenmeden hayatlarını bitireceklerdir: Tıpkı sizin gibi!

Daha sonra gerisini getirelim...

Yavuz Bahadıroğlu - Yeni Akit (25.04.2012)