pkk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pkk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2013 Salı

apo savaşınca iyi barışınca kötü

Yazısında “derin siyasal ve finansal merkezlerin tetiklediği bazı gazeteciler”den söz eden Muhtar, o isimlerin barış süreci öncesinde ve sonrasındaki tavırlarına dikkat çekti. Reha Muhtar, “Barış rüzgarının hafiften serpiştirmesi, silahların birazcık susmasıyla beraber; yıllarca karşımızda, ‘Apo’yu yere göğe sığdıramayan’, ondan ‘Ortadoğu’da bir lider, otonomi mücadelesi veren bir önder, bulunduğu coğrafyadan çıkan efsanevi bir heykel’ yaratmaya çalışan aydın ve entelektüel çevre, bir anda onu, rezilleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya başladı…” diye yazdı.
'APO SAVAŞIRKEN ONDAN İYİ YOKTU'

Yazının satır aralarına bakınca o isimlerin Hasan Cemal ve Cengiz Çandar olduğunu anlamamak imkansız. Özellikle bu iki isim, süreci itibarsızlaştırmaya çalışan gazeteci ve yazarların başını çekiyor. Muhtar’ın şu satırları meseleyi gayet iyi anlatıyor: 'Apo Türkiye ile savaşırken, onlara göre Apo’dan iyisi yoktu… ‘O Ortadoğu’yu çok iyi bilen bir lider, halkı arkasına alan bir önder’ idi… Öyle tanımlamaktan geri durmadılar… Gün geldi hayat değişti… Uluslararası konjonktür, iç siyasal dengeler, zorunlu taktikler, hayatın dayattığı stratejiler değişti… Apo PKK’nın silahı bırakmasından yana bir tutum izlemeye başladı… Bunu ‘Türkiye’nin kara kaşı kara gözü’ için yapmıyordu… Yüzlerce hesabı, uluslararası konjonktürün dayattığı sayısız nedeni vardı… Ne ki bunlar beni fazla ilgilendirmiyorlardı… Değil mi ki; daha fazla kan dökülmeyecekti… Türkiye bölünmeyecekti… En azından savaş duracaktı…'
'UTANMIYORLARDI'

Muhtar'ın tepkisi yine aynı sert üslupla devam ediyor: 'Apo’yu “Sıradan bir kişi, halkının isteklerini hiçe sayan bir devlet memuru” muamelesine tabi tuttular… PKK’nın bulunduğu mevzilere üşenmeyip seyahat ettiler; “Apo’nun isteklerine sırt çevirip, fos çıkartılması için tahriklere, söyleşilere, sırt sıvazlamalara başladılar…” Utanmıyorlardı… Hizmet ettikleri şeyin “alçaklığına” aldırmıyorlardı…'

ÖNDER APO KİŞİLİKSİZ APO'YA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'

'Apo Türkiye’ye karşı silahlı mücadele verir, örgütü ülkeyi kana bularken, “Apo’yla röportaj yapıyor, onun ne denli insancıl, sevecen ve halk önderi bir kimlik” taşıdığını söyleyip yazıyorlardı… Onun Galatasaray’ı ne kadar çok sevdiğini, o ülkeyi kıpkırmızı bir kana bularken öğrendik… Apo ne zaman ki ateşkese “evet” dedi, “barış olabilir, artık yeni bir formatla yürüyelim” diye konuştu; Apo o andan itibaren, ‘devletin elinde bir esir’, sıradan bir memur kisvesine, itibarsız ve piyon bir ağır ceza mahkumu siluetine büründürüldü… Önder Apo, kişiliksiz Apo’ya dönüştürüldü… '
'BUNU YAPANLAR VATAN EVLADI DEĞİLDİR'

'PKK milislerine “Onun dediklerini dinlemeyin” diyecek kadar rezilleşerek yürütüldü bu süreç… Bunu yapanların “vatan evladı” olmadıkları aşikardır; Merakım “Dinlemeyin Apo’yu… Durdurmayın savaşı… Yoksa durduracak mısınız, yoksa devletle savaşmayacak mısınız artık?..” diye sorabilecek cürette, insanlık suçu işleyecek kadar “haram” mıdır hayatları?.. '
'HANGİ UZAK GÜÇLERİN MÜSVEDDESİDİR ONLAR ACABA?.'

'Bu memleketin insanlarının, yabancı devletlerin, uluslararası merkezlerin “Türkiye’deki çıkarlarından, nemalanarak yaşamayı nasıl içlerine sindirirler” anlamam mümkün değil… Derin ve gizli kapaklı ilişkilere girmemek başka, “milli çizgiden sapmamak” başka bu hayatta… Apo Türkiye ile savaşırken, Apo’yu göklere çıkartıyorlar… Apo Türkiye ile savaşı kesmişken, Apo’yu yerin dibine batırıyorlar… Bu Türkiye’nin çıkarına olmadığına göre, kimin çıkarına acaba?.. Hangi gizli çıkara hizmet ediyorlar?.. Bir vatan evladı, yatağına yattığında kendisine bunu nasıl izah edebilir?.. Hiç mi vicdanı sızlamaz?.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Mücadelemiz bunlarla! İşler dışarıdan görüldüğü gibi değil. (mutlaka okuyun ve paylaşın)

Etrafimiz da olup bitenler kim kimdir kim degildir

25 Ağustos 2013…Bölgede, yaşananlar umutsuz olmak için yeterince neden oluştururken uzaklardan gelen bir ses ümidimi her zamankinden daha fazla yeşertti! Bir eli Dolmabahçe’de, bir eli ise Beyaz Saray’da olan dostum çok ilginç şeyler söyledi. Herşeyi oturduğu koltuğundan izleyen dostum bu kez her zamankinden fazla konuştu! Belki de ben ilk kez onu bu kadar konuşturabilmiştim!
Bilemiyorum. Ama ben konuşurken heyecanlandım. Bakalım sizler okuyunca ne hissedeceksiniz!
Her yerde bulunmayacak kadar önemli biri olduğunu daha önce yazmıştım. Çok ama çok özel biriydi! Neyse.
Sözü uzatmaya gerek yok! Kararı siz verin. İşte soru ve cevaplar.
Terör konusunda hangi noktadayız?
Barış süreci, Hükümet ve Öcalan tarafından bitirilmedikçe sorun yok. Daha önce de belirttiğim gibi, Neo-PKK bu süreci bitirmek için operasyon yaptı. Birçok bölgede

çok ağır kayıplar verdi. Yine gelirlerse aynı kayıpları verecekler. Askerin hazırlığı tam! Gelemiyorlar!

Neden gelemiyorlar?
Çünkü daha önce PKK için evlerini açan köylüler şimdi kapıyı kapattı! Öcalan için sürece tam destek veriyorlar. Evler açılmadığı sürece PKK’nın operasyonları etki yapmaz.
Saldırıp Irak’a kaçan kaç grup gördün!

Süreç nasıl gidiyor peki?
Süreçte tıkanıklık yok. Ağır ilerlemesi konusunda hem Ankara hem de Öcalan rahatsız. Ancak bunların hiçbiri alınan yolu “yok” sayamaz. Süreç 2014 Şubat ayında yüzde 80 başarıya ulaşacak. Neo-PKK için en büyük sorun, Öcalan’ın Hükümet’e verdiği özel bilgiler. Bu onlara ağır darbe oldu.
Kıvranmalarının nedeni bu!

Açar mısınız biraz?
Para konusunda büyük bir zorluk içine girdiler. Neo-PKK, Öcalan’a bu nedenle çok tepkili. Öcalan’ın Barış için verdiği şifreleri sadece bizim devletimiz biliyor! Batılı devletler çok ama çok rahatsız!

Taksim olayları için ne dersiniz?
Gezi eylemleri, sürecin bitme ihtimaliydi…
Başarılı olunsaydı BARIŞ falan kalmayacaktı.
Tam aksine Güneydoğu’da Mehmetçik kayıp verseydi bu kez Gezi’ye gerek kalmayacaktı!

Sizce tehlike geçti mi?
Şimdi yeni dönem, özellikle 4 üniversite ve 2 kolej, “Gezi eylemlerini” sıcak tutmak için çalışacak. Hepsinin bilgisi devlette var! Bu konuda özel eğitmenlerle gerekli çalışmaların yapıldığını biliyoruz. Okullarda düzenlenecek paneller ve başka etkinliklerle geniş kitlelere yaymak için uğraşacaklar! Birçok konuda sokağa çıkılacak. Ancak bunun ters tepme ihtimali de var. Çünkü “Erdoğan bu süreçte güç kazanırsa!” diye endişeleri de var!

Üçüncü Havalimanı için “Çok önemli” demiştiniz!
Evet! Kanalİstanbul ve 3. Havalimanı İngiltere ve Almanya merkezli tepkilere neden oldu. Ancak Fransa’yı da bu listeye dahil etmelisin.

Yani?
3. Havalimanı için başvuru isteyen toplam 4 şirketin sonu kötü oldu. 2 İngiliz, 2 Alman…
Bu şirketler artık yok. İflas ettiler bile. Kraliyet ailesi ve Alman derin devleti, bu 4 şirketi bitirdi.

Ankara her olan biteni izliyor mu?
Ne sandın! Bak yakın zamanda Dolmabahçe’de çok önemli bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda “ülkesine değer veren” ve “başka ülkelere çalışanların” listesi masaya yatırıldı. İkinci şıkta yer alanlar için zor süreç başladı. Biraz beklersen neler olacağını görürsün! Zaten işaret fişekleri hala havada!

Nasıl bir plan düşünüldü? Çok ağır darbeler olacak. Onlar darbe aldıkça, “Gezi” sürecinde Türkiye ve Erdoğan aleyhinde yayın yapan Türk ve Avrupalı medyanın sesleri artacak. İkinci raund yaşanacak! Ama bu kez canları yanan onlar olacak! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hafife almanın bedelini ödeyecekler!

Kemal Derviş yine ortalara çıkmaya başladı! “Küresel sermayenin yeni oyun arayışı” diyebilir miyiz?
Bak, büyük devletler, yönetmek istedikleri ülkenin vatandaşlarını alır, eğitir ve bir gün o ülkeye gönderir. Kemal Derviş’e de bu gözle bakmalısın. Anne ve babası, adı veya soyadı Türk olabilir. Hatta Türk pasaportuna da sahiptir. Ancak O, ABD beyni ile düşünür ve hareket eder. Böyle adam çok! Aynı şekilde Avrupalı gibi düşünen de…

Peki Türkiye ne yapıyor?
Pentagon’da üst düzey görevli bir dostum vardı! Emekliliğinden sonra Türkiye’ye yerleşti.
Ölümünden birkaç ay önce bir araya geldik. Onun Pentagon’da 20 yıl boyunca Türkiye adına çalıştığını öğrendim.
Türkiye’nin adamıydı. Şaşırmıştım!
Arkadaşımdı ama ben bile bize çalıştığını bilmiyordum! Bugün de ülkemiz adına çalışan, Amerikan pasaportu olan, ailesi Amerikalı birçok kişi var. Herhalde “Kim bunlar?” diye sormayacaksın!

Bir küçük örnek olmaz mı?
Birini çok iyi biliyorum. İnanılmaz bir yerde!
Çok etkili işler yapıyor! Sorun bu değil! Sorun onların içimize yerleştirdiği adamlarla mücadele… Bizim dışarıda çok adamımız var!
Ama onların da var! İçerisini hallettiğimizde problem küçülür. Ama dediğim gibi çok değişik yerlerde kontakları bulunuyor!
Bazılarını söylesem şaşırırsın! Biz takipteyiz!
Son ana kadar izliyoruz! Bilmediklerimiz de vardır haliyle! Nasıl ki onlar bizi bilmiyorsa!

Suriye, Esad ne olacak?
Suriye konusunda zor bir süreçten geçiyoruz! Bizi Suriye ile savaşa sokmak için oynanan oyunlar hala sürmekte. Ancak ısrarla bu oyunlara düşmüyoruz!

Yanıbaşımızda olan bir savaş! Neresindeyiz biz?
Suriye ile ilgili yapılan en kapsamlı rapor MİT’te… ABD o rapora ulaşmak için büyük çaba harcadı ama başaramadı. O raporda, Suriye’de 1850 grubun olduğu gerçeğinin detayları var. O detayları ben de merak ediyorum açıkçası! Ama her şey MİT’in elinde!
Avrupalılar ve Amerikalılar olayın peşinde!
Bölgede yenilmeye alışık değiller ne de olsa!

Sadece Türkler mi biliyor yani?
Amerika da 1850 farklı grubun olduğunu öğrendi ama hepsiyle irtibatta olan sadece MİT. Bu da bölgede ne kadar güçlü olduğumuzun bir kanıtı. Bu grupların her biri farklı düşünüyor.
Ancak hepsi gelecekte Türkiye ile sorun yaşamamak için MİT’e karşı olmamaya dikkat ediyor! Bize karşı bir tek grup var, o da Esad ve askerleri.

Snowden olayı nedir? Spy Game mi?
Snowden olayının Wikileaks, Anna Chapman olaylarından bir farkı yok. Snowden öyle söylendiği gibi çok özel bilgilere de sahip değil. İngiltere ve Amerika’nın bir oyunu! Gündem Snowden’la meşgul olurken, Amerika’da “yasalaşan” birçok konu var. Snowden’ı o kadar büyütmeyin. Amerika’da sahne değişiyor, bunu da Snowden’la gizlemeye çalışıyorlar!

Obama-Erdoğan-Putin denkleminde değişiklik var mı?
Obama-Putin-Erdoğan birçok konuda aynı düşünüyor. Bazen Şi Cinping de bunlara katılıyor! Tabii farklılıklar da var.
Erdoğan’la Cinping’in ayrıldığı en önemli konu Doğu Türkistan. Oradaki Türkler’in sorunları konusunda Şi Cinping, farklı düşünüyor. Hatta karşılık olarak “Siz de Kürtler’e özerklik verin” dedi.

Rusya ile temaslarda zafiyet var mı?
İyi lider, iyi satranç ustası gibidir. Putin de Erdoğan da böyle isimler! Bizim de onların da güçlü olduğu taraflar var! Rusya’nın Lazkiye ve Tartus gibi 4 üssü var. Bunlara sarılmış durumdalar!

Sorun mu bunlar?
Türkiye, bunun 2′ye düşmesini istedi.
Putin önce kabul etti ama Amerika’nın bölgedeki üstünlüğünü düşününce, vazgeçti.
Çünkü Putin, Esad sonrası ülkenin Türkiye tarafından kontrol edileceğini bilecek ve görecek kadar deneyimli ve akıllı bir lider!

Obama ile Erdoğan’ın arası nasıl?
Obama ve Erdoğan, çok yakın iki dost.
Ancak iki dostun da ortak düşünemeyeceği durumlar olabilir. Erdoğan Türkiye’de, Obama’nın Amerika’da olduğundan daha kuvvetli. Erdoğan’ı asla yalnız bırakmayacak bir güç var.

Amerika’da Erdoğan’a destek olan bir güç var mı?
Cumhuriyetçiler’e yakın olan ve Stratfor’da görevli Türkiye uzmanları, Erdoğan hakkında sürekli araştırma yapıyor. Maalesef bu sonuçlar, DERİN AMERİKA’yı üzüyor. Çünkü Erdoğan’a farklı bir destek var. Bunun kaynağını bulamıyorlar. Adını bilmediğin kasabalarda bile Erdoğan soruluyor. Emin ol bizim ülkemizde böylesine gizli ve detaylı araştırma yapan yoktur! Bu grup çıldırmış durumda! Senin de söylediğin gibi KÜRESEL DENGE de Erdoğan çok önemli bir aktör!

Mısır ve Suriye desem!
Kahire, yani Mısır, bizim için Suriye’den çok daha önemli! Onu kaybetmek istemiyoruz!
Çünkü onu kaybedersek, zorla kazandığımız ülkelerin DOMİNO etkisiyle elden çıkma ihtimali doğar! Her yerde varız! Ve çok ciddi asılıyoruz!

Şimdiki PAPA’nın İstanbul’a geldiğini söylemiştiniz! Biraz ayrıntı verir misiniz? Çok soru alıyorum bu konuda!
Daha önce Papa’nın Türkiye’de konferans verdiğini anlatmıştım. Bu konu çok derin bir alan! Sana şu kadarını söylemek istiyorum:
Vatikan’ın, 2003 ve 2004 yıllarında nişan verdikleri Türkler’i araştır. Bak bakalım PAPA kimleri kutsamış! Herkesin ayrı bir rolü var!
Hepsi de çok önemli bir çalışmanın parçası!
Mücadelemiz bunlarla! İşler dışarıdan görüldüğü gibi değil. Şuna emin ol; hiçbir ülke Türkiye kadar hedef değil! Hem içeride hem dışarıda savaşıyoruz! Büyük Türkiye’yi kurmak kolay değil! İnanç ve azmin zaferi olacak!

NOT: Dostum çok daha önemli konularda çok ama çok önemli şeyler söyledi! Ama söz verdiğim için bunları yazabiliyorum! Ama beklenen birtakım gelişmelerden sonra konuşulanları SANSÜRSÜZ yazacağım! Sözünü aldım!




Ergün Diler : Suriye ve MİT
Takvim

20 Ağustos 2013 Salı

Nasil kurulur nasil calisir nedir bu DERIN DEVLET dedikleri Sizi Bizi Hepimizi Aldattılar

Her yer de her gun karsimiza cikan bu soylem (derin devletnedir ne degildir yalin bir sekil de anlatilmis okuyup anliyalim 


Derin devlet dediğiniz şey, 1950‘lerin başında ABD‘nin kurduğu bir şey. Soğuk savaş yıllarının özel harpçileri bunlar. Kontrgerillalar -ı. Ve bu yapı bulaşıcı bir hastalık gibi bugün vakıf, dernek, sendika, tarikat her yere bulaşmış durumda. Aslında derin devlet benzeri yapılar eskiden beri hep vardı. Tapınak şövalyeleri, bunun en eski örneği, İttihat Terakki de öyle bir yapı idi aslında. Daha sonra 19 Aralık 1926′da Milli Emniyet Hizmeti görmek üzere bir yapı oluşturuldu. Bu daha sonra MAH adını aldı, ardından da MİT’e dönüştürüldü. Abdulhamid Osmanlı’da ilk düzenli istihbarat örgütünü kurmuştu, ama aslında onun karşısında İttihat Terakki’nin, Masonik örgütlerden sağladığı destekle ilk kontr istihbarat ve operasyon amaçlı istihbarat faaliyetlerine başladıklarını söyleyebiliriz.
Masonik örgütlenme, Tapınak şövalyelerine kadar dayanır. Köklerini Hz. Süleyman zamanına dayandırırlar. Mitolojik bir arka planları vardır. Dini metinlerden, Kozmografyadan ve Mısır esoterminden yararlanırlar. Sonra bu yapı Vatikan üzerinden Avrupa’ya yayıldı. İngiltere kendi örgütünü kurdu, Fransa kilise dışında yeni bir yapılanmaya gitti. Daha sonra ABD’de buluştular. ABD’deki yapı içinde Siyonist Yahudiler, Vatikan, İtalyanlar, Fransızlar, Almanlar, Hollandalı, İngiliz herkes var.


Bu ilk yapı daha çok ekonomik-politi -k konularda karar alıyordu. Daha sonra askeri, stratejik planlar yapmak da gerekti. Kendi aralarında barışı korumak, bir düzen kurmak, o düzeni korumak için de bir yapı oluşturmaları gerekiyordu. BM, NATO aslında bu çabanın ürünü. Yani derin devleti uzaklarda, başka yerlerde aramayın. Şu bildiğiniz dolar, bu sistemin merkez komitesinin finansmanı için kullanılan kiralık bir paradır. Sistem 3 aşağı, 5 yukarı dünyada aynı. Hukukla da ilgileniyorlar, -sağlıkla da. Tarımla da ilgileniyorlar; -sadece ekonomik, siyasi, askeri konularla değil. Finans ve basın en çok ilgilendikleri konuların başında geliyor. Son zamanlarda STK’lar da öne geçti. Bizim Özel harpçiler, bu sistemin koruyucu muhafızları ve tetikçileri olarak yıllarca kullanıldı. Araştırın, Gümüşpala’yı kim nasıl öldürmüş, Demirel nasıl bir gecede Genel Başkan olmuş!


1960 darbesinden sonra derin yapı içinde bir hesaplaşma başladı. Bizimkiler, madem ABD’ye karşı bir şey yapamıyoruz, paralel bir örgütlenme yapalım, Milli bir derin yapı oluşturalım diye kolları sıvadılar. Onlar kendilerine Süleyman Mabedinden bir kök buluyorlarsa, bizimkilerin de Asya’dan, eski çağlardan bir kök bulmaları gerekiyordu. Nusret Demiral, “Bizi böyle yetiştirdiler” diyor ya. Bu kadrolar, Fatih, Yavuz imajları, Türk hakanlarının resimlerinin bulunduğu salonlarda eğitildiler. İslami motifler de yüklediler eğitimlerine.


ABD bunları ve niyetlerini daha işin başında anlamış olmalı. Kısa süre sonra derin yapı içinde örtülü bir iktidar savaşı başladı. CHP-MSP koalisyonu, 1. MC, 2. MC derken Maraş-Sıvas-Çor -um olayları. 12 Eylül’ü soruşturacaklar -madem, 12 Eylül derin kadroların kendi içlerindeki iç savaşı bitirip yeni bir yapılanmaya gitmek için düşünülmüş bir operasyondu. Sistem yeniden yapılandırılırk -en de kadroların yenilenmesi kararı alınmıştı. Ilımlı İslamla yola devam edilecekti.


PKK aslında derin devlet tarafından, kontrol dışı Kürt unsurlarının tasfiyesi için düşünülmüştü ama, olmadı. Bizdeki iç savaş, dünya derin devletlerinde de yaşanmaya başladı, soğuk savaşın bitmesi ile. AB gerçeği ortaya çıkınca işler karıştı. Derin devlet içindeki paralel ulusalcı örgütlenme, başından beri biliniyor ve kontrol altında tutuluyordu. Şimdi bu kadrolar, tasfiye olmamak için direniyorlar. Kendilerini ABD’ye karşı milli değerlerin savunucusu gibi takdim etmeye çalışıyorlar. Tüm dünyada bu yapılar yenilenirken, bizde direniş devam ediyor.


Beni, seni, onu, hepimizi aldattılar. Hem ABD aldattı, hem de onların yerli işbirlikçileri. -CHP, MHP, AP, farklı oluşumlar değildi aslında. Toplumu kontrol etmek için kullanılan politik enstrümanlardı. -Kontrollü bunalım stratejisi için bunlar derin yapıların Truva atları idi içimize sokulan. Sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kavgaları da öyle.
Bu kirli oyun hâlâ sürüyor. Dışarıdakileri ve içeridekileri, hepimizi kandırdılar. Kandırmaya da devam ediyorlar. Bu derin uykudan uyanalım artık. Bu kirli, kanlı ve karanlık oyuna bulaşanlar, bildiklerini anlatmalı. Bu kâbus bitmeli. Birini tasfiye etmeye çalışırken, “bizden” gibi gözüken birilerinin derin planlarına da alet olmamalıyız. Bunların sağı-solu, Alevisi-Sünnisi -, dincisi-tarikat -çısı yok. Aman dikkat. 



18 Ağustos 2013 Pazar

Pkk M.Kemal in Irkçılığının Bir Sonucudur!


Pkk M.Kemal'in Irkçılığının Bir Sonucudur! 







Türkçülügü bu kadar ön plana  çıkarirsan  ortaya kürtçülük  çıkar. 

Osmanlıda pkk yoktu.niye?   Osmanlı atatürk gibi ırkçi degildi.

islamiyet buna izin vermez Arabin Aceme ya da beyazin siyaha ustunlugu yoktur

Butun muminler kardestir.



Zafer Islamin olacak      Fatihin Torunları


12 Ağustos 2013 Pazartesi

Devrimci Doğu Kültür Ocakları pkk işçi partisi

pkk dan önce :
-----------------
***Türkiye İşçi Partisi ***16 Eylül 1967'de Diyarbakır ,
24 Eylül'de Silvan,
1 Ekim'de Siverek,
8 Ekim'de Batman,
15 Ekim'de Tunceli,
22 Ekim'de " Doğu Mitingleri " düzenlemiştir.

23 Mayıs 1971 ' de Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) kurulmuştur.
************
ocak derken ?!

bir çağrışım var gibi
-----------------
bu çalışma pkk nın öncülü olmuştur...

bir de işçi partisi diyor ...! bir de bizim kemalistler ulusalcılar sözde vatanseverler sözde türkler bu partiyi ve başında ki mason doğu perinçeki savunuyor ve bu pkk lının kanalı olan ulusal kanalı izliyor...

yani daha ne diyelim..ne zaman uyanaçaksınız..ne zaman adam gibi araştırıp öğreneçeksiniz...şu ezberlerden kurtulun artık...esasında köken olarak pkk bir kürt örgütü bile değildir..ülkemizde ki ermeni ve siyonist yahudi dönmelerinin kurduğu derin devletin ve ergenekonun koruyup kolladığı bir örgüttür..amaç aaa bak pkk seni yer ona göre gel beni destekle oyunudur..abd ne yapıyor baakkk el kaide baaakk ladin seni ham yapar o zaman gel beni destekle..aynı oyun..sadece kişiler ve yerler farklı

23 Temmuz 2013 Salı

Provokasyon

Kraliçe Elizabeth, yeğenini öldüren IRA eski komutanı Martin McGuinness ile el sıkışıyorsa Fidan da Öcalan'ı sahaya sürebilirdi! Milet ve devlet kazanacaksa bunda sorun yoktu!

Provokasyon

Herkes bir şeyler söylüyor!
* Kürtler Suriye'nin kuzeyinde ÖZERK bölge kuruyor.
* Sınırın diğer tarafından ATEŞ açılıyor.
* Türk Silahlı Kuvvetleri gereken cevabı veriyor.
* Komutan sınıra inip son hazırlıkları yapıyor.
* Esad, PYD'yi destekliyor.
* Barzani bütün Kürt grupları davet ediyor...

Gezi eylemlerinden sonra gözler tekrar GÜNEY sınırımıza çevrildi!
İngiltere Başbakanı Cameron'un "Esad'a karşı savaşan muhaliflere silah vermeyeceğiz!" açıklamasından hemen önce Türkiye'de de rüzgar döndü!

Hem Ankara'da hem İstanbul'da okları KÜRTLERE çeviren çok isim oldu!

YANDAŞ MEDYA ileri giderek "RESULAYN'DA 3 TC KİMLİĞİ" manşetiyle operasyonu başlattı.

Daha doğrusu başlatmak istedi!

Hep söylediğim gibi EMİRLERİ doğrudan alan yayınları sakin ve sağlıklı bir zihinle okumak şart!

Türkiye'de de böyle yayınlar var!

Bunların en etkilisi GEZİ'nin sonuçlarından memnun olmamış olacak ki topu SURİYE'ye attı!

PKK'ya yakın PYD ile El Nusra çatıştı. Ölen İslamcı (!) militanlardan 3'ünün TÜRK olduğu ortaya çıktı!
Buraya döneceğiz ama önce fotoğrafın tamamını görmeye çalışalım...

Hakan Fidan, 17 Nisan 2010'a kadar Başbakanlık Müşteşar Yardımcısı'ydı!

Türk Devleti, terör sorununu çözmek için PKK ile görüşmeye başladı.

Birçok ülke problemlerini istihbarat örgütleri üzerinden OSLO'da görüşürdü! Türkiye de öyle yaptı.

Bizler, daha önce de yapıldığı anlaşılan görüşmelerin sonuncusundan haberdar olduk! Hakan Fidan'ın yanında MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş vardı. Masanın diğer ucunda ise Sabri Ok ile Mustafa Karasu!

Bir de koordinatör ülke adına YABANCI bir şahıs!

Türk Devleti, 30 yıldır uğraştığı ve dışarıdan destekli terörü bitirmenin en doğru adresinin MASA olduğuna karar verdi! Bu Ankara için hem yeni bir yol haritası, hem de Öcalan'ın sahaya çekilmesi demekti!

Görüşmeler belli noktaya geldikten sonra OSLO sızdırıldı!

Konuşmaları sızdıran güç belli ki diğer bütün görüşmeleri de biliyordu! Ama sadece en sonuncusunu paylaşma gereği duyuyordu! Görüşmeler tıkanmazsa sonucun çok yakın olduğunu biliyorlardı!

Sızdırdılar ve temas kesildi!

Umutlar suya düştü!

Birileri ısrarla TÜRK ve KÜRT'ün buluşmasını istemiyordu!
Kardeşlik tarihini unutturup "30 yıl savaştınız buna son veremezsiniz!" diyordu!

Çünkü Avrupa'nın işine bu geliyordu!

Ayrıca bu sızıntıyla Hakan Fidan'ın Müşteşarlığı'nın biteceği de düşünülmüştü!

Ama olmadı!

Ne devlet, ne de Fidan durdu!

Avrupalı güçler, Kürt kartını ellerinde tuttuklarını sanırken onlar için sevindirici bir haber geldi! Çok sayıda PKK'lı açlık grevine başlamıştı! Bir anda dünya medyası Gezi'de olduğu gibi buna da çullandı!

Cezaevlerindeki tablo hiç vakit kaybetmeden dünyaya servis ediliyordu! OSLO'yu sızdıranlar mutluydu!

Uzun süredir avukatlarıyla görüştürülmeyen Öcalan, 2012'nin sonuna doğru kardeşiyle bir araya geldi!

Mehmet Öcalan, çıkışta ağabeyinin bir cümlelik mesajını paylaştı!
Daha önce FAYSAL DUNLAYICI'yı (Kani Yılmaz), Öcalan'ın karşısına lider olarak çıkaran Avrupa çuvallamıştı!

Bu Ankara için çok önemli bir ışıktı!

OSLO'yu sızdıranlara ikinci darbe gelecekti! Bir-iki hafta sonra İMRALI görüşmelerinin başladığı herkese duyuruldu!

Artık kartlar açık oynanıyordu!

Ama bir hamle yapmak için fırsat kollayan yok değildi!
Bu kez, Öcalan'ın kendisini ziyaret eden ekiple yaptığı görüşmeler sızdırıldı!

Durmaya niyetleri yoktu!

Geri çekilme başladı!
Tek çatışma haberi gelmedi!

İşte Öcalan'ın tavrını belirlemesi ve bunda geri adım atmaması Avrupa'yı telaşlandırdı!

Gezi'den istedikleri sonucu alamamanın verdiği telaşla SURİYE ve PKK'ya yanaşıldı!

Üniversiteler açılmadan GÜNEY'de bir PKK sorunu canlandırılmak isteniyordu! Bunu da ÜÇ TÜRK'ün PKK ile çatışırken öldürüldüğünü duyurarak yapmaya çalışıyorlardı!

Avrupa'da belli yerlerde PROVOKASYON için emir verilmişti!
Türk-Kürt çatışması onlar için hayati önem taşıyordu!
Baksanıza günlerdir PYD aşağı, PYD yukarı...

Daha önce de yazdığım gibi hem İstanbul'dan hem Güney'den gelmeye çalışacaklar!

Kürtler'in silaha sarılması Avrupalı güçlü aileler için PİYANGODAN daha önemli!

Apo da bunu gördüğü için BASIN TOPLANTISI istiyor! Oyunu bozmak adına!

Öcalan yaşadığı sürece Kürtler'in olduğu bütün toprak parçaları Türkiye'ye akar!

Korkuları bu!

Yıllarca PKK ile savaşan Ankara'nın bir anda dönüp Öcalan'ı devreye sokması onları dumura uğrattı! "Oyun böyle kurulur!" diye ders veren Ankara bu nedenle hedefte!

Planların bozulduğu, hesabın sadece Türkler'e ödendiği bir devrin açılacak olması herkesin kabusu!

Duygusal baktığımızda "PKK ile oturmak nereden çıktı!" diyebiliriz!

Ama devlet AKILLA yol almalı!

Kraliçe Elizabeth, yeğenini öldüren IRA eski komutanı Martin McGuinness ile el sıkışıyorsa Fidan da Öcalan'ı sahaya sürebilirdi!

Milet ve devlet kazanacaksa bunda sorun yoktu!

Türkiye 2002'den sonra kafasını değiştirdi!

Bu da onlara çok ters geliyor!

Anlayacağınız 3 TÜRK kimliğinden savaş çıkmaz!

Mısır size fazla umut verdi!

Üzüleceksiniz ama Türkiye büyüyecek!

Kaldığımız yerden devam yani!

ERGÜN DİLER