uyusturucu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uyusturucu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Eylül 2013 Cuma

Böyle bir lideri tarih ender kayıt eder

Kur'an-ı Kerîm içkiyi yasaklamış ve haram olduğunu bildirmiştir:
"Ey iman edenler! içki (hamr), kumar, dikili taşlar ve fal okları şevtanın işlerinden bir pisliktir." (Mâide, 5/90).
Ayette geçen hamr kelimesini fakihlerin çoğu aklı gideren bütün içkileri kapsamına aldığını söylemişlerdir.

İslâm'dan önce ve İslâm'ın ilk devirlerinde, câhiliye Arapları içki içer ve bunu hayatın bir parçası gibi görürlerdi. İslâm beş şeyin korunmasına büyük önem vermiştir. Bunlar akıl, sağlık, mal, ırz ve dindir. İçki içen kimse bu beş unsuru da koruyamaz duruma düşer. Amerika'da içki aleyhtarlarının kurduğu bir teşkilat yeryüzünde ilk defa içkiyi kimin yasakladığını araştırır. İlk yasağın Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından ortaya konulduğu anlaşılınca O'nun hatırasına New York'ta "Muhammed Çeşmesi" adını verdikleri bir âbide yaptırırlar. (Yeşilay Dergisi, sy. 441, Ağustos 1970).
Buradan sonrasi daha ilginc okumaya devam edelim

Müslüman milletin gözü önünde içkinin kötülüğünü ve haramlığını bir kenara iterek büyük bir iş yapıyormuş gibi kadeh kaldıran bir lideri tarih ender kaydeder. Çünkü bir baba bile çocuğunun gözü önünde içki içmekten haya eder. Ama bu sarhoş, bunu zevkle yapmıştır.

Mahmud Esad Bozkurt anlatıyor:

"Bir akşam, birden Saray‘dan kalkarak Gülhane Parkı‘nda Halk Parti‘sinin verdiği bir açık hava toplantısına gittiğimiz zaman orada toplanan onbinlerce insana harf inkîlabını müjdelemiş ve bu esnada ayağa kalkarak millete hitaben: "Arkadaşlarım! Bu elimdeki rakıyı evvelce padişahlar da halifeler de içerlerdi. Fakat onlar saraylarında, dört duvar arasında içiyorlardı. Ben ise aziz milletimin önünde ve onun şerefine içiyorum!‘ diye kadehini kaldırdığı zaman, halkın alkış tufanı arasında Sarayburnu dakikalarca çınlamıştı." (2)
Buna alkış tutan zavallılara yazıklar olsun! M. Kemal Atatürk, gece hayatını çok seven, devamlı alkol kullanan biriydi. Bu hususta Ş. S. Aydemir şunları söyler:

"Atatürk normal zamanlarda, geceleri yaşardı. Sofrayı, sohbeti, içmeyi elbetteki severdi. Etrafındakilerin içmelerini de isterdi. İçkiye çok genç yaşlarında alışmıştı. Suriye‘deki sürgün yıllarında ise içki hemen hemen tek tesellisi gibiydi."

Aydemir devamla: "Ama Selanik‘te rıhtım gazinolarında, sokak meyhanelerine gidilemeyen, gelecek maaşları yahudi sarraflara kırdırmak suretiyle para tedarik edilemeyen, meyhanenin veresiyeyi kestiği günler de olmuştur." (3)

İçkiyi çok kullanıp çoğu kez parasız kaldığını da Aydemir söylemektedir.

Böyle bir lideri tarih ender kayıt eder; Mustafa Kemal Atatürk 

KAYNAKLAR:
(1) Bir Başka Açıdan Kemalizm, A. Dilipak, sf. 290
(2) Mahmud Esad Bozkurt‘dan Kemal Arıburnu, Atatürk‘ten Anekdotlar, Anilar
(3) Tek Adam, Şevket Süreyya Aydemir, c. 3, sf. 504-505
(4) Dr. Rıza Nur, Hayatım ve Hatıratım, c. 4, sf. 1517



20 Ağustos 2013 Salı

Nasil kurulur nasil calisir nedir bu DERIN DEVLET dedikleri Sizi Bizi Hepimizi Aldattılar

Her yer de her gun karsimiza cikan bu soylem (derin devletnedir ne degildir yalin bir sekil de anlatilmis okuyup anliyalim 


Derin devlet dediğiniz şey, 1950‘lerin başında ABD‘nin kurduğu bir şey. Soğuk savaş yıllarının özel harpçileri bunlar. Kontrgerillalar -ı. Ve bu yapı bulaşıcı bir hastalık gibi bugün vakıf, dernek, sendika, tarikat her yere bulaşmış durumda. Aslında derin devlet benzeri yapılar eskiden beri hep vardı. Tapınak şövalyeleri, bunun en eski örneği, İttihat Terakki de öyle bir yapı idi aslında. Daha sonra 19 Aralık 1926′da Milli Emniyet Hizmeti görmek üzere bir yapı oluşturuldu. Bu daha sonra MAH adını aldı, ardından da MİT’e dönüştürüldü. Abdulhamid Osmanlı’da ilk düzenli istihbarat örgütünü kurmuştu, ama aslında onun karşısında İttihat Terakki’nin, Masonik örgütlerden sağladığı destekle ilk kontr istihbarat ve operasyon amaçlı istihbarat faaliyetlerine başladıklarını söyleyebiliriz.
Masonik örgütlenme, Tapınak şövalyelerine kadar dayanır. Köklerini Hz. Süleyman zamanına dayandırırlar. Mitolojik bir arka planları vardır. Dini metinlerden, Kozmografyadan ve Mısır esoterminden yararlanırlar. Sonra bu yapı Vatikan üzerinden Avrupa’ya yayıldı. İngiltere kendi örgütünü kurdu, Fransa kilise dışında yeni bir yapılanmaya gitti. Daha sonra ABD’de buluştular. ABD’deki yapı içinde Siyonist Yahudiler, Vatikan, İtalyanlar, Fransızlar, Almanlar, Hollandalı, İngiliz herkes var.


Bu ilk yapı daha çok ekonomik-politi -k konularda karar alıyordu. Daha sonra askeri, stratejik planlar yapmak da gerekti. Kendi aralarında barışı korumak, bir düzen kurmak, o düzeni korumak için de bir yapı oluşturmaları gerekiyordu. BM, NATO aslında bu çabanın ürünü. Yani derin devleti uzaklarda, başka yerlerde aramayın. Şu bildiğiniz dolar, bu sistemin merkez komitesinin finansmanı için kullanılan kiralık bir paradır. Sistem 3 aşağı, 5 yukarı dünyada aynı. Hukukla da ilgileniyorlar, -sağlıkla da. Tarımla da ilgileniyorlar; -sadece ekonomik, siyasi, askeri konularla değil. Finans ve basın en çok ilgilendikleri konuların başında geliyor. Son zamanlarda STK’lar da öne geçti. Bizim Özel harpçiler, bu sistemin koruyucu muhafızları ve tetikçileri olarak yıllarca kullanıldı. Araştırın, Gümüşpala’yı kim nasıl öldürmüş, Demirel nasıl bir gecede Genel Başkan olmuş!


1960 darbesinden sonra derin yapı içinde bir hesaplaşma başladı. Bizimkiler, madem ABD’ye karşı bir şey yapamıyoruz, paralel bir örgütlenme yapalım, Milli bir derin yapı oluşturalım diye kolları sıvadılar. Onlar kendilerine Süleyman Mabedinden bir kök buluyorlarsa, bizimkilerin de Asya’dan, eski çağlardan bir kök bulmaları gerekiyordu. Nusret Demiral, “Bizi böyle yetiştirdiler” diyor ya. Bu kadrolar, Fatih, Yavuz imajları, Türk hakanlarının resimlerinin bulunduğu salonlarda eğitildiler. İslami motifler de yüklediler eğitimlerine.


ABD bunları ve niyetlerini daha işin başında anlamış olmalı. Kısa süre sonra derin yapı içinde örtülü bir iktidar savaşı başladı. CHP-MSP koalisyonu, 1. MC, 2. MC derken Maraş-Sıvas-Çor -um olayları. 12 Eylül’ü soruşturacaklar -madem, 12 Eylül derin kadroların kendi içlerindeki iç savaşı bitirip yeni bir yapılanmaya gitmek için düşünülmüş bir operasyondu. Sistem yeniden yapılandırılırk -en de kadroların yenilenmesi kararı alınmıştı. Ilımlı İslamla yola devam edilecekti.


PKK aslında derin devlet tarafından, kontrol dışı Kürt unsurlarının tasfiyesi için düşünülmüştü ama, olmadı. Bizdeki iç savaş, dünya derin devletlerinde de yaşanmaya başladı, soğuk savaşın bitmesi ile. AB gerçeği ortaya çıkınca işler karıştı. Derin devlet içindeki paralel ulusalcı örgütlenme, başından beri biliniyor ve kontrol altında tutuluyordu. Şimdi bu kadrolar, tasfiye olmamak için direniyorlar. Kendilerini ABD’ye karşı milli değerlerin savunucusu gibi takdim etmeye çalışıyorlar. Tüm dünyada bu yapılar yenilenirken, bizde direniş devam ediyor.


Beni, seni, onu, hepimizi aldattılar. Hem ABD aldattı, hem de onların yerli işbirlikçileri. -CHP, MHP, AP, farklı oluşumlar değildi aslında. Toplumu kontrol etmek için kullanılan politik enstrümanlardı. -Kontrollü bunalım stratejisi için bunlar derin yapıların Truva atları idi içimize sokulan. Sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt kavgaları da öyle.
Bu kirli oyun hâlâ sürüyor. Dışarıdakileri ve içeridekileri, hepimizi kandırdılar. Kandırmaya da devam ediyorlar. Bu derin uykudan uyanalım artık. Bu kirli, kanlı ve karanlık oyuna bulaşanlar, bildiklerini anlatmalı. Bu kâbus bitmeli. Birini tasfiye etmeye çalışırken, “bizden” gibi gözüken birilerinin derin planlarına da alet olmamalıyız. Bunların sağı-solu, Alevisi-Sünnisi -, dincisi-tarikat -çısı yok. Aman dikkat.