lozan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
lozan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2013 Salı

LOZAN IN GERÇEK KAHRAMANI KİMDİ ?

CHP, Başbakan'ın Lozan'ı anarken İnönü'den söz etmemesine karşı sert bir bildiri yayınlamış.

CHP'ye göre İnönü'yü anmamak kendi tarihine ihanet etmekmiş. Asıl beni bu yazıyı yazmaya sevk eden, İnönü'nün adının anılmamasını vatana ihanetle eş tutmaları oldu.

Lozan'da gerçekte kimin kazandığı, aradan geçen 88 yıla rağmen aydınlatılabilmiş değil. Sebebi basit: İçeride kesif bir propaganda bulutu kol geziyor: Bir yanda "Lozan zaferi"nin mimarı İsmet Paşa, alabileceğinin hepsini aldı, Lozan Sarayı'nın camlarını gür sesiyle titretti, yedi düveli dize getirdi cinsinden yağcılıklar. Dışarıda yazılanlara karşı da ya taştan bir duvar ya da 'Zaten emperyalistler başka ne yazacaktı ki' sızlanmaları. Belge deseniz, görüşmelerin en kritik olanları kapalı kapılar ardında cereyan etmiş, dolayısıyla mahrem bilgiler hemen hemen yok gibi (Rıza Nur'unkiler hariç). Affedersiniz ama Lozan eğer onur duyulacak bir "zafer" idiyse her anının şerefle belgelenmesi gerekmez miydi?
Öyle de, elde İsmet Paşa'nın muğlak Türkçesiyle gevelediklerinden öte bir şey yok. Mecliste yapılan 14 muhalif konuşmada

bazı ipuçları seziliyor ama onların da danışıklı dövüş kabilinden -yani dostlar müzakerede görsünler hesabı- çıkışlar olduğunu bir parça iz'anı olan hemen anlar.

O zaman hakikat nasıl ortaya çıkacak?

İşin tuhafı, eğer bir zafer varsa, mantıken bir kaybeden de olmalıdır. Peki Lozan'da kim kaybetmiştir?

İngiltere mi? Lord Curzon'un Londra'da İngiltere'nin kaybettiği itibarı geri getiren adam olarak karşılandığını biliyoruz. Yunanistan mı? Venizelos'un tek kuruş tazminat ödemeden, üstelik adaları ve Batı Trakya'yı nasıl ustalıkla sınırları içinde tutabildiğini, savaşı kaybeden Yunanistan'ı en az zararla kurtardığını biliyoruz. Fransa mı? Belki Fransa kapitülasyonlar açısından kayıpları oynamış denilebilir ama o da geçici güney sınırlarını kalıcı hale getirip Sancak (İskenderun-Antakya) bölgesini elde tutabilmişti.

Soruyu tekrarlıyorum: Lozan'da kim kaybetmiştir? Fedakârlığı kim yapmıştır? Geri adımı kim atmıştır?

İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan kaybetmediğine göre bir kaybeden olmalıdır ve acıdır ama bu, Türk tarafıdır. Bunu ben söylemiyorum. Tutanaklara göre İsmet Paşa şöyle söylüyor:

"Başka milletleri memnun etmek için savunma araçlarından vazgeçen Türkiye'yi tarihin nasıl yargılayacağını bilmiyorum. Askerden tecrit adı altında kabul ettiğimiz fedakârlıkların, hakiki dokunulmazlığımızı ağır surette baltaladığını görüyorum. Ümit ederim ki bu beyanat, Türk heyetinin yeni bir fedakârlığı olarak kabul edilecektir. İtilaf devletleri ne istiyor? (...) İşte biz onları tamamen kabul ediyoruz." (8 Aralık 1922)

Gördüğünüz gibi aynı konuşma içinde feragat, fedakârlık ve kabul kelimeleri bir araya gelmiştir ve Lozan'ın bizim için "ilkeleri" bunlardır. Feragat da, fedakârlık da, kabul de bizden gelmiştir. Okuyalım mı biraz daha Paşa'nın sözlerini:

"Eğer dünyada tek kimse çıkıp da bana 'Daha yapılacak fedakârlıklar vardı, şu kararı almalıydınız' diyebilirse onları yapmaya razı olurum. BEN FEDAKÂRLIĞI SON HADDİNE VARDIRDIM. Toprak meselelerinde kendi zararımıza ve müttefiklerin lehine kararlar aldık. Azınlıklar meselesini müttefiklerin dilediği gibi hallettik. Boğazların serbestliğini kabul ettik. Düyun-u Umumiye yönetiminin faaliyetinin devamına razı olduk. Bütün fedakârlıkları yaptım, her şeyi kabul ettim, fakat memleketin iktisadi esaretini reddettim." (4 Şubat 1923) (Bu sözler, İnönü tarafından zamanın parasıyla tam 5 bin liraya yazdırılan Ali Naci Karacan'ın "Lozan Konferansı ve İsmet Paşa" (1943, s. 151-2, 211-2) adlı kitabından alındı.)



Demek ki, resmi metinleri de farklı bir gözle okumak mümkündür ve içlerinde sonraki müthiş propaganda rüzgârıyla gelen toz bulutunun üzerini örttüğü çok ilginç ayrıntılar gizlemektedir.

Bu açıklamaları doğrulayan ve Lozan'ın gerçek kahraman ve galibinin Lord Curzon olduğunu ortaya koyan yabancı çalışmaların neden dikkate alınmadığını merak etmişimdir. Mesela Harold Nicholson'un harikulade biyografisi "Curzon: The Last Phase"in Lozan'ı da ele alan 3. cildinin bugüne kadar neden Türkçeye tercüme edilmediğini merak ederim. Kitabın basım tarihi, 1934. Neredeyse 80 yıldır Türkiye'deki okurun aklı karışmasın diye kitap gözlerden saklanmış. Onu nadir olarak ele alan çalışmalardan biri, Prof. Ömer Kürkçüoğlu'nun "Türk-İngiliz İlişkileri"dir (Ank. 1978).

Nicholson Lozan'da olup bitenleri bize İngiltere Dışişleri Bakanı Curzon açısından göstermekte, böylece alternatif bir Lozan portresi de çizmektedir. Buna göre Curzon konferansı baştan sona bir orkestra şefi gibi yönetmiş, gerektiğinde masaları yumruklamış, gerektiğinde o soğuk İngiliz esprilerini patlatmış, zekâ dolu çıkışlarla İsmet Paşa'yı sersemletip bunaltmış, alacaklarını aldıktan sonra 4 Şubat günü 9.45'te bizi Fransızlarla baş başa bırakıp Orient Express treniyle Londra'ya dönmüş ve konferansın son bölümüne katılma gereğini dahi duymamıştır.

Curzon, Lozan'da Musul meselesini erteletmiş, azınlıklar, Boğazlar, silahsızlandırılmış bölgeler, Trakya sınırı, adalar, Yunan tazminatı gibi sorunları istediği tarzda halletmiş, Türkiye ile Sovyetler Birliği arasına fit sokmayı başarmış, mali, adli ve iktisadi kapitülasyonlarla ilgili meseleler ise daha çok Fransızları ilgilendirdiği için onların hallini ertelemişti. Bu sonuç hem İngiltere kamuoyunu tatmin edecek hem de üzerinde anlaşılamayan meselelerin Fransızlar ve İtalyanları ilgilendirdiği söylenecekti. Halk bunların ayrıntısına vâkıf olmayacağı için çok da önemli değildi. Nicholson şöyle diyor:

Sonuçta İngiltere Lozan'da verdiği diplomatik savaşı kazanmıştı: Curzon, Doğu'da İngiliz prestijini ihya etmişti. Geriye, bu prestiji Batı'da ihya etmek kalmıştı. Müttefiklerinden kopmuş görünmemek için Fransa ve İtalya'yı, onların tatmin olmayacağı hiçbir antlaşmaya imza atmayacağı konusunda temin etti. Şimdi İsmet'ten de, Mustafa Kemal'den de daha zorlu bir rakip bekliyordu kendisini: Fransa Başbakanı Poincare. 1924 Ocağı itibariyle Poincare de teslim olacaktı Curzon'a.

Nicholson bir de sürpriz yaparak Curzon'un sekreterlerinden birinin özel günlüğünden geniş bir alıntı yapıyor. Alıntıda Curzon'un bir yandan müttefikleriyle, öbür yandan Venizelos ve İsmet Paşa'yla nasıl piyon gibi oynadığı bizzat içeriden bir tanığın dilinden aktarılıyor. Bu kısmı paylaşacağım sizinle ama daha önemlisi, o günlüğün nerede olduğunu tespit etmiş olmam. Bundan sonrası, bulup yayınlamak olacaktır.

Müjde! Veya Eyvah! Baktığınız yere göre değişir.

Mustafa ARMAĞAN.



 Lozan'da kim kaybetmiştir? Fedakârlığı kim yapmıştır? Geri adımı kim atmıştır?




16 Ağustos 2013 Cuma

Inönü Lozan kahramanıdır ve Halife sınır dışına gönderilmiştir. Tabiki LOZAN


Her şey Lozan görüşmeleri sırasında oldu



Her şey Lozan görüşmeleri sırasında oldu. Bir çok kaynaklarda "gizli bir antlaşma ile Ismet Paşa'nın Ingilizlere Hilafeti kaldırma sözü verdiği" belirtiliyor. Yakın Tarih Ansiklopedisinde de bu tez bir çok belge ile teyid edilmektedir.

(Haham) Haim Nahum Efendi'nin bu yeni oluşumlarda büyük rolü olduğu görülüyor.. Daha... sonra Mısır'a giderek Cemal Abdün
nasır'ın danışmanları arasında yer alacak olan Nahum efendi projesini Amerika'da hazırlamış Amerikan ve Fransız entelijansı ile birlikte sonuçlandırmıştır.. Nahum efendi Ismet Paşa'nın Lozan'da yanından ayrılmamış ve Mustafa Kemal Paşa ile de İzmir Iktisat Kongresi esnasında görüşerek bu konuda görüş alışverişinde bulunmuştur.

Izmir Iktisat Kongresi yeni Turkiye Cumhuriyeti için bir dönüm noktasıdır. Ali Ihsan Sabis bu görüşmeden sonra askerlerin yorgun olduğu gerekçesi ile terhis edildiğini yazar. Lord Gurzon görüşmelerin sonunda Hilafetin kaldırılması ile sulhün (barışın) mümkün olabileceği mesajını verecektir.

Karabekir'in hatıralarında belirttiğine göre Nahum Batılı ülkelere "Türklerin Islami bünyesini değiştirerek onların Protestanlığı kabul etmelerinin kolaylaştırılacağını" anlatmıştır. Gerçekten de Lozan sonrası gelişmeler çok ilginçtir. Batılılara ve azınlıklara bir çok imtiyazlar verilirken okullardaki İslam tarihi Osmanlı tarihi kaldırılarak Yunan Medeniyeti tarihi konmuş Maarif Vekaleti Batı klasiklerini tercüme ettirerek ardından ders kitaplarını Yunan ve Batı düşüncesi doğrultusunda yenileyerek bu emele hizmet edilmiştir.

Yakın Tarih Ansiklopedisi'nin 3. cildinde yer alan(sayfa:62) bir belgeye göre Haim Nahum, (İngiltere temsilcisi)Gürzon'a "Siz Turkiye'nin mulki tamamiyetini(sınırlarını) kabul edin onlara ben Islamiyet'i ve Islam temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum." demiştir.

Inönü Lozan kahramanıdır ve Halife sınır dışına gönderilmiştir. Tek Parti iktidarının İstiklal Mahkemeleri ve Takrir-i Sükun gibi iki önemli silahı vardır artık. Ve Turkiye Cumhuriyeti yeniden biçimlendirilmektedir. Bu kez Kurtuluş Savaşı ruhuna karşı yeni bir utopya devlet zihniyetine hakimdir.

Olaylar bundan sonra arkası arkasına gelişir. 3 Mart 1340 (1924) Tevhid-i Tedrisat.. Dini çevrelerde bir kıpırdanış. 20 Nisan: Turkiye devletinin dini din-i Islamdır.. Sistem Cumhuriyet Din Islam zahiren önemli bir değişiklik gözlenmiyor.

1 Şubat 1925 Şeyh Said isyanı. Ingilizler bir yandan Şeyh Said'i destekler görünüp öte yandan Ankara'yı Şeyh Said'e karşı kışkırtır. Devlet-şeriat hesaplaşması örgütlenmektedir... 29 Haziran 1925'de Diyarbakır'da 47 idam. 4 Mart 1925 Takrir-i Sükun kanunu... Ve ardından devrimler başladı. Şapka kanunu Türbe ve Zaviyelerin kapatılması.

2.5.1928'de 1924 Anayasasının 2. maddesi değiştirilerek "Türkiye devletinin dini din-i Islamdır" ibaresi çıkarıldı ve yerine de herhangi bir hüküm konmadı. Din yoktu artık. Allah adına yapılan yeminlerdeki "Vallahi" yerine "Namusum üzerine söz veririm" ibaresi kondu.

Aynı zamanda Anayasa'nın 26. maddesi de degiştirilerek TBMM'nin görevleri arasındaki seriat hükümlerinin yerine getirilmesine ilişkin hüküm de yok edildi.


 



KAYNAK:Cumhuriyet'e Giden Yol Abdurrahman Dilipak 1991





Tarih kitapları bunları yazmaz. Tarih ezber üzerinden öğrenilmez ,okuyarak öğrenilir.

Yalan Yazan Tarih Utansın


İşte Lozan Antlaşması ,madde 128"Türk hükümeti"diyor,"Britanya imparatorluğu,fransa,ve italya hükümetlerine abideleri muhtevi olan arsaları ayrı ayrı ebediyyen terk etmeyi taahttüt eder."

Ne demek bu toprakları ebediyyen,yani sonsuza kadar,ingilizcesiyle söyleyelim "in perpetuity "ingiliz,e şuna buna vermek? Çanakkale'deki araziyi kıyamete kadar verdik demedikleri kalmıs bir..

Soruyorum:

Bizim şehitlerimizin de kanlarıyla sulanmıs bir toprak parcasını emperyalistlere sonsuza kadar bırakmayı taahhüt etmek de dahilmidir,Lozan zaferine?

|Mustafa Armağan.Korku Duvarını Yıkmak,sayfa 161,Timaş Yayınları



Yıllardır bizi düşmanlardan kurtardı diye anlatılan sahte kahramanlar,Lozan antlaşmasında kabul ettikleri,38 den 44,e kadar olan maddeler"Batının kafir kanunlarını alıp onunla yaşayacağız..Bugün toplum dinden uzak hale geldiyse bunun sorumlusu islam hukukunu kaldırıpta haçlı hukukunu getiren içimize sızan ingiliz uşaklarıdır.Müslümanım de ama gavur kanunu ile yaşamayı kabul et bu nasıl bir ahmaklıktır!

Haim Naum ismini duymuş muydunuz?Lozan da ismi resmi listelerde görünmeyen,Osmanlı yahudileri başhahamı olan bu zatı ismet paşa gayri resmi danışman olarak yanına almıştı,Peki nereden tanıyordu onu?Merak ettim bu ya, araştırdım ve Esther benbassa,nın hazırladığı ve Alabama üniversitesi,nin bastığı bir kltapta şu ilginç bilgiye ulaştım.Meğer ismet paşa harbiye,nin topçu sınıfında okurken Haim Nahum onun fransızca öğretmeniymis,Böylece Lozan,nın ikinci devresinde hoca ile talebenin el ele çözdüklerini görüyoruz..En sıkıntılı meseleleri,

Ne demiştik?Tarih şaşırmaktır, değil mi?Lozan bizi daha çok şaşırtacak,çok

|Mustafa Armağan,Küller Altında Yakın Tarih,sayı 4,sayfa 162-163.Timaş Yayınları.

(Resmi tarih kitaplarında bu yahudinin Lozan'da bizi temsil ettiği neden yazmaz?Çünki tarih kitaplarımızı bu yahudi zihniyeti hazırladı...!



Hani Lozan'da hangi taahhütlerde bulunduk? diye soran meraklı kardeslerimiz var ya,onlar gizli mizli seyler aramasın,Lozan antlaşmasının arkasına eklenen"Yargı yönetimine ilikşin bildiriyi bulup okusunlar.Altında İsmet inönü,Rıza Nur ve Hasan Saka'nın imzaları bulunan bu bildiride"TBMM hükümeti,görenekelerde ve uygarlıktaki gelismenin haklı göstereceği bütün reformları gerceklestirmek için arastırma ve incelere girismeğe hazırdır."Denilmekte ve söyle devam etmektedir..

Türk hükümeti,bes yıldan az olmamak üzere göreceği bir süre icinde hizmetinde derhal avrupalı hukuk danısmanlarını almak niyetindedir.|Mustafa Armağan,Korku Duvarını Yıkmak,sayfa 236,237.Timaş Yayınları..

(atatürk olmasaydı gavur olurdunuz diyen ahmaklar iyi okusunlar.O avrupalı proflar hazırladılar laik anayasayı,sonrada istedikleri konuma gelince cekip gitti bu yahudi ve hırıstiyan prof,lar..


Lozan da gercekten bağımsızlık aldıkmı?
Lozan,da neyi taahhüt etmişiz?

Hükümet en az bes yıl süreyle,derhal avrupalı hukuk danısmlarını hizmetine alacak,yalnız bunlar savaşa katılmamıs tarafsız ülkelerden secilecek ve milletler arası adalet divanının belirlediği bir listeden sadece secme hakkı bizde olacak,Bu danısmanlar Türk gib muamele görecekler,yani devlet memuru olacaklar maaslarını biz ödeyeceğiz.Bu isveçli,alman ve ispanyol adli danısmanlar istanbul ve izmir,de
Görev yapmıslar,Türk hukuk,ticaret ve ceza mahkemelerinin isleyisini izlemisler gerek gördüklerinde adalet bakanına rapor göndermıslerdir.1924,1930 yılları arasında ülkemizde kalıp bunlara aylık 60 bin frank para ödenmistir tıkır tıkır,dört kisi olan bu danısmalardan sadece faloche adında bir ispanyol diğerinin sauser-hall adlı bir isveçli oldugunu bılıyoruz.Bu konuda kafasında soru işareti kalan inanmayanlar için,Mustafa Armağan,Küller Altında Yakın Tarih kitap serisinin sayı,4,245,inci sayfasına baksınlar "danısmanlar"kararnamesi adında belge mevcut. Reisi cumhur mustafa kemal imzalı..

Tarih kitapları bunları yazmaz..O yüzden boy,boy ezberci papağanlar mevcut,atatürk olmasaydı vs vs,Tarih ezber üzerinden öğrenilmez ,okuyarak öğrenilir.




Mustafa Armagan



Mustafa Armagan