* Karadeniz bir Türk gölü haline geldi.
* İpek Yolu'nun Karadeniz'in kuzeyine giden kolu denetim altına alındı.
* Kırım'ın alınmasıyla Lehistan üzerine doğrudan yapılacak seferlerde üs kazanıldı.

Yeni Zelanda'nın Massey Üniversitesi'nden Profesör David Penny ile Oxford Üniversitesi'nden evrim uzmanı Dr. Matt Phillips, ''Trends in Ecology and Evolution'' adlı Yeni Zelanda dergisindeki makalelerinde, dinozorların neslinin tükenmesine yol açan göktaşı teorisinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde görüş bildirdi.
Bilim adamları, 80-90 milyon yıl önce çeşitlenmeye başlayan kuşlar ile memelilerin, 20-30 milyon yıl önce sayıca dinozorların önüne geçmeye başladığını belirtti.
Yeni Zelanda'nın Massey Üniversitesi'nden Profesör David Penny ile Oxford Üniversitesi'nden evrim uzmanı Dr. Matt Phillips, ''Trends in Ecology and Evolution'' adlı Yeni Zelanda dergisindeki makalelerinde, dinozorların neslinin tükenmesine yol açan göktaşı teorisinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde görüş bildirdi.
Bilim adamları, 80-90 milyon yıl önce çeşitlenmeye başlayan kuşlar ile memelilerin, 20-30 milyon yıl önce sayıca dinozorların önüne geçmeye başladığını belirtti.
Saat 06:00'yı geçtikten sonra uçuş devam ederken Tibbets mürettebata uçakta dünyanın ilk atom bombasını taşıdıklarını duyurdu. Little Boy, 3 metreden biraz uzun, yaklaşık 75 santimetre çapında, 5 ton ağırlığında, 18.000 ton TNT' nin patlayıcı gücüne eşit bir atom bombasıydı ve 5 kilometre çapında bir bölgedeki hemen hemen herşeyi yokedeceği tahmin ediliyordu.
Saniyenin onbinde biri kadar kısa bir sürede meydana gelen patlamanın ilk etkisi gözleri kör eden bir ışık oldu. Ardından, patlamanın etkisiyle oluşan 300.000 santigrat derece sıcaklığındaki alev fırtınası satte 1800 km hızla ilerleyerek 3 km çapındaki bir bölgede herşeyin yanarak yokolmasına neden oldu. Bu alev fırtınası ilk anda yaklaşık 70.000 kişinin yanarak ölmesine, 100.000 kişinin yaralanmasına, şehirdeki 90.000 binadan 60.000'inin yerle bir olmasına neden oldu. Alevler bi kaç saniye içinde 900 feet yüksekliğe ulaştı. Görgü tanıkları 5 milden daha uzak bir mesafeden bile gözleri kör edebilecek parlaklıkta olduğunu söylüyorlar.
Hiroşima'ya atılan atom bombasından 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te, yine Tinian adasından kalkan Bockscar isimli B-29 Superfortress, patlama gücü 21.000 ton TNT'ye eşit olan "Fat Man" isimli atom bombasını saat 11:02'de Nagazaki'ye bıraktı. Aslında asıl hedef Kokura'ydı ama şehrin üzerinde yoğun bir duman olması nedeniyle rota Nagazaki'ye çevrildi. Patlama yerden 1650 feet (yaklaşık 500 metre) yukarda gerçekleşti. Patlamanın etkisiyle ortaya çıkan alev fırtınası satte 800 km hızla ilerleyerek ilk anda 27.000 kişinin kavrulmasına neden oldu. Daha önceden şehrin uyarılmış olması nedeniyle Hiroşima'ya nazaran daha az kayıp verilmiş olmasına rağmen Nagazaki'de de 70.000'in üzerinde insan öldü.
Saat 06:00'yı geçtikten sonra uçuş devam ederken Tibbets mürettebata uçakta dünyanın ilk atom bombasını taşıdıklarını duyurdu. Little Boy, 3 metreden biraz uzun, yaklaşık 75 santimetre çapında, 5 ton ağırlığında, 18.000 ton TNT' nin patlayıcı gücüne eşit bir atom bombasıydı ve 5 kilometre çapında bir bölgedeki hemen hemen herşeyi yokedeceği tahmin ediliyordu.
Saniyenin onbinde biri kadar kısa bir sürede meydana gelen patlamanın ilk etkisi gözleri kör eden bir ışık oldu. Ardından, patlamanın etkisiyle oluşan 300.000 santigrat derece sıcaklığındaki alev fırtınası satte 1800 km hızla ilerleyerek 3 km çapındaki bir bölgede herşeyin yanarak yokolmasına neden oldu. Bu alev fırtınası ilk anda yaklaşık 70.000 kişinin yanarak ölmesine, 100.000 kişinin yaralanmasına, şehirdeki 90.000 binadan 60.000'inin yerle bir olmasına neden oldu. Alevler bi kaç saniye içinde 900 feet yüksekliğe ulaştı. Görgü tanıkları 5 milden daha uzak bir mesafeden bile gözleri kör edebilecek parlaklıkta olduğunu söylüyorlar.
Hiroşima'ya atılan atom bombasından 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te, yine Tinian adasından kalkan Bockscar isimli B-29 Superfortress, patlama gücü 21.000 ton TNT'ye eşit olan "Fat Man" isimli atom bombasını saat 11:02'de Nagazaki'ye bıraktı. Aslında asıl hedef Kokura'ydı ama şehrin üzerinde yoğun bir duman olması nedeniyle rota Nagazaki'ye çevrildi. Patlama yerden 1650 feet (yaklaşık 500 metre) yukarda gerçekleşti. Patlamanın etkisiyle ortaya çıkan alev fırtınası satte 800 km hızla ilerleyerek ilk anda 27.000 kişinin kavrulmasına neden oldu. Daha önceden şehrin uyarılmış olması nedeniyle Hiroşima'ya nazaran daha az kayıp verilmiş olmasına rağmen Nagazaki'de de 70.000'in üzerinde insan öldü.


İlk saldırıyı başlatan İngiliz orduları Crécy'de Fransızları yendi (1346) ve Calais'yi ele geçirdi. Poitiers'de bir zafer daha kazanan (1356) İngilizler, Fransa Kralı II.Jean'ı esir aldılar. Çaresiz kalan Fransızlar 1360'taki Brétigny Antlaşması'yla çok büyük topraklar kaybettiler. V.Charles döneminde, krallık orduları komutanı Bertrand du Guesclin'in önerisiyle benimsedikleri yeni stratejiye göre, İngilizlerle çarpışmaktan kaçınarak ve sırayla kuşatma harekatı yürüterek, kaybettikleri toprakların hemen hepsini 1374'ten önce geri aldılar.
Philip'in tahta gelmesinden sonra,İngilizler hala Gaskonya'yı kontrol ediyordu.Gaskonya çok faydalı olan tuz ve şarap üretiyordu.O zaman zeamet (tımar) dan ayrı idi.İngiliz toprağında olmasına rağmen Fransız tacını tutuyordu.Onun mülkiyeti iki kral arasında bir savaş kemiği idi.Philip VI ,Edward'ın tanımasını bağımsızlık olarak talep ediyordu.Edward ise babasının kaybettiği toprakları geri almak istiyordu.1329 daki uzlaşma her iki tarafı da memnun etmedi.Yurtta çeşitli problemlerle yüz yüze gelerek,Edward Philip'i Fransa kralı olarak kabul ediyordu.Ve kendisinin Fransa tacındaki hakkınfan vazgeçiyordu.Gerçekte İngiliz'ler Gaskonya'yı tutuyordu.1333 de Edward III , David II of Scotland (David II 5 Mart 1324-22 Şubat 1371 İskoç Kralı) ile şavaşa gitti.Fransa Auld Alliance (İskoçya-Fransa birliği,bu birlik özellikle İngiltere'ye karşı olmaya amaçlıyordu.İlk defa böyle bir anlaşma Paris'te 23 Ekim 1295 de imzalandı)birleşmesi altında idi.Ve İskoç Bağımsızlığı'nın İkinci Savaşı (Second War of Scottish Independence) başladı. FransaPhilip, Birleşik Krallık dikkatini kuzey tarafa yoğunlaştırdığında,Gaskonya'yı tekrar elde etme fırsatını gördü.Mamafih savaş çabuk bir şekilde İngiltere tarafı için başarı idi.Ve David,Fransâ'ya kaçmaya zorlandı.Kral Edward ve Edward Balliol (yaklaşık 1282-1364 kısa süreli İskoç kralı) tarafından Temmuzda Halidon Tepesi Savaşı'nda (Battle of Halidon Hill) yenilmesinden sonra.1336 da Philip,David'i İskoç tahtına tekrar getirmek için ve aynı zamanda Gaskonya'yı da ele geçirmek amacıyla plan yapıyordu.
John II,oğlu Louis I i kendi lehine İngiltere'ye esir olarak göderdiğinde o 1362 yılında kaçtı.John II şövalye gibi kendisini teslim etti ve İngiltere'de tutsaklığa döndü.1364 yılında onuruyla tutsak olarak öldü.Ve Charles V (Fransa) (21 Ocak 1338- 16 Eylül 1380 1364 yılından ölene kadar Fransa kralı) Fransa kralı olarak onun yerine geçti. Brétigny Antlaşması Edward'ın Fransa tacındaki onun hak iddialarını tanımaz yaptı. Aynı zamanda o Aquitaine 'de topraklarını büyük bir şekilde genişletiyordu.Ve Calais'i zapt etmesini teyid ediyordu.Gerçekte,Edward Fransa tacındaki hak iddiasından asla vazgeçmedi.Ve Charles tahta çıkar çıkmaz Edward'ın yeni toprağını tekrar geri alarak özel bir durum yaptı.1369 yılında ,sudan sebeble Edward III Brétigny Antlaşması koşulları yerine getirmeyi başaramanıştı,Charles bir defa daha savaş ilan ettti.
İlk saldırıyı başlatan İngiliz orduları Crécy'de Fransızları yendi (1346) ve Calais'yi ele geçirdi. Poitiers'de bir zafer daha kazanan (1356) İngilizler, Fransa Kralı II.Jean'ı esir aldılar. Çaresiz kalan Fransızlar 1360'taki Brétigny Antlaşması'yla çok büyük topraklar kaybettiler. V.Charles döneminde, krallık orduları komutanı Bertrand du Guesclin'in önerisiyle benimsedikleri yeni stratejiye göre, İngilizlerle çarpışmaktan kaçınarak ve sırayla kuşatma harekatı yürüterek, kaybettikleri toprakların hemen hepsini 1374'ten önce geri aldılar.
Philip'in tahta gelmesinden sonra,İngilizler hala Gaskonya'yı kontrol ediyordu.Gaskonya çok faydalı olan tuz ve şarap üretiyordu.O zaman zeamet (tımar) dan ayrı idi.İngiliz toprağında olmasına rağmen Fransız tacını tutuyordu.Onun mülkiyeti iki kral arasında bir savaş kemiği idi.Philip VI ,Edward'ın tanımasını bağımsızlık olarak talep ediyordu.Edward ise babasının kaybettiği toprakları geri almak istiyordu.1329 daki uzlaşma her iki tarafı da memnun etmedi.Yurtta çeşitli problemlerle yüz yüze gelerek,Edward Philip'i Fransa kralı olarak kabul ediyordu.Ve kendisinin Fransa tacındaki hakkınfan vazgeçiyordu.Gerçekte İngiliz'ler Gaskonya'yı tutuyordu.1333 de Edward III , David II of Scotland (David II 5 Mart 1324-22 Şubat 1371 İskoç Kralı) ile şavaşa gitti.Fransa Auld Alliance (İskoçya-Fransa birliği,bu birlik özellikle İngiltere'ye karşı olmaya amaçlıyordu.İlk defa böyle bir anlaşma Paris'te 23 Ekim 1295 de imzalandı)birleşmesi altında idi.Ve İskoç Bağımsızlığı'nın İkinci Savaşı (Second War of Scottish Independence) başladı. FransaPhilip, Birleşik Krallık dikkatini kuzey tarafa yoğunlaştırdığında,Gaskonya'yı tekrar elde etme fırsatını gördü.Mamafih savaş çabuk bir şekilde İngiltere tarafı için başarı idi.Ve David,Fransâ'ya kaçmaya zorlandı.Kral Edward ve Edward Balliol (yaklaşık 1282-1364 kısa süreli İskoç kralı) tarafından Temmuzda Halidon Tepesi Savaşı'nda (Battle of Halidon Hill) yenilmesinden sonra.1336 da Philip,David'i İskoç tahtına tekrar getirmek için ve aynı zamanda Gaskonya'yı da ele geçirmek amacıyla plan yapıyordu.
John II,oğlu Louis I i kendi lehine İngiltere'ye esir olarak göderdiğinde o 1362 yılında kaçtı.John II şövalye gibi kendisini teslim etti ve İngiltere'de tutsaklığa döndü.1364 yılında onuruyla tutsak olarak öldü.Ve Charles V (Fransa) (21 Ocak 1338- 16 Eylül 1380 1364 yılından ölene kadar Fransa kralı) Fransa kralı olarak onun yerine geçti. Brétigny Antlaşması Edward'ın Fransa tacındaki onun hak iddialarını tanımaz yaptı. Aynı zamanda o Aquitaine 'de topraklarını büyük bir şekilde genişletiyordu.Ve Calais'i zapt etmesini teyid ediyordu.Gerçekte,Edward Fransa tacındaki hak iddiasından asla vazgeçmedi.Ve Charles tahta çıkar çıkmaz Edward'ın yeni toprağını tekrar geri alarak özel bir durum yaptı.1369 yılında ,sudan sebeble Edward III Brétigny Antlaşması koşulları yerine getirmeyi başaramanıştı,Charles bir defa daha savaş ilan ettti.
DİYARBAKIR - Ilısu Baraj Gölü altında kalacak olan tarihi eserlerin kurtarılması amacıyla Bismil’de süren 9 kazıdan biri olan Hakemi Use Tepesi’ndeki kazılarda, tarihi eserlerin gün ışığına çıkarılması sürerken, bereketli Mezopotamya toprakları insanlık tarihiyle özdeş olan aşkın ölümsüzlüğüne bir kez daha tanıklık etti.
Kazıda Neolotik (Yeni Taş Çağı) döneme ait mezarda birbirine sarılı ve sevgili oldukları değerlendirilen kadın ve erkek iskeletlerinin bulunduğu mezarın bulunması heyecan yarattı. Bu mezarın geçen yıl İtalya’nın kuzeyinde Verona şehri yakınlarındaki Mantua kazısında gün ışığına çıkartılan ve MÖ 5000’lere tarihlendirilen bir erkek ve bir kadının gömülü olduğu mezardan yaklaşık bin yıl daha eski olduğu bildirildi.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hakemi Use Tepesi kazısının 2001 yılından bu yana Ilısu Baraj Gölü altında kalma riski olan arkeolojik kültür varlıklarını kurtarma ve belgelemeye yönelik Diyarbakır Arkeoloji Müdürlüğü başkanlığında, Hacettepe Üniversitesi’nden bir ekiple devam ettiğini anımsattı.
Höyüğün kuzey kesiminde Dicle Nehri ile olan bağlantısını anlamaya yönelik başlattıkları çalışmada, ancak 7. sezonunda ana toprağa ulaşma imkanı bulabildiklerini belirten Tekin, burada Neolotik döneme ait özellikle de tarımcı ve köy topluluğunun önemli bir evresini tespit ettiklerini hatırlattı.
İTALYA’DAKİ AŞIKLARDAN BİN YIL DAHA ESKİ
Tekin, Mezopotamya uygarlığının çok önemli bir döneminin varlığını Türkiye sınırları içerisinde tespit ettiklerini, Geç Neolotik Hassuna dönemine ait birbiriyle bütüncül üst üste kurulmuş 5 köyde tespit ettiklerini bunun yaklaşık 200-250 yıllık bir süreci kapsadığını söyledi.
Yaklaşık MÖ 6 bin 100 tarihlerine ait bu mezardaki iskeletlerin antropologlar tarafından incelenmek üzere Hacettepe Üniversitesine götürüldüğünü belirten Tekin, şöyle konuştu: “Henüz bilimsel çalışmalar sonuçlanmamış olmakla birlikte, otuzlu yaşlarda bir erkek ve yirmili yaşlarda bir kadın, yan yana gömülmüş ve gömme şekillerinden aynı zamanda öldüklerini anlıyoruz. Bireylerin gerçek yaşları ve ölüm nedenleri, geçirdikleri hastalıklar veya belki de ölüm nedenleri bir aşk cinayeti de olabilir. Bunun gibi ayrıntılı bilgiler çalışmalar sonuçlandıktan sonra netleşecek. Başları Güneydoğu’da olan bireylerden erkek olan sırtını kadına dönmüş daha genç olan kadın ise bir elini erkeğin omzuna doğru uzatırken bir bacağını da erkeğin üzerine atmış durumdadır. Geçen yıl İtalya’nın kuzeyinde Verona şehri yakınlarındaki Mantua kazısında gün ışığına çıkartılan ve MÖ 5 binlere tarihlendirilen bir erkek ve bir kadının gömülü olduğu mezardan yaklaşık bin yıl daha eski olan Hakemi Use bireylerinin gerek aynı mezar içinde yer almaları, gerekse yatış biçimleri bunların karı-koca veya sevgili olduklarını düşündürmektedir. Bu ön bilgilerin ışığında Hakemi Use çiftini kazılarda saptanmış Dünyanın en eski aşıklarına ait mezar diyebiliriz. Bugüne kadarki kazılarda saptanmış dünyanın en eski aşıklarına ait mezarı bulduk.”
Kaynak:www.ntvmsnbc.com

DİYARBAKIR - Ilısu Baraj Gölü altında kalacak olan tarihi eserlerin kurtarılması amacıyla Bismil’de süren 9 kazıdan biri olan Hakemi Use Tepesi’ndeki kazılarda, tarihi eserlerin gün ışığına çıkarılması sürerken, bereketli Mezopotamya toprakları insanlık tarihiyle özdeş olan aşkın ölümsüzlüğüne bir kez daha tanıklık etti.
Kazıda Neolotik (Yeni Taş Çağı) döneme ait mezarda birbirine sarılı ve sevgili oldukları değerlendirilen kadın ve erkek iskeletlerinin bulunduğu mezarın bulunması heyecan yarattı. Bu mezarın geçen yıl İtalya’nın kuzeyinde Verona şehri yakınlarındaki Mantua kazısında gün ışığına çıkartılan ve MÖ 5000’lere tarihlendirilen bir erkek ve bir kadının gömülü olduğu mezardan yaklaşık bin yıl daha eski olduğu bildirildi.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hakemi Use Tepesi kazısının 2001 yılından bu yana Ilısu Baraj Gölü altında kalma riski olan arkeolojik kültür varlıklarını kurtarma ve belgelemeye yönelik Diyarbakır Arkeoloji Müdürlüğü başkanlığında, Hacettepe Üniversitesi’nden bir ekiple devam ettiğini anımsattı.
Höyüğün kuzey kesiminde Dicle Nehri ile olan bağlantısını anlamaya yönelik başlattıkları çalışmada, ancak 7. sezonunda ana toprağa ulaşma imkanı bulabildiklerini belirten Tekin, burada Neolotik döneme ait özellikle de tarımcı ve köy topluluğunun önemli bir evresini tespit ettiklerini hatırlattı.
İTALYA’DAKİ AŞIKLARDAN BİN YIL DAHA ESKİ
Tekin, Mezopotamya uygarlığının çok önemli bir döneminin varlığını Türkiye sınırları içerisinde tespit ettiklerini, Geç Neolotik Hassuna dönemine ait birbiriyle bütüncül üst üste kurulmuş 5 köyde tespit ettiklerini bunun yaklaşık 200-250 yıllık bir süreci kapsadığını söyledi.
Yaklaşık MÖ 6 bin 100 tarihlerine ait bu mezardaki iskeletlerin antropologlar tarafından incelenmek üzere Hacettepe Üniversitesine götürüldüğünü belirten Tekin, şöyle konuştu: “Henüz bilimsel çalışmalar sonuçlanmamış olmakla birlikte, otuzlu yaşlarda bir erkek ve yirmili yaşlarda bir kadın, yan yana gömülmüş ve gömme şekillerinden aynı zamanda öldüklerini anlıyoruz. Bireylerin gerçek yaşları ve ölüm nedenleri, geçirdikleri hastalıklar veya belki de ölüm nedenleri bir aşk cinayeti de olabilir. Bunun gibi ayrıntılı bilgiler çalışmalar sonuçlandıktan sonra netleşecek. Başları Güneydoğu’da olan bireylerden erkek olan sırtını kadına dönmüş daha genç olan kadın ise bir elini erkeğin omzuna doğru uzatırken bir bacağını da erkeğin üzerine atmış durumdadır. Geçen yıl İtalya’nın kuzeyinde Verona şehri yakınlarındaki Mantua kazısında gün ışığına çıkartılan ve MÖ 5 binlere tarihlendirilen bir erkek ve bir kadının gömülü olduğu mezardan yaklaşık bin yıl daha eski olan Hakemi Use bireylerinin gerek aynı mezar içinde yer almaları, gerekse yatış biçimleri bunların karı-koca veya sevgili olduklarını düşündürmektedir. Bu ön bilgilerin ışığında Hakemi Use çiftini kazılarda saptanmış Dünyanın en eski aşıklarına ait mezar diyebiliriz. Bugüne kadarki kazılarda saptanmış dünyanın en eski aşıklarına ait mezarı bulduk.”
Kaynak:www.ntvmsnbc.com