5 Haziran 2009 Cuma

İkinci Dünya Savaşı - Final: Part II..


Mart ayının 8'inde başladığımız "İkinci Dünya Savaşı" serüveni, bugün sona eriyor. Hatırlarsınız, finalin ilk adımında Avrupa'da savaşın sonunu getirmiştik. Faşist kankalar Hitler ve Mussolini'nin nasıl bu dünyadan göçüp gittiklerini anlatmıştık. Yani kısacası, mihverler kaybetmişti. E ne kaldı o zaman? Hatırlarsanız "Pearl Harbor" yazımızın sonunu şöyle bitirmişiz:

"Saldırıdan sonra Roosevelt ise şu satırları yazdı ve altına imzasını attı: 'Eh ulan. Eh, siz bizim pis tarafımızı bilmiyorsunuz daha. Bittiniz koçum siz. Kaçın. Aklınız varsa kaçın şerefsizler. İmza: Franklin D. Roosevelt'"

Evet. Japonlardan alınan intikamdan bahsetmedik daha tabii. Efendim Pearl Harbor'un üstünden aylar yıllar geçmiş. Amerika'nın ilk andaki siniri kalmamış tabii. Bir de yukarıdaki satırların yazarı Roosevelt de savaşa mavaşa dayanamayıp yorularak hayata gözlerini yummuş, yerine Truman gelmiş. Bu yüzdendir ki ilk anda öküz gibi dalmak yerine gözdağı vermeyi tercih etti Amerikan hükûmeti. "Hacı sizin Adolf'la Benito'nun halini gördünüz. Hadi bize zorluk çıkarmayın şimdi teslim olun siz de, hadi canım lütfen." mealinde sözlerle Japonya'ya haberler yollandı. Götü kalkmış Japonlar bu uyarıyı ciddiye almamakla kalmadı, üstüne bir de "Olm bizde üstün Japon teknolojisi var, akıllı olun." diye bir karşı atak yaptı. Amerika'nın buna karşılık yolladığı "Ok." mesajı, sinirlerinin ne kadar bozulduğunu anlatmak için yeter sanırım. Buram buram trip kokan bir "Ok."

Amerika'nın tersi boktur. Bilip bilmeden çıkışmazlar öyle. Japonya'ya diklenirlerken de bir bildikleri vardı tabii ki. Senelerdir üstünde çalıştıkları atom bombasını bitirmişler, "Japonya'nın üstünde bir deneriz be hacı ahı ahı ahı." diye geyikler çevirmeye başlamışlardı bile hayvan herifler. Bilmeyenler için açıklayalım, atom bombası; ortamın .mına koymaya yarayan bir bomba türüdür tam mânâsıyla, çok affedersiniz.

Günler geçti, Amerika planlarını sessiz sedasız kurdu. 6 Ağustos 1945 sabahı çekik gözlü Japonlar mesaiye yetişelim diye acele içinde sokaklarda koştururken, "Enola Gay" savaş uçağı bombayı pıt diye Hiroşima semalarına bırakmak için yola koyulmuştu bile. Amerikan arkadaşlarımız bu bombanın adını da müthiş zekalarını kullanarak, şakabaz bir tavırla, müthiş bir ironiyle "Little Boy" koymuşlardı. Kendilerini buradan tebrik ediyorum.

Efendim bomba atıldı. Bu kısımların detayına girmeye gerek yok sanırım. Bombanın etkisiyle Hiroşima kenti çevresindeki sayfiye yerleriyle birlikte "pıt" diye yok oldu diyeyim, siz anlayın. Japonlar neye uğradığını şaşırdı tabii. Şehir yok oldu. Nükleer bomba. Falan. Her gün olan şeyler değil bunlar. Şimdi "Ulan ne vicdansız adamlar bu Amerikalılar." diyorsanız, durun daha bitmedi. Üç gün geçti. Bu kez de Nagasaki kentine Gnctrkcll kampanyası misali ikinci bomba atıldı. Orası da "pıt" diye yok oldu. Evet.

Bir hafta geçti. Amerikalılar yüzsüz gibi Japonları arayıp "Eheh ne oldu hacı? Teslim olacak mısınız nedir bir daha sorayım ehehe." gibisinden yavşak tacizlerde bulundu. Japonlar da ne yapsın garipler, kayıtsız şartsız teslim oldular. 2 Eylül 1945 tarihinde Japonya'nın da teslim olmasıyla, İkinci Dünya Savaşı hukuken sona erdi.

Eveeeet. Bitti işte. Bu üç aylık serüvende kâh güldük, kâh üzüldük. Falan işte. "Peki ya şimdi ne olacak? Hafif Tarih projesi sona mı erdi? Buraya kadar mıydı?" sorularıyla karşıma gelenlere sesleniyorum: Bitmedi. Sırada, biraz kendi tarihimiz olacak. Çok partili rejim falan desem? Ne dersiniz? Hadi gittim şimdilik düşünürüz sonra, esen kalın.

s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder