28 Şubat 2011 Pazartesi
Katja Ojala Koçak'ın Orff Semineri
5 Mart 2011 orff ile dolu bir gündü. Katja Ojala Koçak'ın verdiği Orf semineri harikaydı. Yaratıcı fikirleriyle, uygulamaları çok başarılı olan Katja Ojala'yı tebrik ediyorum. Ayrıca semineri düzenleyen Ezo Sunal'a katkılarından dolayı teşekkürler.
24 Şubat 2011 Perşembe
İstanbul Anaokullarını 3Boyutlu izleyebilirsiniz.
http://www.istanbulanaokul.com/
İstanbul Anaokullarının çoğunu üç boyutlu olarak izleme imkanını bulabileceğiniz yeni bir web sayfası buldum. İncelemenizi tavsiye ederim. Harika okullar var.
İstanbul Anaokullarının çoğunu üç boyutlu olarak izleme imkanını bulabileceğiniz yeni bir web sayfası buldum. İncelemenizi tavsiye ederim. Harika okullar var.
22 Şubat 2011 Salı
Kanseri yayan enzim durduruldu
İngiltere'deki Kanser Araştırmaları Enstitüsünden bilimciler, farelerdeki kanserli hücrelerin yayılmasını bir enzimi bloke ederek durdurdu.
Yapılan deneylerde LOXL2 adlı enzimin bloke edilmesi, kanserin vücutta metastazını engelledi.
Cancer Research dergisinde yayımlanan bulgular, bilim çevreleri ve araştırma vakıflarınca olumlu bir gelişme olarak yorumlandı.
Raporun yazarları, kanserden ölümlerin yüzde 90'ının, tümörün vücuda yayılmasından kaynaklandığına dikkat çekiyor.
Araştırma kapsamında ise uzmanlar, meme kanseri bulunan hastaları incelediklerinde, kanserin yayılması ve hayatta kalma oranlarının düşmesiyle LOXL2 enzimine bu kişilerde yüksek oranlarda rastlanması arasında bir bağ bulunduğunu ortaya koydu.
Bulgular ayrıca LOXL2'nin kanserin ilk yayılmaya başladığı evrelerde önem taşıdığını gösterdi. Bu enzim, kanserli hücrelerin, meme dokusundan ayrılıp kana karışmasında da rol oynuyor.
Bilimadamları fareler üzerinde yaptıkları deneylerde işte bu enzimin faaliyetini engelleyecek kimyasal maddeler ve antikorlar kullandı. Bu uygulama sayesinde kanserli hücrelerin diğer dokulara yayılması engellendi.
Araştırmacılar, yeni üretilecek ilaçlarla bu enzimin hedef alınabileceğini, ayrıca kanserin yayılmaya başladığının erken aşamada tespit edilmesini sağlayacak testler geliştirebileceğini, bu sayede çok sayıda hayatın kurtarılabileceğini söylüyor.
21 Şubat 2011 Pazartesi
Aral Gölü artık Aralkum Çölü
Dünyanın en büyük çevre felaketine sahne olan Aral Gölü'nün yüzde 90'ı kuruyarak yerini çöle bıraktı.
Dünyanın 4. büyük gölü olarak bilinen Aral Gölü, son 50 yılda yüzde 90 küçülerek, yerini suların çekildiği bölümde oluşan, "dünyanın en genç çölü" Aralkum'a bırakıyor.
Sovyetler Birliği döneminde, Aral Gölü'nü besleyen Emuderya ve Sirderya ırmaklarının sularının pamuk tarlalarına akıtılması sonucu 1960'lı yıllardan bu yana kurumaya başlayan Aral Gölü, yüzde 90 oranda küçülerek ikiye bölünmüş ve eski kıyılarından 170 kilometreye kadar geri çekilmiş durumda bulunuyor.
1960 yılında 68 bin 900 kilometrekare yüzölçümü ve 1083 kilometreküp su hacmine sahip Aral Gölü'nün uzunluğu 426 kilometreyi, eni 284 kilometreyi, en derin noktası 68 metreyken, 2010'da gölün yüzölçümü 12 bin 100 kilometrekareye, su hacmi 110 kilometrekübe, en derin noktası ise 24 metreye düştü.
Eski Sovyetler Birliği'nin, 1960-1990 yıllarında Orta Asya'da pamuk üretimini artırmak amacıyla sulanan tarım arazilerini 4,5 milyon hektardan 7 milyon hektara çıkarması ve böylece göle dökülen ırmak sularının azalması sonucu, 2010 yılına gelindiğinde gölün çekildiği 54 bin kilometrekarelik alanda, tuzlu kum tabakalarıyla kaplı "dünyanın en genç çölü" Aralkum oluştu.
Uzmanlar, Aral Gölü çevresinden her sene rüzgarla birlikte uçan yaklaşık 100 milyon ton tuzlu kum tozları da bölgeyi büyük bir çevre felaketiyle karşı karşıya bıraktı.
Kazakistan ve Özbekistan'da yaklaşık 2 milyonluk nüfusun yaşadığı Aral Gölü havzasındaki çevre felaketiyle, halk arasında çeşitli hastalıklar yaygınlaştı, bebek ölümlerinde de artış oldu.
1960'lı yıllarda Aral Gölü'ünün kıyısındaki balıkçı kasabası Moynak'ta, tarım arazilerinin büyük oranda tuzlanması ve gölün kıyılarının yüzlerce kilometre geri çekilmesi yüzünden tarım ve balıkçılık zarar gördü, halkın bir bölümü ülkenin diğer bölgelerine göç etti.
Aral Gölü havzasında 1960'lı yıllarda 300'den fazla bitki, 35 kuş, 23 diğer hayvan türü, Özbekistan'da ender görülen bitki ve hayvan türlerinin yer aldığı "Kırmızı Kitap"ta kayıt altına alınmıştı. 1960'ta 34 balık türünün bulunduğu gölde o dönemde yılda ortalama 60 bin ton balık avlanırken, bugün balıkların hemen hemen tamamı yok oldu. Moynak'taki balık konservesi fabrikası ise terk edildi ve harabeye döndü. Gölün eski kıyısında kalan balıkçı tekneleri buraları gemi hurdalığına çevirdi. Suyun geri çekildiği alanlarda oluşan Aralkum Çölü'nde artık develer geziyor.
Gölün ortasında bulunan ve 1954-1990 yıllarında Sovyetler Birliği tarafından 40'a yakın biyolojik silahın denendiği Vozrojdenie (Diriliş) Adası, suların çekilmesiyle karayla tamamen birleşti.
19 Şubat 2011 Cumartesi
FİLM ÖNERİLERİ
EĞİTİMCİLERE FİLM ÖNERİLERİ
Eğitimcilerin izlemesinde fayda bulunan filmler:
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ: Öğrencilerde özgür düşünceyi ve eğitimi yerleştirmeye çalışan idealist bir öğretmeni konu alıyor.
LORENZO'NUN YAĞI: Als hastalığı olan çocuklarını iyileştirmek için anne babanın gösterdiği çabaları konu alıyor.
YAĞMUR ADAM: Otizmli bir kişinin yaşamına dair çok güzel bölümler içeriyor.
KALBİNİN SESİNİ DİNLE: Yetiştirme yurdunda büyüyen ve anne babasını ararken onlardan getirdiği müzik yeteneği ile onlara kavuşmaya çalışan bir çocuğu konu alıyor.
I'M SAM : Down senromlu babanın çocuğunun velayetini almak için verdiği çabalar ve çocuğuyla yaşadığı olayları anlatıyor.
BLACK: Görme engelli bir çocuğun eğiticisi sayesinde başarabildiklerini anlatıyor
ELEPHANT: Okullarda şiddeti konu alan bir film....
TEMPLE GRANDİN: 7 Emmy ödüllü filmde, otizmli bir kızın başarı öyküsünü anlatıyor.
SOL AYAĞIM: Spastik engeli olan bir çocuğun neler başarabildiğini anlatan gerçek yaşam öyküsü.
MERHABA DÜNYALI:Öğrencilerimin ve arkadaşlarımın tavsiyesidir. Henüz izlemedim.
KÖR NOKTA:Öğrencilerimin ve arkadaşlarımın tavsiyesidir. Henüz izlemedim
SHINE: Müzik yeteneği olan bir çocuğun, gördüğü baba baskısına karşı çaresiz kalışı konu ediliyor.
KORO: Katı disiplin, kötü cezaların uygulandığı, kimsesiz ve problemli çocukların okuduğu yatılı okulda öğrencilere uygulanan cezaların hiçbir işe yaramayacağını düşünen; okula yeni atanan müzik öğretmeni, öğrencilerle öğretmen-öğrenci iletişimini sağlayabilmek, onlara farklı bakış açıları kazanmalarını sağlamak için müziği kullanarak başarıya ulaşması anlatılıyor
Eğitimcilerin izlemesinde fayda bulunan filmler:
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ: Öğrencilerde özgür düşünceyi ve eğitimi yerleştirmeye çalışan idealist bir öğretmeni konu alıyor.
LORENZO'NUN YAĞI: Als hastalığı olan çocuklarını iyileştirmek için anne babanın gösterdiği çabaları konu alıyor.
YAĞMUR ADAM: Otizmli bir kişinin yaşamına dair çok güzel bölümler içeriyor.
KALBİNİN SESİNİ DİNLE: Yetiştirme yurdunda büyüyen ve anne babasını ararken onlardan getirdiği müzik yeteneği ile onlara kavuşmaya çalışan bir çocuğu konu alıyor.
I'M SAM : Down senromlu babanın çocuğunun velayetini almak için verdiği çabalar ve çocuğuyla yaşadığı olayları anlatıyor.
BLACK: Görme engelli bir çocuğun eğiticisi sayesinde başarabildiklerini anlatıyor
ELEPHANT: Okullarda şiddeti konu alan bir film....
TEMPLE GRANDİN: 7 Emmy ödüllü filmde, otizmli bir kızın başarı öyküsünü anlatıyor.
SOL AYAĞIM: Spastik engeli olan bir çocuğun neler başarabildiğini anlatan gerçek yaşam öyküsü.
MERHABA DÜNYALI:Öğrencilerimin ve arkadaşlarımın tavsiyesidir. Henüz izlemedim.
KÖR NOKTA:Öğrencilerimin ve arkadaşlarımın tavsiyesidir. Henüz izlemedim
SHINE: Müzik yeteneği olan bir çocuğun, gördüğü baba baskısına karşı çaresiz kalışı konu ediliyor.
KORO: Katı disiplin, kötü cezaların uygulandığı, kimsesiz ve problemli çocukların okuduğu yatılı okulda öğrencilere uygulanan cezaların hiçbir işe yaramayacağını düşünen; okula yeni atanan müzik öğretmeni, öğrencilerle öğretmen-öğrenci iletişimini sağlayabilmek, onlara farklı bakış açıları kazanmalarını sağlamak için müziği kullanarak başarıya ulaşması anlatılıyor
Anasınıfı Çalışma Dergilerim
5-6 Yaş çocuklarının ana sınıfında tüm yıl boyunca çalışabilecekleri dergilerim Akıllı Çocuklar Yayınevinden yayınlandı. 10 adet derginin Aile Katılım kitabı, öğretmen rehber kitabı ve gelişim rapor formları gibi ekleri mevcut. Okuma Yazmaya Hazırlık çalışmaları, matematik çalışmaları, Türkçe Dil etkinlikleri gibi temel çalışmaların yanısıra; çok renkli görsellerle desteklenen strimko, mandala gibi orjinal çalışma sayfaları da bulunuyor.
Ayrıntılı bilgi için Akıllı Çocuklar Yayınevinin web sayfasına başvurabilirsiniz.
15 Şubat 2011 Salı
Davetsiz Misafir
Theia isimli genç gezegen bir kurşundan 20 kat daha hızlı bir şekilde dünyaya yaklaşıyor.
kaynak
Theia |
Fosil zengini müze ziyaretçi bekliyor
İki binden fazla arkeolojik ve bin 250 etnografik esere sahip olan Çankırı Müzesi, fosil eserlerin zenginliğiyle de dikkat çekiyor.
ÇANKIRI - 1972 yılında Halk Eğitim Merkezi binasının alt katında 116 parça koleksiyonun sergilenmesiyle kurulan Çankırı'nın ilk Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, 1981 yılından bu yana 100 Kültür Merkezi'nde tarih tutkunlarını ağırlıyor.
2 bin 365 arkeolojik ve bin 250 etnografik eserin yer aldığı müzede, Anadolu'nun çeşitli kesimlerinde yaşamış olan medeniyetlerin izlerine rastlamak mümkün. Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi eserleri sergilendiği müzede en büyük ilgiyi yaklaşık 8 milyon yıl öncesine ait geç miyosen döneminde yaşamış omurgalı hayvanların fosilleri görüyor.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayla Sevim başkanlığında, ''Çorakyerler Fosil Yatağı''nda 13 yıl boyunca sürdürülen kazılarda çıkarılan fosillerden bazıları, gergedangiller, atgiller, zürafagiller ve öküzgiller familyalarına ait hortumlu ve et yiyici hayvan türlerine ait.
Çankırı Çankırı Müzesi Müdür Vekili Gülay Şahin, müzede sergilenen eserlerin sadece Anadolu tarihi hakkından değil dünya tarihi hakkında da bilgiler verdiğini söyledi.
Eserler arasında en çok ilgiyi et yiyiciler familyasındaki ''kılıç dişli kaplan'' ile ''hominoid'' adı verilen kuyruksuz büyük maymun fosillerinin gördüğünü belirten Şahin, müzenin yurt dışından bile ziyaretçileri olduğunu aktardı.
Yaklaşık 8 milyon yıllık fosillere sahip müzenin müdür vekili Şahin sözlerine şöyle devam etti:
''Müzenin bunca özelliğine rağmen eserlerin sergilenme imkanı henüz arzulanan boyutta değil. Müzenin daha iyi bir ortamda hizmet verebilmesi için çeşitli çalışmalar sürüyor. Çankırı Müzesi'nde bulunan eserlerin daha iyi sergilenebilmesi için yeni bir yer gerekiyor. Özellikle tarihi yapısı olan bir yerin müze olması daha iyi olur.''
Tarih meraklılarına Çankırı Müzesi'ni görmelerini tavsiye eden Şahin, ''Müzemizi ziyaret edenler tarih öncesi dönemlere yolculuk ediyor. Ziyaretçilerimiz Türkiye'nin başka bir yerinde göremeyecekleri fosil eserleri sadece burada görebilirler. Müzeyi ziyarete gelenler Çankırı'nın doğa güzellikleri ile halkının konukseverliğini de keşfedecektir'' dedi.
14 Şubat 2011 Pazartesi
Uzayda üreme olanaksız gibi!
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’nin (NASA) araştırmasına göre, insan vücudunun yoğun kozmik radyasyon bombardımanına maruz kalmasından ötürü, uzayda üreme olanaksız görünüyor.
NASA’nın California’daki Ames Araştırma Merkezi’nden bilimadamları, uzay aracında etkin bir kalkan sistemi olmazsa, kuvvetli proton parçacıklarının, uzayda, gebelik oluşan dişi embriyoyu kısırlaştırabileceği ve parçacıkların sperm sayısını iyice azaltacağından, erkeklerin cinsel gücünü de olumsuz etkileyeceği sonucuna vardılar.
Journal of Cosmology’de yayınlanan araştırmada, onlarca, yüzyıllarca veya daha uzun sürecek uzak gezegenlere yolculuğun, oralarda koloni kurulmasını olanaksız kılacağı belirtilerek, şu anki uzay kalkanı teknolojisinin bu tip radyasyondan yeterince korunma imkanı sağlamadığı kaydedildi.
Ames Araştırma Merkezi’nden radyasyon ve biyofizik uzmanı Dr Tore Straume, mevcut kalkan teknolojisinin, Mars’a yolculukta hamile kalmaya izin vermeyeceğini belirtti.
Vücuttaki tüm hücrelerin gelişimini sağlayan DNA, uzay radyasyonuna karşı özellikle duyarlı bulunuyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, iyonize radyasyona maruz kalmanın altı ayın veya dokuz ayın sonunda dişi fetustaki yumurta hücrelerini öldürebildiğini gösterdi.
Bilimadamları, gebelik sırasında bu yumurtalar korunursa, dişinin kısır olmayacağını ve koloninin devam edebileceğini belirttiler.
kaynak
13 Şubat 2011 Pazar
Uyurgezerliğin nedeni bozuk kromozomlar
Bilim dünyası, yıllar süren araştırmalar sonunda uyurgezerliğin nedenini bulduğuna inanıyor.
Çok sayıda uyurgezer üyesi olan bir aile üzerinde bir çalışma yapan bilim insanları, sorunun genetik olduğunu saptadı. Uzmanlar, bulguların hastalığa tedavi bulunmasına yardımcı olmasını umuyor.
Uyurgezerlik, her 100 çocuktan 10'unu, her 100 yetişkinden ise ikisini etkiliyor.
Çoğu kişi de bunu küçük bir sıkıntı olarak görüyor. Ancak bazı vakalarda çok tehlikeli de olabiliyor. Uyurgezerlerin cinayet işledikleri vakalar da bulunuyor polis kayıtlarında.
Şimdi Amerikalı bilimadamları, Nöroloji dergisinde yayımlanan araştırmalarında, uyurgezerliğin genetik nedenlerini bulduklarını söylüyor.
Araştırma aynı ailenin uyurgezer olan dört kuşak bireyleri üzerinde yapılmış. 22 akraba üzerinde yapılan çalışma kapsamında uyurgezerlik sorunu olanların DNA'ları uyurgezer olmayanlarınkilerle karşılaştırılmış. Sonunda da uyurgezerlerin bir kromozomlarının bozuk olduğu ortaya çıkmış.
Uyurgezerlerin 20 nolu kromozomu taşıyan genleri çocuklarına aktarma olasılıkları yüzde 50. Keşfin bütün uyurgezerlik vakalarını açıklamaya yetip yetmeyeceğini anlayabilmek için daha kapsamlı araştırmaların yapılması gerekiyor.
Birmingham kentinde uyku sorunlarını tedavi etmek üzere faaliyet gösteren kliniğin uzmanlarından Dev Banerjee, bulguların çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Banerjee şunları söylüyor:
"Aile genleriyle ilgili bir bağ olduğundan hep kuşkulanıyorduk zaten. Kliniğime gelen hastaların bazıları,'kardeşimde de vardı, ya da amcam da şöyle davranırdı' gibi ayrıntılar aktarırlardı. Tedavi sürecine nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz. Çünkü hastaların büyük bölümünde zararsız bir hastalık bu. Tahminde bulunmak için de çok erken... Ama genetik bir bağ saptamak önemli kuşkusuz."
"Aile genleriyle ilgili bir bağ olduğundan hep kuşkulanıyorduk zaten. Kliniğime gelen hastaların bazıları,'kardeşimde de vardı, ya da amcam da şöyle davranırdı' gibi ayrıntılar aktarırlardı. Tedavi sürecine nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz. Çünkü hastaların büyük bölümünde zararsız bir hastalık bu. Tahminde bulunmak için de çok erken... Ama genetik bir bağ saptamak önemli kuşkusuz."
12 Şubat 2011 Cumartesi
Ünlü futbolcu siyasete giriyor
Hemşehrilerinin kendisinden sürekli iş istediğini belirten Şaş, "Başkan olduğum ilk gün de Karataş'ı Adana'nın merkez ilçesi yapacağım. Karataş'ta 60 km sahil var. Ama iki tane caretta kaplumbağası doğuracak diye burada hiçbir şey yapılmasına izin verilmiyor. Bir beş yıldızlı otel yapılsa en az 500 kişi işe girer." dedi.
Eski futbolcu Hasan Şaş, önümüzdeki yerel seçimlerde memleketi olan Adana'nın Karataş ilçesinden belediye başkan adayı olacağını söyledi. Eğer başkan olursa ünlü futbolcunun ilk projesi ceratta sahiline otel yapmak...
Galatasaray'da futbol hayatını sonlandırarak yorumculuğuna başlayan yıldız futbolcu Hasan Şaş, 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde memleketi Adana'nın Karataş ilçesinden belediye başkan adayı olacağını söyledi.
Bugüne kadar 47 kez milli takımda oynayan Şaş, EMITT Fuarı'na gelen Adanalılarla buluştuğu yemekte ahaport.com sitesine yaptığı açıklamada önümüzdeki yerel seçimlerde hemşehrilerine hizmet etmek için siyasete girmek istediğini belirtti. "Beni her gün memleketim Karataş'tan 500 kişi arıyor ve iş istiyor. Karataş'a bir tane beş yıldızlı otel yapılsa ne olur? Kaç kişi işe girer düşündünüz mü? Böylece ben de telefonlardan kurtulmuş olurum.' diyen Hasan Şaş'ın bu sözleri üzerine Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, "Memleketinden belediye başkanı ol' teklifinde bulundu.
Bunun üzerine yıldız futbolcu, "Zaten onu yapacağım abi. Belediye başkanı olacağım. Başkan olduğum ilk gün de Karataş'ı Adana'nın merkez ilçesi yapacağım. Mevcut sorunlar Karataş'ın boyutunu çok aşmış durumda.
Karataş'ta 60 km sahil var. Bu Türkiye'nin hiçbir yerinde yok. Ama iki tane caretta kaplumbağası doğuracak diye burada hiçbir şey yapılmasına izin verilmiyor. Ama kaplumbağalardan vazgeçilip bir beş yıldızlı otel yapılsa en az 500 kişi işe girer. Her sene Karataş'a gitmek için Mayıs ayını iple çekiyorum. Ama of'tan pof"tan yatamıyorum. Ya sinek ya sıcak! Başkan olunca bunları düzelteceğim." dedi.
Hasan Şaş'ın bu sözleri üzerine Akdeniz TV Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Evsen, Şaş'tan kesin bir tarih istemesi üzerine Şaş, "2014'te belediye başkan adayımım. Bunu oturup planlayacağım. Henüz parti belli değil" diyerek siyasete resmen yeşil ışık yaktığnı ifade etti. Hasan Şaş bu ilginç çıkışının ardından "Adana Demirspor ile ilgili bana teklif gelir ve sabredilirse takımı üç yıl içerisinde Süper Lig'e çıkarırım. Buna hazırım. Ama Adana seyircisi buna hazır mı, onlara sormak lazım." dedi.
kaynak
11 Şubat 2011 Cuma
11 günde kalp hücresi
Daha önce bu süre 30-40 gün süren kalp hücresi üretme süresi Dr. Cem Efe ve ekibi tarafından 11 güne indirildi.
Doktor Cem Efe, ekibiyle 11 gün içinde fare deri hücrelerinden kalp hücresi elde etmeyi başardı. Daha önce bu süre 30-40 gün sürüyordu. Efe ve ekibinin geliştirdiği bu yöntem sayesinde ileride insanlar için kalp, beyin ya da pankreas hücresi elde edilebilir.
Hürriyet'in aktardığı habere göre ABD’nin San Diego kentinde bulunan Scripps Research Enstitüsü’nde Dr. Cem Efe tarafından yapılan araştırma, farelerden alınan sıradan deri hücrelerinin kültür tabaklarında 11 gün zarfında kendiliğinden atan kalp hücreleri haline dönüştürülebileceğini gösterdi.
Prof. Dr. Sheng Ding’in laboratuvarında 3 yılda tamamlanan projenin baş araştırmacısı ve yazarı bu ülkede master ve doktora eğitimi yapan Cem Efe. İlk defa 2006 yılında Japonya’da uzmanlar erişkin fare hücrelerinin yeniden kök hücrelere dönüştürülebildiğini göstermişti ve bu şekilde geliştirilen kök hücrelerden de zahmetli ve uzun bir metodla kalp hücresi elde edilebiliyordu.
KALP, BEYİN, İÇ ORGAN YAPILABİLECEK
Ancak, Doktor Efe’nin geliştirdiği yeni yöntemle kök hücreye dönüştürme basamağı tamamen atlanarak 30-40 gün yerine 11 günde işlevsel kalp hücreleri elde edilebildi. Bundan daha da önemlisi, Ding laboratuvarında Doktor Cem Efe’nin önderliğinde halen yapılmakta olan araştırmalar bu metodla sadece kalp değil, beyin ya da çeşitli iç organ hücrelerinin de yapılabileceğini işaret etmekte.
Doktor Efe’nin geliştirdiği yöntem şu şekilde özetleniyor: Japonların geliştirdiği yöntemde yetişkin fare hücrelere dört gen ilave edilerek bunlar pluripotansiyel (iPS), yani başka hücrelere değişme potansiyeli bulunan kök hücre haline getiriliyordu. Ancak bu epey bir süre alıyordu. Yeni yöntemde aynı genleri yetişkin deri fibroblast hücrelerine enjekte ediyor. Birkaç gün sonra ise iPS aşamasına gelmeden genlerin faaliyeti durduruluyor. Biyokimyasal müdahale ile bunların kalp hücresine dönüşmesi sağlanıyor. Bu sayede aşılanan hücrelerin yüzde 90’ı 11 gün sonra kendiliğinden atan kalp hücresi haline geliyor.
PARKİNSON İÇİN DE UMUT OLABİLİR
Bundan sonraki basamağın, aynı yöntemin insan hücrelerine adapte edilmesi olacağını söyleyen Doktor Efe, “Halen üzerinde çalışılan bu adaptasyon, kalp ve sinir sistemi gibi çok sınırlı onarım ve yenilenme kapasitesine sahip insan organlarına hücre transferi yapılabilmesi için şart. Zamanla, kolayca elde edilebilen bir deri örneğinden insanın kendi sağlıklı kalp, beyin ya da pankreas hücrelerini nakil amacıyla üretmek mümkün olabilir” dedi. Bu yöntemden geliştirilebilecek bir tedavi metodunun Alzheimer, Parkinson ve kalp hastalıklarında kullanıbileceği belirtiliyor.
Bundan sonraki basamağın, aynı yöntemin insan hücrelerine adapte edilmesi olacağını söyleyen Doktor Efe, “Halen üzerinde çalışılan bu adaptasyon, kalp ve sinir sistemi gibi çok sınırlı onarım ve yenilenme kapasitesine sahip insan organlarına hücre transferi yapılabilmesi için şart. Zamanla, kolayca elde edilebilen bir deri örneğinden insanın kendi sağlıklı kalp, beyin ya da pankreas hücrelerini nakil amacıyla üretmek mümkün olabilir” dedi. Bu yöntemden geliştirilebilecek bir tedavi metodunun Alzheimer, Parkinson ve kalp hastalıklarında kullanıbileceği belirtiliyor.
Şırnak Üniversitesi
Şırnak Üniversitesi:
Şırnak Üniversitesi, 22 Mayıs 2008 tarihinde 5765 sayılı Kanun ile kurulmuştur. Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan İktisadî ve İdarî Bilimler fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile İlahiyat Fakültesinden, Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve Rektörlüğe bağlanan Şırnak Meslek Yüksekokulu ile Cizre Meslek Yüksekokulundan, Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşmaktadır.
Şırnak Üniversitesi, 22 Mayıs 2008 tarihinde 5765 sayılı Kanun ile kurulmuştur. Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan İktisadî ve İdarî Bilimler fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile İlahiyat Fakültesinden, Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı iken adı ve bağlantısı değiştirilerek oluşturulan ve Rektörlüğe bağlanan Şırnak Meslek Yüksekokulu ile Cizre Meslek Yüksekokulundan, Rektörlüğe bağlı olarak yeni kurulan Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşmaktadır.
Şırnak Üniversitesi Bölümleri
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
· İşletme
· İktisat
İlahiyat Fakültesi
· İlahiyat
Adres:Şırnak Üniversitesi Rektörlüğü 73000 Şırnak
Telefon:0486 216 82 41
Web Adresi:www.sirnak.edu.tr/
Trakya Üniversitesi
Trakya Üniversitesi:
20 Temmuz 1982'de kuruluşunu tamamlayan Trakya Üniversitesi 8 fakültesi, 3 enstitüsü, 4 yüksekokulu, 7 meslek yüksekokulu, 1 konservatuvarı, 14 uygulama ve araştırma merkezi, 1 anaokulu, 4 bölümü ve 21 bin öğrencisi vardır. Trakya Üniversitesi Türkiye'nin Balkanlarla olan ilişkilerinin geliştirilmesinde bölge üniversitesi rolünü üstlenmiştir.Sadece bilimsel gelişmelerle değil; kültürel, sanatsal ve sportif başarılarla da adından söz ettiren Trakya Üniversitesi, Trakya Bölgesi'nde kara, su, toprak kirliliği başta olmak üzere çevre problemlerini araştırmak, kontrol etmek, çözüm önerileri üretmek amacı ile sanayi çevreleri, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları ile görüşmelerde bulunan ve Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı Projesini başarıyla tamamlayıp Çevre Bakanlığı'na sunan, Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü ile müzecilik anlamında çok ciddi adımlar atan ve ülkemizin tüm dünyada adının duyulmasında etkin rol oynayan bir üniversitedir; ayrıca Türkiye'de ilk defa öğrenci temsilciliği seçimi yapılan üç üniversiteden biridir. Araştırma Görevlisi ve Öğrenci Temsilciliği Sistemi ile seçilen öğrenciler ve araştırma görevlileri senato ve yönetim kurullarında öğrencilerin ve araştırma görevlilerinin fikirlerini ve isteklerini iletme olanağına sahiptir. Üniversitenin Tıp,Biyoloji ve Tarih Bölümleri yüksek standartlara sahiptir.
Trakya Üniversitesi Bölümleri
Edebiyat Fakültesi
· Arkeoloji
· Mütercim-Tercümanlık (Almanca, Fransızca, İngilizce) (Almanca)
· Mütercim-Tercümanlık (Almanca, Fransızca, İngilizce) (İngilizce)
· Mütercim-Tercümanlık (Batı Dilleri) (Bulgarca)
· Sanat Tarihi
· Tarih
· Tarih (İkinci Öğretim)
· Türk Dili ve Edebiyatı
· Türk Dili ve Edebiyatı (İkinci Öğretim)
· Boşnakça
· Arnavutça
· Yunanca
· Hırvat Dili ve Edebiyatı
Sağlık Bilimleri Fakültesi
· Fizyoterapi ve Rehabilitasyon (Fakülte)
· Beslenme ve Diyetetik (Fakülte)
· Hemşirelik (Fakülte)
Eğitim Fakültesi
· İngilizce Öğretmenliği
· İngilizce Öğretmenliği (İkinci Öğretim)
· Sınıf Öğretmenliği
· Sınıf Öğretmenliği (İkinci Öğretim)
· Sosyal Bilgiler Öğretmenliği
· Sosyal Bilgiler Öğretmenliği (İkinci Öğretim)
· Türkçe Öğretmenliği
· Almanca Öğretmenliği
· Fen Bilgisi Öğretmenliği
· Fen Bilgisi Öğretmenliği (İkinci Öğretim)
· Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği
· Okul Öncesi Öğretmenliği
· Okul Öncesi Öğretmenliği (İkinci Öğretim)
· Zihin Engelliler Öğretmenliği (İkinci Öğretim)
· Zihin Engelliler Öğretmenliği
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
· İşletme
· İşletme (İkinci Öğretim)
· Kamu Yönetimi
· Kamu Yönetimi (İkinci Öğretim)
· Maliye
· Maliye (İkinci Öğretim)
· Uluslararası İlişkiler
· Uluslararası İlişkiler (İkinci Öğretim)
· Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
· Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri (İkinci Öğretim)
· Ekonometri
· Ekonometri (İkinci Öğretim)
· İktisat
· İktisat (İkinci Öğretim)
Fen Fakültesi
· Kimya
· Kimya (İkinci Öğretim)
· Matematik
· Biyoloji
· Fizik
· Fizik (İkinci Öğretim)
Mühendislik-Mimarlık Fakültesi
· Makine Mühendisliği
· Makine Mühendisliği (İkinci Öğretim)
· Mimarlık
· Bilgisayar Mühendisliği
· Bilgisayar Mühendisliği (İkinci Öğretim)
· Gıda Mühendisliği
Tıp Fakültesi
· Tıp
Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
· Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri (Yüksekokul)
· İşletme Bilgi Yönetimi (Yüksekokul)
· Bankacılık ve Sigortacılık (Yüksekokul)
· Gümrük İşletme (Yüksekokul)
· Uluslararası Ticaret (Yüksekokul)
Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
· Bankacılık (Yüksekokul)
· Bankacılık (Yüksekokul) (İkinci Öğretim)
· Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik (Yüksekokul)
· Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik (Yüksekokul) (İkinci Öğretim)
Adres:Trakya Üniversitesi Rektörlüğü 2250-Karaağaç / EDİRNE
Telefon:0284 223 42 10
Web Adresi:www.trakya.edu.tr/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)