14 Kasım 2009 Cumartesi

27 Mayıs - Final..


"..Toplantının sonucunda, "4'ünü asalım, gerisine müebbet versek olur ya yazık." kararı çıktı. Asılmasına karar verilen 4 isim; Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Adnan Menderes ve Celal Bayar idi.."

Efendim Menderes dışındaki 14 mahkumun asılmak üzere İmralı'ya postalandığını söylemiştik hatırlarsınız. Bu 14 isim yukarıdaki karardan haberdar değiller tabii, "Sıçtık lan ölücez hepimiz." diye geziyorlar. Bu esnadaki bir diğer gelişme ise, Bayar'ın idam kararının da "Ulan kaç yaşında adam zaten ölüp gidicek 3-5 yıla." diye düşünülerek müebbete çevrilmesi oldu. Bütün duruşmalarda sklemez tavırlarıyla dikkat çeken Bayar, idamdan da bir güzel yırttı yani.

15 Eylül gecesi mahkumlar tırsa tırsa uykuya daldılar. 16 Eylül 1961 sabahı, koğuşlarda iki büklüm uyuyan 14 DP'liden ikisi "Şşşt kalkın lan kalkın." diye uyandırıldı. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan. "Noluyo lan afyonumuz patlamadan." demeye kalmadan; ikiliye beyaz önlükler giydirildi, hüküm özetleri boyunlarına geçirildi. Dışarıya götürüldüler. Asılıverdiler.

Sabah diğer DP'liler uyanınca etrafta "Lan Hasan'la Fatin nerede ya?" yükseldi tabii. Kısa süre sonra görevliler koğuşlara gelip "Uyanın lan keraneciler, hadi iyisiniz ha yırttınız idamdan hehehe." diyince, durum anlaşıldı. İki infazın gerçekleştirilmesinin ardından, Amerika'sından Fransa'sına tonla ülke arayıp "Lan olm napıyosunuz ya, bari Menderes'i asmayın." diye seslendi. Cemal Gürsel de ne yapsın zavallı, "Hafız ben napayım ya, bu Milli Birlik çılgına bağladı söz geçiremiyorum heriflere." diye dert yakındı. Artık kimsenin elinden bir şey gelmiyordu yani.

O esnada Menderes Yassıada'da hasta yatıyor, dünyadan haberi yok tabii.. Sürekli içinden "Kafamı skiim ya, Aydın'da tarla ekiyorduk şu geldiğimiz hale bak lan." düşünceleri geçiyor. Hastalığının geçmesinin ardından, bir gün sonra, 17 Eylül sabahı, ona da "Hadi genç kalk gidiyoruz." emri geldi. O da gemiye bindirildi, İmralı'ya yollandı. İmralı'da jetonu düşen Menderes de aldı kağıdı kalemi geriye bir mektup bıraktı tabii. Kimseye kırgın olmadığını söyledi. Son isteğini sordular, "Farmville'e giremedim kaç zamandır, çilekleri bi toplayıverin." diye rica etti. Sonra götürdüler asıverdiler onu da. 

***

Efendim 12 Haziran'da başladığımız 27 Mayıs serüvenini 5 ay sonra, 14 Kasım'da bitirmenin buruk sevinci içerisindeyim. Aylardır "Bayar şöyle Menderes böyle." diye atıp tutmalarımı sabırla takip eden herkese teşekkür ederim. Bitirmeden önce belirtmek istediğim bir nokta var. "Ulan yaşlı adam." diye idamı affedilen Bayar, kararın ardından Kayseri Cezaevi'ne yollandı. 2-3 sene kadar yattı. Yine "Ulan yaşlı adam." diye serbest bırakıldı bu sefer. 

İşte o "yaşlı adam" da 1986 yılında 103 yaşında öldü ya, ben daha ne diyeyim. Adam biraz daha dayansa bunları da okuyacakmış. Takdir ediyorum. Bu öykünün tek kazananı odur bence. Bir sonraki tarihsel hikâye dizimize kadar esenlikler dilerim.

s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder