30 Nisan 2010 Cuma

Sultan II. Murat’ın Hayatına Kısa Bir Bakış

SULTAN II. MURAT’IN HAYATINA KISA BİR BAKIŞ



1404 Haziran'inda Amasya'da dünyaya gelen Murat, babasi Çelebi Sultan Mehmet (Birinci Mehmet)'in vefati üzerine daha 17 veya 18 yasinda bir delikanli iken Osmanlı tahtina geçip idareyi eline almak zorunda kaldi. Ileride de temas edilip görülecegi gibi onun yönetimde bulundugu dönem, idarî, mülkî ve hukukî mekanizmanin istikrarli bir sekilde intizam ve ahenkle yürüyen bir devir olmustu. Bununla beraber hâlâ Timur âfetinden kalma ve islemekte bulunan bazi yaralarin bulunduguna isaret etmek gerekir.



Yas bakimindan çocukluktan henüz çikmis olan Ikinci Murat, hem savas sanatinda hem de siyasî deha ve anlayista çocukluktan çok uzakti. Gerçekten henüz on iki yaslarinda iken Seyh Bedreddin Mahmut isyaninin bastirilmasinda oynadigi önemli rol, babasi Çelebi Mehmet'in, oglunun yasina göre vaktinden önce tahta çikabilecegini ve buna lâyik olabilecegini sezdigi belirtilmektedir. Bunun için de hükümdar, oglunun, hükümdarlarin görmesi gereken egitimden geçirilmesini istemis, veliahdin savaslar ve iktidarin zorluklari ile karsilasmasini arzulamistir. Oglunun erken yaslarda tahta geçmesi, babasinin tasarilarina da uygun düsüyordu. Genç yasi, yakisikliligi, iliskilerindeki zerafet ve nezaket, gögüs gögüse olan savaslardaki mahareti, kendisinden daha yasli ve tecrübeli savasçilar ile bilhassa vasisi durumundaki Bâyezid Pasa ile yaptigi tartismalarda son derece yumusak basli davranmasi ve çocuksu görünüsüyle askerlerinin onu hem kalpten sevmeleri, hem de kudretine saygi göstermeleri, Ikinci Murat'i ordunun yegane hâkimi durumuna getirmisti. Babasinda görülen muntazam yüz hatlari, oldugu gibi ogluna da geçmisti. Onun manevî etkisine yakisikliligindan ileri gelmis bir tesir de eklenmisti. Velhasil, bir milletin, kendi basinda bulunan hükümdarda görmek istedigi, tabiatin taci olan yakisiklilik, bütünüyle Ikinci Murat'da toplanmisti.



Sehzade Murat, 1410 yilina kadar Amasya sarayinda kaldi. Sonra babasi Çelebi Mehmet ile Bursa'ya, 1413'te de Edirne'ye gitti. 12 yasina girince Rum vilayeti beyligi ile Amasya'ya geldi. Amasya, Tokat, Sivas, Çorum ve Osmancik bölgelerini içine alan Rum veya Danismendiye vilayeti, Osmanlılar'in dogu sinir vilayeti olup o dönemlerde fevkalâde bir önemi haiz idi. Bu yüzden Osmanlı sultani, sarktaki gelismeleri çok dikkatle takip etmek zorunda idi. Çünkü burada, küçümsenmeyecek miktarda Türkmen ve Mogol göçebeleri vardi. Bunlari, merkezin kontrolü altinda tutabilmek pek kolay bir is degildi. Iste Çelebi Sultan Mehmet, büyük oglu Murat'i lalasi Yörgüç Bey ile bu mühim vilayetin basina gönderiyordu. Tayininden bir yil sonra Murat, idaresinde bulunan Amasya kuvvetleri ile Börklüce Mustafa isyanini bastirmak üzere Saruhan ve Izmir taraflarina hareket emrini almisti.



Babasi tarafindan, ileride hükümdar olabilecek sekilde yetistirilen Murat, babasinin ölüm haberini alinca Amasya ile Bursa'yi birbirine baglayan uzun yolu süratle asip Bursa'ya yetisir. Çelebi Sultan Mehmet'in ölümünden ancak o zaman haberdar olan Yeniçeriler, yeni sultani karsilamak üzere sehrin disina çikarlar. Yeniçeriler, onunla birlikte saraya kadar gelip huzurunda geçit resmini tamamladiktan sonra bagliliklarini bildirirler. Bursa'da, devlet ileri gelenleri ile yeniçeriler tarafindan kendisine bey'at edilen Murat Bey, babasinin cenazesini muhtesem bir törenle Yesil Cami yanindaki türbesine defn ettirip bir hafta yas tutulmasini emr eder. 25 Haziran 1421'de, babasinin ölümünden kirk gün sonra Osmanlı tahtina geçip hükümdar olan Murat'a, Yildirim Bâyezid'in damadi Seyh Emir Buharî hazretleri kendi eliyle kiliç kusatip hükümdarligini ilan eder. Hükümdar olduktan sonra çevresinde bulunan beylikler ile politik bakimdan önemli olan Karaman, Germiyan, Mentese, Dulkadir, Isfendiyar beyleri ile Misir Sultani, Akkoyunlu ve Karakoyunlu emirleri, Hindistan hükümdari, Alman Imparatoru, Macar Krali Sigismond, Bizans Imparatoru ile Eflâk ve Bogdan Voyvodalari, Sirp ve Bosna Krallari, Mora Despotu ve Venedik Cumhuriyeti gibi devletlerin tamamina özel elçiler ile mektuplar gönderip kendisinin Osmanlı tahtina geçip hükümdar oldugunu bildirir.



Tahta geçtigi sirada babasi gibi baris temayülünde oldugu anlasilan Sultan Ikinci Murat'in bu barisçi arzusu, özellikle Bizans tarafindan farkli bir anlayisla yorumlanacaktir. Bu sebeple Bizans, hemen hemen her zaman oldugu gibi, bu sefer de, saltanat degisikliginin meydana getirecegi nazik durumdan yararlanmaya yeltendi.



Sultan Murat'in, Osmanlı toplumunu taht hakkinda tereddüde düsürecek yasta baska erkek kardesi yoktu. Onun, iki kardesi, daha babalarinin sagliginda ölmüslerdi. Sadece çocuk denebilecek yasta iki küçük kardesi kalmisti. Bunlar da daha sonra vebadan öleceklerdi.



Daha önce de temas edildigi gibi, Müslüman ve Hiristiyan devletlere elçiler gönderen Sultan II. Murat, Karaman Beyi ve Macarlarla birer baris antlasmasi yapar. Barisi seven bir kimse olarak Sultan Murat, bu duygusunu her zaman açiga vuruyordu. Fakat Bizans devlet adamlarinin Osmanlılar'daki saltanat degisikliginin meydana getirebilecegi ilk günlerdeki saskinlik havasindan faydalanmak istemeleri, Sultan Murat'i mücadeleye hazirlanma mecburiyetinde birakti. Bizans'tan, Sultan Murat'i tebrik için gönderilen elçiye verilen gerçek talimat, Mustafa Çelebi (Düzme Mustafa)'nin elde bulunusundan istifadeyi temindi. Imparator Manuel, bir koz olarak elinde tuttugu Mustafa Çelebi vasitasiyle Murat'dan bazi menfaatler temin etmek istiyordu. Buna göre, imparatorun elçisi Çelebi Sultan Mehmet'in vasiyetine istinaden Murat'in, küçük kardeslerinin kendisine teslim edilmesini ister. Çelebi Sultan Mehmet'in iki küçük oglunun (Yusuf ve Mahmut) Bizans'a gönderilme isi, sadece bir vasiyet olduguna göre iki devlet arasinda taahhüde bagli olmayan bir mesele idi. Bunu bir hak isteme seklinde ileri sürmek, Bizans kurnazligindan baska bir sey degildi. Nitekim elçinin sehzadelerle ilgili talebine veziri azam ve Rumeli beylerbeyi olarak islerin idaresini elinde bulunduran Bâyezid Pasa, padisah adina "Müslüman evladinin, müslüman olmayanlar yaninda terbiye ve egitim görmesinin Seriat-i Muhammediye'ye aykiri oldugu, bu bakimdan efendisi imparatora bu vâsilikten vaz geçerek kendisi ile iyi iliskilerini devam ettirmesini rica eyledigini" söyler. Böylece, daha önce alinan vâsilik kararina uyulmayarak sehzadeler Tokat'a gönderilir.



Manuel, elçilerine verilen bu cevabi ögrenince, memleketinin içinde bulundugu acikli durumu ve güçlü bir düsmanin öfkesini üstüne çekmekle kendisini tehlikelere atmis olacagini hesap etmeksizin Dimitrius Laskaris Leontarius'u iyice silahlanmis on kadirga ile Limni adasina gönderir. Leontarius, imparator adina burada adeta bir sürgün hayati yasayan Mustafa Çelebi ile pazarliga girisir. Yapilan bu pazarliga göre Mustafa ve onun kader arkadasi olan Izmiroglu Cüneyd serbest birakilacaklardi. Mustafa, tahtin mesru vârisi olarak kabul edilecekti. Limni adasindaki sürgün hayatindan sonra böyle bir devlet kusunun basina konmasina sevinen Mustafa Çelebi, saltanati ugruna bol bol vaadlerde bulunur. Imparator, entrikali siyasetinin Müslüman Türkler arasinda çikaracagi nifaktan büyük faydalar umarak Mustafa'ya bazi sartlar teklif edince bunlar büyük bir istiyakla kabul edilir. Buna göre sayet Mustafa basarili olursa Gelibolu ile Istanbul'un kuzeyinde Bogdan sinirina kadar Karadeniz kiyisindaki bütün sehirler ile güneyde Erysus ve Aynaroz'a kadar olan yerlerin tamamini Imparatora geri vermeyi taahhüd etti. Böylece Mustafa, büyük emeklerle elde edilmis bulunan topraklan, tekrar Bizans'a vermeyi kabul ediyordu. Mustafa, kendisi için utanç verici olan bu antlasmayi imzaladiktan ve yemin ile de onu teyid edip saglamlastirdiktan sonra Leontarius, 15 gemiden mütesekkil bir filo ile onu ve yandaslarini Gelibolu önlerine çikarir (Eylül 1421). Bu hareketi ile Sultan Ikinci Murat'a karsi cephe alan Bizans'la birlikte Anadolu beylikleri de yeni hükümdarin babasi olan Mehmet Çelebi'nin yaptigi ilhaklari geri almak ve Osmanlı tabiiyetini tanimamak suretiyle ayaklanip Anadolu birliginin bozulmasina sebep oldular. Nitekim Germiyanoglu II. Yakub Bey, Sultan Murat'i tanimayarak Mustafa Çelebi'nin tarafini tuttugu gibi, Hamideli de Karamanoglu tarafindan isgal edildi. Öte yandan babalan Ilyas Bey tarafindan Osmanlı sarayina gönderilmis bulunan Menteseogullari'ndan Ahmet ve Leys de bu karisikliklardan istifade ile kendi memleketlerine dönmüs ve bagimsizliklarini ilan edip kendi adlarina bastirdiklari paralara Osmanlı hükümdarinin adini koymamak suretiyle onu tanimadiklarini gösterdiler. Anadolu birligine vurulan darbe bu kadarla da bitmiyordu. Aydinoglu ile Saruhanoglu eski topraklarindan bir kismini ellerine geçirmislerdi. Keza taarruza geçen Isfendiyar Bey de Osmanlılar'in himayesi altinda Çankiri, Kalecik ve Tosya'da hüküm süren oglu Kasim'i buralardan kovmustu. Sultan Murat, Bizans tarafindan tertiplenen ve Osmanlı ülkesini bölmeye yönelik olan Sehzade Mustafa isyani ile ugrasirken bu oldu-bittilere karsi sessiz kalmak ihtiyacini hissetmisti. Zira günün siyasî sartlari bir müddet için onu böyle davranmak zorunda birakmisti.

oks öss kpss ders izle ders videoları video dersler matematik konu anlatımı geometri fizik kimya biyoloji felsefe tarih coğrafya ingilizce edebiyat öss kpss soruları,matematik dersi,kimya dersi,online ders izle,ekol hoca dersleri,türkçe dersi,ders konuları,lise dersleri,öss dersleri,öss,kpss,sbs,kuran oku,www.videodershane.com,www.ekolhoca.com,ders dinle,öss ye hazırlan,kuranı kerim oku,kuranoku,cüz oku,hatim yap,sure oku,dini konular,film izle,radyodinle,tvizle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder