Dünya bir savaş alanı. Ve her tür, kendi yaşamını sürdürmek için çaba sarf ediyor. Bu mücadeleyi mikro ölçekte, bakteriler arasında bile görmek mümkün. Ancak, mikro ölçekteki yaşam savaşı, bazen kendisinden beklenmeyecek kadar sıradışı olabiliyor.
California Üniversitesi‘nde gerçekleştirilen bir çalışma, rekabet eden bakterilerin, birbirlerine karşı ilginç bir silah kullandığını ortaya koyuyor. Öyle ki, bu bakteriler, birbirlerine yaklaştıklarında, zehirli oklar atıyor ya da kendilerini kalkanlar ile rakiplerden gelen bu oklardan koruyorlar.
Gerçekleştirilen çalışma, bu savaşçı bakterilerin, hücre zarları üzerinde çubuk yapıda proteinler (zehirli ok) barındırdığını gösterdi. Bu oklar, o hücreye başka bir hücrenin temas etmesi ile rakip hücreye gönderiliyor. Oklar, literatürdeki adı “contact dependent growth inhibition” ya da “CDI” olan yol ile rakip hücreye etki ediyor.
Daha da ilginci, bazı bakterilerin bu okçulara karşı bir savunma sistemi de bulunuyor. Bu bakteriler, sahip oldukları bağışıklık proteini ile rakibin toksik oklarını etkisiz hale getiriyor. Bu özel savunma sistemi de “contact dependent growth inhibition immunity” olarak geçiyor.
Araştırma takımının bulgularına göre, bakterilerin sahip olduğu ok çeşidi de tek değil. Çalışma sonuçlarına göre, bazı bakteri türlerinde 50′den fazla farklı türde ok tespit edilmiş. Ayrıca, her bakteri, kendi sahip olduğu oka karşı savunma sistemine sahip. Ancak ne kadar ölümcül gözükse de, savunması olmayan bir bakteri, bir ok tarafından isabet aldığında genellikle ölmüyor; ancak çoğalması duruyor. Toksik oklar, tıpkı çoğu antibiyotik gibi, sadece hücresel faliyetleri durdurarak, büyümeyi durduruyor.
Araştırma henüz ilk basamaklarında olduğu için toksik okların tam olarak hangi yollarla hücreleri durdurduğu bilinmiyor. Ancak, bazılarının hücre içine girip, rakip bakterinin RNA’larını işlevsiz hale getirdiği; bu sayede protein üretimini durdurduğuna dair önemli ipuçlar var. Diğer bazı oklar ise doğrudan rakip hücrenin DNA’sını parçalayarak, bölünmesini durduruyor.
Çalışmada görev alan Prof. David Low, bahsi geçen CDI sisteminin, E.coli gibi hayvan ve bitki patojenlerini içine alan, oldukça büyük sayıda türde bulunduğunu belirtiyor. Yine çalışmada görev alan diğer bir araştırmacı Stephanie K. Aoki, elde ettikleri bu bulguların, öncelikle hastalıkla savaşta işe yarayacağını belirtiyor. Aoki, antibiyotik direncinin patojenlerde gittikçe arttığını ve alternatif yollara yönelmenin şart olduğunu belirtiyor. Bu bakımdan, zehirli oklar bize bir ipucu verebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder