Araştırmacılar, Mars’ta yaşam bulunması halinde bunun bize çok yabancı olmayacağını öngörüyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Christopher Carr ve arkadaşları, NASA desteğiyle yürüttükleri projelerinde, Dünya dışı DNA’nın yapısını çözebilecek bir cihazın ön modeli üzerinde çalışıyor.
Tasarım halindeki SETG (Search for Extraterrestrial Genomes - Dünya dışı Genom Arayışı) adlı cihazın, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’nın ortaklaşa gerçekleştirecekleri 2018 yılındaki Mars görevine katılması planlanıyor.
SETG Mars’a ulaştığında, yüzey altındaki toprak, buz ya da tuzlu üzerinde mevcut olabilecek nükleik asitleri farkedip, ayrıştırabilecek ve ardından da analiz ederek tanımlayabilecek şekilde geliştiriliyor. Carr’a göre bulunma ihtimali olan DNA veya RNA eğer bildiğimiz yapıdaysa, bu cihaz tarafından tanımlanması kesin. Bununla birlikte araştırmacı bu tip bir molekülün Mars yüzeyinin hemen altında bulunması halinde, yıkıcı mor ötesi ışınlardan korunarak, bir milyon yıl süresince bozulmadan kalabileceğini düşünüyor.
Cornell Üniversitesi’nden gezegen bilimci Steve Squyres, herkesin Mars’ta organik yapılara rastlanmasını beklediğini, hatta bunu istediğini ifade ediyor: “Bu mümkün, ancak doğru yere bakmak gerekir, yani yüzeyin altına! Şu bir gerçek ki yüzeyde canlılığı yok edebilecek bir süreç devam ediyor. Bu nedenle aşağıya yönelmek en azından daha büyük bir şans doğuracaktır.”
Carr, Mars ve Dünya’nın geçen yıllar içinde milyarlarca tonluk kaya parçasını, meteorlar vasıtasıyla değiş tokuş ettiğine dikkat çekiyor: “Geçmiş çalışmalar gösteriyor ki bazı mikrobik otostopçuların bu seyahatten canlı kurtulmaları da mümkün. Esas mesele Mars yüzeyinde çok farklı canlı formları aramakta yatıyor. Bu gereksiz bir vakit kaybı. Gözardı edilmemesi gerekense, eğer kızıl gezegende herhangi bir canlı formu mevcutsa, bunun onlarca ışıkyılı uzaktan değil hemen yanından ulaşmış olması. Yani Dünya’dan.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder