Bursa'da 6500 yıllık iskelete yapılan otopside, yeni ipuçlarına ulaşıldı. İşte detaylı incelemede ortaya çıkan farklı hikaye...
Bursa’nın merkez Nilüfer İlçesi Aktopraklık Mevkii’nde yürütülen kazılarda 6 bin 500 yıl öncesine ait boynundan okla yaralanmış ve karnının kesilmesi sonucu kan kaybından ölmüş bir iskelet bulundu. Kazının mezarlık ve iskeletlerin incelenmesi aşamasını yürüten Paleoantropolog Dr. Songül Alpaslan Roodenberg, M.Ö. 6500 - 5500 yıllarına ait Kuzeybatı Anadolu’nun bilinen en eski köylerinden biri olan Aktopraklık Höyüğü’nde yaklaşık 60 mezar bulduklarını belirterek, “Çakmaktaşından yapılmış ok ile vurulan ve ardından karnına aldığı bıçak darbesiyle kan kaybından ölen kişinin iskeleti ile tarih öncesi saptanabilen en eski cinayetlerden birini burada bulduk” dedi. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile Nilüfer İlçesi Aktopraklık Mevkii’nde başlatılan kazılar, tarih öncesi ilk tarım ve çiftçiliğin Orta Doğu’dan Avrupa’ya nasıl yayıldığı ve göç yollarının belirlenmesinde destek olmaya devam ediyor. Kuzeybatı Anadolu’nun ilk çiftçi köylerinden bir olan Aktopraklık’ta mezarlık ve iskeletlerin antropolojik incelenme, analiz çalışmalarını uluslararası projeler dahilinde bir grup bilim adamıyla yürüten Paleoantropolog Dr. Songül Alpaslan Roodenberg, Bursa’daki yerleşimin günümüzden yaklaşık 8 bin 500 yıl öncesine dayandığını belirterek, 2004 yılından bu yana sürdürülen kazılarda 60’a yakın mezar açığa çıkarttıklarını söyledi.Neolitik (Cilalı Taş Devri), Erken Kalkolitik dönme ait mezarlar höyüğün 100 metre ilerisinde bulunan mezarlıkta ortaya çıkartılan iskeletlerin bir bölümünün osteoljik analizlerinin yapıldığını anlatan Dr. Roodenberg, “İlk incelemeleri tamamlanan 42 iskeletten, 37’si erişkinlere, 7’si ise çocuk ve bebeklere ait. Mezarlıkta Geç Neolitik ve Erken Kalkolitik dönemlere ait 32 adet mezar açığa çıkarıldı. Yerleşmede bulunan 12 mezarın tamamı Erken Kalkolitik döneme ait” diye konuştu.60 CİVARINDA MEZAR BULUNDUÖzellikle tarih öncesi dönemlere ait bilgilerin yazılı kaynaklara dayanmadığı için, arkeolojik buluntuların dikkatle yorumlanması gerektiğini vurgulayan Roodenberg, “Bu kültürleri yapan insana ait kalıntıların analizleri de, dönemi anlamamız açısından büyük önem taşıyor. Bazen ufak bir kemik parçası bize çok enteresan bir olayı anlatabilir. Tarih öncesi Aktopraklık Köyü’nün sakinleri, koyun, keçi, sığır, domuz gibi hayvanları güden ve çeşitli tahıl ürünlerini ekip, biçen Neolitik dönem köylüleridir. Aktopraklık’ta geçtiğimiz yıllarda bulunan mezarlık alanı ile de son derece unik ve önemli bir yerleşim yeri. İlk çiftçilerin yaşadığı köylerde, köy halkının evlerin avlularına ya da ev içlerine, taban altlarına gömüldüklerini biliyoruz. Burada ise, köyün hemen yakınında yerleşim alanı ile ilişkili büyük bir Neolitik dönem mezarlığı açığa çıkarıldı. Şimdiye kadar yaklaşık 60 civarında mezar bulundu. Bu mezarların çoğu mezar buluntu ve hediyeleri açısından oldukça zengin. Ölüler dönemin ölü gömme adetlerine uygun olarak bacakları karnına çekili, sağ ya da sol taraflarına döndürülerek yatırılmış” dedi.CİNAYETE KURBAN GİDEN KİŞİ SAVAŞÇI2009 yılında yerleşmede açığa çıkarılan, 30 - 35 yaşlarında bir erkeğe ait mezarın oldukça ilginç olduğunu ve mezarda bulunan kemiklerden ölüm nedenini saptamanın her zaman mümkün olmadığını kaydeden Dr. Songül Alpaslan Roodenberg, “Bu mezardaki bireyin Çakmaktaşından yapılmış bir ok ile yaralandıktan hemen sonra karnının ortasının kesilmesi nedeniyle ani ve aşırı kan kaybından ölmüş olabileceğini saptadık. Üstelik yaralanmaya sebebiyet veren ok ucu halen omurun içinde derin bir biçimde saplanmış olarak ele geçti. Omurun yeri ve ok ucunun pozisyonu bu bireyin karnının alt bölümünden, nispeten sol taraftan yara aldığını gösteriyor. Çakmaktaşından yapılmış, trapez biçimli ok ucunun kemiğe 12 milimetre derinlikte saplanmış olduğunu tespit ettik” diye konuştu.Öldürülen kişinin yaralanmadan kısa bir süre sonra ölmüş olabileceğine dikkat çeken Roodenberg sözlerine şöyle devam etti: “Muhtemelen aşırı kanama sonucu ani bir ölüm söz konusu olmalı. Öyle görünüyor ki, köye çok uzak olmayan bir yerde saldırıya uğradı ve öldükten kısa bir süre sonra yerleşmeye getirilebildi. Çünkü ölü katılığı başladıktan sonra yakınlarının ölüye geleneksel hoker pozisyonunu vererek gömebilmeleri imkansız görünüyor. Olasılıkla yakın mesafeden ve yere düştükten sonra bu ölümcül yarayı almış olmalı. Okun vücuda saplanış biçimi ve yönü katilinin kendisinden daha yüksekte olabileceğini düşündürüyor. Muhtemelen yere düştüğünde zaten yaralanmış olabilir ve bu da katilinin işini kolaylaştırmış olmalı. Oldukça güçlü ve kas bağlantı yerleri gelişmiş kemik yapısı bize orta boylu bu adamın son derece atletik yapılı ve bedenen aktif biri olduğunu gösteriyor. Olasılıkla Kalkolitik köyün savaşçılarından biri. İskelet ile tarih öncesi saptanabilen en eski cinayetlerden birini bulduk.”İskeletlerden alınan örneklerle, kemiklerin analizlerinin Avrupa Araştırma Konseyi’nde yapıldığını bildiren Roodenberg, proje ile Orta Doğu’dan Anadolu’ya ve buradan da Balkanlar’a tarım ve çiftçiliğin geçişini, insan ve evcil hayvanlar ile tarım bitkilerinin göç yollarının incelendiğini sözlerine ekledi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile Nilüfer İlçesi Aktopraklık Mevkii’nde başlatılan kazılar, tarih öncesi ilk tarım ve çiftçiliğin Orta Doğu’dan Avrupa’ya nasıl yayıldığı ve göç yollarının belirlenmesinde destek olmaya devam ediyor. Kuzeybatı Anadolu’nun ilk çiftçi köylerinden bir olan Aktopraklık’ta mezarlık ve iskeletlerin antropolojik incelenme, analiz çalışmalarını uluslararası projeler dahilinde bir grup bilim adamıyla yürüten Paleoantropolog Dr. Songül Alpaslan Roodenberg, Bursa’daki yerleşimin günümüzden yaklaşık 8 bin 500 yıl öncesine dayandığını belirterek, 2004 yılından bu yana sürdürülen kazılarda 60’a yakın mezar açığa çıkarttıklarını söyledi.
Neolitik (Cilalı Taş Devri), Erken Kalkolitik dönme ait mezarlar höyüğün 100 metre ilerisinde bulunan mezarlıkta ortaya çıkartılan iskeletlerin bir bölümünün osteoljik analizlerinin yapıldığını anlatan Dr. Roodenberg, “İlk incelemeleri tamamlanan 42 iskeletten, 37’si erişkinlere, 7’si ise çocuk ve bebeklere ait. Mezarlıkta Geç Neolitik ve Erken Kalkolitik dönemlere ait 32 adet mezar açığa çıkarıldı. Yerleşmede bulunan 12 mezarın tamamı Erken Kalkolitik döneme ait” diye konuştu.
60 CİVARINDA MEZAR BULUNDU
Özellikle tarih öncesi dönemlere ait bilgilerin yazılı kaynaklara dayanmadığı için, arkeolojik buluntuların dikkatle yorumlanması gerektiğini vurgulayan Roodenberg, “Bu kültürleri yapan insana ait kalıntıların analizleri de, dönemi anlamamız açısından büyük önem taşıyor. Bazen ufak bir kemik parçası bize çok enteresan bir olayı anlatabilir. Tarih öncesi Aktopraklık Köyü’nün sakinleri, koyun, keçi, sığır, domuz gibi hayvanları güden ve çeşitli tahıl ürünlerini ekip, biçen Neolitik dönem köylüleridir. Aktopraklık’ta geçtiğimiz yıllarda bulunan mezarlık alanı ile de son derece unik ve önemli bir yerleşim yeri. İlk çiftçilerin yaşadığı köylerde, köy halkının evlerin avlularına ya da ev içlerine, taban altlarına gömüldüklerini biliyoruz. Burada ise, köyün hemen yakınında yerleşim alanı ile ilişkili büyük bir Neolitik dönem mezarlığı açığa çıkarıldı. Şimdiye kadar yaklaşık 60 civarında mezar bulundu. Bu mezarların çoğu mezar buluntu ve hediyeleri açısından oldukça zengin. Ölüler dönemin ölü gömme adetlerine uygun olarak bacakları karnına çekili, sağ ya da sol taraflarına döndürülerek yatırılmış” dedi.
CİNAYETE KURBAN GİDEN KİŞİ SAVAŞÇI
2009 yılında yerleşmede açığa çıkarılan, 30 - 35 yaşlarında bir erkeğe ait mezarın oldukça ilginç olduğunu ve mezarda bulunan kemiklerden ölüm nedenini saptamanın her zaman mümkün olmadığını kaydeden Dr. Songül Alpaslan Roodenberg, “Bu mezardaki bireyin Çakmaktaşından yapılmış bir ok ile yaralandıktan hemen sonra karnının ortasının kesilmesi nedeniyle ani ve aşırı kan kaybından ölmüş olabileceğini saptadık. Üstelik yaralanmaya sebebiyet veren ok ucu halen omurun içinde derin bir biçimde saplanmış olarak ele geçti. Omurun yeri ve ok ucunun pozisyonu bu bireyin karnının alt bölümünden, nispeten sol taraftan yara aldığını gösteriyor. Çakmaktaşından yapılmış, trapez biçimli ok ucunun kemiğe 12 milimetre derinlikte saplanmış olduğunu tespit ettik” diye konuştu.
Öldürülen kişinin yaralanmadan kısa bir süre sonra ölmüş olabileceğine dikkat çeken Roodenberg sözlerine şöyle devam etti: “Muhtemelen aşırı kanama sonucu ani bir ölüm söz konusu olmalı. Öyle görünüyor ki, köye çok uzak olmayan bir yerde saldırıya uğradı ve öldükten kısa bir süre sonra yerleşmeye getirilebildi. Çünkü ölü katılığı başladıktan sonra yakınlarının ölüye geleneksel hoker pozisyonunu vererek gömebilmeleri imkansız görünüyor. Olasılıkla yakın mesafeden ve yere düştükten sonra bu ölümcül yarayı almış olmalı. Okun vücuda saplanış biçimi ve yönü katilinin kendisinden daha yüksekte olabileceğini düşündürüyor. Muhtemelen yere düştüğünde zaten yaralanmış olabilir ve bu da katilinin işini kolaylaştırmış olmalı. Oldukça güçlü ve kas bağlantı yerleri gelişmiş kemik yapısı bize orta boylu bu adamın son derece atletik yapılı ve bedenen aktif biri olduğunu gösteriyor. Olasılıkla Kalkolitik köyün savaşçılarından biri. İskelet ile tarih öncesi saptanabilen en eski cinayetlerden birini bulduk.”
İskeletlerden alınan örneklerle, kemiklerin analizlerinin Avrupa Araştırma Konseyi’nde yapıldığını bildiren Roodenberg, proje ile Orta Doğu’dan Anadolu’ya ve buradan da Balkanlar’a tarım ve çiftçiliğin geçişini, insan ve evcil hayvanlar ile tarım bitkilerinin göç yollarının incelendiğini sözlerine ekledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder