28 Nisan 2011 Perşembe

3. ) LALELER,LALELER..

 

   İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı II. Lale Devri (!) ile ilgili haber ve görüntüler,okuduklarım arasından not almış olduğum aşağıdaki bilgileri sizinle paylaşmaya beni itti :
   1562 yılında Kanuni Sultan Süleyman, elçi Busbecq vasıtasıyla Hollanda Kralı'na bir sandık lale soğanı armağan etmişti.Bu soğanlar Antwerp Limanı'na indiği zaman herhalde hiç kimse 60-70 yıl sonra Hollanda'da bir lale çılgınlığı yaşanacağını beklemiyordu.
   Çocukluğumdan anımsadığım ve başrolünde  Alain Delon ile Virna Lisi'nin oynadığı "La Tulipe Noire" (Siyah Lale) filmi de bu çılgınlığı anlatan bir filmdi.
   Örneğin "Semper Augustus" adı verilen tek bir lale soğanı için 1633 yılındaki bir müzayedede verilenler :
4 buğday yükü, 8 arpa yükü, 8 besili öküz, 16 besili domuz, 24 besili koyun, 4 büyük fıçı şarap, 8 fıçı bira, 4 fıçı tereyağı, 1 ton peynir, 2 yatak, 4 takım elbise, 2 gümüş ibrik,1 binek arabası...
  

   Lalenin Osmanlılarda aziz tutulmasının nedeni, ismindeki harflerin "Allah" sözcüğünün harfleriyle aynı olmasıydı. II. Selim 1574 yılında Halep'teki bir yetkiliye şöyle bir ferman yolluyordu : "Saray bahçesi için 50.000 lale gerekiyor. Soğanları almak üzere sana baş hizmetkarlarımdan birini gönderiyorum. Hiçbir surette gecikme olmamasını emrederim."
   III. Murad 1577 yılında Kırım'a 300.000 lale soğanı ısmarlamıştı.
   İstanbul'daki Fransız elçisi 1726 yılında Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın lale fantezilerinden birini şöyle anlatıyordu : "Sadrazam'ın bahçesinde 500.000 soğan var.Laleler çiçek açtığı ve Veziriazam bunları Padişah'a göstermek istediği zaman, tüm boşlukları başka bahçelerden toplanıp şişelere konan lalelerle doldurmaya özen gösteriyorlar.Her dört çiçekte bir, yere lalelerle aynı boyda mumlar konuyor ve patikalar her türlü kuş kafesleriyle süsleniyor. Tüm kafes işleri,vazolarda çiçeklerle çevriliyor ve değişik renklerde çok sayıda   kristal lambalarla aydınlatılıyor.. Renkler ve ışıkların aynalardaki yansıması harikulade bir etki yaratıyor. Aydınlatmalara gürültülü bir müzik eşlik ediyor ve Türk Müziği lalelerin çiçek açtığı tüm gecelerde sürüyor. Bütün bunların masraflarını, tüm lale zamanı süresince Padişah ile maiyetini konuk edip yediren, içiren Sadrazam karşılıyor.."
   Lalelere "Cüce Moru", "İkbal Parıltısı", "Yarin Yüzü", "Gül Oku" gibi isimler verilir ; renkleri ve yaprakları sohbet ve övünme konusu olurdu.Yaz aylarında güneşten korumak için keten beziyle gölge altına alınırlardı.
Ne tantana değil mi ?..
    


(Pavord,"The Tulip" ; Necipoğlu ; Arthur Barker,"The Cult of the Tulip in Turkey" ; Nurhan Atasoy, "Les Jardins İmpériaux Sous le Régne de Soliman le Maqnifique" ; Veinstein,"Soliman" ; Michael Roding ve Hans Theunissen,"The Tulip,a Symbol of two Nations,Utrecht-İstanbul" )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder