12 Eylül 2009 Cumartesi
27 Mayıs - Güz Sancısı..
Elde olmayan sebeplerden ötürü verdiğimiz uzun aradan dolayı hepinizden binlerce özür diliyorum. Ulan ne olup bitti çoktan unutmuşsunuzdur ha şimdi. Neyse ben hemen özet geçeyim, 54 seçimlerinin ardından sıkıntılı bir döneme giren Menderes hükümeti; can sıkıntısından ona buna atarlanmaya başlamıştı hatırlıyorsanız. Bu pis dönemlerin akabinde 6 Eylül 1955 tarihine varmış bulunmaktayız.
Şimdi efendim daha önce belirtmedik lakin bilmekte fayda var, o dönemlerde Kıbrıs Türklerine karşı çılgın bir baskı var. İkinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor hepsi. Şimdiki gibi Mehmet Ali Erbil gidip rulete takılamıyor. Pis bir ortam. İşte bu pis ortamı bir nebze olsun gevşetmek için de Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu Londra'da temaslarda bulunuyor, "Baba ne yapıcaz bu baskı işini." diye kapı kapı dolaşıyordu. Ancak aldığı cevaplar "Git lan Fatin diye isim mi olur zaten."den öteye geçemiyordu. Derken, 6 Eylül 1955 sabahı geldi çattı ve de İstanbul Ekspres adlı güzide gazete o sabah fantastik bir manşetle piyasaya sürüldü: "Atamızın evi bomba ile saldırıya uğradı!!!1"
Neymiş efendim Yunanlar gitmiş de Atatürk'ün Selanik'teki evini çılgınca bombalamış, hasar vermiş. Haberin en ilginç yanı, baştan aşağı yalan olmasıydı. O sırada Selanik'teki ev kuzu gibi yatıyordu yani.
Haberi alan "Kıbrıs Türktür Derneği" ileri gelenleri, halkı iyice bir gazladı bu haberin üstüne. Gazeteyi dağıtarak "Bakın lan bakın yavşaklar neler yapmış." diye ortalığı karıştırdılar. Sabahtan akşama dek halk iyice gazlandı, örgütlendi. Akşama doğru ise "Bu Rumlar İstiklal'de takılıyolar genelde oraya gidek yıkak dökek." kararı alındı.
Efendim gerçekten de o dönemler orada sürüyle Rum dükkanı vardı. Bizim lavuklar da gecenin ilerleyen saatlerine dek o dükkanları yakıp yıkıp yağmalamakla uğraştılar. Koca İstiklal Caddesi'ni bit pazarına çevirdiler. Ne Burger King'in önünde bekleyenler, ne ıslak hamburger tıkınanlar kalmıştı gecenin ilerleyen saatlerinde sokakta. Ben kıt yazın kabiliyetimle tasvir edemeyeceğim şimdi, Google'dan falan aratın resimlerini ne bileyim. Filmi de var ya hani Güz Sancısı diye. Başlığı da oradan arakladım. Hehe. Neyse.
Bu sırada bizim Menderes ne yapıyor peki? Kendisi İstanbul-Ankara treninin yemekli vagonunda Celal Bayar'la "Cankuş aslında tren en güzeli ama çok uzun sürüyo be. Neyse hızlı tren çıkacakmış, gerçi o da tehlikeli diyolar." diye geyiğin dibine vurmaktaydı bunlar yaşanırken. Sapanca istasyonunda haberi aldı. Ortalık karıştı. İçişleri Bakanı istifa etti. Vali istifa etti. Falan filan. 54 seçimlerinden sonrası uğurlu gelmemişti DP hükümetine. Zaten gergin olan ortam iyice geriliverdi efendim.
s.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder