15 Temmuz 2012 Pazar

250 ) ANKARA' NIN İLK DIŞİŞLERİ BAKANI..

 

   Dışişleri Bakanlığında, bakanın makam odasının yanındaki duvarda, 1920 yılından bugüne kadar gelmiş geçmiş Dışişleri Bakanlarının fotoğrafları asılıdır. Bu koleksiyonun başında Bekir Sami Kunduh'un fotoğrafı yer almaktadır. Ankara Hükumetinin ilk Dışişleri Bakanı... 3 Mayıs 1920 günü Dışişleri Bakanı olmuştur. O zamanlar, Hariciye Vekili deniyor..
   Kurulduktan hemen sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükumetinin, Dışişleriyle ilgili ilk kararı, Moskova'ya bir heyet göndermek olur. Heyet, Hariciye Vekili Bekir Sami Bey başkanlığındadır. İktisat Vekili Yusuf Kemal (Tengirşek)  Bey de heyet üyesidir. 11 Mayıs'da Ankara'dan yola çıkan heyetin temel görevi, Rusya ile ilişki kurmaktır. Heyet ayrıca Rusya'dan yardım aramayı ve Türkiye'den Rusya'ya, Kafkasya üzerinden, bir yol açtırmayı da amaçlamaktadır. Ankara'da artık Meclis vardır, hükumet vardır ; ama para yoktur ; paraya ve silaha da büyük ihtiyaç vardır. Bunların Sovyet Rusya'dan sağlanabileceği umulmaktadır. Batıda savaşırken doğuda arkamızı sağlama almamız da gerekmektedir..
   Bekir Sami Bey heyeti, iki aydan fazla süren zahmetli bir yolculuktan sonra, 19 Temmuz'da Moskova istasyonuna iner. Ama ne karşılayan vardır, ne de arayıp soran !.. Garın salonunda oturup bekleşirler. Trende tanıştıkları biri, onlar için, Rus Dışişlerine telefon eder. Bir saat sonra bir otomobil gelir ve heyetimizi Rus Dışişleri Komiserliği Misafirler Dairesine götürür. Ruslar soğuk mu soğuk.. Umursamaz gibi davranıyorlar. Heyetimize pek ilgi göstermiyorlar..
       Çiçerin


   Heyetimiz, beş gün bekletildikten sonra, 24 Temmuz'da, Rus Dışişleri Komiseri Çiçerin ve Ermeni asıllı müsteşarı Karahan ile kısa bir görüşme yapabiliyor. Birkaç gün sonra Karahan'la ikinci bir görüşme yapılıyor. Moskova'nın düşünceleri yavaş yavaş su üstüne çıkmaya başlıyor. Ruslar, doğuda Ermenilerle savaşmamızı istemiyorlar. Ermeni işini kendilerinin halledeceğini söylemektedirler. Bu arada heyetimiz soğuk bir sürprizle karşılaşır : Ruslar, meğer Ermenilerle anlaşma yapmışlar. Bizimkilerin açılmasını istedikleri Tiflis yolu Türkiye'ye büsbütün kapanmış. Dahası, o zamana kadar az çok açık olan Şahtahtı yolu da tamamen Ermenilerin eline bırakılmış !..
   Heyetimiz, Çiçerin'e, "Yolu açın"  diyor. Çiçerin, "Yapamayız" diye karşılık veriyor. "Bırakın biz açalım" diyorlar, "O hiç olmaz" yanıtıyla karşılaşıyorlar..
   Bir anlaşmaya varılamıyor. Ondan sonra Bekir Sami Bey, bir gece yarısı Çiçerin'le başbaşa bir görüşme yapıyor. Sabah saat dörde kadar süren görüşmeden, şok geçirmiş gibi dönüyor. Müthiş üzgündür, gözüne uyku filan girmiyor. Yusuf Kemal Bey, yanına yaklaşıyor, ne olduğunu sorduğunda, "Birader, ben Çiçerin'le görüştüm. Van'dan, Bitlis'ten Ermenilere yer istiyor.."  Yusuf Kemal Bey, bu konu hakkında müzakere yapıp yapmadıklarını sorup, hayır yanıtını alınca da, "Elbette yapamayız. Sonra Büyük Millet Meclisi bizi asar.." diyor..
   Çiçerin'in toprak isteği üzerine, Türk-Rus görüşmelerine 24 Ağustos günü ara veriliyor. Bu arada Ruslar, heyetimizi Moskova'da adeta aç bırakmışlardır. Koskoca bakanlarımız fiilen açlık çeker. Bekir Sami Bey heyetinde olan İktisat Vekili Yusuf Kemal (Tengirşek), "Vatan Hizmetinde" adlı anı kitabında diyor ki :
"Moskova'da biz adeta aç yaşıyorduk. Hatıra defterime 24 Temmuz gününde yazmışım : 'Cici Nazlı'm açlık canıma tak demeye başladı. Bir günlük yemeğimiz şu : Sabahleyin saat 10'da çay, tereyağı, gravyer cinsinden bir peynir, azıcık kara ekmek. Ben bunlardan yalnız çayı içiyorum. Saat 4'de sade suya bir çorba, bir küçük et, yanında darı pilavı, etin ne eti olduğu belli değil, yenilemiyor.. Darı tuhaf bir şey, pişmeleri çok fena.. Akşam saat 10'da çorbasız et, darı pilavı.. O kadar.. Yemekler gayet az ve fena.. Ticaret yasak. Her yer kapalı. Lokantadan yemek, çarşıdan bir şey almak mümkün değil. Hasılı açlığa idman ediyor ve yavaş yavaş kuvvetten düşüyorum."
   Yusuf Kemal Tengirşek


   Heyetimiz bu açlık içindeyken, bir gün, Bekir Sami Bey'in İstanbul Sultanisi'nden arkadaşı Zahit Şamil Bey onları ziyaret ediyor. Bekir Sami Bey, açlık çektiklerini söylemek istemiyor, ama Yusuf Kemal Bey dayanamıyor, konuyu açıyor. Zahit Bey, "Ya !.. Biz bunu bilmiyorduk" diyor.
   Akşamüzeri bakıyorlar ki, Moskova İslam Cemaati Başkanı olan Zahit Bey, elinde saplı bir tencere ile geliyor. Bir de ne görsünler, mükemmel kavurmalı bir pilav !.. Tabii bizimkilerin sevincine diyecek yok.. Zahit Bey, cemaatin bazılarıyla görüşmüş, aralarında karar vermişler.. Ondan sonra Moskova Tatarları'nın ileri gelenleri haftada iki gün heyetimizi yemeğe çağırıyorlar. Çay, türlü türlü çörekler ve bol yemek.. Moskova'da Bekir Sami Bey heyetinin imdadına Tatar Türkleri yetişmiştir..

Lozan Konferansı'na giderken ( en solda )


   Ne hazindir ki, Ankara Hükumetinin ilk Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, Mustafa Kemal'in ve TBMM' nin "Tam Bağımsızlık" politikasını savunmaktan uzak kalmıştır. Bu bakanımız, belki Ankara Hükumetinin milli politikasına tam gönül vermediği için, başarısızlığa uğramıştır. Aylarca kaldığı Moskova'dan eli boş dönmüştür. Gönderildiği Batı Avrupa'da, yetkisini aşarak sakat anlaşmalar imzalamıştır. Yaptığı bu anlaşmalar Meclis tarafından reddedilince, istifa etmek zorunda kalmıştır..
   Bekir Sami Bey, dış gezi bakımından bir rekortmendir. Dışişleri Bakanlığı görevinde, günü gününe bir yıl kadar kalmış : 3 Mayıs 1920'de atandığı bu görevden, 8 Mayıs 1921'de istifa etmiştir.. Bu bir yıl beş günlük süre içinde, topu topu sadece 27 gün Ankara'da oturmuştur !..
   Hiçbir Dışişleri Bakanımız, Bekir Sami Bey'in bu rekorunu bugüne kadar aşamamış, kıramamıştır... (Bu kitabın basılmış olduğu 1996 yılına kadar !..)

( BİLAL  N.  ŞİMŞİR, "Bizim Diplomatlar )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder