Yusuf Akçura
İkinci Meşrutiyet'in 23 Temmuz 1908'deki ilanından sonra İzmir'de ortaya çıkan önemli gelişmelerden biri de Avusturya, Bulgaristan ve Yunanistan mallarına karşı girişilen boykot hareketleridir. Bunun nedeni ; Meşrutiyet'i izleyen ilk aylarda Avusturya-Macaristan hükumetinin Bosna-Hersek'i ilhak etmesi bir de, Bulgaristan'ın 5 Ekim 1908'de bağımsızlığını ilan etmesiydi. Olay, ülke çapında bir tepki yarattı, fakat askeri bir müdahalenin olanaksızlığı da anlaşılıyordu. Önce İstanbul'da Avusturya ve Bulgaristan mallarına karşı boykot başladı. O sırada Türkiye en fazla malı Avusturya'dan alıyordu. Bu yüzden boykottan en çok bu ülkenin zarar göreceği anlaşılıyordu. Nitekim dokuma, fes, şeker, un, her türlü tuhafiye eşyası, ziynet ve hırdavat, Avusturya'dan geliyordu.
İstanbul'da başlatılan boykot kısa sürede İzmir'de önemli bir destek buldu. Bir "Boykotaj Cemiyeti" kuruldu. Bu dernek Türkçe basından büyük bir destek gördü. "Kave" gazetesi ise doğrudan doğruya bu cemiyetin sözcülüğünü yapıyordu. Söz konusu ülkelerin mallarını alan ve satan mağazalar, basında teşhir ediliyor, gençler feslerini yırtarak keçe külah giyiyor ve yapılan eylemlerin bir "Harb-i İktisadi", yani "ekonomik savaş" olduğu yolunda gazetelerde yazılar yer alıyordu..
Bir süre sonra Girit'in Yunanistan!a katılmasıyla bu ülke mallarına karşı da boykot kararı alındı. Fakat Rumlar bu kez böyle bir boykot kararını kabul etmediklerini duyurdular !..
Meşrutiyet'in ilanından sonra sıra Meclis-i Mebusan'da yer alacak temsilcilerin seçimine gelmişti. İzmir'de Belediye Başkanı Tevfik Paşa'nın başkanlığında, bu işle ilgili olarak, bir teftiş heyeti oluşturuldu. Bu seçimlerde her 50 bin erkek nüfus için bir mebus seçilmesi öngörülmüştü. Buna göre, Aydın Vilayetinin toplam erkek nüfusu 839.452 idi. Bunun 646.658'i İslam, 167.827'si de gayrimüslim idi. Bu durumda 13 İslam ve 3 gayrimüslim mebus seçilmesi gerekiyordu. Rumlar daha fazla mebus çıkarmaları gerektiğini ileri sürseler de, itirazlara karşın seçimler olaysız geçmişti. Yunan pasaportu taşıyan Rumların seçimlere katılmasına izin verilmedi.
Yapılan seçimler sonrasında ;
İzmir Müftüsü Mehmet Sait Efendi,
Çelebizade Seyyit Bey,
Sivas Vali Muavini Aristidi Paşa,
Nesim Mazliyah Efendi,
Doktor Taşlızade Ethem Bey,
Pavlo Karolidi Efendi, İzmir mebusu olarak seçildiler...
İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da olduğu gibi İzmir basınında da büyük bir canlanma görülür. "İttihad" gazetesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yayın organı olarak çıkmaya başlar. Başyazarlığını önceleri Hafız İsmail yapar.. Tevfik Rüştü'nün ( Aras ) yazıları da önemli bir yer tutmaktadır. Gazete içerik yönünden giderek zenginleşir. Daha sonra adını "Anadolu" olarak değiştirir ve mülkiyeti Haydar Rüştü'ye ( Öktem ) geçer..
İkinci Meşrutiyet'te İzmir'de yayına giren diğer bir önemli gazete de "Köylü"dür.. Sahibi Avukat İsmail Sıtkı'dır ; ancak gazetenin bütün işleri Mehmet Refet'in üzerindedir. Son derece yalın bir dille çıkıyor olması, köy ve köylü sorunlarına eğilmesi nedeniyle en çok satan Türkçe gazetelerin başında gelmektedir. Bayram günlerinde günlük baskısının on bini bulduğu ifade edilir ki bu, o zamana göre oldukça yüksek bir sayıdır.
İzmir'de ulusal bilincin kökleşmesine katkıda bulunan gelişmeler okullarla sınırlı değıldi. 1909 yılında İstanbul'da Türk Derneği kurulduktan sonra bu derneğe bağlı üyeler, Yusuf Akçura'nın başkanlığında Ege bölgesine bir yolculuk yaptı. İzmir'le ilgili izlenimleri olumlu olmayan Akçura, Türk olmayan unsurların görülür ve görülmez baskılarının yalnız ekonomik değil, aynı zamanda kültürel olduğuna dikkat çekiyordu.
1912'de İstanbul'da kurulan Türk Ocağı'nın çok geçmeden İzmir'de bir şubesi açıldı. Ocağın "Ahenk" gazetesinde yayımlanan beyannamesinde ; "...Ocağımızın ...siyasi hiçbir parti ile ilgisi yoktur. Ocağımız büyük ırkımızın ekonomik ve sosyal bakımdan yükselmesi için var kuvvetiyle çalışmayı kutsal emel edinmiştir." diyordu.
Ocak, birçok konularda düzenli konferanslar verdirdi, çeşitli yayınlar yaptı. Aralarında İsmail Hakkı (Baltacıoğlu), Köprülüzade Fuat, Kazım Nami (Duru), Aka Gündüz gibi dönemin birçok ünlü aydını İzmir'e gelerek konferanslar verdi. Akçura'nın 1909'daki izlenimlerinin tersine, Fuat Bey (Köprülü), İzmir'de bilinçli bir gençlik bulduğunu yıllar sonra dile getirecektir..
İttihat ve Terakki Fırkası da Ocağın çalışmalarını geniş ölçüde desteklemiştir. Fırkanın sorumlu katibi Mahmut Celal ( Bayar ) Bey, gerek İttihat Terakki Fırkası'nın İzmir'de örgütlenmesinde, gerek fırkanın ulusal bir politika izlemesinde etkin bir rol oynamıştır...
( YKB Yayını "ÜÇ İZMİR" adlı kitaptan, ZEKİ ARIKAN 'ın yazılarından yararlandım.. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder