15 Eylül 2012 Cumartesi

273 ) OSMANLI'DA HEDİYE !..

    

   3. Mehmed döneminde, İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth'in elçisi Henry Lello, iki yıl bekledikten sonra, İngiltere'den gönderilen hediyeler ve tam kırk kişilik maiyetiyle birlikte Arz Odasında "Yüce Türk"ün elini öpmek üzere, Babüselam'a gelir...
   İngiliz elçi anılarında, atından indirilip arandığını ; ellerini tutan iki çavuşun arasında, "Yüce Türk"ün huzuruna girince, onun ya dizini, ya da kolunun yenini öpmesinin gerektiğini, mektubunu kapıcıya verip arka arka çıkacağının, asla arkasını Padişah'a dönmemesinin ve Padişah'ın yüzüne de bakmamasının kendisine hatırlatıldığını anlatır..
   Lello'nun sunduğu hediyelerin en önemlisi ise, kabul töreninden önce Arz Odası önündeki revak içine yerleştirilen ünlü saatli org olur. "Hector" adlı gemiyle ve özel kasalar içinde İstanbul'a getirilen orgu, yapımcısı   Thomas Dallam, önce, Galata'daki elçilik binasında kurmuş, onarmış ; daha sonra 3. Mehmed'in,  annesi Safiye Sultan'ın yazlık sarayında olduğu bir sırada, Saray-ı Humayun'a taşıyarak bir hafta içinde, gösterilen yere, yani sarayın dördüncü avlusuna kurmuştur. Dallam'ın Yeniçeri mihmandarı burada kendisine duvara açılmış bir ızgara gösterir. Izgaradan bakıldığında Harem sakinleri görülebilmektedir. O sırada Haremdeki kadınlar topla oynamaktadırlar. "Onları ilk bakışta oğlan çocukları sandım ama, sırtlarında ucu minik incilerle süslü püsküllerin yer aldığı saç örgülerini gördüğüm zaman hem kadın, hem de sahiden pek güzel olduklarını anladım. Başlarında sadece tepelerini örten,altın işli başlıklar vardı. Boyunlarında inci gerdanlıklardan başka bir şey yoktu. Gerdanlıkların ucundan göğüs üzerine bir mücevher iniyor, kulaklarını da değerli taşlar süslüyordu. Üzerlerine giydikleri şeyler asker ceketi gibi biraz kırmızı, biraz mavi ve biraz da diğer renklerden oluşan saten kıyafetlerde ve tezat renklerden işlenmiş birer dantela gibiydi. Pamuklu yünden dikilmiş şalvarları kar kadar beyaz, çim kadar narindi ; şalvarlarının üzerinden baldırlarını seçebiliyordum..." 
   Sonunda Yeniçeri kendisini ızgaranın başından çeker alır : "Zerre kadar istemezdim oradan ayrılmayı ; zira gördüklerim ziyadesiyle hoşnut etmişti beni.."
    
   25 Eylül 1599'daki kabul öncesinde, Saray'a dönen Padişah tahta oturur oturmaz, kurulu org çalışmaya başlar.. Önce saat çalar, sonra 16 çanlık takım, bir melodi seslendirirken iki bebek (melek) borazan öttürür, orgun tepesinde ise, bir küme kuş kanat çırpar.. Orgun yapımcısı Thomas Dallam da kendi anılarında ; 3. Mehmed'in orgu çok beğendiğini ve içoğlanlarına, aralarında bunu çalabilecek birisinin olup olmadığını sorduğunu yazar.. Dallam, orgu çalarken, Padişah'a arkasını dönmek zorunda kaldığını ve bundan çok korktuğunu da yazar.
    Orgu kurabilmek için, bir ay boyunca Enderun'a girip çıkan Dallam, org kurulduktan sonra, Arz Odası önündeki revakın, org ile birlikte, adeta bir kiliseyi andırmaya başladığını da anlatır. Orgu kurduğu günlerde Dallam, Saray'a her gelişinde, çalışmalarını yürütürken, Enderundaki içoğlanlarının da sürekli başında durduklarını söyler...


     Yazımızı Osmanlı'ya gelen ve Osmanlı'nın verdiği diğer bazı hediye örnekleriyle bitirelim...
   1639'da, Hint hükümdarı Hurrem Şah'ın İstanbul'a gelen elçisi, 4. Murad'a, o dönemin hesabı ile, 150 bin kuruş değerinde bir mücevherli kemer ve fil kulağından yapılıp üzerine gergedan postu kaplanmış bir kaplan sunmuştu...

   1641'de Dersaadet'e gelen İran Elçisi, Sultan İbrahim'e, birçok kıymetli hediyenin yanı sıra, mükemmel birkaç küheylan ve pek çok ipek halı getirmişti...

   1644'de gelip Saray'a kabul edilen Avusturya elçisinin Sultan İbrahim'e sunduğu hediyeler arasında ise, en çok dikkati çeken, gümüşten yapılmış ve özel bir mekanizmayla hareket ettirilen bir şadırvandı..Diğerlerinin arasında, altın kakmalı 30 gümüş sahan, bir sini ve bir ibrik-leğen takımı da göze çarpıyordu..

   1653'de 4. Mehmed tarafından Hint hükümdarı Cihan Şah'a gönderilen hediyeler arasında, yirmi kadar cariye, zümrüt kabzalı bir hançer, pek mükemmel ve değerli bir at takımı yer alıyordu. Bu sırada Cihan Şah'ın elçisine de 6.000 altın, bir kürk ve bir at verilmişti...

   1665'de Avusturya ile yapılan antlaşmadan sonra, Viyana'ya Kara Mehmet Ağa büyükelçi tayin edilince, Avusturya hükümdarına sunulmak üzere yanında götürdüğü hediyeler şunlar olmuştu : Bir murassa (değerli taşlarla süslenmş) sorguç, bir direkli çadır, 20 seccade, 5 Acem halısı, 100 sarık, 40 hil'at, 1 okka amber, 12 at, koşumları özel olarak yapılmış ve çok değerli 2 at...

   1682'de yine 4. Mehmed'e, Moskova elçisi aracılığıyla, birçok hediyenin yanı sıra, tam 1.198 samur kürk sunulmuştu..

   Sultan Abdülaziz döneminin ilginç bir hediye öyküsü de, Padişah'ın Avrupa gezisi sırasında yaşanır. Padişah, Fransa'da, 3. Napoleon'un eşi İmparatoriçe Eugéne'ye, Saray'ın kuyumcubaşı Hoca Bogos'a yaptırılmış pırlanta bir gerdanlık hediye eder. Bu gerdanlığın o günkü değeri 750 bin kuruş olarak hesaplanır..

                                  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder