9 Aralık 2013 Pazartesi

Açlık Oyunlarından Tokluk Oyunları Çıkarmak

"Açlık Oyunları" ndan Tokluk Oyunları Çıkarmak

"Türkiye’nin kargaşa dolu şu günlerinde, gençlerimiz için gücünü kötülüğe kullanan otoriteye karşı gelmeyi savunan hikayelere ihtiyacımız var."

Bu cümle Beyazperde.com sitesinde, Açlık Oyunları: Ateşi yakalamak filmi için yapılan eleştirinin son cümlesi. Şimdilik, bu cümleyi bir kenara koyarak biraz geriye gidelim.

La zona (Yasak Bölge) 2007 senesinde, sessiz sedasız gösterime giren ve sessiz sedasız seyredilen bir Latin Amerika filmi. Üzerinde, çok tartışılacak bir filmdi oysa. Sınıf ayrılığını,toplumdaki bölünmüşlüğün mekanlara yansımasını ve güvenlikli site tabusunu yerden yere vuruyordu. Konusundan, kısaca bahsedeyim.

Mexico City'de, yüksek duvarlar, tel örgüler ve kameralar ile çevrilmiş bir site. Kameralardan birisi arızalanınca üç fakir genç, tel örgüleri aşarak siteye hırsızlığa girer. Site sakinleri, yaşam tarzlarını tehdid eden bu gençler için kendi adaletlerini, kendi kanunlarını uygulamak adına site içinde sürek avına çıkarlar. Hatta, merhamet gösteren site sakinlerine karşı sert tedbirler alırlar.

Dış dünyadan gelecek tehlikelere karşı her türlü tedbirin alındığı site hayatlarına, artık iyice aşina olduk. Her tarafta, yüzde yüz güvenlikli site ilanlarına rastlamak mümkün. Ancak, bu güvenlik meselesi öyle bir hal aldı ki her yerde "korku mimarisi"nin ortaya çıkardığı minyatür şehir devletleri yükseliyor. Ortaçağdaki şehir devletleri, düşmanlara karşı tedbirli olmak için surlarla çevriliydi. Zamanımızda ise aynı şehirdeki gelir düzeyi düşük insanlara karşı surlar yükseliyor. Bilmem bu sitelere hiç girdiniz mi? Birisindeki güvenlik tedbirlerinden o kadar rahatsız oldum ki " Tehlike anında tepeden ninjalar iniyor mu?" diye sordum.

Meselenin vehametini daha iyi anlatabilmek için İstanbul'daki Kemer Country bülteninde yer almış şu cümleyi dikkatinize sunuyorum. “Kemer Country’yi şehirden gelebilecek herhangi bir istila olasılığına karşı korumak için elimizden geleni yapmalıyız.” İstila kelimesi sizin de irkilmenize sebeb oldu mu?

La Zona filmini burada noktalayarak bu sene gösterime giren Elysium'a göz atalım. 2154 yılını anlatan filmde,La Zona'daki mekan ayrışması çok ileri düzeyde. Elitler, Elysium adındaki uzay istasyonunda, yüzde yüz güvenlikli bir hayat sürmektedirler. Burada, her türlü tıbbi imkan varken dünyadaki insanlar fakirlik ve hastalıklar ile perişandır.Elysium'un Savunma Bakanı,dünyadan gelecek her türlü saldırıya karşı vatandaşlarını korumakla görevlidir ve dünyalılarla ilgili tedbirleri yeterli görmemektedir. Yönetimi ikna edemeyince darbe yapmaya karar verir.

Her iki filmde de hayat tarzını korumak adına bir güvenlik putu ve kendi adaletini uygulama adına şiddet var. Halk ve vatandaş farkı var. Bu size bir şey çağrıştırdı mı? Hani, halk plaja hücum edince vatandaş denize giremediydi, hatırladınız mı?

Gelelim "Açlık Oyunları"na. Açlık Oyunları(The Hunger Games), Suzanne Collins tarafından 2008'de yazılan gençlik romanı. Panem'de, oniki bölgede yaşayan halk, zengin ve refah düzeyi çok yüksek Capitol şehri tarafından yönetilmektedir. Açlık Oyunları, her yıl düzenlenen bir tv yarışmasının adıdır. Oniki bölgeden , br kızi biri erkek olmak üzere 12-18 yaş arası gençlerden seçilen 24 yarışmacının, tek kişi kalana kadar birbirini öldürdüğü bir oyundur.

Collins'in ilham kaynağı, televizyon seyrederken bir kanalda reality show; diğer kanalda Irak işgalini görmesi.Romandan iki film yapıldı.Birisi, geçen sene; birisi, bu sene.Üçüncüsü de yapılacak.

La Zona, Elysium ve Açlık Oyunları'nın ortak yönü, yaşam tarzını korumak için sınır tanımayan toklar ve tokların hayatını tehdid eden açlar.

Şimdi de gelelim "Açlık Oyunları"ndan Gezi Parkı çıkarmaya çalışanlara.

Sizce, Gezi Parkı'nda devrim yaparak otoriteyi devirmeye çalışanlar, La Zona ve Elysium filmlerdeki hangi tiplere daha yakın? Güvenlikli hayat tarzlarını korumak adına kendi kanunlarını koyanlara mı yoksa ezilen halka mı? Ya Açlık Oyunları'nın 16 yaşındaki Katnis Everdeen,i kime benziyor? Gezi Parkı'ndaki karnı yok, sırtı pek liseli gençlerle bir alakası var mı?

Dünyanın neresinde görülmüştür karnı tok, sırtı peklerin halk devrimi yaptığı? Yüzde yüz güvenlikli sitelerden tencere-tava seslerinin yükseldiği? Jiplerde korna çalarak eylem yapıldığı? Devrim yaptığını zanneden bu tuzu kuruların, tatil zamanı gelince sahillere giderek beş yıldızlı keyf arasında eyleme destek vermeleri; kendilerine katılmayan sanatçıları afaroz etmeleri, zaman zaman halkdan tepki görmeleri hatta dayak yemeleri , ileride, "komik devrim teşebbüsleri" arasında anılacak.

Açlık Oyunlar'ı misali filmlerden Gezi Parkı çıkarmak isteyenler !

Boşuna beklemeyin. Çünkü Gezi eylemini tokların yaptığını, "Makarna ve kömürle kandırılıyorlar" diye alay ettiğiniz halk çok iyi biliyor. Amacınızın özgürlük değil, yaşam tarzınızı korumak olduğunu çok iyi hissediyor. Siz, La Zona'daki acımasız site sakinleri; siz Elysium'un elitleri ve siz Capitol'ün çılgın zenginlerisiniz. Onlara verilen makarna ve kömürle alay etmeye devam edin. Sandığa gömülünce de koşa koşa parka giderek tok karnınızla "dikdatör devirmece" oynayın.

"V For Vendetta" tutmadı. "Açlık Oyunları"nı tersinden okuyarak hiç tutturamazsınız. Gezi'de, V'nin maskesini takınca kendinizi devrimci sandınız. Şimdi ne olacak? Maske de yok.

Anadolu insanının, "açlık oyunları" ile nasıl oyalandığı konusuna, önümüzdeki yazıda "Açlık Oyunları: Ateşi yakalamak" filmi eşliğinde devam edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder