https://www.facebook.com/Academicphysics |
Cebir ilminin kurucusu el-Câbir, eksi (negatif) sayıları bulana kadar
karekök işlemleri yolunda gidiyordu. Meselâ karekök içindeki 9 sayısı
kökten çıkarılınca 3 olur. Fakat bu kök içine eksi sayılardan biri
konduğunda, yepyeni bir cebir karşımıza çıkar. Kök içindeki -9 dışarıya
3 olarak çıkmaz. Çünkü hem artı üçün, hem eksi üçün karesi 9′dur. Eksi
veya artı dokuzun karekökü -3 değildir. Karekök içinde -9 gibi bir sayı
bulunmaktadır. Ne var ki kök dışına alma güçlüğü olan bu sayıya, tıpkı
beşten on çıkmaz diyen ilk matematikçiler gibi yanlış bir isim
verdiler: sanal (soyut, hayalî, imaginary) sayı.
karekök işlemleri yolunda gidiyordu. Meselâ karekök içindeki 9 sayısı
kökten çıkarılınca 3 olur. Fakat bu kök içine eksi sayılardan biri
konduğunda, yepyeni bir cebir karşımıza çıkar. Kök içindeki -9 dışarıya
3 olarak çıkmaz. Çünkü hem artı üçün, hem eksi üçün karesi 9′dur. Eksi
veya artı dokuzun karekökü -3 değildir. Karekök içinde -9 gibi bir sayı
bulunmaktadır. Ne var ki kök dışına alma güçlüğü olan bu sayıya, tıpkı
beşten on çıkmaz diyen ilk matematikçiler gibi yanlış bir isim
verdiler: sanal (soyut, hayalî, imaginary) sayı.
Sanal matematik sayıları uzun bir süre kullanılmamıştı, mânâsız
zannediliyordu. Hâlbuki rasyonel sayıların ihtiyaca cevap vermediği
alanlarda sanal sayılar kullanılarak çözüme ulaşılır. Bugün kuantum
fiziğindeki tünelleme* hâdisesinden uzaya gönderdiğimiz araçlara kadar
birçok denklemde sanal sayılar kullanılıyor.
Bir kısım matematik denklemlerinin çözümlerinin sanal sayıları ihtiva
etmesi, sanal uzayları dikkate almadan yapılan hesaplamaları yanlış
çıkarması, farkına varmasak da, madde ötesine ait metafizik unsurların
günlük hayatımızda kullandığımız teknolojinin içinde yer aldığını
göstermektedir. Bütün bunları, maddenin hakikatte madde-mânâ karışımı
olduğunu gösteren işaretler olarak düşünmek mümkün müdür? Başka bir
ifadeyle, acaba sanal sayılar maddedeki gizli mânâ habercileri olarak
yorumlanabilir mi? Meselâ Bediüzzaman Hazretleri’nin, Mektubat adlı
eserindeki 1. Mektup’ta, hayat mertebelerinin sayısını beş olarak ifade
etmesi, iç içe geçmiş; fakat bizim fiziğin kavramlarıyla ifade
edemediğimiz âlemlerin varlığına bir misâldir. Başka bir örnek olarak,
ikinci dereceden bir denklem olan X2+l=0 eşitliğini ele alalım. Bu
denklemi çözersek, X2=-1 bulur ve her iki tarafın karekökünü alarak iki
sanal kök elde ederiz. Bu kökler ‘+’ veya ‘–’ gibi özellikler
göstermezler.
Prof.Dr. Osman ÇAKMAK
https://www.facebook.com/Academicphysics
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder