9 Nisan 2013 Salı

349 ) SULTANLAR DA BORÇLANIR !..

   

   "Mustaf-yı Salis" de denilen Sultan Üçüncü Mustafa, 1730'da Patrona Halil isyanı sırasında tahttan indirilen babası Sultan Üçüncü Ahmed ile birlikte kapatıldığı Topkapı Sarayı Kafes Kasrı'nda 27 yıl boyunca dış dünyayla her türlü bağı kesilmiş olarak yaşadı. Kendisiyle aynı yazgıyı paylaşan yetişkin şehzadeler Osman (Üçüncü), Mehmed, Bayezid, Nu'man ve Abdülhamid de (Birinci) kasrın başka odalarında hapistiler. Şehzadeler zehirlenmekten korktukları için kendilerince bir takım önlemler almaktaydılar. Özellikle de Mustafa, panzehirler üreterek ve aşırı ilgi duyduğu ilm-i nücum (astroloji) yöntemlerine başvurarak suikastlardan korunmaya çalışıyordu..
   Kendisinden 26 gün büyük olan üvey kardeşi Mehmed'in 1756'da ölümüyle de  kafesteki şehzadelerin en yaşlısı olarak, "ekberiyet" sırasını elde etti. 
   Amcasının oğlu Üçüncü Osman'ın ölümü üzerine, 40 yaşında, 30 ekim 1757 günü padişah oldu.. 

   Sultan Mustafa tutumlu bir hükümdardı, israfı sevmezdi. Gerek müsaderelerden (devletin el koyduğu para, mal mülk) ve gerek tasarruflardan dış ve iç hazineleri para ile doldurmuştu. Otuz yıldan beri savaş da olmadığı için mali durum fevkalade iyi durumdaydı. Kapıkulu Ocaklarının maaşları düzenli olarak veriliyordu, paranın ayarı düzgündü..
   Üçüncü Mustafa Ruslara düşmandı. Bu devlet fazla büyümeden, bir fırsatını bulup onlarla savaşmak istiyordu. En büyük güveni de dolu olan hazine idi..
   Sadarette bulunan Veziriazam Koca Ragıp Paşa ise savaşa karşıydı. Sultan ona, "eğer arzun akçe ise, Edirne Kapısından ta Rusçuk'a kadar iki keçeli altın dizerim !.." demişse de Veziriazam askeri durumu önemsiyordu ; bir takım inandırıcı delillerle şimdiye kadar işi önlemekle beraber esas endişe ettiği askeri ıslahata bir türlü girişmemişti..
   Padişah, Ragıp Paşa'dan sonraki Veziriazam Muhsinzade Mehmed Paşa'yı da savaş konusunda sıkıştırmıştı. Paşa da, eğer savaşa girilecekse önce sınırdaki kalelerin sağlamlaştırılmasını, oralara asker ve cephane takviyesi yapılmasını söylediğinde, yani 1768 yılında, azledilip sürgüne gönderilmiş, yerine de Mahir Hamza Paşa getirilmişti !..
   Sonunda, Ruslarla Osmanlı arasında devamlı olarak anlaşmazlık konusu olan, Rusya'nın Lehistan'ın iç işlerine karışması bahane edilerek 3 ekim 1768 günü savaş ilan edildi.. 
   Bu savaş altı yıl kadar sürmüş, talimsiz ve düzensiz Osmanlı askeri yenilgi üzerine yenilgi alarak sonucunda da o acıklı Kaynarca Antlaşması ile, 1774'ün 17 temmuzunda savaşa son verilmişti..

   

   "Rusya düşmanı" Sultan Mustafa 21 ocak 1774 günü, yani Kaynarca Antlaşması imzasından altı ay önce, vefat etmiş ve yerine kardeşi Birinci Abdülhamid padişah olmuştu..
   Üçüncü Mustafa bu savaş sırasında, iç ve dış hazinelerde biriken bütün parayı tamamen harcamış, elde avuçta bir şey kalmayınca, 1773'de, oğlu Şehzade Selim'in ve kızlarının doğumları nedeniyle, vezirler diğer devlet adamlarından hediye olarak verilmiş olup çocukların annelerinde bulunan paraları da ödünç almış, savaşta sarf ettiği bu paralar için de borç senedi vermiştir !..
   Bu borç senetlerinden birisi, oğlu Selim'in annesi Mihrişah Valide Sultan'dan borç aldığı 237 kese (1 kese=500 kuruş) ile 55 kuruşa aittir.. Yani 118.555 kuruş..
   Padişah savaştan sonra kendi vakfından, bu borcunu fazlasıyla ödemeyi taahhüd etmekte ve borcun ödenmesinden sonra borç senedinin yırtılmasını bildirmektedir. (Topkapı Sarayı Arşivi, Numara : 1785)

(KAYNAKÇA : NECDET SAKAOĞLU, "BU MÜLKÜN SULTANLARI" ; 
İ. H. UZUNÇARŞILI, "OSMANLI HANEDANI ÜZERİNE İNCELEMELER" )

   "İsrafı sevmeyen" denen bu padişah hakkında birkaç söz eklemek istiyorum.. Hazırlıksız bir orduyla böyle bir serüvene atılmaktansa, örneğin, daha önce iki kez gündeme gelmiş ama gerçekleştirilememiş Sapanca Gölü' nün İzmit Körfezi'ne bağlanması tasarısı gerçekleştirilseydi keşke der bazı tarihçiler..
   Sakıncalar görüldüğü ve hazineye büyük yük getireceği gibi gerekçelerle, Veziriazam Koca Ragıp Paşa tarafından engellenir bu proje.. 
   Tarihçi Şemdanizade, Üçüncü Mustafa'nın, bir cami inşasına 4-5 bin kese harcadığına, imaretinden 70-80 kişinin faydalandığına ; oysa bu kanal açılsa, İstanbul'un 400.000 olan nüfusunun, 50-60 yıl yararlanacağına ilişkin olarak tarihine not düşmüştür..          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder