14. Yüzyılın Başında Yakın Doğu ve Avrupa
Yakın Doğu
Yakın Doğu, Anadolu, İran, Irak, Suriye, Filistin, Afrika, Arabistan ve Mısır'ı içine alan bölgedir.
Bu yüzyılda, Yakın Doğu tamamen Türk ve Müslüman devletlerin egemenliği altındaydı.
14. yüzyılın başında bölgede; Türkiye Selçukluları, Anadolu (Türkiye) Selçuklu Devleti, Bizans İmparatorluğu, Trabzon Rum İmparatorluğu, İlhanlılar, Altınorda Devleti, Memlûkler, Anadolu Türk Beylikleri bulunuyordu.
14. Yüzyılda Yakın Doğu’da Kurulan Devletler
Anadolu (Türkiye) Selçuklu Devleti
Anadolu Selçuklu Devleti 1243 Kösedağ Savaşı yenilgisinden sonra yıkılma dönemine girmiş, Moğol, İlhanlılara bağlı duruma gelmişti. Anadolu Selçuklu Sultanları İlhanlıların atadığı birer vali durumundaydı. Bu siyasi boşluk ortamında Anadolu da çok sayıda Türk Beyliği kuruldu.
Anadolu Türk Beylikleri
Karamanoğulları, Germiyanoğulları, Karesioğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Saruhanoğulları, Candaroğulları, Hamitoğulları ve Osmanlı beyliği kurulmuştu. Bu beylikler de başlangıçta İlhanlılara bağlıydılar. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla bu beylikler arasında Anadolu hâkimiyeti konusunda mücadele başladı.
Bizans
14. yüzyıla girildiğinde sınırları küçülmüş, eski askeri ve ekonomik gücü kalmamıştı. Taht kavgalarının yarattığı istikrarsız bir dönemi yaşıyordu. Halk, tekfurların (askerî vali) ağır vergileri altında eziliyordu.
Trabzon Rum İmparatorluğu
IV. Haçlı seferi sonunda Haçlıların İstanbul’u işgal etmeleri üzerine Bizans'tan kaçan Komnen sülalesi tarafından Trabzon ve çevresinde kurulmuştu. 14. yüzyıl başında İlhanlı baskısı altındaydı.
İlhanlılar
Cengiz İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla İran'da kurulan bir Moğol devletidir. Dönemin en güçlü devletlerindendir.
Altınorda Devleti
Cengiz İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla Karadeniz'in kuzeyinde kurulan Moğol devletlerindendir.
Memlûkler
Memlûkler, Eyyûbî komutanlarından Aybek tarafından kurulmuştu. Moğollar ve Haçlılarla savaşarak İslâm dünyasında saygınlık kazandılar.
Zamanla Osmanlılarla da sorunlar yaşayan Memlûkler, Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sonucu yıkıldılar (1517).
Avrupa
Balkanlarda siyasi birlik ve güçlü bir devlet yoktu. 14. yüzyıl başında Balkanlarda, Sırp, Bulgar, Macar krallıkları; Arnavutluk, Bosna-Hersek, Eflak-Boğdan, Erdel prenslikleri vardı.
Osmanlı Devleti kurulduğu sırada Avrupa’da feodalite (derebeylik) rejimi yaygındı. Güçlü merkezi krallıklar olarak İngiltere, Fransa ve Kutsal Roma-Germen İmparatorlukları bulunmaktaydı.
Denizci olan Venedik ve Cenevizlilerin Ege, Akdeniz ve Karadeniz'de ticaret kolonileri vardı.
Kayılar Söğüt’te
Kayı Boyu ve Osmanlı Ailesi
Osmanlılar, Oğuzların Bozokların Gün Han soyunun Kayı boyuna mensuptular.
Kayı sözcüğü, güç ve kudret sahibi anlamına gelmektedir.
Kayıların Anadolu’ya Gelişi ve Yerleşmesi
Kayılar, 1071 Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu'ya gelmişler, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından kendilerine yurtluk olarak verilen Ankara yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleşmişlerdi.
Burada bir süre kalan Kayılar, Ertuğrul Gazi yönetiminde Söğüt ve Domaniç yöresine uc beyliği olarak yerleştirildiler.
Kayılar, Bizanslılarla savaşarak topraklarını genişlettiler.
Yeni Bir Devlet Doğuyor
Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu
Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra yerine oğlu Osman Bey geçti.
Bu sırada Anadolu, İlhanlı egemenliğine girmiş, Anadolu Selçuklu Devleti eski gücünü kaybetmişti.
Anadolu’da yaşanan iktidar boşluğundan yararlanan Osman Bey, 1299’da bağımsızlığını ilan etti.
Sakarya Havzası ve Marmara Bölgesi’nde Genişleme
Osman Bey, Bizans üzerine akınlar düzenleyerek sınırlarını genişletmeye başladı.
Osman Bey, Bizans tekfurlarından Karacahisar, Bilecik, İnegöl, Yarhisar ve Yenişehir’i alarak, İzmit'e yaklaştı.
Koyunhisar Savaşı (1302)
Osmanlılar X Bizans
Sebebi:
Osmanlıların İzmit'e yaklaşmalarından korkuya kapılan Bizans’ın tekfurlarla anlaşıp anlaşarak Osmanlılar üzerine yürümesi.
Sonucu:
Savaşı, Osmanlılar kazandı. Böylece Bursa'nın kuzeyi hariç, üç tarafı Osmanlı topraklarıyla çevrildi.
Önemi: Bizans’la yapılan ilk büyük savaştır.
Osman Bey, Bursa’yı fethetme hazırlıkları yaptığı sırada öldü.
Osman Bey, Ahi dervişlerinden Şeyh Edebâlî’nin kızı Bâlâ (Mâl) Hatun ile evlenerek Ahilerin desteğini sağlamıştır.
Osman Bey, babasından bir aşiret devralmış, oğluna ise bir devlet bırakmıştır.
Osmanlı Devleti’nin Kısa Zamanda Büyümesinin Sebepleri
1.Kurulduğu bölgenin uç bölgesi olması ve Moğol baskısından uzak bulunması.
2.Topraklarının tek elden yönetilmesi (Merkezi yönetim).
3.Fetih hareketleri için gerekli kuvveti kolayca bulabilmeleri.
4.Başarılı bir yerleşim siyaseti izlemeleri.
5.Yönetimin ilk dönemlerde tamamen Türklerin elinde olması.
6.Anadolu Türk beylikleri arasındaki mücadelelere başlangıçta katılmamaları.
7.Hıristiyan Bizans’a karşı gaza ve cihat duygusuyla hareket etmeleri.
8.Kuruluş devri hükümdarlarının üstün özelliklere sahip kişiler oluşu.
Osmanlı Devleti’nin Genel Özellikleri:
Tek bir hanedanın hüküm sürdüğü en uzun ömürlü devlettir.
Türk devletleri içinde en uzun süre yaşayan ve en geniş sınırlara ulaşanıdır.
Türk devletleri içinde merkezi otoritesi en güçlü olanıdır.
Kültür ve uygarlık alanında en ileri olan Türk devletidir.
Mutlak egemenlik haklarını hükümdar kullanır. Ancak, I.Ahmet dönemine kadar veraset yasası belirgin değildir.
Şeriat ile yönetildiğinden teokratik, mutlak egemenlik, haklarını hükümdar kullandığından monarşik devlet yapısı görülür.
Fetih temeline dayandığından askeri; etnik yapı çeşitli olduğundan çok uluslu bir imparatorluktur. Ancak sömürgeci olmamıştır
Osman Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Orhan Bey geçti.
Osman Gazi döneminde başlayan Bursa kuşatması, tekfurun şehri teslimiyle son buldu (1326).
Bir süre sonra Bursa, başkent yapıldı.
Maltepe (Palekanon) Savaşı (1329)
Osmanlılar X Bizans
Sebebi: Osmanlıların Kocaeli Yarımadasındaki fetihleri ve İznik'i kuşatmaları
Savaş: Bizans imparatoru III. Andronikos ile Osmanlı hükümdarı Orhan Bey arasında yapıldı (1329)
Sonuçları ve Önemi:
Savaş, Osmanlıların zaferiyle sonuçlandı. O güne kadar dikkat çekmeyen Osmanlılar ön plana çıktı.
Maltepe savaşından sonra İznik fethedildi, Kocaeli yarımadasının fethi büyük ölçüde tamamlandı.
Adalar Denizi’nde Gazâ’nın Devralınması
Osmanlılar, sınırlarını genişleterek Marmara kıyılarına gelmişlerdi. Ancak donanmaları yoktu.
Bu dönemde Karesioğulları ve Aydınoğulları, Bizans ve Haçlılarla savaşarak gazâ yapıyorlardı.
Karesi Bey'in ölümüyle, oğulları arasındaki taht kavgasından yararlanan Orhan Bey bu beyliği Osmanlı sınırlarına kattı.
Önemi:
Anadolu, Türk birliğinin sağlanması yolunda bir adım atıldı.
Osmanlılar Karesi topraklarına sahip olarak, Marmara kıyılarına ve Çanakkale boğazına ulaştılar.
Osmanlılar Karesi Donanmasına sahip oldular.
Hacı İlbey, Evrenus Bey, Ece Halil gibi değerli Karesi komutanları Osmanlı hizmetine girdiler.
Osmanlılar Rumeli'ye geçmeyi düşünmeye başladılar.
Osmanlı, Aydınoğlu yakınlaşması Umur Bey zamanında oldu.
Adalar Denizi’nde fetih yapan Umur Bey, Osmanlılarla ortak hareket ederek başarılı sonuçlar aldı.
Aydınoğulları, 1390’da Yıldırım Bayezit döneminde Osmanlılara bağlandı.
Önemi:
Anadolu, Türk birliğinin sağlanması yolunda bir adım atıldı.
Adalar Denizi’nde fetih faaliyetleri Osmanlılara geçti.
Rumeli’ye geçiş kolaylaştı.
Türklerin Rumeli'ye Geçişi
Rumeli'ye Geçişi Kolaylaştıran Sebepler:
Osmanlıların Karesi topraklarına ve donanmasına sahip olması
Osmanlıların Hıristiyanlara ait topraklarda cihad ve gazâ yapma ideali.
Türkmenlere yurt bulma ihtiyacı.
Bizans'ın Balkan milletlerine karşı Orhan Bey’den yardım istemesi.
Bizans İmparatoru Kantakuzen Edirne'yi kuşatan Sırp ve Bulgarlara karşı Orhan Bey'den yardım istedi.
Orhan Bey bunun üzerine oğlu Süleyman Paşa'yı yardıma gönderdi.
Edirne'yi kuşatan Sırp ve Bulgarları yenen Süleyman Paşa'nın yardımlarına karşılık Bizans, Gelibolu Yarımadası'ndaki Çimpe kalesini Osmanlılara verdi (1353).
Çimpe kalesi Osmanlıların Balkanlardaki fetihleri için önemli bir üs olmuştur.
Orhan Bey Döneminde Rumeli'deki Fetihler
Orhan bey'in oğlu Süleyman Paşa Gelibolu'yu ele geçirerek Keşan, Malkara, Tekirdağ, Çorlu ve Lüleburgaz'ı fethetmiştir.
Orhan Bey Dönemi
Osmanlıların Rumeli'deki İskân Siyaseti
Fethedilen bölgelere Anadolu’dan Türk göçmenler yerleştirildi. Bundaki amaç göçmenleri yerleşik hayata zorlamak ve fethedilen yerlerin Türkleşmesini sağlamaktı. Bu göç gönüllü ve sürgün olmak üzere iki şekilde gerçekleştirildi.
Göçmenler, iskân yerlerine yakın bölgelerden seçilirdi. İklim şartlarının aynı olmasına dikkat edilirdi.
Göçmen aileler seçilirken özellikle anlaşmazlık içinde olan ailelerden birisi seçilirdi. Bundaki amaç kan davalarını engellemekti.
Göç eden ailelere toprak verilir ve bir süre vergi alınmazdı. Göç edenler yeni yerleşim yerlerini terk edemezlerdi.
Fethedilen yerlerdeki yerli halktan ayaklanma çıkarma ihtimali olanlar başka yerlere göç ettirilirdi.
Bir yerden göçmen alınırken o yerin üretim ve düzeninin bozulmamasına dikkat edilirdi.
İsti’malet sisteminin amacı fethedilen yerlerde Türk nüfusunu arttırmak ve Türk kültürünü yaymaktı.
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de Takip Ettiği İskân Siyasetinin Sonuçları:
Göçebe Türklerin yerleşik hayata geçmeleri sağlandı.
Fethedilen yerlere Türklerin yerleşmesi sağlanarak o bölgenin elde tutulması kolaylaştı.
Fethedilen yerlere Türk-İslam kültürü yayıldı.
Gayrimüslim halka hoşgörülü bir tavır sergilenerek Osmanlıya bağlılıkları sağlandı.
Ç. Bizans’ın Rumeli’den Kuşatılması ve Balkan Kavimleriyle İlk İlişkiler
Bizans-Batı Bağlantısının Kesilmesi
Orhan Bey döneminde Rumeli’deki Türk ilerleyişini durduramayan Bizans, Edirne’ye kadar olan toprakları Osmanlılara devretti.
Orhan Bey, Edirne’nin fethi için hazırlıklar yaparken vefat etti.
Orhan Bey'in ölümüyle yerine oğlu I.Murat (Hüdavendigar) geçti.
Çatalca’ya Kadar Olan Yerlerin Ele Geçirilmesi
Orhan Bey’in ölümünü fırsat bilen Bizans, Osmanlılara saldırdıysa da Çorlu, Lüleburgaz tekrar fethedildi.
Çatalca’ya kadar olan yerler ele geçirildi.
Hacı İlbeyi ve Evrenus Bey’in fetihleriyle; İpsala, Dedeağaç, Malkara ve Dimetoka alındı. Bizans’ın batı ile olan bağlantısı kesildi.
Edirne’nin Fethi (1362)
Edirne fethedilerek daha sonra başkent yapıldı (1365).
Filibe alındı.
İstanbul’un Kuşatılması
İstanbul ilk olarak 1391 yılında Yıldırım Bayezit tarafından kuşatıldı.
Ancak Haçlıların harekete geçmesi üzerine kuşatmayı kaldırıp onları Niğbolu Savaşı’nda mağlup etti (1396).
İstanbul’u ikinci kez kuşattığında ise Doğu’da Timur tehlikesi ortaya çıktı.
Yıldırım Bayezit, anlaşmayı tercih ederek kuşatmayı kaldırdı.
2. Balkanlarda Genişleme
Sırpsındığı Savaşı (1364)
Osmanlılar X Haçlı Orduları (Sırplar, Bulgarlar, Eflaklar, Bosnalılar, Macarlar)
Sebep: Edirne ve Filibe'nin Osmanlıların eline geçmesi Sırp ve Bulgarları rahatsız etmiş, bunların papaya başvurmaları üzerine Balkan Devletlerinden oluşan (Sırp, Bulgar, Macar, Eflak-Boğdan ve Bosnalılar) bir Haçlı ordusu kurulmuştur.
Durum: Haçlı Ordusunu Hacı İlbey komutasındaki bir akıncı birliği ani bir baskın sonucu yok etmiştir.
Önemi: Bu zaferle Balkan Devletleri üzerindeki Macarların etkisi kırılmış, Türklerin Balkanlardaki ilerlemeleri hız kazanmıştır.
Çirmen Zaferi 1371
Osmanlılar X Haçlı Orduları (Çoğunlukla Sırplar ve Bulgarlar)
Türklerin Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak isteyen Haçlılar, Meriç ırmağı kıyında bir kez daha yenildiler.
Rumeli’nin büyük kısmı Türklerin eline geçti.
Bulgar Krallığı Osmanlılara bağlandı.
Kavala, Drama ve Serez alındı.
Ploşnik Bozgunu (1387)
Osmanlılar X Sırplar ve Bosnalılar
Bosna Kralının Karamanoğullarıyla işbirliğini cezalandırmak isteyen I. Murat, Timurtaş Paşa komutasındaki bir orduyu Balkanlara gönderdi. Osmanlı ordusu, Sırp ve Bosna ordusu tarafından pusuya düşürüldü, büyük kayıplar verildi.
Ploşnik olayından sonra Balkanlarda ittifak güçlendi. I. Murat Anadolu beylerinin de desteğiyle Balkanlara yeni bir sefere çıktı.
Kosova Savaşı (1389)
Osmanlılar X Haçlı Orduları (Sırplar, Eflâklar, Bosnalılar, Macarlar)
Sebep: Osmanlıların Balkanlarda ilerleyişini durdurmak için Sırp Kralı Lazar'ın öncülüğünde Haçlı ittifakının kurulması.Sonuç: I. Murat komutasındaki Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı. I. Murat şehit oldu.
Önemi:
Balkanların Türk yurdu olduğu kanıtlandı.
Sırplar, Osmanlı egemenliğine girdiler.
Murat’ın yerine oğlu I. Bayezit geçti. Savaşlardaki ustalığından ötürü ona Yıldırım dendi.
Balkanlardaki ilerleme,
Tırnova (1393), Selanik (1394) fethedildi.
İstanbul kuşatıldı, alınamadı.
Niğbolu Savaşı (1396)
Sebepleri: Kuşatma altında bulunan Bizans'ın Avrupa'dan yardım istemesi,
Macarların Osmanlıların Balkanlar'daki ilerleyişi karşısında papadan yardım istemesi.
Durum: Avrupa Devletlerinin ordularından oluşan (Macar, Fransız, Alman, İngiliz, Polonya, Venedik ve diğerleri) Haçlı ordusunun Niğbolu kalesini kuşatması üzerine, Yıldırım Bayezit İstanbul kuşatmasını kaldırarak, Niğbolu önlerinde Haçlı ordusunu yendi.
Önemi: Bu zaferden sonra Bulgaristan tamamen Türk topraklarına katıldı.
Bu zafer Anadolu Türk Birliğinin sağlanmasında da etkili oldu.
Mısır'daki halife Yıldırım'a "Rum Diyarının Sultanı" unvanını verdi.
Osmanlı-Bizans Antlaşması
İstanbul’u tekrar kuşatan Yıldırım, bu defa Timur tehlikesinin belirmesi üzerine Bizans ile anlaşma imzalayarak kuşatmayı kaldırdı.
Bu antlaşmaya göre:
İstanbul'da Türk Mahallesi kurulacak ve bir cami yapılacak.
Türkler ticaret amacıyla serbestçe İstanbul'a girebilecek.
İstanbul'da Türklerin davalarına bakmak için kadı bulunacak.
Bizans Osmanlı Devletine vergi verecek.
Osmanlıların Anadolu’da Türk Siyasî Birliğini Kurması
Anadolu'da Türk birliğinin sağlama çabaları Orhan Bey zamanında başlatılmış, bu dönemde Karesi beyliği Osmanlılara bağlanmış, Ankara, Ahilerden alınarak Osmanlı topraklarına katılmıştı.
Murat devrinde beyliklerle akrabalık yoluyla dostluk kurulmaya çalışılmış, Germiyano-ğulları’ndan çeyiz olarak bazı topraklar alınmış, Karamanoğulları, düşmanca davranışlarını sürdürünce üzerine sefer düzenlenmiş, Hamitoğulları’ndan para karşılığı bazı topraklar satın alınmıştı.
Yıldırım Bayezit, Anadolu birliğini sağlamak için iki sefer düzenledi. Bu seferler sonucunda: Batı Anadolu'daki beyliklerden Germiyan, Aydın, Saruhan, Menteşe ve Hamitoğullarına son verildi. (1390)
Candaroğullarına son verildi. (1392)
Kadı Burhanettin Beyliği (Eretna devleti) ile yapılan Kırkdilim Savaşı’nda Osmanlı kuvvetleri yenildi. Şehzade Ertuğrul şehit oldu. Kadı Burhaneddin'in Akkoyunlu Devleti’yle yaptığı savaşta ölmesi üzerine bu beyliğin toprakları da Osmanlılara katıldı.
Ankara Savaşı’ndan İstanbul’un Fethine
15. yüzyıl başlarında Osmanlılar doğuda Memlûk ve Timur Devletiyle komşu olmuşlardı.
Timur Çağatay Hanlığına son vererek büyük bir devlet kurmuş, Altınorda devletinin parçalanmasına yol açmıştı.
İran, Irak ve kuzey Hindistan'ı topraklarına katıp, 1400 yılından itibaren Osmanlı topraklarına saldırmaya başlamıştı.
Ankara Savaşı
Savaşın Sebepleri
Yıldırım tarafından toprakları alınan Anadolu Beylerinin Timur'a sığınarak, onu kışkırtmaları
Timur tarafından toprakları alınan Irak hükümdarı Celayiroğlu Ahmet ve Karakoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman'ın Yıldırım'a sığınmaları
Timur'un Çin'e yapacağı sefer öncesinde arkasında güçlü bir devlet bırakmak istemeyişi
Timur'un Osmanlı'dan kabul edilemez istekleri.
Timur, Yıldırım Bayezit'dan Anadolu Beylerinin topraklarını iade etmesini, Celayiroğlu Ahmet ve Kara Yülük Osman'ın kendisine teslim edilmesini, Osmanlı Devletinin kendisine bağlılığını (Timur adına para bastırma, hutbe okutma) bildirmesini istemişti.
Durum: İki ordu arasında savaş, Ankara'da Çubuk ovasında yapıldı. Karatatarların ve Anadolu beylikleri askerlerinin saf değiştirmesi Osmanlı ordusunun savaşı kaybetmesine ve Yıldırım Bayezit'ın esir düşmesine neden oldu.
Ankara Savaşının Sonuçları:
İlk ve son kez bir Osmanlı padişahı savaşta esir düştü.
Osmanlı Devleti 11 yıl sürecek Fetret devrine girdi.
Anadolu Türk birliği yeniden bozuldu, beylikler yeniden kuruldu.
Balkanlar'da Osmanlı ilerleyişi bir süre durdu, hatta bazı topraklar kaybedildi.
Bizans'ın alınması 50 yıl gecikti
Kardeşler Arası Taht Kavgaları (Fetret Devri)
Timur'un asıl amacı kendisine rakip olabilecek büyük bir Osmanlı Devleti'nin oluşmasını engellemekti.
Bu nedenle savaşı kazandıktan sonra Anadolu Beylerinin topraklarını geri vererek, Anadolu Türk birliğini parçaladı.
Osmanlı ülkesini Yıldırım'ın oğullarına bıraktı ve Anadolu’dan çekildi.
Timur'un Anadolu'dan çekilmesinden sonra Yıldırım Bayezit'in 4 oğlu arasında başlayan ve 11 yıl süren taht kavgası dönemine Osmanlı Tarihi’nde Fetret Devri denir.
Kardeşler arasındaki mücadeleyi Çelebi Mehmet kazandı ve Anadolu’da Türk birliğini yeniden sağladı (1413).
Çelebi Mehmet’e Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu da denir.
Fetret Devri’nde Balkanlarda Fazla Toprak Kaybetmememizin Sebebi:
Osmanlının adil ve hoşgörülü yönetimi
Avrupa’daki Yüzyıl Savaşları.
Anadolu’da Siyasî Birlik Yeniden Sağlanıyor
Çelebi Mehmet ikinci kez Anadolu Türk birliğini kurma çalışmalarını başlatmış ve Saruhanoğulları’nı ortadan kaldırmıştır. Aydınoğulları’ndan İzmir’i almış, Karamanoğulları’yla mücadele etmiş, onları barışa zorladı.
Anadolu’da Timur yüzünden kaybedilen toprakları geri aldı (1415).
Şeyh Bedrettin İsyanı
Çelebi Mehmet döneminde meydana gelen bir isyandır.
Şehzade Musa’nın kazaskerliğini yapan daha sonra İznik’te göz hapsinde tutulan medrese âlimi Şeyh Bedrettin Rumeli’ye geçmiş, ortak mülkiyet ve eşitliği savunma iddiasıyla isyan etmiştir.
İsyan bastırılmış Şeyh Bedrettin öldürülmüştür (1420).
Dinî olmaktan öte daha çok sosyal içerikli bir ayaklanmadır.
Şehzade Mustafa İsyanı
Timur’un beraberinde Semerkant’a götürdüğü Şehzade Mustafa, Timur’un ölümünden sonra Anadolu’ya dönerek isyan etmişse de mağlup olarak Bizans’a sığınmıştır.
Mehmet Çelebi’nin 1421’de ölümü üzerine yerine oğlu II. Murat geçti.
Murat, Anadolu’da Türk birliğini yeniden sağlamak için harekete geçti.
Candaroğulları, Menteşe, Hamit, Aydın ve Germiyanoğlu Yakup Bey’in vasiyeti üzerine de Germiyanoğulları Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır.
Karamanoğullarıyla mücadele edildi. Mağlup olan İbrahim Bey affedilerek beyliğinin başında bırakıldı.
4. Balkanlarda Sarsılan Osmanlı Egemenliğinin Pekişitirilmesi
Venedikle Mücadele
Osmanlı’daki taht kavgalarından faydalanan Venedik Dalmaçya kıyılarına yayılmıştı.
Venediklilerle ilk deniz savaşı yapıldı.
Bu tarihten itibaren denizlerde Osmanlı-Venedik rekabeti arttı.
Eflak alındı, Mora, Erdel ve Bosna’da Osmanlı otoritesi yeniden kuruldu.
Düzmece Mustafa Olayı
Taht değişikliğinden istifade ile Bizans’ın kışkırttığı Şehzade Mustafa’nın isyanı bastırılarak öldürülmüştür. (Düzmece Mustafa Olayı/1422).
İsyanı kışkırtan Bizans üzerine gidilerek İstanbul kuşatılmışsa da başarılı olunamamıştır.
Selanik, Venedik’ten alındı (1430).
Balkanlarda bulunan Yanya halkı, II. Murat’a başvurarak Osmanlı egemenliği altına girmek istediler.
1431 yılında Yanya Osmanlılara katıldı.
Bir taraftan Anadolu beylikleriyle mücadele eden Osmanlı Devleti diğer taraftan Balkanlar’da özellikle Erdel beyi Hünyadi Yanoş’un saldırılarını durdurmaya çalışan Osmanlılar, zor durumda kalmıştır.
Bu sebeple barış görüşmeleri yapılır.
1444’te Edirne Segedin Antlaşması imzalanmıştır.
Buna göre;
İki taraf arasında 10 yıl savaş yapılmayacak.
Tuna nehri sınır kabul edilecek.
Sırbistan yeniden kurulacak, fakat Osmanlı’ya vergi verecek
Eflak Macaristan’a bırakılacak, fakat Osmanlı’ya vergi verecektir.
Önemi:
Osmanlıların Haçlılarla imzaladığı ilk önemli antlaşmadır.
Edirne-Segedin Antlaşması sonrasında II. Murat, 12 yaşındaki oğlu II. Mehmet’i (Fatih) tahta geçirmiştir.
Kendisi de Manisa’ya çekilir.
Bu durum yeni bir haçlı ordusunun toplanmasına sebep olmuştur.
Varna Savaşı (1444)
Yeniden ordunun başına geçen II. Murat, Haçlıları büyük bir bozguna uğratmıştır.
Niğbolu’dan sonra toplanan ilk Haçlı ordusudur.
Ankara Savaşı’ndan sonra Osmanlıların eski gücüne ulaştığını gösteren ilk olaydır.
II. Kosova Savaşı (1448)
Sebepleri:Bizans’ın ve papanın kışkırtması
Türkler’i Balkanlar’dan atma düşüncesi
Haçlıların Varna Savaşı’nın intikamını almak istemeleri
Hünyadi Yanoş ve Arnavut beyi İskender Bey’in gayretleriyle yeni bir Haçlı ordusu toplanması
Sonuçları:Osmanlılar büyük bir galibiyet elde etmişlerdir.
Bir dönüm noktası özelliğindedir. Haçlıların son taarruzu, Osmanlıların son savunmasıdır. (II. Viyana kuşatmasına kadar)
Bizans’ın İstanbul’u kurtarmak için Haçlılar’dan yardım alma ümidi sona ermiştir.
Balkanlar’ın kesin bir Türk yurdu olduğu ve Türklerin Balkanlardan atılamayacağı anlaşılmıştır.
1451’de II. Murat’ın ölümüyle II. Mehmet, yeniden tahta geçmiştir.
Fatih ve Fetihler
İstanbul’un Fethi (29 Mayıs 1453)
İstanbul'un Fethinin Sebepleri
Bizans'ın Osmanlı şehzadelerini koruyarak ve kışkırtarak, taht kavgalarına neden olması,
Bizans'ın Osmanlı'ya karşı düzenlenen Haçlı seferlerini teşvik etmesi,
Osmanlı toprak bütünlüğünü bozan bir konumda olması
İstanbul'un boğaza hâkim bir konumda olması ve bu yüzden Karadeniz Akdeniz suyolunun anahtarı konumunda olması.
Hz. Peygamberin övgüsüne kavuşabilmek.
Osmanlıların Fetih İçin Yaptığı Hazırlıklar
Bizans'a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı’nı (Boğazkesen) yaptırdı.
Bizans'a Balkanlardan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi.
Surlara karşılık, Şahi adı verilen büyük toplar döktürdü.
Haliçteki zincire karşılık gemileri karadan yürüterek Haliç'e soktu.
İstanbul, 53 günlük bir kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453’te fethedildi.
İstanbul'un Fethini Kolaylaştıran Nedenler
Bizans ordu ve donanmasının zayıf oluşu,
Kuşatma sırasında Avrupa'dan yardım alamaması.
Not:
Bizans kuşatma sırasında sadece Venedik ve Cenevizlilerden yardım alabilmiştir.
Cenevizliler kuşatma sırasında ticari kaygılarından dolayı hem Osmanlılara, hem de Bizans'a yardım etmişlerdir.
İstanbul’un Fethinin Dünya Tarihi Bakımından Sonuçları
Venedik ve Ceneviz ticareti olumsuz yönde etkilenmiştir.
Bin yıllık Bizans imparatorluğu tarihe karışmıştır.
Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ başlamıştır.
İstanbul'dan kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuşlardır.
Feodalite (derebeylik) sistemi çözülmeye başlamıştır.
İstanbul'un Fethinin Türk Tarihi Bakımından Sonuçları
Osmanlı Devleti Yükselme dönemine girmiştir.
Başkent Edirne'den İstanbul'a taşınmıştır.
Osmanlı toprak bütünlüğü sağlanmıştır. Osmanlı'nın Anadolu-Rumeli geçişi kolaylaşmıştır.
Osmanlı toprakları arasında sürekli sorun çıkaran bir fitne yuvası ortadan kaldırılmıştır.
Karadeniz-Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılara geçmiştir.
Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuşmuştur.
Bizans’ı Diriltme Umutlarının Söndürülmesi
Bizans’ın fethi sonrası Bizans imparatorluk ailesi, Mora’ya kaçmıştı.
Ayrıca, Trabzon’da da Rum Devleti vardı.
Her iki bölgede de Bizans’ın yeniden diriltilmesi mümkün olabilirdi. Bu sebeple, Fatih
Mora’yı (1460) ve Trabzon’u (1461) ele geçirdi.
Böylece, Bizans’ın yeniden kurulma umudu kalmadı.
Balkanlarda Fetihlerin Devam Ettirilmesi
Sırbistan’ın Fethi (1459)
Eflak’ın Osmanlılara bağlanması (1462)
Bosna – Hersek (1463-1465)
Boğdan’ın Osmanlılara bağlanması (1476)
Arnavutluk’un Fethi (1479)
Anadolu’da Egemenlik Mücadelesi
1459’da Cenevizliler’den Amasra alınmıştır.
1460’da Candaroğulları’ndan Sinop alınmıştır.
1461’de Trabzon Rum İmparatorluğu’na son verilmiştir.
1466’da Karamanoğulları’ndan Konya ve Karaman alınmıştır.
1473’de Akkoyunlular’la Otlukbeli Savaşı yapılmıştır.
Otlukbeli Savaşı (1473)
Sebepleri
Fatih’in Trabzon’u ele geçirmesi
Karamanoğulları beylerinin Uzun Hasan’a sığınması
Uzun Hasan’ın kendisini Timur gibi görmesi
Her iki hükümdarın da Anadolu’ya hâkim olmak istemesi
İki hükümdarda da cihan hâkimiyeti düşüncesi olması
Akkoyunlular’ın Tokat’ı yağmalamaları
Savaşta teknik üstünlüğe sahip olan Osmanlılar galip gelmiş, Akkoyunlular yıkılış sürecine girmişler ve Osmanlı için bir tehlike olmaktan çıkmışlardır. Doğu Anadolu toprakları Osmanlı nüfuzu altına girmiştir.
Fatih’in Anadolu’daki faaliyetlerinin temel sebebi Anadolu Türk birliğini sağlamak istemesidir.
Denizlerde Kazanılan Başarılar
Ege Adalarının Fethi
Limni, Eğriboz, Taşoz, Semadirek, İmroz, Midilli gibi adalar fethedildi.
Rodos’un Kuşatılması RodosAdası, Sen-Jan (Saint-Jean) şövalyelerinin elindeydi. Bunlar, ege’de korsanlık yapıyor, Osmanlı Devleti’ni huzursuz ediyorlardı. Mesih Paşa tarafından kuşatıldı, ama alınamadı (1480).
Osmanlı-Venedik Savaşları (1463-1479)Fatih’in gerçekleştirdiği faaliyetler Venedik’in ticaretine zarar vermiş özellikle denizlerdeki ve Balkanlar’daki fetihler 16 yıl süren savaşlara sebep olmuştur. Karada genellikle Osmanlılar, deniz de ise genellikle Venedikliler üstün gelmiştir.
1479’da yapılan İmtiyazlar Antlaşması’na göre;
Her iki taraf aldıkları yerleri geri verecek
Kroya ve İşkodra kaleleri Osmanlılar’da kalacak
Arnavutluk, Mora, Dalmaçya kıyılarının bir kısmı Venediklilere bırakılacak
Venedikliler yıllık vergi ve savaş tazminatı ödeyecektir.
Buna karşılık;
Venedikliler İstanbul’da balyoz (elçi) bulundurabilecekler.
Venedikliler Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler
Osmanlı ülkesinde yaşayan Venedikliler’in davalarına kendi hâkimleri bakacak.
Venedik bayrağı taşıyan gemilere saldırılmayacaktır.
İlk imtiyazlar (kapitülasyonlar), Fatih tarafından ticareti geliştirmek ve Hıristiyan birliğini parçalamak amacıyla Venediklilere verildi.
Kırım’ın Fethi
Kırım’ın fethiyle Karadeniz ticaret yolları denetim altına alınmış, bu durum coğrafi keşiflere sebep olmuştur. Ayrıca Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir (1475).
Yunan Adalarının Fethi
Kefalonya, Ayamavra, Zenta adaları fethedildi (1479).
Otronto’nun Fethi
Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma, İtalya’nın Otranto kalesi fethetmişse de (1480), Fatih’in ölmesiyle başlayan taht kavgaları yüzünden gerekli yardım yapılamadığı için tekrar kaybedilmiştir.
Fatih’in Fetih Stratejisi:
Karadeniz ticaretine egemen olmak,
Anadolu Türk birliğini sağlamak,
Anadolu'da faaliyet gösteren devletleri etkisiz kılmak,
Ege ve Akdeniz ticaretine egemen olmak,
Bizans'ın yeniden dirilmesini önlemek,
Katolik Roma'yı ele geçirmek.
Cem Sultan Olayı
Fatih’in ölümünden sonra çocukları Cem ve Bayezit arasında taht kavgası başladı. Cem Sultan II. Bayezit’a karşı Memlûkler’in de kışkırtmasıyla birkaç kez taht mücadelesine girişmişse de mağlup olarak Rodos şovalyelerine sığınmış ve onlar tarafından papaya götürülmüştür. Böylece olay uluslararası bir sorun haline gelmiştir.
Cem Olayının Sonuçları ve Osmanlı Devletine Etkileri:
Cem'in Hıristiyanların eline geçmesi, batılı devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmasına neden olmuştur.
Osmanlıların batıdaki fetihlerinin durmasına neden olmuştur.
Cem Sultan’ın Memlûklere sığındığı dönemde bu devlet tarafından padişah gibi karşılanıp, himaye görmesi, Osmanlı-Memlûk ilişkilerinin daha da bozulmasına sebep olmuştur.
Papa'nın bakım masrafı diye yüklü miktarda para alması Osmanlı maliyesini zayıflatmıştır.
Bu olay, II. Bayezit'in Safevî tehlikesine karşı gereken önemi vermemesine neden olmuştur.
Bu olaydan dolayı Endülüs Emevileri’ne gereken yardım yapılamamıştır.
II. Bayezit döneminin sönük geçmesine sebep olmuş,
Papa ve Avrupa tarafından baskı unsuru olarak kullanılmıştır.
İslâm Dünyası Liderliğine (II. Bayezit ve Yavuz Dönemleri)
Kardeşi Cem Sultan’la giriştiği taht mücadelesini kazanan II. Bayezit Osmanlı Devleti’nin başına geçti.
Osmanlı-İran İlişkileri
Şah İsmail, 1502’de Akkoyunlu Devleti’ni yıkarak Safevi Devleti’ni kurmuştu. Devlet, Şiî mezhebine bağlıydı.
Şah İsmail, Anadolu’ya gönderdiği adamlar ile Şiîliği yaymak ve Anadolu’da Osmanlı hâkimiyetini yıkmak için isyanlar çıkartmıştır. Bu isyanlardan Şahkulu İsyanı uzun süre bastırılamamıştır (1511).
Şahkulu İsyanı’nı bastırmada II. Bayezit’in yetersizliği ortaya çıkmış, bu da taht değişikliğine zemin hazırlamıştır.
II. Bayezit, tahtı büyük oğlu Ahmet’e bırkmak istediyse de, yeniçerilerin baskısı sonucu padişahlığı, Yavuz Sultan Selim’e devretmek zorunda kaldı.
Taht mücadelesinin bitmemesi üzerine kardeşleri Korkut ve Ahmet öldürüldüler.
Çaldıran Savaşı
Şah İsmail’in Anadolu’da Şiiliği yayması ve isyanlar çıkartması karşısında İran üzerine bir sefer düzenleyen Yavuz, Çaldıran’da teknik üstünlüğünün de etkisiyle büyük bir zafer kazanmıştır (1514).
Sonuçları
Şah İsmail ailesini ve hazinesini bırakarak canını zor kurtarmıştır.
Belli bir süre için Safevi tehdidi ve Şii tehlikesi önlenmiştir.
1515 Turandağ Savaşı’yla Dulkadiroğulları’na son verilmiştir.
Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlanmıştır.
Memlûklerle sınır komşusu olunmuştur.
Osmanlı-Memlûk İlişkileri (1485-1491)
İlişkilerin Bozulma Sebepleri
Fatih zamanından beri devam eden Hicaz suyolları sorunu
Cem Sultanı kışkırtmaları
Ramazan ve Dulkadiroğulları beylikleri üzerinde hâkimiyet mücadelesi
Karamanoğullarını desteklemeleri
Hindistan’dan gönderilen hediyelere Memlûkler’in el koymaları,
Savaşlardan kesin bir sonuç alınamamış, Tunus hükümdarının araya girmesiyle barış yapılmıştır.
Osmanlılar, aldıkları Çukurova’yı Memlûklere bıraktılar.
Osmanlı-Memlûk Savaşları (1516-1517)
Sebepleri
Memlûkler’in Safeviler ile işbirliği yapması
Ramazanoğulları üzerinde Hâkimiyet mücadelesi
Yavuz’un İslam dünyasında birliği sağlamak istemesi
Baharat yolunu ele geçirmek istemesi
Sonuçları
1516 Mercidabık Savaşı’nda Kansu Gavri mağlup edilerek Suriye, Filistin ve Kudüs, 1517 Ridaniye Savaşı’nda Tomanbay mağlup edilerek Mısır ve savaşılmadan Hicaz ele geçirilmiştir.
Memlûklüler yıkılmıştır.
Halifelik Osmanlılar’a geçmiştir.
Osmanlı devlet yönetiminde dini özellik önem kazanmış, teokratik bir yapıya kavuşmuştur.
Çok büyük ganimetler elde edilmiş ve hazine altınla dolmuştur.
Baharat yolu Osmanlıların eline geçmiştir.
Abbâsi halifesi ve kutsal emanetler Osmanlı koruyuculuğuna geçmiş ve İstanbul’a getirilmiştir.
İslam dünyasında birlik sağlanmıştır.
Venedikliler, Kıbrıs için Memlûkler’e ödediği vergiyi Osmanlı’ya ödemeye başlamışlardır.
Kıbrız, Girit ve Rodos hariç Doğu Akdeniz Osmanlı egemenliğine geçti.
Türk Denizciliğinin Yükselmesi ve Denizlerde Egemenlik Mücadelesi
Osmanlı denizciliği Fatih’te itibaren gelişme gösterdi.
Osmanlı donanması, II. Bayezit’le birlikte önemli bir güç haline geldi.
Kemal Reis, Burak Reis gibi denizciler yetişti.
İstanbul, İzmit ve Gelibolu’da tersaneler açıldı.
Kili ve Akkerman fethedildi (1484).
Modon, Koron, Navarin ve Lepanto kaleleri alındı (1499).
Endülüs’te (İspanya) bulunan Müslümanlar ve Yahudiler, II. Bayezit zamanında Hıristiyanların katliamından kuratarılarak bölgeden uzaklaştırıldılar (1492).
Osmanlılar Zirvede (Kanuni ve Sonrası)
Avrupa’da Genişleme
Osmanlı-Macar İlişkileri
Belgrat’ın Fethi (1521): Orta Avrupa’nın kapıları Osmanlılar’a açılmıştır.
Mohaç Meydan Muharebesi (1526): Macar kralı Layoş’un Şarlken ve Ferdinand’a güvenerek Osmanlı aleyhine çalışması üzerine sefere çıkan Kanuni, Mohaç’ta Macaristan ordusunu imha etmiştir. Erdel beyi Yanoş, Macar kralı yapılmış, Macaristan Osmanlı’ya bağlanmış, bu durum Osmanlı-Avusturya ilişkilerinin bozulmasına neden olmuştur.
Osmanlı-Avusturya İlişkileri
Viyana Kuşatması (1529): Ferdinand’ın Yanoş’un krallığını kabul etmeyerek saldırması üzerine Kanuni yeni bir sefere çıkmıştır. Ferdinand karşısına çıkmayınca Viyana’yı kuşatmış, fakat ordunun hazırlıksız olması ve mevsimin geçmesi nedeniyle başarılı olunamamıştır.
Almanya Seferi (1532):
Ferdinand’ın tekrar Macaristan’a saldırması üzerine meseleye köklü çözüm bulmak amacıyla Kanuni, Şarlken üzerine sefere çıkmıştır. Karşısına hiçbir ordu çıkmamıştır. Ferdinand’ın barış teklifini İran sorunu yüzünden kabul etmiştir.
1533 İstanbul Antlaşması’na göre;
¨ Ferdinand, Yanoş’un Macar krallığını kabul edecek.
¨ Avusturya kralı protokolde Osmanlı sadrazamına eşit sayılacak
¨ Barış süresi Avusturya’ya bırakılacak.
¨ Avusturya yıllık vergi ve tazminat ödeyecek.
Not:
Avusturya ile yapılan ilk antlaşmadır. Osmanlılar Avusturya’ya üstünlüğünü kabul ettirmiştir.
Macaristan’ın Osmanlı Topraklarına Katılması (1541):
Ferdinand, Yanoş’un oğlu Sigismund’un Macar krallığını kabul etmeyerek saldırınca sefere çıkan Kanuni Macaristan’ı 3 parçaya bölmüştür. Asıl Macaristan Budin eyaleti olarak Osmanlı’ya katılmış, Erdel, Sigismund’a, Macaristan’ın küçük bir bölümü de vergi karşılığında Avusturya’ya bırakılmıştır.
Zigetvar Seferi (1566):
Ferdinand’ın yerine geçen oğlu Maximilyen’in saldırıso üzerine Kanuni 13. Ve son seferine çıkmıştır. Kale fethedilmeden bir gün önce ölmüş, kalenin fethini gerçekleştiren Sokullu Mehmet Paşa sefere devam etmeyerek geri dönmüştür.
c. Osmanlı-Fransız İlişkileri
Kanuni, Şarlken’in Avrupa’da tek güç olmasını engellemek amacıyla bir taraftan Reform hareketlerini desteklerken diğer taraftan yaptığı seferlerle Fransa Kralı Fransuva’yı kurtarmış ve tahta Şarlken karşısında güçlü tutabilmek için ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir. 1535 Kapitülasyon Antlaşması’na göre;
Fransızlar Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler.
Fransız tüccarlardan düşük gümrük vergisi alınacak.
Osmanlı ülkesinde yaşayan Fransızlar’ın kendi aralarındaki davalara Fransız hâkimler bakacak.
Osmanlı ile olan sorunlarda ise davalara Osmanlı mahkemeleri bakacak, fakat tercüman bulundurabilecekler.
Aynı haklardan Osmanlı Devleti de yaralanabilecek.
Bu antlaşma iki hükümdar hayatta kaldığı sürece devam edecektir.
ç. Doğu Avrupa’da Gelişmeler
Lehistan’ın Osmanlı Himayesine Girmesi (1575):
Erdel Prensi’ni kral seçtiren Sokullu, böylece Lehistan’ı himaye altına almıştır.
d. Avrupa Devletlerinin Siyasal İlişkilerinde Osmanlı Devleti’nin Rolü
e. Sokullu’nun Türk ve İslâm Dünyası ile İlişkileri
Don - Volga Kanalını Açma Projesi:
Sebepleri:Rusların Karadeniz’e inmelerini ve Kırım’a saldırmalarını önlemek.
Kafkas hanlıklarını Hâkimiyet altına almak.
Orta Asya Türkleri’yle doğrudan irtibata geçmek.
İpek yolunu canlandırmak.
İran’ı kontrol altında tutmak amacıyla gerçekleştirilmek istenmişse de tamamlanamamıştır.
Not:
Ayrıca bu dönemde gündeme gelen Süveyş ve Marmara kanal projeleri de gerçekleştirilememiştir.
2. Akdeniz’de Üstünlük Sağlanıyor
Rodos’un Fethi (1522): Konumu çok önemli olan bu adanın fethiyle Ege Denizi’nin güvenliği büyük ölçüde sağlanmıştır.
Cezayir’in Alınması (1533): Barbaros’un Kaptan-ı Derya olması ile savaşılmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Preveze Deniz Zaferi (1538): Şarlken’in oluşturduğu Andrea Dorya komutasındaki haçlı donanması mağlup edilmiş, Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.
Nis Seferi (1543): Fransa’ya yardım amacıyla mücadele edilmiştir.
Trablusgarb’ın Fethi (1551): Şarlken’in kontrolündeki Sen Jan Şovalyeler’inden Turgut Reis tarafından alınmıştır.
Cerbe Savaşı (1559): Turgut Reis’in Andrea Dorya ile yaptığı büyük bir deniz savaşıdır. Böylece İspanyollar’ın elindeki Cerbe adası alınmıştır.
Malta Kuşatması (1565): Akdeniz’de korsanlık yapan Sen-Jan Şövalyeleri’nin elindeki ada kuşatılmışsa da Turgut Reis’in şehit düşmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştır.
Sakız Adası’nın Fethi (1568):
Cenevizlilerden Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Not: Ege’deki Türk hâkimiyeti pekişmiştir.
Yemen’in Fethi (1568-1570) : Koca Sinan Paşa yeniden almıştır.
Kıbrıs’ın Fethi (1571): Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Kıbrıs'ın fethine, Avrupa devletlerini aleyhimize birleştirebileceği düşüncesiyle karşı idi.
Sokullu’nun karşı çıkmasına rağmen II. Selim, Kıbrıs'ın fethine karar verdi.
Vezir Lala Mustafa Paşa serdarlığa, Piyale Paşa donanma komutanlığına getirildi.
1570'te başlayan savaşlar sonucu Kıbrıs, 1571'de fethedildi.
Kıbrıs'ın Fethi’nin Nedenleri
Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlama düşüncesi
Kıbrıs'ın jeopolitik yönden çok önemli bir konumda bulunması ve zengin bir ada olması
Kıbrıs'ta üslenen şövalyelerin, korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırması
Venediklilerin Kıbrıs için ödedikleri vergiyi kesmeleri
Kıbrıs'ın Osmanlı egemenliğindeki Anadolu, Mısır ve Suriye sahillerine yakın olması
Kıbrıs'ın Fethi’nin Sonuçları
Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.
Mısır yolunun güvenliği sağlandı.
Anadolu'yu savunmak üzere bir iç savunma hattı oluşturuldu.
Akdeniz'deki Osmanlı egemenliği pekiştirildi.
Venedikliler Doğu Akdeniz'den çıkarıldı.
İnebahtı deniz savaşına sebep oldu.
İnebahtı Savaşı (1571)
Sebep: Kıbrıs'ın fethi, Avrupa devletlerini yeniden harekete geçirdi.
Papa'nın kışkırtması ile İspanya, Malta, Venedik ve diğer İtalyan devletleri birleşerek bir Haçlı donanması oluşturdular.
İki donanma İnebahtı Körfezi'nde karşılaştı.
Don Juan komutasındaki Haçlı donanması, İnebahtı'da Osmanlı donanmasını bozguna uğratarak gemilerini yaktı (1571).
Yenilginin Sebebi:
Bu yenilgide, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın denizcilerle değil, kara askerleriyle savaşa katılarak taktik hatası yapması önemli rol oynadı.
Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa'nın denizcilik tecrübesinin olmaması ve Osmanlı donanmasının savaşa hazır olmaması Osmanlıların savaşı kaybetmelerine neden oldu (1571).
Şiddetli çarpışmalardan sonra Kaptan-ı Derya Ali Paşa ve beraberindekiler şehit düştü.
Osmanlı donanması beklemediği bir darbe aldı ve çok sayıda gemisi batırıldı.
Sonuçları:
Savaşın sonunda Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa, gemilerini kurtararak İstanbul’a getirdi.
Bu başarısından dolayı Uluç Ali Paşa, Kılıç unvanı ile kaptanıderyalığa getirildi.
İnebahtı Deniz Savaşı'nda kaybedilen donanmanın yerine, kısa zamanda daha güçlü bir donanma hazırlandı.
Donanmaya yapılan bu büyük harcama Osmanlı ekonomini oldukça zora soktu.
Venedik ile Barış (7 Mart 1573):
1572'de Akdeniz'e açılan Osmanlı donanmasına karşı koyamayan Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar.
Vergi ödemeyi ve Kıbrıs’ın Osmanlı toprağı olduğunu kabul ettiler.
Bununla beraber İnebahtı faciasından sonra kaybedilen binlerce denizciyi yerine getirmek kolay olmamış ve tecrübesiz, leventlerden teşkil edilen yeni donanma Osmanlı'ya Akdeniz'de eski kudretini kazandıramamıştır.
Artık Avrupa siyasetini yönlendirecek ve ticaret yollarını hâkimiyet altına alacak Hint Seferleri gibi büyük projelere de edilmemiştir.
Tunus’un Fethi (1574):
Tunus, Kanunî zamanında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından alınmış, ancak bir süre sonra İspanyolların eline geçmişti.
Bulunduğu coğrafî konumuyla stratejik yönden büyük öneme sahipti.
II. Selim döneminde Tunus'un fethine karar verildi.
Sinan Pasa ve Kaptanı derya Kılıç Alî Paşa komutasındaki kuvvetler 1574'te Tunus'u fethetti.
Tunus, bir beylerbeylik durumuna getirildi.
Vadi’üs Seyl Savaşı:
Fas Osmanlı himayesine girmiş, Kuzey Afrika’nın fethi tamamlanmış, Portekizliler denizlerdeki üstünlüklerini İngilizlere kaptırmışlardır.
Fas Sultanlığı’nın Osmanlı himayesine girmesi (1576)
Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı arasında ilk ilişkiler Kanuni döneminde başladı.
Taraflar arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti'nin Cezayir'deki gücü ile orantılı olarak gelişme gösterdi.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında Fas'taki iç mücadelelere karışan Osmanlı Devleti, Abdülmelik'e yardım ederek Fas Sultanı olmasını sağladı. (1576)
Sebepleri:
Fas’ın Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na çıkış kapısı olan Cebelitarık Boğazı'nı kontrol etmesi.
Fas Sultanlığı’nın, Cezayir'in güvenliği yönünden büyük öneminin bulunması
Kuzey Afrika kıyalarının fethi tamamlandığı sırada Fas Sultanlığı'nda taht kavgası başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından; bazıları da Osmanlı Devleti'nden yardım istediler.
Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşayı, Fas Sultanlığına yardıma gönderdi. Ramazan Paşa, Fas'a giderek orayı egemenliği altına almak isteyen Portekiz kralını Vadi-üs Sebil Savaşı'nda yendi (1578).
Önemi ve Sonuçları:
Bu zaferle Fas, Osmanlı himayesine alınmış oldu.
Bu savaşın sonunda Portekiz Krallığı, İspanya tarafından ele geçirildi.
Bu savaştan sonra Portekizliler Hint Deniz Yolu üzerindeki etkinliklerini İngiltere ve Hollanda'ya kaptırdılar.
Mısır'dan Fas'a kadar bütün Kuzey Afrika, Osmanlıların yönetimi ve denetimi altına girdi. Kuzey Afrika’da fetihler tamamlandı.
Not: Fas 50 yıl Osmanlı himayesinde kaldı ve 1830'da Cezayir'in Osmanlı Devleti'nden ayrılmasıyla ilişkiler kesildi. Osmanlı Devleti Fas'ı hiçbir dönemde topraklarına katmadı.
3. Doğuda Gelişmeler
Osmanlı-İran İlişkileri
Kanuni’nin Avrupa’daki meşguliyetinden faydalanmak isteyen İranlılar sınırda karışıklıklar çıkarınca Kanuni İran üzerine 3 sefer düzenlemiştir. Son seferinde kışı Amasya’da geçirerek ertesi yıl İran’ı ortadan kaldırmayı düşünmüşse de gönderilen elçilerle bir antlaşma yapılmıştır.
1555 Amasya Antlaşmasına göre;
Bağdat, Nahçivan, Erivan ve çevresi Osmanlı’ya katılmıştır.
Not: İran ile yapılan ilk resmi antlaşmadır.
1577 - 1590 Savaşları
Sınırlardaki karışıklıklar yüzünden yeniden başlayan savaşlar uzun süre devam etmiş, Osmanlı’nın galibiyeti ile sonuçlanmıştır.
1590 Ferhat Paşa (İstanbul) Antlaşması’na göre Nahcivan, Azerbaycan ve çevresi Osmanlı’ya bırakılmış, sınırlar Hazar Denizi’ne kadar ulaşmıştır.
Nedenleri
İran'da Şah Tahmasb'ın oğlu Şah İsmail, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki barış antlaşmalarına riayet etmemiş ve Osmanlıya bağlı bazı emirleri kendi tarafına çekmeyi başarmıştı.
Osmanlı hükümeti, Van Beylerbeyine talimat vererek orada huzurun sağlanmasını istemişti.
İran'ın Luristan valisinin Osmanlı devletine sığınması gergin olan ilişkileri iyice bozdu.
Bu arada Şah İsmail ölmüş, İran'da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanılmasını isteyen Van Beylerbeyi, İran'a saldırılması gerektiğini bildirdi.
Osmanlı Devleti’nin Kafkasya taraflarına ulaşmak, Kırım ve doğu Türk dünyasıyla bağlantı kurmak ve İran'ı kuzeyden baskı altına alma düşüncesi.
Sokullu Mehmet Paşa, savaş taraftarı değildi ama yönetimde etkin olan Sinan Paşa ve Lala Mustafa Paşa İran seferine başkomutan olmak istiyorlardı. Sokulu, Kanunî döneminde çekilen güçlükleri ve İran'ı elde tutmanın zorluğunu belirttiyse de padişah üzerindeki etkisi azaldığından, savaş açılmasına engel olamadı
III. Murat, İran'a savaş açılmasına karar verdi (1578).
İran üzerine gönderilecek ordunun komutanlığına Lala Mustafa Paşa getirildi.
Sokullu’ya rağmen başlatılan İran savaşının ilk evresi 1577–1589 yılları arasında on iki yıl sürdü.
Özdemiroğlu Osman Paşa komutasındaki Türk birlikleri İran kuvvetlerini Çıldır'da yendi.
Osmanlı orduları, savaşın ilk yıllarında başarı kazandılar ve Hazar Denizi'ne kadar ilerlediler.
Meşale Savaşı'nda Osmanlılar kazandı. Ardından yapılan bir seferde Osmanlı ordusu Azerbaycan ve İran'a girdi.
Bu savaştan sonra tüm Gürcistan fethedildi.
Tiflis Osmanlı vilayeti durumuna getirildi(1578).
Aynı yıl Şirvan da Osmanlı topraklarına katıldı.
Şah II. İsmail’in yerine geçen Şah Abbas barış istedi.
Sonuç: İki ülke arasında Ferhat Paşa (I. İstanbul) Antlaşması yapıldı (1590).
Maddeleri:
Tebriz, Karabağ, Gence, Gürcistan ve Luristan Osmanlılara bırakıldı.
Önemi:
Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, doğuda en geniş sınırlarına ulaşmış oldu.
Osmanlı Devleti sınırlarını doğuda Hazar Denizi'ne kadar genişletti.
KANAL PROJELERİ
Don Volga ve Süveyş Kanallarının Açılması Girişimleri (1569):
Selim döneminde, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşanın gerçekleştirmeye çalıştığı önemli işlerden biri de Don ve Volga ırmaklarını bir kanal ile birleştirmek istemesidir. Don ve İdil nehirlerinin birbirlerine en fazla yaklaştığı yerde 10 km.lik bir kanal açarak Karadeniz ve Hazar denizinin birbirine bağlanması amaçlanmıştır.
Don - Volga Kanalı Projesi'nin Amaçları:
Kafkasya bölgesine egemen olmak
Orta Asya Türkleri ile ilişki kurabilmek.
Rusya'nın güneye inmesini ve büyümesini engellemek
İran Savaşlarında donanmayı Hazar Denizi'ne geçirerek İran'ı doğudan da sıkıştırmak
İpek Yolu'nun canlanmasını sağlamak
Altınordu Devleti’nin devamı olan Kazan ve Ejder hanlıkları Osmanlı egemenliğine alınacak
Don - Volga Kanalı Projesi'nin Başarısız Olmasının Sebepleri:
Kırım Hanı’nın projeye taraftar olmaması
Gönderilen askerlerin yetersizliği
Rusların saldırıları
Şiddetli soğuklar
Süveyş Kanalı Projesi'nin Amaçları:
Akdeniz ticaretini canlandırmak.
Baharat Yolu'nu Akdeniz'e çevirerek bu yola yeniden işlerlik kazandırması
Güney Asya'daki Müslümanlar üzerindeki Avrupalı baskısını kaldırmak
Portekiz'in Hint Okyanusu'ndaki faaliyetlerini önlemek
Asya ile yapılan ticaret Osmanlı topraklarından geçecekti. Osmanlı Devleti'ni ekonomik bakımdan da güçlendirecekti.
İlk olarak Yavuz döneminde gündeme gelen Akdeniz ile Kızıldeniz'in birleştirilmesi projesi 1568'de kanalın açılacağı bölgede incelemeler yapılmış, fakat Sokullu Mehmet Paşayı çekemeyenlerin engellemeleri nedeniyle, bu düşünce de gerçekleştirilememiştir. Süveyş Kanalı 1869 yılında İngiltere tarafından açılmıştır.
Karadeniz - Marmara Projesi
Sokullu Mehmet Paşa İznik Gölü, Sapanca Gölü ve Marmara denizi arasında bağlantı kurarak Marmara ve Karadeniz’i birleştirmek istemiştir. Mimar Sinan bu işle görevlendirildi ise de proje sonuçsuz kalmıştır.
b. Hint Okyanusu’nda Üstünlük Sağlama Mücadelesi
Hint müslümanlarının yardım isteği, bölgedeki Portekiz üstünlüğüne son vermek, Kızıldeniz’de yeniden üstün konuma gelebilmek için 4 sefer düzenlenmiştir. 1638 - Hadım Süleyman Paşa, 1551 - Piri Reis, 1552 - Murat Reis, 1553 - Seydi Ali Reis seferleri gerçekleştiren kaptanlardır.
Sefere gereken önemin verilmemesi, Osmanlı kaptanların tecrübesizliği, donanmanın okyanuslara dayanıklı olmaması ve Hint müslümanlarından gerekli desteğin alınamaması üzerine seferlerde istenilen başarı sağlanamamıştır. Yemen, Aden, Arap yarımadası, Maskat çevresi hâkimiyet altına alınmış, Kızıldeniz’deki Portekiz üstünlüğüne son verilmiş, Kızıldeniz, Basra Körfezi Osmanlı denetimine girmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder