A- BUNALIMLAR VE ÜSTÜNLÜĞÜ KORUMA ÇABALARI
İÇ ÇALKANTILAR VE İSYANLAR
a- İsyanların Sebepleri:
Bazı padişahların ve devlet adamlarının yeteneksiz olmaları.
Tımar sisteminin bozulması, tarım ve hayvancılığın gerilemesi.
Üretimin azalması, paranın değer kaybetmesi, fiyatların yükselmesi.
Avrupa’daki bilim ve teknik alandaki gelişmelere ayak uydurulamaması.
b- İstanbul İsyanları:
Yeniçeriler ve sipahiler, maaşlarının yetersizliği yüzünden ayaklanmışlardır. Bu ayaklanmalarda padişah II. Osman 1622’de yeniçeriler tarafından öldürülmüştür. IV. Mehmet zamanında da birçok devlet adamı Sultanahmet Meydanı’ndaki çınar ağacına asılmışlardır. Bundan dolayı bu olaya Çınar Vak’ası (Vak-a’i Vakvakiye) denilmiştir.
c- Taşra İsyanları:
Bu ayaklanmalar Anadolu’da çıkmıştır. İlk ayaklanan kişinin adı Celal olduğu için Anadolu’da çıkan ayaklanmalara “Celali İsyanları” denilmiştir.
Bu isyanların sebepleri, vergilerin yükseltilmesi, kadılar ile sancak beylerinin davranışları, İran ve Avusturya ile yapılan savaşların etkisidir.
Bu isyanlar neticesinde Osmanlı Devletinin merkezi otoritesi çöktü. Üretim azaldı. Devlete güven kalmadı.
d. Eyalet İsyanları:
Osmanlı’dan ayrılmak isteyen eyaletlerde ortaya çıkan isyanlar. Eflak, Boğdan, Yemen isyanları gibi…
2- 17. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİNİN DIŞ SİYASETİ:
Osmanlı-İran Münasebetleri:
Osmanlı Devleti ile İran arasındaki savaşlar 1603 yılında tekrar başladı. Bu savaşlara IV. Murat zamanında 1639 yılında yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile son verildi. Bugünkü Türkiye – İran sınırı da bu antlaşmaya göre belirlenmiştir.
Osmanlı-Lehistan Münasebetleri: 1672 yılında Lehistan ile yapılan savaş sonucunda Bucaş Antlaşması yapıldı. Bu antlaşma Osmanlı Devletinin toprak kazandığı son antlaşmadır.
Osmanlı-Avusturya Münasebetleri:
1593 Yılında Avusturya ile başlayan savaşlara 1606 yılında Zitvatoruk Antlaşması ile son verildi. Bu antlaşma ile Osmanlı Devletinin Avusturya üzerindeki üstünlüğü sona ermiştir.1683 Yılında Avusturya’nın Macarlara baskı yapması, Macarların da Osmanlı Devletinden yardım istemesi üzerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Viyana’yı kuşattı. Ancak Avusturya’ya yardıma gelen Haçlı Ordusu karşısında Osmanlı Ordusu yenildi.
Viyana bozgunundan sonra Avusturya, Lehistan, Malta, Venedik Osmanlılara karşı “Kutsal İttifak” kurdular. Daha sonra bu ittifaka Rusya da katıldı. Bu devletlerle 1697 de yapılan savaşı Osmanlı Devleti kaybetti. 1699 Yılında Karlofça Antlaşması imzalandı.
Önemleri:
Viyana Bozgunu ile Avrupa’da Türk ilerleyişi durmuştur.
Karlofça Antlaşması ile Osmanlı Devleti ilk defa toprak kaybetmiştir.
3- KARLOFÇA’DAN KÜÇÜK KAYNARCA’YA:
Osmanlı-Rusya Münasebetleri:
1711 Yılında Rusya ile yapılan savaşı Osmanlı Devleti kazandı. Savaş sonunda yapılan Prut Antlaşması ile Azak Kalesi Osmanlılara geri verildi.
Osmanlı-Avusturya Münasebetleri:
İki devlet arasındaki savaşlar 1716 yılında tekrar başladı. Osmanlı Devleti bu savaşta yenildi. 1718 Yılında Pasarofça Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Osmanlı’da “Lale Devri” başladı.
Osmanlı Devleti, 1736 yılında Rusya ve Avusturya’ya tekrar savaş açtı. Her iki devletle 1739 yılında Belgrat Antlaşmaları imzalandı. Belgrat Antlaşmaları Osmanlı’nın 18. Yüzyılda imzaladığı son kazançlı antlaşmalar olmuştur. Bu antlaşmalarla Karadeniz’in Türk Gölü olduğu bir kez daha kabul edildi.
Bu antlaşmalarda Fransa’nın arabuluculuk yapması ve Osmanlı lehine çalışması sonucu 1740 yılında kapitülasyonlar genişletilerek sürekli hale getirildi.
Osmanlı-Rusya Savaşı (1768-1774):
Rusya’nın Lehistan’a saldırması ve buradaki Türkleri de öldürmesi üzerine Osmanlı 1768 yılında Rusya’ya savaş açtı. Savaş devam ederken Rus donanması, Cebelitarık Boğazından geçerek 1770’de Çeşme’de Türk Donanmasını yaktı.
Savaşta Osmanlı yenilerek 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması’nı imzaladı.
Bu antlaşmanın maddeleri şunladır:
a- Rus ticaret gemileri Karadeniz ve Akdeniz’de serbestçe dolaşabilecek, Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulunduracaktı (Bu madde ile Karadeniz Türk Gölü olma özelliğini kaybetmiştir).
b- Rusya kapitülasyonlardan yararlanacaktı.
c- Rusya Osmanlı yönetimindeki Ortodoksların haklarını koruyabilecekti. Böylece Rusya Osmanlı Devletinin iç işlerine karışma fırsatını elde etmiştir.
d- Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti. Bu madde ile Osmanlı ilk defa bir devlete savaş tazminatı ödemiştir.
B- KÜÇÜK KAYNARCA SONRASI GELİŞMELER
Osmanlı-Fransa Savaşı (1798-1801):
18. Yüzyılın sonlarına doğru Fransa yayılmacı bir politika izlemeye başladı. Fransa’nın bu dönemde en önemli amacı Mısır’ı ele geçirmekti. Mısır’ı ele geçirmek istemesinin sebebi de İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan’a giden yolları kontrol altına almaktı. 1798 yılında başlayıp 1801 yılına kadar devam eden savaşlarda Fransa amacına ulaşamadı. 1804 Yılından itibaren iki devlet arasındaki ilişkiler tekrar düzeldi.
Milliyetçilik Hareketleri ve Yeni Meseleler
Fransız ihtilali ile ortaya çıkan Milliyetçilik akımı, en fazla imparatorlukları etkilemiştir. Osmanlı Devleti de ülkede bütünlüğü ve otoriteyi sağlayamaz duruma gelmiştir. Bir de başta Rusya olmak üzere İngiltere, Fransa ve Avusturya gibi devletlerin kışkırtmaları eklenince durum iyice kötüleşmiştir.
Sırp İsyanı (1804 – 1878)
Sebepleri:
Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı
Rusya’nın kışkırtması
Osmanlı merkezî otoritesinin bozulması
Gönderilen yöneticilerin ve yeniçeri askerlerinin hatalı davranışları
Osmanlı Avusturya savaşlarında Sırbistan’ın savaş alanı haline gelmesi.
İlk isyan 1804’de Kara Yorgi tarafından çıkarılmış, Rus savaşları yüzünden uzun süre bastırılamamıştır. 1812 Bükreş Antlaşması ile imtiyazlar elde eden Sırplar, 1829 Edirne Antlaşması ile özerklik kazanmış, 1878 Berlin Antlaşması ile de bağımsızlıklarını elde etmişlerdir.
Sırplar, Osmanlı’ya karşı ilk ayaklanan millettir.
Yunan İsyanı (1820 –1829) Megalo İdea
Sebepleri:
Milliyetçilik akımı
Rusya’nın kışkırtması.
Avrupa Devletlerinin Rumları Eski Yunan uygarlığının temsilcileri olarak kabul etmeleri
Etnik-i Eterya’nın çalışmaları
Osmanlı yönetimindeki bozulmalar
Rum aydınlarının çalışmaları
İlk isyan 1820’de Eflak’ta çıkmış, fakat Tepedelenli Ali Paşa tarafından bastırılmıştır. Ali Paşa’nın Osmanlı yöntemiyle arasının bozulup isyan etmesiyle uygun ortamı bulan Rumlar, 1821’de Mora’da isyan etmişler, Avrupa devletlerinin de desteğini alan isyan bastırılamamıştır.
Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istenmiş, Mehmet Ali Paşa Mora ve Girit valiliğine karşılık yardım ederek isyanı bastırmıştır. Buna kızan Avrupa devletleri, Navarin’de Osmanlı ve Mehmet Ali Paşa donanmasını yakmışlardır.
Osmanlı Devleti tazminat istemiş, buna karşılık Avrupa devletleri, Yunanistan’ın bağımsızlığını teklif etmişlerdir. Kabul edilmeyince Fransa geçici olarak Mora’yı, İngiltere İskenderiye’yi işgal etmiştir. Rusya da Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır. Yapılan savaşı kaybeden Osmanlı Devleti, 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kalmıştır.
Yunanlılar (Rumlar), Osmanlı’ya karşı bağımsızlık kazanan ilk millettir.
Pontus Sorunu
Pontus, Eski Yunanlıların Doğu Karadeniz’e verdikleri bir isimdir.
Tarihte Doğu Karadeniz’de iki devlet kurulmuştur.
Pontus Krallığı M.Ö. 298'de I. Mithridates tarafından kurulmuş ve M.Ö. 63'te yıkılmıştır.
Trabzon Devleti 1204’de Doğu Roma Prensi Aleksi Komnen tarafından kurulan bu devlet 1461’de Fatih Sultan Mehmet tarafından yıkılmıştır.
Bu iki devlet arasında herhangi bir ilişki mevcut değildir.
Bölge, zamanla Türkleşmiş ve Müslümanlaşmıştır.
Yunanistan, 20. yüzyılın başlarında, Fatih tarafından yok edilen Trabzon Rum Devleti’ni yeniden diriltme çabasına girmiştir.
Etnik-i Eterya Cemiyeti, Megalo İdea (Büyük İdeal) hedeflerinden biri olarak, faaliyetlerine bölgede başlamıştır.
İlk Pontus-Rum Cemiyeti, Merzifon Amerikan Koleji’nde oluşturulmuştur. Amacı, “Pontus Rum Devleti”ni kurmaktı. Bu
devlet, başkenti Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Sinop, Gümüşhane, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat illerimizin tamamı, Erzurum, Erzincan, Sivas, Kastamonu’nun bir kısmını içine alıyordu.
Kurdukları yüzlerce çete ile Türk köy ve kasabalarına saldıran Pontusçu komiteciler, büyük katliamlar yaptılar. Bu çetelere, pek çok papaz da yardımlarda bulundu.
Türk Milleti Kurtuluş Savaşı’nda işgalcilerle mücadele ederken, asırlardır Osmanlı topraklarında yaşayan Rumlar, büyük bir ihanetle Türkleri acımasızca katlettiler.
Bugün Yunanistan, dünya çapında sayısı 176 dernekle sözde “Pontus Sorunu”nu tüm dünya kamuoyuna anlatmaktadır. 19 Mayıs’ı “Pontus Soykırımı Günü” olarak anan Yunanistan, bu sorunu, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi konusunda bir koz olarak kullanmaya çalışmaktadır.
Mısır Sorunu
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Mısır’da güçlü bir yönetim, ekonomi, ordu ve donanma oluşturmuştu. Mora İsyanı’nın bastırılmasında yardım istenince, Mora ve Girit valiliğini istemiş fakat Edirne antlaşmasıyla Mora’da Yunanistan kurulunca, Mora’ya karşılık Suriye valiliğini istemiştir. II. Mahmut Girit’i vermekle beraber Suriye valiliğini vermemiş, bunun üzerine Mehmet Ali Paşa isyan etmiştir. Oğlu İbrahim paşa komutasındaki Mısır ordusu Suriye’yi ele geçirmiş, Osmanlı ordusunu Adana ve Konya’da mağlup ederek Kütahya’ya kadar ilerlemiştir. İstanbul tehlikeye girince II. Mahmut Rusya’dan yardım istemek zorunda kalmıştır. Rus donanma ve ordusu İstanbul önlerine gelince bu durumdan İngiltere ve Fransa rahatsız olmuştur. Onların müdahalesi ile sorun uluslar arası bir hal almış ve Kütahya Antlaşmasıyla belli bir süre için çözüme kavuşturulmuştur.
1833 Kütahya Antlaşması
Mehmet Ali Paşa’ya Mısır valiliğine ek olarak Suriye ve Girit valiliği,
Oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliğine ek olarak Adana valiliği verilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin bir valisi karşısında mağlup olması güçsüzlüğünü ortaya koymuştur.
İki taraf da antlaşmadan memnun kalmamıştır.
Hünkâr İskelesi Antlaşması (1833)
II. Mahmut, Mehmet Ali Paşa’dan çekindiği, İngiltere ve Fransa’ya da güvenmediği için Rusya’yla ittifak yaparak bu antlaşmayı imzalamıştır:
Buna göre;
Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya ordu ve donanma yardımı yapacak, fakat masraflarını Osmanlı karşılayacak.
Rusya saldırıya uğrarsa, Osmanlı Devleti Boğazları kapatacak.
Antlaşma 8 yıl geçerli olacaktır.
Böylece Boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır. Antlaşma İngiltere ve Fransa’nın tepkisine sebep olurken, Rusya amacına bir adım daha yaklaşmıştır. Osmanlı Devleti egemenlik hakkını kullanarak son kez Boğazlarla ilgili olarak kendisi karar vermiştir.
Balta Limanı Antlaşması (1838)
8 yıl sürecek antlaşmanın sonuna yaklaşılması ve Mehmet Ali Paşa’yla gerginliğin devam etmesi, Mısır ve Boğazlar sorununda İngiltere’nin desteğini almak isteyen Osmanlı Devleti’ni İngiltere ile antlaşma imzalamaya sevk etmiştir. Böylece İngiltere’ye çok geniş ayrıcalıklar verilmiştir.
Mısır Sorunu’nun Çözümlenmesi
Kütahya Antlaşması ile elde ettiği topraklarla yetinmek istemeyen M. Ali Paşa ve verdiği toprakları geri almak isteyen II. Mahmut arasında 1839 Nizip Savaşı meydana gelmiştir. Osmanlı ordu ve donanması mağlup olmuş, mağlubiyet haberi İstanbul’a gelmeden ölen II. Mahmut’un yerine Abdülmecit tahta çıkmıştır.
Hünkâr İskelesi Antlaşması’na göre Rusya’nın yardım istemesinden çekinen İngiltere Mısır sorununu uluslar arası bir konferansa çekmiş, Fransa hariç Avrupa’nın büyük devletlerinin katıldığı bir antlaşma imzalanmıştır.
1840 Londra Antlaşması
Mısır hukuken Osmanlı Devleti’nin olacak, yönetimi Mehmet Ali Paşa ve ailesine verilecek
Suriye, Girit, Adana, Cidde, Osmanlı’ya geri verilecek
Mısır Osmanlı’ya yıllık vergi ödeyecektir.
Mısır iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlı Devletine bağlı eyalet durumuna gelmiştir.
Fransa’ya güvenerek antlaşmayı tanımayan Mehmet Ali Paşa, Osmanlı-İngiliz donanmasına yenilince antlaşmaya uymuştur.
Boğazlar Sorunu
Hünkâr iskelesi Antlaşması’nın süresinin dolması üzerine bu antlaşmanın yenilenmesini engellemek isteyen İngiltere sorunu uluslararası bir konferansa taşımıştır. İngiltere, Rusya, Fransa, Prusya, Avusturya ve Osmanlı Devleti katılmıştır.
1841 Londra Antlaşması
(Londra Boğazlar Sözleşmesi)
Boğazlar Osmanlı Devleti egemenliğinde olacak
Savaş gemileri geçemeyecek fakat ticaret gemilerinin boğazlardan geçişi serbest olacaktır.
İlk kez Boğazların durumu uluslar arası bir konferansta belirlenmiştir.
Rusya, Hünkâr İskelesi Antlaşması’yla elde ettiği hakları kaybetmiştir.
İngiltere ve Fransa Akdeniz’deki güvenliklerini sağlamışlardır.
Osmanlı’nın Boğazlar üzerindeki mutlak egemenliği sona ermiştir.
DIŞ BASKILAR DÖNEMİ (1839 –1922)
Büyük Devletlerin Osmanlı Politikaları
Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda gücünü tamamen kaybetmiştir. Kendi varlığını kendi gücüyle koruma imkânını kaybetti. Bu nedenle çeşitli devletlerle sürekli değişen ittifaklar içine girdi. Osmanlı’nın bu siyasetine denge politikası denir.
Çağın güçlü devletleri de Osmanlı toprakları üzerinde çeşitli pazarlıklar yapmaktaydılar.
Rusya; 18. yüzyılda olduğu gibi, Boğazlar ve Balkanlar yoluyla sıcak denizlere inme idealindeydi. Bu amaçla, Balkanlardaki Slavları, Pan-slavizm politikasıyla birleştirmek ve Osmanlı’ya karşı kışkırtmak istedi.
İngiltere; Uzak Doğudaki sömürgelerine giden yolları, yani Doğu Akdeniz'i ele geçirme amacındadır.
Fransa ise İngiltere'yi güçsüz düşürmek amacıyla Mısır'ı almak istemektedir.
Bu üç devlet arasındaki çıkar çatışmaları, Osmanlı İmparatorluğunun varlığını korumasında etkili oldu. Herhangi bir saldırı anında çıkarları elden giden devletler Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar.
Şark Meselesi:
Şark Meselesi, 1815 Viyana Kongresi’nde Rus çarı Aleksandr tarafından ortaya atılmıştır.
19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı toprak bütünlüğünün korunması, yüzyılın ikinci yarında da Osmanlı topraklarının Avusturya, Rusya, Fransa, İngiltere arasında paylaşılmasıdır.
Şark meselesine göre:
Türkler Avrupa’dan atılmalı
Türkler Balkanlardan atılmalı
Türkler Anadolu’dan atılmalı
Mümkünse Orta Asya’ya dönmeleri sağlanmalıdır.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa Politikası
Dağılma sürecine girmiş olan Osmanlı Devleti, kendini koruyamaz hale gelmişti. Rus tehdidine karşılık Fransa ve İngiltere’ye yaklaşıldı. Avrupalı devletlerin desteğini almak için Batılılaşma hareketlerine hız verildi. Tanzimat ve Islahat Fermanları ilan edildi.
Tanzimat Fermanı (Gülhane-i Hatt-ı Hümayun / 1839)
Boğazlar ve Mısır sorununda Avrupa devletlerinin desteğini almak ve azınlıklara imtiyaz verme baskılarına son vermek amacıyla Abdülmecit zamanında Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanmış ve Gülhane parkında okunmuştur.
Özellikleri:
Avrupalı devletlerin desteğini almak amaçlanmıştır.
II. Mahmut döneminde başlayan batılı toplum oluşturma çalışmalarına hız vermiştir.
Osmanlı Devleti’nde bütün ıslahatlarda olduğu gibi Tanzimat Fermanı’nda da yenilik isteği halktan değil yönetici tabakadan gelmiştir.
Maddeleri:
Halkın can, mal ve namus güvenliği sağlanacaktır.
Askerlik, vatan hizmeti haline getirilmiş, askere alma ve terhis işlemleri belirli kurallara göre yapılacaktır.
Vergiler, herkesin gelirine göre alınacaktır.
Kanunlar herkese eşit uygulanacak ve mahkemeler açık olacak
Herkese mal, mülk, edinme ve istediği gibi tasarruf hakkı sağlanacak.
Rüşvet ve iltimas önlenecek.
Önemi:
Tanzimat Fermanı, ilk kez padişahın üzerinde bir kanun gücü olduğunu göstermiştir.
Bir hukuk devleti olma yolunda önemli bir adımdır, anayasacılık hareketi başlamıştır.
Batılılaşma hareketi hızlanmıştır.
Kırım Savaşı (1853 – 1856)
Sebepleri
Rusya’nın sıcak denizlere inmek istemesi
Boğazlar üzerinde söz sahibi olabilmek için Hünkar İskelesi’ne benzeyen bir antlaşma yapmak konusunda Osmanlı’ya baskısı
Balkan toplumlarının kışkırtması
Kutsal yerler sorunu
İstanbul’a elçi olarak gönderilen prens Mençikof’un saygısız ve tutarsız istek ve davranışları
Rusya, Osmanlı’ya savaş açarak doğudan ve batıdan taarruza geçmiştir. İngiliz ve Fransız donanmasının Boğazlardan geçerek, İstanbul önlerine gelmesine kızan Ruslar, Sinop limanında bulunan Osmanlı donanmasını yakmıştır (1853 Sinop Baskını).
Rusya’nın güçlenmesi, Boğazlarda söz sahibi olması ve Akdeniz’e inmesi Avrupa devletlerinin çıkarlarına ters düşmekteydi. Bu amaçla İngiltere, Fransa ve Piyemento Devleti, Osmanlı’nın yanında savaşa katıldılar. Müttefik orduları karşısında Rusya tutunamayarak mağlup oldu. Rus yönetiminde de değişiklik olmuş, yeni Çar barış istemiştir. Paris’teki barış görüşmelerine İngiltere, Fransa, Piyemento, Avusturya, Prusya, Rusya ve Osmanlı Devleti katılmıştır.
1856 Paris Antlaşması
Karadeniz tarafsız bir bölge olacak, burada Osmanlı ve Rusya donanma ve tersane bulunduramayacak.
Yorum: Osmanlı Devleti galip geldiği savaşta mağlup muamelesi görmüştür.
Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacak.
Yorum 1: Böylece Avrupa devletler hukukundan faydalanacak ve Rusya karşısında toprak bütünlüğü korunmuş olacaktır.
Yorum 2: Osmanlı Devletinin kendi topraklarını koruyamayacak kadar güçsüz olduğu ortaya çıkmıştır.
Osmanlı ve Rusya savaşta işgal ettiği yerlerden geri çekilecek
Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek
Boğazların durumu 1841 Londra Antlaşması’na göre olacak
Tuna Nehri’nin yönetimi bir komisyona bırakılacak ve ticaret gemilerine açık olacak
Avrupa devletleri Osmanlı’nın yapacağı ıslahatlara karışmayacak.
Notlar
Paris Konferansı, esnasında Osmanlı Devleti, iç işlerine karışılmasını önlemek amacıyla Islahat Fermanı’nı hazırlayarak konferansa sunmuştur.
Rusya, Küçük Kaynarca ve Edirne Antlaşması ile elde ettiği hakları kaybetmiştir.
Osmanlı Devleti ilk kez Kırım Savaşı esnasında Abdülmecit zamanında 1854’de İngiltere’den borç almıştır.
Islahat Fermanı’nın antlaşma metninde yer alması Avrupa’nın içişlerimize karışmasına zemin hazırlamıştır.
Islahat Fermanı (1856)
Kırım savaşı’nın sonunda 1856’da Paris’te toplanan barış konferansına sunulmuştur.
Fermanın sunulmasındaki amaç, Osmanlı Devleti üzerindeki baskıları azaltmak konferanstan olumlu sonuçlar almak ve iç işlerimize karışmalarını engellemek olmakla beraber Avrupa devletlerinin iç işlerimize müdahalesine daha fazla zemin hazırlamıştır.
Ferman daha çok Hıristiyan azınlığa ve onların haklarını, ayrıcalıklarını genişletmeye yöneliktir.
Maddeleri
Din ve mezhep özgürlüğü sağlanacaktır.
Okul, kilise, hastane gibi binaların tamiri ve yeniden inşaası sağlanacaktır.
Hıristiyan ve Yahudi azınlığı küçük düşürücü sözler yasaklanmıştır.
Hıristiyan azınlıklara devlet memurlarına ve çeşitli okullara girme imkânı verilmiştir.
Mahkemelerin açık yapılması, herkesin kendi dinine göre yemin etmesi, hapishanelerin ıslahı ve kanunların azınlıkların diline çevrilmesi kararlaştırılmıştır.
İşkence, dayak ve angarya kaldırılmıştır.
Vergiler herkesin gelirine göre alınacak
Azınlıklara bedelli askerlik getirildi.
Hıristiyanlar da il genel meclisine üye olabilecekler
Yabancılara da vergilerini vermek şartıyla mal mülk sahibi olma imkânı verilmiştir.
Azınlıklara da banka, şirket, okul açma imkânı verilmiştir.
Müslüman halka bir ayrıcalık getirmezken Gayr-ı Müslim halkın hakları daha da genişletilmiştir.
Dağılma Başlıyor
Panslavizm Hareketi ve Balkanlarda Ayaklanmalar
Pan-Slavizm: Rusya’nın Balkanlardaki Slavları dil ve kültür birliği içinde kendi egemenliğine alma amacını güden tarihî politikasına Pan-Slavizm denir.
Rusya, bu amaçla Balkanlardaki Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bosna-Hersek ve Makedonya isyanlarına destek verdi.
Meşrutiyet
Avrupa’da eğitim görmüş, oradaki gelişmeleri takip eden kimi aydınlar kendilerini Yeni Osmanlılar olarak adlandırıyorlar, Osmanlı Devleti’nde Meşrutiyet’i ilan etmek için çalışıyorlardı.
Ziya Paşa, Namık Kemal, Mithat Paşa ve Hüseyin Avni
Paşa önderliğindeki Yeni Osmanlılar, Abdülaziz’i tahttan indirerek, önce V. Murat’ı ardından da Meşrutiyet’i ilan edeceğine söz veren II. Abdülhamit’i padişah yaptılar.
Abdülhamit, söz verdiği gibi derhal II. Meşrutiyet’i ilan etti.
İlk anayasa, Kanun-u Esâsi, Mithat Paşa tarafından hazırlanmıştır.
İstanbul Konferansı’nın toplanması sırasında ilan edilmiştir.
Meşrutiyetin ve Kanun-u Esasi’nin yayınlanmasında Yeni Osmanlıların etkisi vardır.
Yayınlanmasının Nedenleri:
Osmanlı'yı yıkılmaktan kurtarmak
Azınlıkların devlete bağlılığını arttırmak
Balkan Meselesi'nin amacıyla toplanan Tersane Konferansı'nda azınlıklar konusunda Avrupalı devletlerin baskısını engellemek.
Meşrutiyet ve Kanun-u Esasinin Önemi
Osmanlı’da halk ilk kez yönetime katılmış; halk seçme, seçilme ve temsil hakkını kullanmıştır.
Azınlıklar da meclise girmiş ve mecliste gayr-i Müslim üye sayısı Müslüman üyelerin sayısını geçmiştir.
Kanun-u Esasi, Türk tarihindeki ilk anayasadır.
Abdülhamit’in I. Meşrutiyet’i Kaldırma Nedenleri
1877–78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın (93 Harbi) başlaması ve meclisten bir karar çıkarılamaması.
Azınlık ve gayr-i Müslim milletvekillerinin olumsuz çalışmaları.
Yine de I.Meşrutiyetin ilanı, Yeni Osmanlıların (Jön-Türkler) zaferidir.
1877–1878 Osmanlı Rusya Savaşı
Sebepleri
Almanya ve İtalya’nın siyasi birliğini kurmasıyla Avrupa’da meydana gelen gelişmelerden Rusya’nın faydalanmak istemesi
Kırım Savaşı’yla kaybettiği hakları elde etmek istemesi
Karadeniz kıyılarını silahlandırmak istemesi
Bosna – Hersek, Sırbistan, Romanya, Karadağ ve Bulgaristan’da kışkırtmalarda bulunarak isyanlar çıkartması
Osmanlı Devleti’nin kuvvet kullanarak isyanları bastırması ve Rusya yanlısı beyleri görevden alması
Böylece Balkan bunalımının ortaya çıkması
Balkan bunalımını görüşmek için toplanan Berlin, Londra, İstanbul konferansları kararlarının Osmanlı Devleti’nce kabul edilmemesi
İstanbul konferansı toplandığı esnada Jön Türklerin gayretleriyle Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmasını engellemek için Kanuni Esasi ilan edilerek I. Meşrutiyet Dönemi başlamıştır.
Rusya ile yapılan savaşta ağır mağlubiyetler alınmış, Ruslar doğudan Erzurum’a batıdan İstanbul yakınlarında Yeşilköy’e kadar ilerlemişlerdir. Osmanlı Devleti barış istemiştir.
1878 Ayestafanos (Yeşilköy) Antlaşması
Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak
Batum, Kars, Ardahan, Artvin, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Rusya’ya bırakılacak
Büyük bağımsız Bulgaristan kurulacak
Osmanlı savaş tazminatı ödeyecek (30 milyon)
Bosna – Hersek’e muhtariyet verilecek
Yunanistan’a Teselya bölgesi verilecek
Ermeni ve Rum azınlıklara ayrıcalıklar verilecektir.
Rusya tarihi emellerine ulaşma yolunda önemli bir adım atmıştır. Balkanlar ve boğazlarda elde ettiği haklar özellikle İngiltere ve Avusturya’nın çıkarlarına ters düşmüştür.
Denge politikası izleyen II. Abdülhamit’in müracaatı ile
Avrupa devletlerinin baskı sonucunda Berlin Antlaşması imzalanmış ve Ayestafanos yürürlüğe girememiştir. Ölü doğmuş bir antlaşmadır. (Sevr Ant. gibi)
Berlin Kongresi ve Sonrası
1878 Berlin Antlaşması
Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak
Batum, Kars, Ardahan ve Artvin Rusya’ya bırakılacak fakat Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Osmanlı’da kalacak
Bulgaristan üçe ayrılacak; Makedonya Osmanlı’da kalacak, Doğu Rumeli Hıristiyan bir valinin yönetiminde imtiyazlı bir eyalet olacak, asıl Bulgaristan ise Osmanlı’ya bağlı özerke bir prenslik olarak kalacak.
Savaş tazminatı 60 milyona çıkarılacak
Bosna – Hersek Osmanlı’ya ait olacak fakat yönetimi Avusturya’ya bırakılacak
Yunanistan’a Teselya bölgesi verilecek
Ermeni ve Rum azınlıklara ayrıcalıklar verilecektir.
19. Y.y. da imzalanan en ağır antlaşmadır.
Rusya, Balkanlar ve Boğazlar üzerinde Ayestefanos ile elde ettiği hakları kaybetti.
İngiltere ile Avusturya en karlı çıkan devletlerdir.
Osmanlı Devleti açısından önemli bir değişiklik olmamış, yalnız Rusya’nın Osmanlı’yı parçalama emellerine set çekilmiştir.
Ermeni sorunu ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Alman yakınlaşması başlamıştır.
İngiltere, Osmanlı’yı korumaya yönelik politikasını değiştirmiş, bundan sonra parçalamaya çalışmıştır.
Osmanlı Devleti’nin tek kazancı Doğu Beyazıt olmuş, Kıbrıs gibi önemli bir üs kaybedilmiştir.
Ermeni Sorunu
Ermeni meselesi, Berlin Kongresi’nde ilk defa uluslararası bir antlaşmada yer almıştır. Ermeni meselesi, Ermenilerin değil Osmanlı'yı parçalamak isteyen devletlerin meselesi olarak ortaya çıkmıştır.
Berlin Antlaşması, Ermeni meselesinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
(Ermeni Sorunu bölümünü ayrıca okuyunuz.)
Kıbrıs'ın İngilizlere Üs Olarak Verilmesi (1878)
Berlin kongresi sırasında Osmanlının çıkarlarını savunması karşılığı İngiltere'ye Kıbrıs’ta üs kurma sözü verilmişti. Berlin Antlaşmasından sonra Kıbrıs üs olarak İngilizlere verildi.
İngiltere böylelikle Süveyş kanalını kontrol etme imkânına kavuşmuştur.
Osmanlının I.Dünya savaşına girmesiyle İngiltere, Kıbrıs'ı toprakların kattığını açıkladı.
Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi’nin Kurulması (1881)
Osmanlı Devleti, dış borç ve faizlerini ödeyemeyince alacaklı devletler bu idareyi kurmuşlardır. Bu idare, dış borçları doğrudan toplamak suretiyle kurulan yabancı bir mali kontroldü. Bu da Osmanlı Devleti’nin ekonomik bağımsızlığına gölge düşürmüştür.
Tunus'un Fransızlar Tarafından İşgali (1881)
Fransa'nın Tunus'u işgalini Osmanlı Devleti sadece protesto edebilmiştir. Fransa hatırlanacağı gibi 1830 yılında da Cezayir'i işgal etmişti.
Mısır'ın İngilizler Tarafından İşgali(1882)
İngilizler Süveyş kanalının açılmasıyla önemi daha da artan Mısır’ı 1882'de işgal ettiler.
Doğu Rumeli'nin Bulgar Prensliği İle Birleşmesi (1885)
Doğu Rumeli Bulgarlarının Bulgar Prensliği ile birleşmek için ayaklanmaları sonucu yapılan görüşmelerde Osmanlı Devleti bu bölgenin Bulgar Prensliğine bağlanmasını kabul etti.
Girit Sorunu ve Osmanlı-Yunan Savaşı
Yunanistan'ın Girit’in iç işlerine karışması ve burada çıkan ayaklanmayı desteklemesi sonucu Osmanlı-Yunan savaşı çıktı. Yapılan Dömeke Meydan Savaşı’nı kazanan Osmanlı kuvvetlerine Atina yolu açıldı. Ancak Avrupa Devletlerinin müdahale etmesi üzerine İstanbul Antlaşması imzalandı (1897).
Buna göre Girit'e özerklik verilmiş, ayrıca yönetimi Yunanlı bir prense verilmiştir.
Bu antlaşma ile Girit yönetimi elimizden çıkmış, II. Meşrutiyet sırasında da Girit, Yunanistan tarafından işgal edilmiştir.
Balkan Savaşı sonucu imzalanan Atina Antlaşması’yla da Girit'in Yunanistan'a ait olduğu kabul edilmiştir.
Bulgaristan’ın Bağımsızlığını Kazanması(1908)
Meşrutiyet’in ilanı ile oluşan karışıklıklardan yararlanan Bulgarlar, bağımsızlıklarını ilan ettiler. Rusya'nın araya girmesiyle Osmanlı Devleti bu durumu kabul etmek zorunda kaldı.
Meşrutiyet ve 31 Mart Vakası
II. Meşrutiyet’in İlanı (1908)
Yeni Osmanlılar (Jön Türkler), İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni kurmuştur.
İttihatçılar, Osmanlı’nın parçalanacağından endişe etmişler, II. Abdülhamit’e Meşrutiyet’i ilan etmesi için baskı yapmışlar ve Rumeli'de ayaklanmışlardır.
II. Abdülhamit, baskılar sonucu Meşrutiyet’i tekrar ilan etmiştir (1908).
İttihatçıların Meşrutiyet yönetimi için ciddi bir hazırlığı olmadığından beklenen sonuçlar alınamamıştır.
Meşrutiyet’e geçişte iktidar boşluğu ve kargaşa yaşanmıştır.
II. Meşrutiyet’in Sonuçları
Bulgaristan bağımsızlığını ilan etmiştir.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek’i topraklarına katmıştır.
Girit, Yunanistan’a bağlanma kararı almıştır.
Osmanlı'da ilk kez parlamenter sistemin denemeleri yapılmıştır.
31 Mart Vakası (1909)
Meşrutiyete karşı olan İstanbul'daki avcı taburları 31 Mart Olayı’nı çıkarmışlardır (13 Nisan 1909).
İsyancılar sadrazamın ve meclis başkanının istifa etmesini istemişler, bazı İttihatçıları öldürmüş ve gazete binalarını bastırmışlardır.
II. Abdülhamit, isyanı bastırmakta başarılı olamamıştır.
Komutanlığını Mahmut Şevket Paşa’nın, Kurmay Başkanlığı’nı Mustafa Kemal’in yaptığı Hareket Ordusu Selanik’ten İstanbul’a gelerek, 31 Mart Ayaklanması’nı bastırmıştır.
II. Abdülhamit tahttan indirilmiş, V. Mehmet Reşat tahta çıkarılmıştır (1909).
Balkan Savaşı sonucu Londra Görüşmeleri devam ederken İttihatçılar, Bâb-ı Âlî Baskını'nı gerçekleştirmiş ve yönetime hâkim olmuşlardır (1913).
Bosna Hersek'in Elden Çıkması (1908)
Berlin Antlaşması’nda Bosna Hersek'in yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakılmıştı. II. Meşrutiyetin ilanı sırasında Avusturya, Bosna-Hersek'i topraklarına kattığını açıkladı. Osmanlı bu durumu kabul etmek zorunda kaldı.
Trablusgarp Savaşı (1911-1912)
Sebepleri:
Siyasi birliğini geç kuran İtalya’nın sömürgecilik faaliyetlerine girişmesi.
İtalya’nın diğer Avrupa devletleri ile anlaşması.
Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın ve savunmasız olması.
Trablusgarp’ın ticaret yolları üzerinde bulunması ve zengin maden yataklarına sahip olması
Gelişimi:
İtalya, Rusya ile Racconigi Antlaşması’nı yapmış, Rusya boğazlara karşılık İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal etmesini desteklemiştir (1909).
İtalya, Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ı gelişmişlikte geri bıraktığı ve bölgedeki İtalyanlara kötü davrandığı iddiasıyla Osmanlı’ya ültimatom çekmiştir.
Osmanlı Devleti’nin görüşme isteğine rağmen İtalya, Trablusgarp’ı işgal etmiştir.
Mustafa Kemal Trablusgarp ve Derne’de, Enver Bey de Bingazi’de başarılar kazanmıştır.
Savaşın uzun sürmesi İtalya’yı maddi sıkıntıya sokmuş, savaşın bitmesini isteyen halkın tepkisi üzerine İtalya, Osmanlı’yı barışa zorlamak için Oniki Ada’yı işgal etmiştir.
Bu sırada I.Balkan Savaşı başlaması, Osmanlı’yı zor durumda bırakmış ve Osmanlı Devleti İtalya ile Uşi Antlaşması’nı imzalanmıştır
Uşi Antlaşması
Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya bırakılacak.
Oniki Ada, Balkan Savaşı’ndan sonra geri alınmak üzere geçici olarak İtalya’ya bırakılacak.
İtalya, kapitülasyonların kaldırılması konusunda Osmanlı’ya yardım edecek.
Trablusgarp ve Bingazi’nin Duyun-u Umumiye İdaresi’ne ödediği borçları İtalya ödeyecek.
Trablusgarp ve Bingazi dini bakımdan Osmanlı halifesine bağlı kalacak.
Sonuçları
Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’da toprağı kalmamıştır.
İtalya Ege Denizi’ne yerleşmiştir.
İtalya Doğu Akdeniz’de önemli bir güç olmuştur.
Osmanlı Devleti’nin zayıfladığı anlaşılmıştır.
Oniki Ada geri alınamamıştır.
Uşi Antlaşması, halifelik makamının kullanılması yönü ile 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’na benzer.
Oniki Ada, Sevr’de ve Lozan’da İtalya’ya bırakılmıştır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya, Oniki Ada’yı Yunanistan’a vermiştir (1947).
Balkan Savaşları (1912-1913)
Sebepleri:
Balkan devletlerinin kendi arasında Osmanlı’ya karşı ittifak yapması ve Osmanlı Devleti topraklarını ele geçirmek istemeleri.
Rusya’nın Balkanlar’da takip ettiği politika
Rusya’nın Boğazlara yerleşme planı.
Trablusgarp Savaşı’nın çıkması (1911).
Gelişimi:
Karadağ'ın Osmanlı'ya savaş açmasıyla başlamıştır.
Karadağ'dan sonra Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır.
Bulgar ordusu, Edirne’yi kuşatmış, Kırklareli ve Lüleburgaz’ı da alıp Çatalca’ya kadar ilerlemiştir.
Yunanlar Ege adalarına asker çıkarmıştır.
Osmanlı Devleti, Osmanlı ordusu içindeki siyasi çekişmeler yüzünden savaşı kaybetmiştir.
Osmanlı Devleti Londra Barış Antlaşması’nı imzalamıştır.
Londra Antlaşması (1913)
Osmanlı’nın Batı sınırı Midye-Enez hattı olacak.
Yunanistan; Selanik, Güney Makedonya ve Girit’i alacak.
Bulgaristan; Kavala, Dedeağaç ve bütün Trakya’yı alacak.
Sırbistan; Orta ve Kuzey Makedonya’yı alacak.
Arnavutluk ve Ege adalarının geleceği büyük devletlere bırakılacak.
Sonuçları:
Arnavutluk savaş sırasında bağımsızlığını ilan etmiştir.
Londra Görüşmeleri devam ederken Bâb-ı Âlî Baskını gerçekleşmiştir (1913).
Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
Osmanlı Devleti’nin batıda yalnızca Bulgaristan’la sınırı kalmıştır.
Osmanlıcılık fikri sona ermiştir.
Balkanlar’dan kaçan Türkler Anadolu’ya göç etmiştir.
Mustafa Kemal’in; “Ordu siyasete karışmamalıdır” sözünün doğruluğu anlaşılmıştır.
Arnavutluk, Balkanlar’da Osmanlı’dan ayrılarak bağımsız olan son devlettir.
Balkan Savaşı (1913)
Nedenleri
Bulgaristan’ın çok güçlenmesi
Osmanlı Devleti’nden alınan Balkan topraklarının paylaşılamaması
Balkanlar’daki tüm devletler Bulgaristan’a saldırmıştır.
Daha sonra cephe değişmiş, Bulgaristan ile Romanya, Yunanistan ile Sırbistan arasında savaş olmuştur.
Osmanlı Devleti Edirne ve Kırklareli’ni geri almıştır.
Bulgaristan mağlup olmuştur.
Balkan devletleri, aralarında Bükreş Antlaşması’nı imzalayarak savaşa son vermiştir (10 Ağustos 1913).
Antlaşmaya göre Bulgaristan; Yunanistan, Sırbistan ve Romanya’ya toprak vermiştir.
Osmanlı Devleti’nin II. Balkan Savaşı sonunda imzaladığı antlaşmalar şunlardır:
İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913 Bulgaristan ile)
Kırklareli, Dimetoka ve Edirne Osmanlı’da kalacak.
Meriç Nehri batı ile sınır olacak.
Bulgaristan’daki Türkler dört yıl içinde göç edebilecek.
Bulgaristan’da kalan Türkler din ve mezhep hürriyetinden yararlanabilecek.
Türklerin okuduğu ilk ve orta dereceli okullarda eğitim dili Türkçe olacak.
Türklerin mülkiyet hakkına saygılı olunacak.
Atina Antlaşması (14 Kasım 1913 Yunanistan ile)
Girit; Yunanistan’a bırakılacak.
Yunanistan’da kalan Türklerin hakları güvence altına alınacak.
Ege adalarının geleceğini büyük devletler belirleyecek.
İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914 Sırbistan ile)
Sırbistan’da kalan Türklerin hakları güvence altına alınacaktır.
Osmanlı Devleti’nin Sırbistan ile sınırı olmadığından antlaşmada sınır problemi yaşanmamıştır.
İmroz, Bozcaada, Meis ve Kaş adaları dışındaki tüm adalar Yunanistan’a verilmiştir.
Dağılmayı Önleme Çabaları
Osmanlıcılık
Osmanlıcılık akımı, Tanzimat Dönemi’nde doğmuştur.
Osmanlıcılık akımını Yeni Osmanlılar (Jön Türkler) savunmuştur.
Tüm halka aynı hak ve yetkilerin verilmesini istemişlerdir.
Meşrutiyet’in ve Kanun-i Esasi’nin ilan edilmesinde etkili olmuşlardır.
Osmanlıcılık düşüncesi Berlin Antlaşması ile zayıflamış (1878), Balkan Savaşları ile etkisi kaybolmuştur.
İslamcılık
İslamcılık akımı I.Meşrutiyet’ten sonra önem kazanmıştır.
Abdülhamit döneminde İslamcılık, devletin resmi politikası haline gelmiştir.
İslamcılık akımının savunucuları; Mehmet Akif, Said Halim Paşa, Cemaleddin Afganî’dir.
İslamcılık düşüncesi I. Dünya Savaşı sonunda etkisini kaybetmiştir.
Türkçülük
Türkçülük akımı Rus işgalinden kaçan Türk göçmenlerin etkisiyle başlamıştır.
Türkçülük akımının en büyük savunucusu Ziya Gökalp’tir.
Meşrutiyet’ten sonra gelişme göstermiştir.
Osmanlı sınırları içindeki Türkler arasında birlik kurulmasına Türkçülük, tüm dünyada yaşayan Türkler arasında kurulacak birliğe ise Turancılık denmiştir.
Türkçülük akımı, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında etkili olmuştur.
Turancılık; Türkçülerin bir idealidir. Rusya’nın Pan-Slavizmi’ne karşılık Pan-Türkizm (Türk Birliği) idealini gerçekleştirmeyi düşünmüşlerdir.
Gaspıralı İsmail, Yusuf Akçuraoğlu, Ahmet Ağaoğlu yazılarıyla Turancılık düşüncesini desteklediler.
Enver Paşa, siyasî olarak Turancılık düşüncesi için mücadele etti.
Batıcılık
Batıcılık akımı II. Meşrutiyet’ten sonra gelişme göstermiştir.
Batıcılık akımının savunucuları; Abdullah Cevdet, Süleyman Nazif, Celal Nuri’dir.
Kadın özgürlüğü, medeni kanun, laiklik, Latin alfabesi, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi düşünceleri savunmuşlardır.
Türkçülerin “Turancılık” akımına karşılık, Batıcılar “İrfancılık” idealini savunmuştur.
Adem-i Merkeziyetçilik
Merkezi yönetimin yetkilerinin azaltılması, yerinden yönetime önem verilmesi savunulmuştur.
Devlet içindeki değişik unsurların yönetime katılması istenmiştir.
Savunucusu Prens Sabahattin’dir.
Liberal ekonomi modeli benimsenmiştir.
Türkçüler, iç politikada Türkçü, dış politikada Batıcı davranmıştır.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken Türkçülük ve Batıcılık akımlarından etkilenmiş, inkılâpları da Türkçülük ve Batıcılık akımları doğrultusunda gerçekleştirmiştir.
Birinci Dünya Savaşı
ve Osmanlı Devleti’nin Sonu
Savaşın Nedenleri:
Avrupalı devletlerin sömürgecilik faaliyetleri, hammadde ve pazar rekabeti
Almanya ve İtalya’nın sömürgeciliğe başlamaları
İngiltere ve Fransa’nın, Almanya’ya karşı silahlanmaya başlaması
Rusya’nın ideallerini gerçekleştirme isteği
Balkanlar’da Slav-Germen çekişmesi
Fransız İhtilali’nin doğurduğu milliyetçilik akımı
Fransa’nın Alsace-Loraine’i Almanya’dan almak istemesi
Avusturya-Macaristan prensinin Saray-Bosna’da bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi (28 Haziran 1914).
I. Dünya Savaşı Öncesi Oluşan Bloklar
İttifak (Bağlaşma) Bloğu
İtilaf (Anlaşma)Bloğu
Almanya
Avusturya-Macaristan
İtalya
İngiltere
Fransa
Rusya
İtalya, İttifak grubunda iken Antalya ve çevresinin kendisine bırakıldığı gizli Londra Antlaşması ile İtilaf Grubu’na geçmiştir.
Bulgaristan Çanakkale Savaşı’ndan sonra İttifak Grubu’na katılmıştır.
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girme Nedenleri
İttihatçıların Almanlara sempati duyması
Alman desteği ile devletin kurtulacağına inanılması
Osmanlı Devleti’nin Almanya ile gizli bir anlaşma yapması (2 Ağustos 1914)
Osmanlı Devleti’nin siyasi yalnızlıktan kurtulmak istemesi
Osmanlı Devleti’nin, İngiltere ve Fransa’nın ekonomik baskılarından kurtulmak istenmesi
Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri almak istemesi
Osmanlı coğrafyasının jeopolitik önemi
Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni I.Dünya Savaşı’na Çekme Nedenleri
Almanya’nın halifelik makamını kullanarak İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Müslümanları ayaklandırmak istemesi
Almanya’nın yeni cepheler açarak İtilaf devletlerinin kendi üzerindeki baskısını hafifletmek istemesi.
Almanların, İngilizler’in Osmanlı toprakları üzerinden geçen Uzak Doğu sömürge yollarını ele geçirmek istemesi.
Almanya’nın Musul-Kerkük petrollerinden yararlanmak istemesi
Almanya’nın, İtilaf devletlerinin Boğazlar yoluyla Rusya’ya yardım göndermesini önlemek istemesi.
Almanların İngilizlerden kaçan Goben ve Breslav adlı gemileri Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Osmanlı, gemileri satın aldığını açıklamış ve gemilerin adlarını Yavuz ve Midilli olarak değiştirmiştir.
Bu gemiler, Rusya’nın Sivastopol ve Odesa limanlarını bombalamıştır. Ruslar bunun üzerine Karadeniz sahillerine ve Doğu Anadolu'ya saldırmıştır.
Savaştığımız Cepheler
Topraklarımızda Savaştığımız Cepheler
Kafkas Cephesi
Kanal Cephesi
Filistin-Suriye Cephesi
Irak Cephesi
Çanakkale Cephesi
Hicaz-Yemen Cephesi
Topraklarımız Dışında Savaştığımız Cepheler
Makedonya
Galiçya Cephesi
Romanya
Kafkas Cephesi
Cephenin Açılma Nedenleri
İttihatçıların Orta Asya’daki Türkleri birleştirme ve Hindistan’a kadar toprakları genişletme isteği.
Almanların Bakû petrollerini ele geçirmek için Osmanlı’yı kışkırtması.
Rusların Doğu Anadolu’ya saldırmasıyla mücadele başlamıştır (1 Kasım 1914).
Enver Paşa Sarıkamış’ta Ruslara karşı cephe açmıştır.
90.000 asker Allahuekber Dağları’nda soğuktan donarak şehit olmuştur (Sarıkamış Faciası).
Ruslar, Doğu Anadolu’yu işgal etmiştir.
Mustafa Kemal Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri almıştır (1914).
Rusya’da Bolşevik İhtilali çıkmıştır (1917).
Rusya, Brest Litowsk Antlaşması ile I.Dünya Savaşı’ndan çekilmiş; Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı Devleti’ne bırakmıştır (3 Mart 1918).
Kanal Cephesi
Cephenin Açılma Nedenleri
Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı İngilizlerden geri alma düşüncesi.
Osmanlı Devleti’nin, İngilizler’in Uzak Doğu sömürgeleriyle olan bağlantısını kesmek ve Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek istemesi.
Cephede mücadele 3 Şubat 1915’te başlamıştır.
Almanya’nın desteği ile iki kez harekat düzenlenmiştir.
Osmanlı Devleti başarılı olamamıştır (1916).
Çanakkale Cephesi
Cephenin Açılma Nedenleri
İtilaf Devletleri’nin Rusya’ya yardım göndermek istemesi.
İtilaf Devletleri’nin Boğazları ele geçirerek, Osmanlı’nın İttifak Devletleri ile bağlantısını kesmek ve Osmanlı’yı saf dışı etmek istemesi.
İngiliz ve Fransız donanmaları Çanakkale Boğazı’na saldırmış, savaş başlamıştır (19 Şubat 1915).
Mayınlı boğazlardan İtilaf Devletleri geçememiştir.
İtilaf Devletleri Gelibolu Yarımadası’na ve boğazın iki yakasına asker çıkarmıştır. Türk askeri Gelibolu, Conkbayırı, Anafartalar’da başarı elde etmiştir Mustafa Kemal bu cephede başarılar kazanmıştır.
Düşman askerleri sekiz ay sonra savaştan çekilmek zorunda kalmıştır (9 Ocak 1916).
Çanakkale Savaşı’nın Sonuçları
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı, yalnız bu cephede başarılı olmuştur.
Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı’nın uzamasına neden olmuştur.
500.000 insan ölmüştür.
Bulgaristan İttifak Devletleri yanında savaşa katılmıştır.
Rusya’da Bolşevik İhtilali olmuş, SSCB kurulmuştur.
Zafer, tutsak milletlere bağımsızlık mücadelesinde bir örnek oluşturmuştur.
Hicaz-Yemen Cephesi
Cephenin Açılma Nedeni
Osmanlı Devleti’nin kutsal yerleri İngilizlerden korumak istemesi.
İngilizler Arapları Osmanlı aleyhine kışkırtmıştır.
Fahrettin Paşa İngilizler’le ve Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile mücadele etmiş, başarılı olunamamıştır.
Irak Cephesi
Cephenin Açılma Nedenleri
İngilizler’in Rusya’ya yardım ulaştırmak istemesi.
İngilizler’in Musul-Kerkük petrollerine sahip olmak istemesi.
İngilizler’in Hint deniz yolunun güvenliğini sağlamak istemesi.
İngilizler’in Basra’ya çıkarma yapmasıyla başlamıştır.
Türk ordusu Kut-ül Amare’de başarılı olmuş ise de, İngilizler Bağdat’ı ele geçirmiştir (11 Mart 1917).
Galiçya, Romanya ve Makedonya Cephesi
Cephenin Açılma Nedeni
Osmanlı Devleti’nin; müttefiklerine (özellikle Almanlara) yardım etmek istemesi.
Osmanlı; Rusya, Romanya ve Fransa ile mücadele etmiş, fakat başarılı olamamıştır.
Suriye ve Filistin Cephesi
Cephenin Açılma Nedeni
Osmanlı Devleti’nin İngilizler’in Süveyş’ten kuzeye doğru ilerleyişini durdurmak istemesi.
İngilizler Halep’e kadar ilerlemiştir (1918).
Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa, İngilizler’i Halep’in kuzeyinde durdurmuştur.
Notlar:
Mustafa Kemal; Kafkas, Çanakkale ve Suriye-Filistin cephelerine katılmıştır.
Kafkas ve Kanal cepheleri taarruz cepheleridir ve bu cephelerin açılmasında Almanya’nın isteği etkili olmuştur. Kanal cephesinde Almanlar cephane yardımı da yapmışlardır.
Osmanlı Devleti Galiçya, Romanya ve Makedonya Cephesi’nde kendi sınırları dışında savaşmıştır.
Brest-Litowsk Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Berlin Antlaşması ile Rusya'ya verdiği Kars, Ardahan ve Batum'u geri almıştır.
Osmanlı'nın kazandığı tek cephe Çanakkale'dir.
Başta kazanılmaya çalışılıp kaybedilen cephe Irak'tır.
Savaşın Sona Ermesi ve Mondros Mütarekesi
(30 Ekim 1918)
Osmanlının Teslim Olma Nedenleri:
Wilson İlkeleri’ne güvenilmesi
Bulgaristan’ın I.Dünya Savaşı’ndan çekilmesi.
İttihatçılar savaşın kaybedilmesinin sorumluluğu kendi üstlerine kalacağından ülkeyi terk etmişlerdir.
Hükümler:
Boğazlar tüm devletlere açık olacak ve İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
İtilaf Devletleri, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durumda herhangi bir stratejik noktayı işgal edebilecek (7. madde).
Vilâyât-ı Sitte’de (Altı il; Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Bitlis, Sivas) bir karışıklık çıkarsa, İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecek (24.Madde).
Bütün haberleşme-ulaşım araç ve gereçleri İtilaf Devletleri’nin kontrolüne verilecek.
Güvenliği sağlayacak askerden fazlası terhis edilecek.
Silah, cephane ve orduya ait tüm mallar İtilaf Devletleri’nin kontrolüne bırakılacak.
Sonuçları:
Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
Dünya Savaşı’nın Sonuçları
Savaştan en kârlı devlet İngiltere çıkmış ve Avrupa’nın en güçlü devleti olmuştur.
Fransa, Almanya’nın etkisinden kurtularak ikinci güçlü devlet haline gelmiştir.
İtalya, Avusturya’dan toprak almış ve Oniki Adalar’a hâkim olmuştur.
Rus, Alman, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorlukları yıkılmış yeni milli devletler kurulmuştur.
Litvanya, Letonya, Estonya, Finlandiya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Polonya, Macaristan, SSCB kurulan yeni devletlerdir.
Yenilen devletlerde rejim değişikliği olmuştur.
Dünya barışını sağlamak için merkezi Cenevre’de olan Milletler Cemiyeti kurulmuştur.
Sömürgeciliğin yerini manda ve himayecilik almıştır.
I. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmalar, II. Dünya Savaşı’nın zeminini hazırlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder