6 Ekim 2011 Perşembe

109 ) LADY D. İLE MISIRLI D.'NİN GİZEMLİ ÖLÜMLERİ !... ( 1 )

Princess Diana and Dodi al Fayed Memorial in Harrods Department Store in London



   MOSSAD, Paris Ritz Otelinde kendilerini olaylardan haberdar edebilecek bir muhbirin bulunması gerektiğine karar vermişti. Öncelikle otelin personel listesini ele geçirerek işe başlamıştı ; bu, Ritz'in bilgisayar sistemine girilerek yapılmıştı. Otelin üst düzey yönetiminde bu konuda aday olabilecek kimse görünmemişti ; alt düzey personel ise görevin gerektirdiği şekilde bilgilere tam olarak ulaşabilecek kapasitede değildi. Ama Henri Paul'ün güvenlik yöneticisi olarak sorumluluğu, Ritz'in bütün alanlarının kendisine açık olması anlamına geliyordu. Elindeki güvenlik kartı, bir konuğun kasasını bile açabilmesini sağlıyordu. Bir kişinin otel faturasını istese kimse soru sormaz, silah tüccarlarıyla bağlantılarının yaptığı aramaların detaylarını görmek için otelin telefon kayıtlarını istese kimse şüphelenmezdi.
   Bir sonraki adım, Paul'ün bir psikolojik profilini yaratmak olmuştu. Paris'teki "katsa" ların biri (Mossad'ın yabancı ülkelerde kullandığı gizli ajan), haftalar süren bir araştırmadan sonra onun geçmişiyle ilgili tüm bilgilere ulaşmıştı. Bir sigorta şirketi çalışanı ve bir telefon pazarlamacısı gibi çeşitli kılıklara girerek, Paul'ün sürekli bir ilişkisi olmayan bekar bir adam olduğunu, düşük kiralı bir apartman dairesinde oturduğunu ve siyah bir Mini kullandığını ama aslında hızlı arabaları ve motosiklet yarışlarını sevdiğini öğrenmişti. Otel çalışanları adamın alkolü sevdiğini de söylemişti. Otelin müşterilerine hizmet veren pahalı bir fahişenin hizmetlerinden yararlandığı da izlenimler arasındaydı.
   Elde edilen bilgiler Mossad'ın psikoloğu tarafından incelenmiş ve Henri Paul'ün kişiliğinde önemli bir zayıf nokta bulunmuştu. Psikolog, giderek artan baskı ve Paul'ün sosyal hayatını renklendirecek şekilde önemli para vaatleriyle, kendisinin kolayca ikna edilebileceğini düşünmüştü.
   Herhangi bir Mossad operasyonunda olduğu gibi, katsa Maurice de iyi geliştirilmiş yöntemleri izlemişti. Öncelikle ; birçok kez Ritz'de kalarak, çalışanların ve sürekli müşterilerin kendisine alışmasını sağlamıştı. Henri Paul'ü tanıması zor olmamıştı ; kasılarak yürüyen, kaslı yapılı, kimsenin kendisiyle ilgili düşüncesiyle ilgilenmeyen bir adamdı.



 



  Maurice, Paul'ün daha fazla haber vaat eden ünlü müşterilerin fotoğraflarını yakalayabilmek için Ritz'in önünde toplanan magazin muhabirlerine karşı nasıl davrandığını gözlemlemişti. Zaman zaman Paul fotoğrafçılara gitmelerini emrediyor, muhabirler genellikle söyleneni yapıyor, motosikletleriyle civarda bir tur attıktan sonra tekrar geri dönüyorlardı. O kısa yolculuklar sırasında Paul bazen otelin personel kapısından dışarı çıkıyor, magazin muhabirleriyle dostça sohbetlere dalıyordu. Geceleri, Maurice onun çok sayıda magazin muhabirleriyle birlikte Ritz civarındaki barlardan birinde içki içtiğini görmüştü.
   Tel Aviv'e gönderdiği sürekli raporlarından birinde, Maurice adamın bol miktarda alkol aldığı halde son derece ayık bir şekilde ayakta kalabilme özelliğinden bahsetmişti. Maurice, Paul'ün kişisel alışkanlıklarının bir muhbir olarak rolüyle örtüşebileceği görüşünü desteklemişti ; sonuçta çok geniş bir çevresi vardı ve herkes ona güveniyor gibiydi. Fakat, gizlice izlemeye devam ederken, Maurice bir defasında Paul'ün bu güvene nasıl ihanet ettiğine de tanık olmuştu. Müşterilerin hareketleriyle ilgili detayları bildirmek, fotoğrafçıları güzel resimler yakalayabilecekleri noktalara yerleştirmek için magazin muhabirlerinden para alıyordu. Para karşılığında bilgi satışı ya barlardan birinde ya da Ritz personel kapısının bulunduğu ara sokakta gerçekleşiyordu.
   Ağustos ortalarında bu bilgi satışı özellikle tek konuya odaklanmıştı : Galler Prensesi Diana ve yeni sevgilisi (otel sahibinin oğlu) Dodi El-Fayed'in Ritz'e gelişleri.. Efsanevi Kraliyet Süiti'nde kalacaklardı..
   Ritz personelinin tamamı, Diana'nın gelişiyle ilgili olarak mutlak bir sessizlik emri almışlardı ; aksi yönde davranan hemen işten atılacaktı...
   Maurice, Paul'ün son zamanlarda daha fazla içmeye başladığını gözlemlemiş ve Ritz personelinin güvenlik şef yardımcısının giderek daha sertleştiğinden şikayet ettiklerini duymuştu.. Çalışanlardan birçoğu Paul'ün hap kullandığını ve bunun sürekli değişen ruh hali için mi olduğunu merak ettiklerini söylemişlerdi. Paul'ün sağı solu belli olmayan kişilik özelliğinin giderek baskın hale geldiği konusunda herkes hemfikirdi : Bir dakika son derece neşeli oluyor, iki dakika sonra ise belki de hayali denebilecek bir sorun üzerinde kontrollü bir öfke sergiliyordu. Maurice, sonunda harekete geçme zamanının geldiğine karar verdi.
   İlk bağlantı, Daunou Sokağındaki Harry's Bar'daydı. Paul içeri girdiğinde, Maurice çoktan yerine yerleşmişti ve kokteylini yudumluyordu. Mossad görevlisi hemen bir sohbete daldı ve dostlarının Ritz'de kaldığını söyleyince de Paul onun içki ısmarlamasına izin verdi..
   Birkaç akşam sonra Ritz yakınlarındaki bir restoranda yemek için buluşmak üzere sözleşerek ayrıldılar. Yemek sırasında Maurice'in iyi zamanlanmış soruları sayesinde, Paul, katsanın bildiklerinin çoğunu itiraf etti. Özel güvenlik görevlisi, hızlı arabalara karşı tutkusunu ve küçük bir uçağa sahip olma hayalini açıkladı. Ama aldığı maaş düşünülürse, bu tür hobiler onun için çok pahalıydı.
   Sonrasında olaylar kendiliğinden gelişti. Maurice yemi ortaya atıyor, Paul de hevesle üzerine atlıyordu. İğne balığın ağzına iyice yerleşince, Maurice Mossad Eğitim Okulunda öğrendiği tekniklerle  makarayı sarmaya ve misinayı çekmeye başladı. Bir noktada Maurice belki Paul' ün kendisine yardımcı olabileceğini, kendisinin veri tabanlarını sürekli güncellemek için çeşitli yollara başvuran bir şirket için çalıştığını ve bu konuda yardımcı olanlara iyi paralar ödediğini söyleyecekti. Bu, Mossad soğuk yaklaşım operasyonlarında sık kullanılan bir teknikti. O noktadan sonra Paul'e Ritz müşterilerinden çoğunun, şirketin ilgisini çekecek bu tür bilgilere sahip olduğunu söylemek hiç de zor olmayacaktı.
   1997 yılının Ağustos ayında, Henri Paul için hiçbir çıkış yok gibi görünüyordu. İçki içmeye, hap kullanmaya, huzursuz uykulara, astlarını azarlayıp durmaya devam ediyordu. Uçurumun kenarına gelmiş bir adamdı.
   Maurice baskıyı sürdürdü. Genellikle Paul'ün çalışmadığı zamanlarda içki içmeye gittiği bir barda onu görüyordu. Katsanın oradaki varlığı, otelin güvenlik görevlisine sadece ne yapmaya zorlandığı konusunda bir hatırlatma fonksiyonu görebilirdi. Henri Paul için, Maurice'in kendisi bir gölge haline gelmişti. Gittiği her yerde onunla karşılaşması, üzerindeki baskıyı artırıyor ve kendisine bir çıkış yolu olmadığını gösteriyordu.
   Paul gizlemeyi başarmasına rağmen, zihinsel açıdan giderek dengesizleşiyordu. Antidepresanlar kullanıyor, uyku hapları alıyor ve bazen günü ayakta geçirebilmek için enerji haplarına sarılıyordu. İlaçların vücudunda bu şekilde birleşmesi, mantıklı karar verme becerisini daha da olumsuz yönde etkiliyordu.
   Baskıyı daha da artıran şey, Prenses Diana ve Dodi El-Fayed'in gelişi oldu.

( BİRİNCİ  BÖLÜMÜN  SONU )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder