27 Ekim 2011 Perşembe

120 ) APO'YU NASIL YAKALADIK ?!..

   
   İçinde çok ilginç birçok bilginin yer aldığı, istihbarat dünyasına yakınlığı ile tanınan Gordon Thomas'ın "Mossad Gizli Tarihi" adlı kitabında Öcalan'ın yakalanışı biraz değişik bir şekilde anlatılıyor..
  Bu kitapta anlatılanlara göre ; 1998 yılı Kasım ayı sonlarında Başbakan Bülent Ecevit, İsrail başbakanı Netenyahu'yu arayarak uzun zamandan beri başka ülkelerce de terörist olarak kabul edilen Öcalan'ın yakalanmasında MOSSAD'ın kendilerine yardımcı olup olamayacağını sordu. O zamana kadar Öcalan, birçok kez MİT'i atlatmayı başarmıştı.
   O Kasım ayında, Moskova'dan geçtikten sonra Öcalan, Roma'da ortaya çıktı. İtalyan hükumeti, onu Türkiye'ye vermeyi reddetti ; ama aynı zamanda onun politik sığınma talebini de geri çevirdi. Daha önce sahte pasaportla yolculuk yaptığı için Öcalan bir Alman talebi üzerine tutuklanmıştı. Sonrasında ise kendi sınırları içinde yaşayan geniş Kürt topluluklarının öfkesini çekmekten korkan Bonn hükumeti tarafından serbest bırakılmıştı.


   İşte Ecevit'in Netanyahu'yu araması bu zamana rastlıyordu. İsrail için, Türkiye ile iyi ilişkiler sürdürmek bölgedeki stratejik ve diplomatik varlığı açısından önemliydi. Netanyahu teklifi kabul etti ve MOSSAD Başkanı Halevy'ye Öcalan'ı bulmasını emretti. Bu bir "kara" operasyon olacaktı ; yani MOSSAD'ın kendi katılımı asla basına açıklanmayacaktı. Eğer başarı sağlanırsa, bunun için MİT kutlanacaktı !..
   Plana "Uyanık" kod adı verildi. Bu isim, Halevy'nin Irak içindeki kendi süregelen operasyonlarını bozma endişesini yansıtıyordu. Orada, MOSSAD'ın "katsa" ları Saddam'ı devirmek için Kürt asilerle birlikte çalışıyordu..
   Altı MOSSAD ajanı Roma'ya gönderildi. Aralarında bir kadın ve iletişim biriminden iki teknisyen vardı. Pantheon yakınlarında bir MOSSAD hücre evinde çalışan ekip, Öcalan'ın Vatikan yakınlarındaki dairesini gözlem altına aldı. Kadın ajana, onunla ilişki kurmaya çalışması söylenmişti ama Öcalan aniden İtalya'dan ayrılınca, bu plan işe yaramadı..MOSSAD ekibi, onu bulmak için bütün Akdeniz havzasını taramaya başladı : İspanya, Portekiz, Tunus, Cezayir ve Suriye tarandı. Öcalan bütün bu ülkelerde bulunmuştu ; ancak sığınma talebi reddedildiğinde ülkeyi terk etmişti..
   2 Şubat 1999'da, Kürt lideri Hollanda'ya girmeye çalışırken bulundu. Hollanda hükumeti de ona izin vermemişti. Amsterdam'ın Schipol Havaalanındaki bir Hollandalı güvenlik görevlisi ; yerel MOSSAD istasyon şefini arayarak, Öcalan'ın bir KLM uçağıyla Nairobi'ye doğru yola çıktığını bildirdi. Peşindeki MOSSAD ajanları, 5 Şubat Perşembe günü Kenya'nın başkentine indi.
   Kenya ve İsrail, istihbarat konularında yıllardır karşılıklı bir "anlayış" geliştirmişlerdi. MOSSAD'ın Orta Afrika'daki "safari"sinin bir parçası olarak, diğer yabancı casus ağlarının hareketleri Kenya hükumetine rapor edilmişti. Buna karşılık, Kenya hükumeti MOSSAD'a "özel statü" tanımış, şehirde bir hücre evi bulundurmasına ve Kenya'nın küçük ama etkili güvenlik servisinin bilgilerine ulaşmasına izin vermişti.
   MOSSAD ekibi çok geçmeden Öcalan'ı Nairobi'deki Yunanistan Büyükelçiliği binasının içinde tespit etti. Ekibin fedai olduklarına inandığı birkaç Kürt, zaman zaman binaya girip çıkıyorlardı. MOSSAD ekibi, her gece Tel-Aviv'e rapor veriyordu. Emir aynıydı : İzle ama bir şey yapma !.. Sonra, emir belirgin bir şekilde değişti. Öcalan'ın büyükelçilik binasından çıkarılması ve Türkiye'ye uçurulması için "gereken her şey" yapılacaktı. Emir, MOSSAD Başkanı Halevy'den geliyordu..
 
   Şans ekipten yanaydı. Kürtlerden biri büyükelçilik binasından çıktı ve Norfolk Oteli yakınlarındaki bir bara gitti. Klasik bir MOSSAD taktiğiyle, ekip üyelerinden biri Kürt ile "karşılaştı".. Koyu teni ve akıcı şekilde konuştuğu Kürtçe ile, ajan kendini Nairobi'de çalışan bir Kürt olarak tanıttı. Sohbet sırasında Öcalan'ın huzursuz olmaya başladığını da öğrendi. Güney Afrika'dan, politik sığınma hakkı için yaptığı son talebine hala yanıt gelmemişti. Diğer Afrika ülkelerinin de ona vize vermek konusunda aynı şekilde öfkeli bir tutumu vardı.
   MOSSAD'ın dinleme ekibi, büyükelçilik binasından yapılan bütün telefon görüşmelerini izlemek için cihazlarını tam kapasite ile kullanıyordu. Yunanistan'ın da Öcalan'ı geri çevireceği belliydi.
   Barda Kürt ile karşılaşmış olan ajan, hamlesini yaptı. Büyükelçilikteki Kürt'e telefon etti ve "acil bir buluşma" istedi. Bir kez daha barda buluştular. Ajan, büyükelçilik binasında kalmaya devam ettiği takdirde Öcalan'ın hayatının tehlikede olduğunu Kürt'e söyledi. Tek umudu, Türkiye'deki değil ama Kuzey Irak'taki Kürtlerin arasına dönmekti. O dağlık bölgede, Öcalan güvencede olacaktı ve daha ileri bir tarihte yeniden gruplanabilirlerdi. Bu plan, Öcalan'ın da üzerinde düşünmeye başladığı bir olasılıktı ; zaten bu düşüncesi, MOSSAD ekibi tarafından tespit edilmişti !..
   Ajan, büyükelçilik binasına dönmesi ve Öcalan'ı dışarı çıkıp teklifi görüşmek üzere ikna etmesi için Kürt'ü kandırdı. Tuzak basit ama ölümcül bir şekilde kurulmuştu. Öcalan'ın yemi yutup yutmayacağını görmek için beklemeleri gerekiyordu.
   Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın büyükelçilik binasıyla yaptığı görüşmeleri dinlediğinden, MOSSAD ekibi Öcalan'ın giderek huzursuzlanan ev sahiplerinin onu kapı dışarı etmesinin an meselesi olduğunu biliyordu. Sadece "büyükelçiye özel" yazılmış bir mesajda, Yunan Başbakan Costas Simitis, Öcalan'ın binada kalmasının Yunanistan'da "politik ve muhtemelen askeri bir çatışma" ya yol açabileceğini söylüyordu..
   Ertesi sabah, bir Falcon-900 özel jet, Nairobi'nin Wilson Havaalanına indi. Pilot, Atina'daki bir konferansa gidecek olan bir grup işadamını almaya geldiğini söyledi. Sonrasında olanlar, şiddetli bir tartışma konusuydu. Öcalan'ın Alman avukatı daha sonraları, "Kenya otoritelerinin durumu yanlış değerlendirmesi sonucu", Öcalan'ın "büyükelçilik binasından dışarı sürüklendiğini" iddia edecekti. Yunanlılar, Kürt liderin kendi tavsiyelerine rağmen binadan ayrıldığını söyleyeceklerdi. Ama kesin olan bir şey vardı.. Özel jet havaalanından kalktığında, içinde Öcalan da vardı. Uçak Kenya hava sahasından çıktığında, sorular başladı : MOSSAD ekibi her zamanki taktiğini izleyerek Öcalan'a binadan çıkarken uyuşturucu iğne mi yapmıştı ? Yıllar önce Nazi Adolph Eichmann'ı Buenos Aires'te yakaladıkları gibi, onu da sokaktan mı çekip almışlardı ? Kenya hükumeti, uluslararası yasaları çiğneyen bu olaya göz mü yummuştu ?
   Saatler sonra Öcalan Türkiye'de hapishaneye kondu ve mutlu Başbakan Ecevit, televizyonda şu konuşmayı yaptı : "İstihbarat zaferi.. Nairobi'de on iki gün süren son derece başarılı bir gözlem operasyonu.." MOSSAD'dan hiç söz edilmedi.. Ecevit antlaşmaya sadık kalmıştı..
   MOSSAD başkanı ise operasyonun başarıyla bitmesinin, Irak'taki Kürt casus ağını kaybetmesine yol açacağı için hayıflanıyordu..
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder