16 Mayıs 2011 Pazartesi
20 ) AMERİKAN RÜYASI' NDAN UYANMAK !..
Çocukluğumda, ilkokuldayken, öğrencilere süt tozu kutuları dağıtılırdı.. Kutunun üzerinde iki el, yakın plan, tokalaşıyordu. Gömlek manşetlerinde ya da ceket kollarında ise, şimdi tam anımsayamıyorum, Türk ve Amerikan bayrakları vardı.. O zamanlar küçücük çocuk nereden bilsin Marshall Yardımı' nı.. Nereden bilsin Soğuk Savaş kavramını ..Onun tüm bildiği Amerikan filmleri, ama Hollywood yapımı olanları. Halbuki bir de Washington yapımı olan filmleri varmış Amerika' nın. Ama gerilim veya korku türünden !...
Alman Ortadoğu uzmanı Kurt Ziemke, 1930 yılında "Die Neue Türkei" (Yeni Türkiye) diye bir kitap yayımlamış. Bu kitapta Almanya' nın uygulaması gereken Türkiye politikasını ve stratejisini anlatmış : "İngilizler Musul' da hedeflerine ulaşmak için bir yandan Türkiye' deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken, bir yandan da Kemalist akımın yayılmasını engelleyecek önlemlere başvurmuşlardır. (...) Yapılması gereken, Kemalist Cumhuriyetin hem din düşmanı hem de Kürt düşmanı olduğu temasını gündeme getirip işlemektir.."
Amerika 2. Dünya Savaşı' ndan sonra,1945' lerde, Almanya ve siyasetine el koyduğunda, 1930' ların bu Alman stratejisini hemen Türkiye' de uygulamaya başladı. Denebilir ki, Türkiye' de Kürt ayrılıkçı hareketinin tohumları 1945' ten itibaren Amerika ve yerli işbirlikçileri tarafından atılmıştı...
Türkiye' yi 1945' te Güneydoğu' yu sömürge yaparak geri bırakmakla suçlayan raporlar yazan ABD, kısa süre içerisinde Doğu bloku ile bir savaş patladığı takdirde Doğu ve Güneydoğu' nun Sovyetler tarafından işgal edileceğini ve NATO' nun bunu önlemesinin olanaksız olduğunu saptamış, öyle ki, bu bölgelerimiz ilk anda Sovyetler Birliği' ne terk edilmek üzere NATO haritalarından dahi çıkarılmıştı...
Güneydoğu' da daha önce Atatürk' ün parçaladığı aşiret yapısını yeniden kurmak üzere, Atatürk döneminde Batı' ya sürülen aşiret reislerini, şeyhleri yeniden Güneydoğu' ya aşiretlerinin başına gönderilmesini ve DP' den milletvekili olmalarını sağlayan ABD, milletvekili olan bu aşiret reislerini işbirlikçi haline getirerek bu bölgelerde gelişebilecek Sovyet yanlısı ayrılıkçı hareketlerin önünü kesmeyi amaçlamıştı...
Öyle bir toprak parçası üzerinde tutunmuşuz ki, başımız kolay kolay dertten kurtulmayacak herhalde...
Osmanlı' nın Batı karşısında yüzyıllarca süren ekonomik, siyasi ve askeri üstünlüğünü, bilimsel buluşlar alanında Batı' dan geri kaldığı an yitirmeye başladığı, Atatürk' ün yazdırdığı tarih kitaplarında okutulurken ; 1949' da ABD ile imzalanan Fullbright Anlaşması ile Türk Milli Eğitimi Amerikalı uzmanların denetimine geçtikten sonra okutulmaz olmuş, tarih ders kitapları değiştirilmiş, tarihin ekonomik yanı yok sayılarak, Osmanlı tarihi bir savaşlar ve meydan muharebeleri tarihine indirgenmiş ; Atatürk döneminde yazılmış tarih kitapları bir daha okullara sokulmamıştı..
Okul binalarının bile nasıl olacağına karışan Amerikalılar, Osmanlı' yı yalnızca yiğit yönüyle anımsatmak ; Türk çocuklarını Osmanlı atalarının savaşçılığına özendirmek ve onları tıpkı Osmanlı' nın son döneminde Almanya' nın yaptığı gibi, kendi emperyalist amaçları doğrultusunda yeniden Osmanlılaştırıp ucuz paralı askerler olarak kullanmak istiyorlardı... (Senatör Wılley ve Dışişleri Bakanı Dulles, aralarındaki bir konuşmada Türk askerinin yıllık maliyetinin 200 dolar olduğunu, Amerikan askerinin ise 6.000 dolar olması nedeniyle ekonomi açısından yanlarında savaşan bir Türk olması gerektiğinden bahsetmişlerdi)
27 Mayıs' tan sonra 1965 seçimleri yapılmış, Amerikan yardımlarıyla seçimi kazanan Adalet Partisi hükümeti kurmuş ve Amerikalılar, seçim kazandıran yardımları karşılığında, Demirel' den ulus-devleti yıkarak, yerine bir "Türk-Kürt Federasyonu" kurmasını "rica" etmişlerdi. MİT Müsteşarı Sadi Irmak anılarında, "ABD, CIA' nın klasik mücadele yolları ile AP' yi ve Demirel' i iktidara getirdi" diye yazmıştı..
Bir yandan da yayınlar, "Karaoğlan, Tarkan" gibi çizgi romanlar, filmler, tarih dergileri ile Türklerin savaşçı ruhunu ayaklandırmaya çalışıyorlardı..
1946' dan sonra Türkiye' de ulus-devletin altı oyularak federal devlete ; laik devletin altı oyularak Osmanlı düzenine, Atatürk' ün çizgisinden çıkarak 2. Abdülhamid çizgisine dönüş çalışmaları, açık ve kesin bir biçimde önce Amerikan buyruğu ve sonra da NATO koşuludur..
1856' da Kırım Savaşı' ndan sonra Abdülmecid, "Senin için öldük Avrupa" dedi ; 1. Dünya Savaşı' nda Enver Paşa, Sarıkamış faciasından sonra, "Senin için öldük Almanya," dedi ve sonra Menderes, Kore Savaşı' ndan sonra "Senin için öldük ABD, NATO.." diyerek Batı ile işbirliğini "kan kardeşliği" ne dönüştürmüştü !..
Ama bu arada hatırlamakta fayda var, Washington' daki Kore Savaşı Anıtı' nda bir tek Türk askeri yer almıyor !.. Gerçi böyle küçük (!) ayrıntılarda takılmamak lazım ya, neyse...
NATO' ya alınır alınmaz, dönemin Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, 2. Mahmud döneminde kaldırılan Mehter Takımı' nı 1952' de yeniden kurdurtmuştu !...
ABD Dışişleri Bakanı J. F. Dulles 1956' da ; "Din ve siyaset birbirinden ayrılmaz. Dünya işlerini çözümlemekte seçeceğimiz yol dini görüştür " demecini veriyordu.. Bu demeçten hemen sonra Menderes' in buyruğuyla partide "Anayasa' dan laik yönetim ilkesi atılarak yerine din devleti ilkesi konulması" çalışmaları başlatılması da tamamen bir tesadüftü herhalde !...
12 Eylül yönetimine ilk kutlama telgraflarını gönderenler, bu yönetimin ABD Ulusal Güvenlik İşleri Danışmanı Zbigniew Brzezinski' nin önerdiği türden İslamcılığı uygulayacağını bilen Suudi Kralı Halid ve İstanbul' daki Musevilerin ruhani lideri Hahambaşı Aşeo idi !...
Kenan Evren yönetimi ABD ve NATO' nun Türkiye' ye yüklediği görevi üstlenerek Türkiye' yi Ortadoğu Birleşik İslam Devletleri tavına getirmenin adımlarını atarken, hapiste olan Necmettin Erbakan ve arkadaşları şaşkınlık içinde, "Yahu bu darbe bizi içeri attı ama bizim partinin programını uyguluyor, bu nasıl iş !?" diye hayıflanıyordu netekim !...
1980' lerde İsrail' in "Ortadoğu' yu Yeniden Osmanlılaştırma" planları çeşitli kitaplar ve köşe yazıları aracılığıyla kamuoyuna çıtlatılırken, Evren ve Özal tarafından da destekleniyordu. Sonra da Osmanlı Eyalet Düzeni' ne dönülse yeter diyen PKK 1984' te harekete geçti...
Sonra hiç beklenmedik bir şey oldu ! Sovyetler Birliği çöktü.. Gözler bir anda Ortadoğu İslam Arap ülkelerinden Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine dikilmiş, Amerika Fethullah Gülen takımını Orta Asya' da okullar açmakla görevlendirmiş, kendisi de 1991' de Irak' ın üzerine çullanmıştı.
Ufuk Güldemir' in CIA eski Ortadoğu Masası Şefi Graham Fuller' la yaptığı ve 26 Şubat' ta Cumhuriyet' te yayımlanan söyleşisinde en çarpıcı sözler şuydu : "Kemalizm' e son, Osmanlı ile öğünün, Fethullahçı olun !.."
Yeniden Osmanlılaştırma yoluyla uçurumun eşiğine getirilen "millet" in, Atatürk' ün düşüncesindeki "ulus" a dönmekten başka kurtuluşu yoktur...
("Türkiye'nin Siyasi İntiharı Yeni-Osmanlı Tuzağı", Cengiz Özakıncı' ya bu aydınlatıcı kitabı için teşekkürler..)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder