10 Nisan 2012 Salı

Elektromanyetik Alan


                                                       

Elektromanyetik Alan                                                                     



ELEKTROMANYETIK ALAN


konusunda doktora yapmış bir kişiyim. Öncelikle dizüstü  bilgisayarlarıni asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstün dekullanmayın.
 En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar(bu aletleri kullanırken aceleedin, işinizi çabuk bitirin. "Yatak odalarında televizyon bilgisayar ya da cep telefonubulunması tahmin
edemeyeceğiniz kadar
zararlıdır. Havayı iyonize eden
elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile
algıladığımız ancak gözle
göremediğimiz elektrik yüklü
parçalar havada asılı kalırlar.
Saatlerce havalandırsanız bile
tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes
aldığınızda ciğerlerinize bu
parçaları çekiyorsunuz
demektir.
Elinizin hemen altındaki klavye
ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir.
Mutlaka kablolu mouse
kullanınız. . Aynı şekilde uzun
süreli klavye ve mouse kullanımı
maalesef bilekleri ve eli
deforme etmektedir. "RSI (Repetitive Strain Injury)"
denen sürekli aynı bedensel
hareketlerin tekrarıyla oluşan
eklem rahatsızlıkları ve "Carpal
Tunnel Sendorumu (tekrar eden
hareket sendromu )" ciddi sonuçları olan ve ameliyat
gerektirebilen hasarlar verirler. Lazer baskı yapan yazıcılar,
çalışmaları sırasında ozon gazı
üretirler.
Uzmanlar kanser ve bağışıklık
sistemi hastalıklarının,
manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu
söylüyorlar. Mesela çoğumuzun kullandığı
Bluetooth kablosuz bağlantısı
için HP firmasının resmi
kitapçığı "lütfen sağlığınız için
bir metreden kısa mesafede
Bluetooth kullanmayın” diyor. Eğer bütçeniz yetiyorsa LCD
dediğimiz ince ekranlardan alın.
Bunun radyasyon seviyesi daha
düşüktür. Bilgisayar kasanızı
bedeninizden uzak tutun.
Kabloları mümkün olduğunca
uzun tutarak çevrenizdeki boş
alanı uzatın, Bilgisayar masanızı
metal aksamdan değil, ahşap ve elektrik yükü tutmayacak
şekilde oluşturun.
Bilgisayarınızın bağlı olduğu
prizi mutlaka topraklı yaptırın. Günde bir kaç saatten fazla
keyif, oyun ve web gibi zorunlu
olmayan aktiviteler için
bilgisayar karşısında zaman
harcamayın. Son olarak, bilinen tüm
elektronik cihazlarda
elektromanyetik alanı yakalama
becerileri yüzünden özellikle
ametist kristalleri kullanmanızı
ve bilgisayarınızın yakınına koymanızı önereceğim. Bu ametist kristalleri belli
aralıklarla deniz suyuyla
topraklandıklarında elektrik
yükleri sıfırlanarak gereken
koruma alanını sağlamaya
devam ederler." Sevgili okurlar, ben şahsen
Balıkesir Dursunbey Güğü
Köyü'nde çalışırken, köyde
ametist madeni olması
nedeniyle, bol miktarda ametist
kristali edinmiştim. VE EN ÖNEMLİ KONU: . . . Eğer
acil servis doktoru falan
değilseniz, cep telefonunuz
uyuyacağınız odada asla açık
olarak kalmamalı. Gece siz
uyurken Yatak Odanızdan en az 10 metre uzakta olmalıdır!!!! Yapılan araştırmalara göre 20
dakika boyunca cep telefonu ile
kesintisiz konuşanların, bir
sağlık kuruluşunda beyin
kontrolünden geçmesi
gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda
hep başınız ağrır.. Unutmayınki ,
konuşurken de telefonun
patlama gibi bir tehlikesi
vardır . . . Mutlaka KULAKLIK
KULLANIN ! ! ! Telsiz telefonlarda da benzer
tehlikeler mevcut, ev
telefonunuz telsizse değiştirin,
kablolu alın. Çamaşır ve bulaşık makineleri
çalışırken yanında durmayın
( mesela bulaşık makinesini
çalıştırıp yanındaki masada
keyif çayı içmeyin veya masa
keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle
çamaşır makinesinin,
çamaşırları döndürme
aşamasında hemen uzaklaşın... Son olarak; kullanmadığınız
aletleri fişten çekin. Yapılan
araştırmaya göre, "stand by" da
yani bekleme modunda kalan
aletler, gene elektrik
tuketıyorlar. Ve ABD'de bekleme modunda tüketilen
elektiriğe " vampir elektirik"
deniliyor. Bu da gösteriyor ki
elektronik aletler fişten
çekilmediği, en azından güç
düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike
yaymaya devam ediyor... Tüm bu aletlerin neden olduğu
masraf ve küresel ısınma
yetmiyormuş gibi, bizi de
tüketiyorlar yavaş yavaş..







YAYINA HAZIRLAYAN: M.ABDULLAHOĞLU

 Doç. Dr. Ayşegül   YILMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder