23 Nisan 2012 Pazartesi

Şehzade Mustafa Niye Öldürüldü ?

Öncelikle Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki karışıklıkları sadece şahsi kinler, hevesler yada makam savaşlarına vermek son derece yanlıştır. Dönemin en güçlü devleti Osmanlıdır ve 46 yıllık saltanatında Sultan Süleyman'ın önüne çıkmaya cesaret edemeyen dönemin en güçlüleri; Avrupa'nın kayıtsız şartsız yegane kralı Büyük Karl (şarlken), kardeşi Viyananın başındaki Ferdinant ve İran Şahı Tahsmab Osmanlıya diş bilemekte ama direk yapılacak bir savaşla Kanuniyi alt edemeyeceklerini de net bir şekilde görmektedirler. Eğer böyle kuru bir kahramanlıkla karşısına çıkarlarsa sonlarının , 1526 Mohaç ile birkaç saat içinde haritadan silinen Macarlar gibi olacağını adları gibi bilmektedirler. Ama Osmanlı?nın bir şekilde ortadan kaldırılması yada zayıf düşürülmesi gerekmektedir. Peki bu nasıl olacaktır ? Dıştan olamıyorsa tabi ki içten !

Sultan Süleyman artık 60'ını aşmıştır ve oğulları belli bir yaşa varmıştır. Mesela Konferanslarımda Mustafa'nın öldürüldüğünde 43 yaşında olduğunu söylediğimde nice kişinin şaşırdığını görürüm. Çünkü birileri Osmanlıyı gaddar göstermek için ''Çocuk katili'' gibi yaftalamalara gitmekten çekinmemişlerdir. Bu nedenle de Mustafa?dan bahsederken sanki bıyığı telli bir delikanlı imajı özellikle sunulmaktadır. 


Muhteşem Süleyman'ın önüne çıkılamıyorsa O'nu yıpratma adına oğulları ile karşı karşıya getirmek çok daha akıllıca olacaktır. Mustafa'nın Konya ordusu bunlardan biri olabilir. Yani burada amaç Mustafa'yı öldürtmek değil, baba ve oğulu karşı karşıya getirmektir. Uzun zamandır Mustafa ile ilgili haberler ortalıkta dolandırılmakta, ortam bir gerginliğe hazırlanmaktadır. Fırsatı Sultan Süleyman'ın 1553 2.İran Seferinde değerlendirmeyi düşünürler. Bu seferde baba, ordusu ile Konya'ya kadar gelecek, burada oğul babanın ordusuna kendi ordusu ile katılacaktır. İşte bu sırada meydana gelecek bir savaş başkaları için bulunmaz bir fırsata dönüşebilir. Ama nice hadiseye rağmen babayı, Mustafa'nın hainliğine nasıl ikna etmelidir?


İşte o günlerde Şehzade Mustafa'ya sağdan yaklaşırlar. O'na inanmak zorunda kalacağı geçmişten deliller sunarlar. Büyük dede Bayezid ile oğlu Yavuz Sultan Selim meselesini hatırlatırlar. ''Hani derler Şehzade Selim Trabzon'dan babasına Şah İsmail ile ilgili mektuplar gönderiyordu da Bayezid'in etrafındaki vezirler bunları padişaha ulaştırtmıyordu. Eğer küçük oğlunun kaabiliyetini görürse O'nu yerine bırakır ve biz seferlerden başımızı kaldıramayız. Diyorlardı. Neticede Selim, gemilerle Trakyaya geçti ve oradan askeri ile ilerleyince baba, acaba oğul bize kılıç mı kaldırıyor dedi. Neticede baba oğul vezir engelini aşarak görüştüler ve baba yerini oğul Yavuz Selim'e bıraktı.''


''İşte aynen burada olduğu gibi, baban Sultan Süleyman da tahtı sana bırakacak ancak etrafındaki vezirler buna engel oluyor. Sen sakal bırak, tuğunu dik bak baban senin durumunu görünce nasıl tahtı sana bırakacak.''


Mustafa'nın en büyük hatası bu iddialara kulak vermesi olmuştur. Bir şehzadenin şehzadelik döneminde sakal bırakması isyan alametidir. Hele tuğ dikmesi. Tüm bunlar yapılır ve haber İran Seferine çıkmış ve hızla Konyaya yaklaşmakta olan babanın kulağına çalınır. Tetkik ettirir, duydukları doğrudur. Yol boyunca düşünür, devletin dirliği birliği mi? İsyan eden evladın vefa edilmesi mi? Divan-ı Hümayun'da hadiseleri değerlendirir ve Hal (ölüm) kararı verir. Baba onaylar ve Şeyhülislam onaylar. Konya Ereğlisindeki ovada iki ordu yan yana gelir. O gün Mustafa babasını ziyarete çadırına gidecektir. Ard niyetlilerin asıl arzuları Mustafa'yı öldürtmek değil, iki orduyu birbirine kırdırmaktır. 


Aynen İslam'ın erken döneminde Hz.Ali kuvvetleri ile Hz.Aişe kuvvetlerinin Hz.Osman'ın katilini aramak için başlattıkları harekatta Cemel savaşında birbirlerine girmeleri gibi. Normalde bu iki ordu yan yana gelir ve Hz.Osman'ın katillerini bulma meselesinde hemen mi hareket edelim yoksa biraz bekleyelim mi meselesini müzakere etmeyi planlarlar. O gece geçsin ertesi sabah görüşelim denilir. Ama İslam düşmanları o gece iki ordunun arasına sızıp her iki tarafa da ok atacak ve gecenin karanlığında iki ordu da diğeri bize savaş açtı diye birbirlerine gireceklerdir. Baştaki sahabe çok uğraşır ayırmak için ama nafiledir. Ertesi sabah Hz.Ali'yi Talha bin Ubeydullah Hz.'nin cenazesinin başında ağlarken görürüz. 


Mustafa'ya haber uçururlar, sakın o çadıra girme diye. Hal edileceksin zira. Şunu hedeflemektedirler. ''Vay babam demek böyle ha ben yapacağımı bilirim o halde'' diyecek ve ordusu ile sonuçsuz bir mücadeleye girecektir. Olan Osmanlı'nın birlik ve düzenine olacaktır. İran Seferi sonuçsuz kalacak ve belki de karşı güçler teyakkuza geçeceklerdir. Ama Mustafa bu iddialara kulak asmaz ve o çadıra girer. Oyun bozulmuştur. Olan, yiğit bir oğlunu kaybeden acılı baba ile 43 yaşında hayata veda eden istikbal vadeden evlada olacaktır.

Alıntıdır:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder