6 Temmuz 2011 Çarşamba

58) SOYLU BİR EVRİM !...

   Fransa'da, 11. yüzyıldan beri, Bonneval şatosuna sahip olan ailenin bir ferdi olan Claude Alexander de Bonnaval (1675-1747), Osmanlı İmparatorluğu'nda Ahmed Paşa adıyla ün salar.. İşte onun, bir romana konu olabilecek yaşam öyküsü...
   Gençliğinde Fransız muhafız birliklerine katılır ; sonra bir piyade alayının komutasını satın alır ve İspanyol Veraset Savaşı'na (1713-15) sırasında İtalya'da kendini göstermeye başlar. Kral XIV. Louıs' yi eleştirdiği için hakkında tutuklama kararı çıkınca Venedik'e kaçar ve Avusturya'nın hizmetine girer. Saf değiştirmede kendisi kadar ünlü olan Prens Eugéne tarafından süvari albayı olarak atanır. Daha sonra Viyana sarayında büyük itibar sahibi olur ve topçu general (Feld Zeugmaster) rütbesine terfi ederek Avusturya'nın en köklü piyade alaylarından birinin başına atanır...
   Prens Eugéne'in komutası altında Osmanlılara karşı 1716-1718 savaşında ve özellikle de, karın boşluğuna aldığı mızrak darbesiyle ağır biçimde yaralandığı Petervaradin muharebesinde (15 Ağustos 1716) iyice ünlenir.
   Dostu Kardinal Duboıs'nın desteğiyle Kral tarafından bağışlanır ve 1716 yılının sonunda, Paris'te, Marki de Bıron'un kızıyla evlenir. Ancak, on gün sonra Avusturya'ya dönmek üzere karısını geride bırakarak Fransa'dan ayrılır...
   1724 yılında Bonneval Brüksel'dedir. Avrupa çapında yankılanan, eşi benzeri görülmemiş olay o sıra patlak verir. Hollanda Valisi Marki de Prıe'nin eşi ve kızı, İspanya sarayında sözde bir skandal yaşandığı dedikodusunu yayarlar. Kont Bonneval, akrabası olan Kraliçenin onurunu korumak için Marki de Prıe ve ailesine hakaretler yağdırır. Ardından Prens Eugéne'i de düelloya davet etmekten çekinmez. Sonuçta Viyana' dan birkaç kilometre uzaklıktaki Spıelberg Kalesinde 1726'ya kadar kalebentliğe mahkum edilir. 1726 Ocak ayında serbest kalınca tekrar Venedik'e sığınır.. Venedik'te de türlü entrikalar ve Avusturya ajanlarının takibinden kurtulamayan Bonneval Dubrovnik'e (Raguza) geçer. Oradan da Osmanlı topraklarına, Saraybosna'ya (Sarajevo) yerleşir..
  İstanbul'a ulaşmasını sağlayacak olan izin belgesini beklemeye başlar. Çünkü Saraybosna'ya ayak basar basmaz Nevşehirli İbrahim Paşa'ya da bir mektup yazmıştır. 28 Haziran 1729 tarihli mektubunda şöyle yazar : "Dünyadaki küçük ve büyük şeyleri aynı kolaylıkla yöneten Tanrı beni Sarajevo'ya getirdi. Bana erdemleri, şanı, bilim ve sanata olan sevgisi cümle alemce bilinen, özellikle büyük dehası, düşünce sağlamlığı ve Monsenyör, ihtimamınız sayesinde mutlu bir huzur ve sonsuz refaha sahip olan dünyanın en büyük imparatorluğunu idare yeteneği Hıristiyan ülkelerde hayranlıkla izlenen zat-ı alinizi daha yakından görme arzusu ilham etti. Tüm hayatım boyunca icra ettiğim askerlik mesleği, bilim alanında özenle çalışmamı engellemediğinden, Monsenyör, umarım size savaş zamanında olsun, barış zamanında olsun, daha faydalı olabilirim... Hayatımı zat-ı şahaneleri efendinizin hizmetine hasretme niyetim dahilinde, kendimi tamamen sizin korumanıza bırakmama izin verin ; bir an önce güvenlik içinde başkente ulaşabilmem için gerekli bütün kolaylıkların sağlanması için Bosna Beyi Ahmed Paşa'ya talimat vermenizi acizane istirham ederim..."
   O sıralar Müslümanlığı kabul etmek gibi bir niyeti olmayan Bonneval'in tek istediği, sadrazamın desteğiyle Balkan topraklarında ve Eflak-Boğdan'da Avusturya'ya karşı müdahalede bulunabilecek bir silahlı kuvvet oluşturmaktı. Ayrıca Macaristan'ın bağımsızlığını körükleyerek imparatorun gücünü bertaraf etmeyi de umuyordu...
   On dört aylık bir beklemeden sonra, mektuplarına hiç cevap alamayan ve Bosna Paşası tarafından Avusturyalılara teslim edilmekten çekinen Bonneval, İslamiyet', kabul etmeye karar verir.. Milano kökenli bir dönme olan hizmetkarı Damira'yı çağırır ve din değiştirirken temel alınacak sözleri kendisine tekrarlatacak bir Müslüman bulmasını emreder.. Kelime-i Şehadet getirdikten sonra Paşayı ziyaret ederek Hıristiyanlıktan vazgeçtiğini bildirir. Buna rağmen birkaç ay daha geçer. 1703'ten beri başta bulunan 3. Ahmed devrilmiş ve başa 1. Mahmud geçmiştir..Tarih 1 Ekim 1730'dur ...
   Askeri yeteneği ve idare becerisiyle dikkati çeken bir devlet adamı olan yeni sadrazam Topal Osman Paşa ancak başkentte sükuneti sağladıktan sonra Bonneval'i davet eder.
   1731 Eylül'ünde ona humbaracıları Avrupa tarzı yetiştirme görevini verir. Onun yönetiminde dört binden fazla asker disiplini, uygun adım yürümeyi, tüfek ve süngü kullanmayı öğrenecektir...
   Artık kendisine "Ahmed Paşa" dedirten Bonneval, her sabah Asya kıyısına çıkmak için Boğaz'ı kayıkla geçer. Şehrin işsiz güçsüz takımı da, Üsküdar düzlüğünde yapılan eğitimi görmek için toplanır..
   Zaman içerisinde Bonneval'in mevkii de yükselir. Humbaracıbaşı olarak atanmasından sonra kısa zaman içinde, önce iki tuğlu paşa, ardından üç tuğlu paşa olur..
   Faaliyetlerini sadece askeri eğitimle sınırlamayan ve Babıali'nin diplomatik danışmanlığını da yapan Bonneval Paşa, Türkçe'ye tercüme ettirdiği askeri ve diplomatik içerikli raporlarıyla vezirlerin çoğunun itibarını kazanır..
   1733'de Polonya Veraset Savaşında Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa'yı, izlenmesi gereken tutum konusunda aydınlatır. Beş yıl sonra Avusturya'ya karşı yürütülecek savaş konusunda danışmanlık yapar. Macaristan'da bir ayaklanma düzenleme konusunda başarısız olunca 1738'de gözden düşer ve Kastamonu'ya sürülür. 1740'da gerekli izni alıp İstanbul'a geri döner ve saygınlığı, görevi, malları iade edilir...
   Ömrünün son yıllarını Boğaziçi'ndeki biri Fransız diğeri Türk tarzında döşenmiş iki bölümlü enfes yalısında geçirir. Soylulara yakışır tarzda beyaz çorap ve kısa ayakkabı giyerek Avrupai mobilyaların oluşturduğu dekorda, Osmanlı başkentini ziyaret eden kraliyet gemilerinin subaylarını ağırlamaktan zevk almaktadır..
   Casanova anılarında, bu "Fransız usulüne göre giyinmiş, etkili soylu kişinin" konutuna nasıl teveccühle davet edildiğini anlatır. Ancak aynı Bonneval, iki gün sonra Casanova'yı Türk kıyafetiyle ağırlayacaktır. Üzerinde uzun bir kaftan, başında da "iki kilo ağırlığında" bir kavuk vardır..
   23 Mart 1747 akşamı son nefesini verir... Onun yerine humbaracıbaşı olarak atanan evlatlığı Süleyman Bey onu Galata Mevlevihanesi mezarlığına defneder...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder