Tarih 29 Ekim 1932, Cumhuriyet Bayramı..Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, kutlamaları kabul ediyor. Ankara'daki yabancı misyon şefleri sırayla Gazi'nin elini sıkıyorlar. Bu arada Mısır Elçisi Abdülmelik Hamza Bey fesli olarak törene gidiyor ve cumhurbaşkanını kutluyor. Fes, Türkiye'de, yedi yıldır yasak.. Mısır Elçisi aldırmıyor. İki yıl önce Türkiye'ye geldiğinden beri, Ankara'da hep fesle dolaşıyor. Türk yetkililer elçinin bu tutumunda biraz kışkırtma niyeti de sezinliyorlar ama ses çıkarmıyorlar. Ve Hamza Bey şimdi Atatürk'ün huzuruna da fesle çıkıyor.
Kutlamalardan sonra, geçit töreni izleniyor. Mısır Elçisi, geçit törenini de fesli olarak izliyor. Akşam, Atatürk, Ankara Palas'ta, iki yüz kişilik bir resmi yemek veriyor. Asker, sivil ileri gelen Türklerin yanı sıra Ankara'daki yabancı elçiler de davetli. Mısır Elçisi, akşamki yemeğe de fesli olarak gelmiş ve yemek boyunca masada fesle oturmuş.. Yemekten sonra da baloya geçilmiş..
Ne olmuşsa işte o zaman, yemekten sonra baloya geçerken olmuş. Yemekte hazır bulunan İngiliz Büyükelçisi Sir George Clerk'e göre, Atatürk Mısır Elçisinin yanından geçerken, "Kralınıza söyleyiniz, ben, Mustafa Kemal, size bu akşam fesinizi çıkarmanız talimatını verdim" demiş ve bir garson çağırmış. Elçi, uysallıkla fesini çıkarıp garsona vermiş. Garson, kalabalık davetlilerin şaşkın bakışları arasında, bir gümüş tepsi üzerinde fesi salonun öbür ucuna doğru götürüp gözden kaybolmuş. Mısır Elçisi, üzüntüyle hemen oradan çekilmiş..
Olay, o günlük orada kalmış, basına sızmamış. Derken, Daily Herald adlı İngiliz gazetesi, 11 Kasım günü ilk bombayı patlatıyor : "Bir fes diplomatik fırtına koparacak" diye başlık atıyor ve olayı iyice çarpıtıyor. Aynı gün öğleden sonra, Evening Standard adlı bir başka Londra gazetesi, kışkırtıcı bir dille olayın üstüne gidiyor : "Bir fes yüzünden Türkiye ile Mısır arasında kavga çıkıyor.. İnsan şaşırıyor.. Ama Mustafa Kemal, fesi görünce, kırmızı paçavra görmüş bir boğa gibi oluyor.." İngiliz Reuter ajansı, haberi hemen Kahire'ye telliyor. Mısır gazeteleri, telgrafı görür görmez, kolları sıvıyor. Hükümet yanlısı El-Ahram, Gazi'nin elçiden özür dilemiş olduğunu ileri sürüyor. Aklı sıra muhalefeti yatıştıracak..Ama olmuyor. Muhalefet organı El-Belag gazetesi hükumete veryansın ediyor : "Fes, Mısır'ın ulusal başlığıdır. Fesi çıkartmak, Mısır'a hakarettir. Gazi'nin Hamza Bey'den özür dilemesi, bu hakareti temizlemeye yetmez. Kaldı ki, bu özürü kabul etmeye elçinin yetkisi de yoktur. Bu işi hükumet temizlemelidir. Hükumet bu konuda ne yapıyordu ?.." Dışişleri Bakanı 20 Kasım günü Türkiye İşgüderi Şevki Alhan'a bir protesto notası veriyor. "Yabancı ülkelerdeki Mısır temsilcileri, resmi törenlerde ulusal başlığı giymek zorunda olduklarından, Haşmetli Kral Hazretlerinin Dışişleri Bakanlığı... böyle bir olayın ilerde tekrarlanmayacağı konusunda güvence almaktan mutlu olacaktır." Olay bu defa Türk basınına da sıçrıyor ve iyice büyüyor... 18 Aralık'ta biz cevabi bir nota veriyoruz . Sonra İngilizlerin araya girmesiyle daha yumuşak ifadeli bir ikinci nota daha veriyor Mısırlılar ve Türkiye bu notayı olumlu karşılıyor,iki ay süren fes krizi biter gibi oluyor..
Birkaç gün sonra, Ankara'da, Kızılay'ın yılbaşı balosu yapılır. Baloya Mısır Elçisi Hamza Bey'in fessiz geldiği dikkati çeker. O akşam Mustafa Kemal de baloyu onurlandırır. İngiliz İşgüderi J, Morgan'ın raporuna göre, baloda, Gazi ile Hamza Bey arasında şöyle bir konuşma geçmiş :
- Gazi (pek alaycı) : "Niçin fesinizi giymediniz ?"
- Hamza Bey (şaşırır) : ? ? ?
-Gazi : "Beni niçin hükumetinize şikayet ettiniz ?"
-Hamza Bey (aptallaşır) : ? ? ?
-Gazi : "Gelecek 29 Ekim yemeğinde fesinizi giymezseniz sizi ben hükumetinize rapor ederim !"
-Hamza Bey ( büsbütün ezilir) : ? ? ?
İngiliz İşgüderi, "Bu canlı hazırcevaplık karşısında gayrete gelen Gazi, Hamza Bey'e ve Kral Fuad'a beslediği sevgiyi uzun uzun anlatmaya koyuldu" diyor ve ekliyor : "Fes olayına artık kapanmış gözüyle bakıldığı kesindir."...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder