22 Mart 2013 Cuma

STONEHENGE TAŞLARININ SIRRI

STONEHENGE TAŞLARININ SIRRI 



Dünyaca tanınan bir arkeolojik kalıntı olan Stonehenge, Güney İngiltere'deki rüzgarlı Salisburg düzlüklerinde yer alır. Üç metreden daha yüksek, dikine duran taşlardan oluşan ve uzaktan bakıldığında gri taşlardan yapılmış dev bir yüzüğe benzeyen Stonehenge göz alabildiğince uzanan arazideki tek kesintidir. 

Bu heybetli taşlar 4000 bin yıl önce yine taştan yapılmış araçlar kullanılarak inşa edilmiş ve gelmiş oldukları madenden oldukça uzak bir mekana kurulmuşlardır.


Stonehenge, yaklaşık olarak 30 büyük taştan meydana gelir. Bu 30 taş Searsen ve lintel olarak adlandırılan 2 grup taştan oluşmaktadır. Saersen’ların her biri 26 ton ağırlığında ve hepsi 3 metrenin üzerinde bir yüksekliğe sahiptir. Bir çember oluşturacak şekilde dizilmişlerdir. Lintel’ler ise her biri 6 ton ağırlığında ve horizontal bir şekilde Searsen'lerin üzerine yerleştirilmişler. 

Ayrıca benzer taşlardan oluşturulmuş olan başka bir iç çember daha vardır.

Stonehenge Prehistorik taşlar içinde tek örnektir , taşlar yapay olarak şekillendirilmiş ve bir mimari plan çerçevesinde birleştirilmişlerdir. Örneğin dikine duran taşları birleştiren parçalar düz değil, her biri bir çember oluşturabilmek için belli bir eğiklikte biçimlendirilmiştir. Dikine duran taşların merkezlerinde bir perspektif etkiye imkan tanıyan şişkinlikler vardır. 

Bu mühendislik harikasının mimarının Büyücü Merlin olduğuna dair birçok efsane anlatılmış tarih boyunca. Bu efsanelerin biri Briton kralı Aurelius Ambrosius'un taşları getirmek için Merlin'i kullanmış olduğu. Bir diğer efsane ise taşları Afrika'dan devlerin getirmiş olduğu yönünde. Ne var ki bugünkü arkeolojik bulgular Stonehenge'in efsanevi Kral Arthur döneminde yapılmadığını ve Arthur ile aynı dönemde yaşadığı söylenen Büyücü Merlin'den de yaşlı olduğunu ispatlıyor.

Arkeolojik veriler anıtın yapım tarihinin milattan önce 5000 ile 3000 yılları arasında olduğunu gösteriyor. Stonehenge’nin etkileyici bir düzende dizilmiş devasa taşlardan ibaret olmanın ötesindeki gizemlerinin ortaya çıkmaya başlaması yakın zamanlara dayanıyor. Taşlar ekinokslara ve tutulmalara göre yerleştirilmiş ve ufukta yükselen güneş, taşlar arasındaki boşluklara mükemmel derecede sığıyor. Bu tabii ki bir rastlantı değil ve anıtın gizemli kökenlerine dikkat çekiyor.

Astronomi profesörü olan Gerald Hawkins Stonehenge'in tutulmaları tahmin etmek için yapılmış astronomik bir gözlem evi olduğu düşünüyor. Eğer taşların yerleştirilme biçimi ve birbirleriyle olan ilişkisi çözülürse anıtın niçin yapıldığını anlayabileceğiz. 

Yazarlar ve astronomlar Stonehenge'in şifresini çözerek 56 yıllık tutulma döngüsünü keşfettiler.Güneşin ve ayın hareketlerinin Stonehenge'in yapısı içine yansıtıldığını buldular. Stonehenge çevresinde bulunan taşların ya da deliklerin hepsinin döngünün içinde farklı günleri ya da yılları temsil ettiği artık biliniyor.

Stonehenge'in bir tür ibadet merkezi olduğu fikride birçok insanın aklına geliyor. Taş çağında yaşamış insanların gizli bir yerde gizli zamanlarda buluşmak ve kendi dini inançlarını törenlerle kutlamak için Stonehenge’i yarattıklarını düşünmek pekte yanlış olmasa gerek. 1940'lar ve 50'lerde Richard John Copland Atkinson yapının inşaasının üç aşamadan meydana geldiğini söyledi. Kendisi bunlara Stonehenge I, II, IIIa, IIIb ve IIIc isimlerini verdi.

Taş çemberlerin bir gözlem evi olarak kullanımı ilk olarak Stonehenge I de olmuş ( Stonehenge I yapılış dönemleri 3 e ayrılan Stonehengenin birinci dönemini ifade eder. M.Ö. 2750 den sonrası...) . Yapımın daha sonraki aşamalarında astronomi biliminde ilerleme kayıt edilememiş. Stonehenge II nin yapımcıları çift halkanın girişinde dört taşla güneş ışınlarının yıllık hareketini düzenlemişlerdir.Astronomi ile uğraşma üçüncü aşamada da devam etmiştir.Zira ana halkadaki 30 ve merkezdeki 19 tas güneş ve ay taşlarıdır.Son yapılan tapınakta güneş ışınlarının izlenmesi için yapılanlar ilk iki aşama için fazla değildir..Bu nedenle yörenin 1000 yıllık tarihinde astronomik araştırmalar hakkında bir düşme görülmektedir.Bu düşme Stonehenge I deki sistamatik ve uygulamalı yerleşim tarzından Stonehenge III deki anıtsal ve sembolik mimariye değin uzanmaktadır.

Ancak bu durum son cevaba gelene değin pek çok sorunun ortaya çıkmasına engel olamamaktadır. Pek çok araştırmacı Stonehenge nin yapımcılarının beklenmeyen ölçüde yüksek bir mimari yetenek sahibi olduğunu kabul etmektedir.Bunların bir kısmı astronom rahiplerin tapınağı kontrol ettiklerini ve böylece ayı gözlemlediklerini öne sürmektedirler. Stonehenge’nın ölçüleri üzerinde çalışan bir başka grup ise burayı yapanların standart bir ölçü birimi kullandıklarını belirtmektedirler. Yapılan tüm açıklamalar aslında açıklanması kolay olmayan kavramları içermektedir ve anıt bin yıllardır koruduğu gizemli havayı bugünde devam ettirmektedir.

Stonehenge, bir çok yönden gizemini hala koruyor. Günümüzün arkeologları,astronomları, mühendisleri bu sır dolu anıt hakkında araştırma yapıyor, sorulara cevap arıyorlar ve hala pek çok cevapsız soru mevcut. Belki insanlık tarihimizin sırlarını çözdüğümüzde, Stonehenge'in gerçeklerini de öğrenebileceğiz. Belki de tam tersi olacak ve Stonehenge'in sırrının çözülmesi, insanlık tarihinin sırlarını aydınlatacak.


Tayfun Eren Bağcı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder