3 Mart 2013 Pazar

Sürgündeki Hânedan – Fotoğraf Albümü


Sürgündeki Hânedan – Fotoğraf Albümü

son osmanli sehzadeleri
Son Osmanlı Şehzadeleri Bir Arada
Endişeli Bekleyiş
Hanedan ve saray muhiti şubat 1924’de
Ankara’dan gelen haberlerle epey heycanlıydı.
Hilafetin kaldırılacağı hanedanın erkek
mensuplarının Türkiye dışına sürgüne
gönderileceği çeşitli yerlerde yazılır, konuşulur
olmuştu.
Hanedan mensupları bu dedikodular
yoğunlaştıkça daha da heyecanlanıyor
ve ürkekleşiyordu. Meclisin

hanedanla ilgili bir karar alıp almayacağı alacak olursa kimler için geçerli kılınacağı merak ediliyor,
düşünülüyordu.  Dahası sürgün gerçekleşirse kimlerin gönderileceği,
kalanların ne yapacağı da muammaydı.
Rusya ve Avusturya gibi ananesi eski devrik hanedanların
sürgün misalleri de ortadaydı ve hanedanı iyiden iyiye karamsarlığa sevk ediyordu.
Fakat hiç kimse bütün Osmanlı ailesinin damatlarına varıncaya kadar Türkiye’den
sürüleceğine ihtimal veremiyor, tasavvur dahi edemiyordu…
***    ***    ***   ***
Hanedan Halife Abdülmecidin gidisi, gazete küpürü
Hanedanın Gidişi (Gazete Küpürü)
Osmanoğulları’nın endişeli bekleyişi 3 Mart 1924 günü cevap buldu.
Korkuları gerçek oluyordu.  Millet Meclisi 431 sayılı “ Hilafetin ilgasına ve Hanedan-ı Osmanî’nin
Türkiye Cumhuriyeti devleti hudud-u memâliki haricine çıkarılmasına dair”
 meşhur kanunu kabul etti.
Gerçi Ankara hilafeti kaldırmaya çok önceden karar vermişti
fakat çıkarılan kanunla hem hilafet kaldırılıyor hem de bütün padişah
mülklerine el konulduğu gibi hanedana mensuplarının
 Türkiye topraklarında yaşamaları, ebediyen yasaklanıyordu.
Millet Meclisi bütün Osmanoğlunu ilelebet Türkiye topraklarında,
 değil yaşamaktan transit geçmekten bile mahrum ediyordu.
Kanun görüşülürken hilafetin kaldırılması ve hanedanın sürümesi üzerine
hararetli tartışmalar oldu. Meclisin mi yoksa hilafet mi daha yüksek bir konumda olduğu,
hanedandan kimlerin sürüleceği yahut sürülmemesi münakaşa ile müzakere edildi.
Hatta müzakereler sırasında  söz alan Rize mebusu Ekrem Bey “hanedandan sadece
yaşayanları sürmekle yetinmemeliyiz onların cedlerinin kemiklerini dahi mezarlarından
 çıkararak Türkiye haricine göndermeliyiz “ diyordu.
Halife Abdülmecid
Halife Abdülmecid Efendi
Neticede 431 sayılı kanun millet meclisinden çıkarıldı. Türkiye
topraklarını terk için şehzadelere 24 saat sultanlara 10 gün süre tanındı.
Hükümet Halife Abdülmecid efendinin ise hemen o gece sınır dışı edilmesi talimatını verdi
Halifenin sürgünü
Kararı İstanbul valisi Haydar Bey ve Polis müdürü Sadeddin bey tebliğ ettiler.
Bu sırada sarayın etrafı inzibatlarca sarılmış telefon ve telgraf ağı kesilmiş giriş çıkışlar
 tutulmuş dışarı ile her türlü bağlantı imkânı kesilmişti. Halife Abdülmecid’in
kararı öğrenince ilk tepkisi “ ben vatan haini değilim. Buradan ölsem de gitmem” oldu.
Fakat vali Haydar Bey ve Polis müdürü Sadeddin Bey ‘in ; milli iradenin kararına
itaat etmediği taktirde saraydan gerekirse zor kullanılarak çıkartılacağını
söylemeleri halifeye kararın her şeye rağmen mutlak uygulanacağını fark ettirdi.
Harun Osmanoglu
Türkiyedeki Hanedan Reisi, Harun Osmanoğlu
Hazırlıklar 1,5 saat sürdü Halife ve maiyeti hemen o gece
Dolmabahçe’den alınıp Çatalca’ya götürüldü.  İstasyonda bekleyen
 Simplon Ekspresine bildirilerek Türkiye topraklarından çıkarıldı.
Halifenin sürülmesinden hemen sonra da Dolmabahçe sarayında
Sultan Abdülaziz zamanından beridir yaşayan ve hizmet gören
50 kadar yaşlı kadın Darülaceze’ye sevk edildi…
İki hafta içinde 155 kişilik Osmanlı ailesinden Türkiye’de hiç kimse kalmadı.
Kanuna dahil olmadıkları halde ebeveyn ve çocuklarıyla sürgüne
 gitmek zorunda kalan larla toplam 200 kadar kişiellerine verilen
 ikişer bin İngiliz lirası ve bir yıllık “dönüşü olmayan” pasaportlarla “heimatlos”  vatansız diye
nitelenen statüde sınır dışı edildiler. Böylece Cumhuriyet Türkiyesi,
 mirasını devr aldığı 6 asırlık bir devletin kurucu ailesini bu şekilde tarihe taşıyordu.
Oğuz han neslinden ve tarihin en eski hanedanlarından  yalnız  Türk tarihini değil,
dünya tarihini de oluşturanbu  muazzam aile ; Osmanoğulları siyaset sanesinden çekilmiş oldu.
Emlakın Tasfiyesi
Sürgünden başka ailenin başına bir dert daha açılmıştı.
Geride bırakılan mülklerin durumu. Osmanoğullarını Türkiye’den süren kanunun 7. maddesi mucibince aile
Türkiye’de ki gayrimenkullerini 1 sene içerisinde tasfiye etmek mecburiyetindeydi.
Aile bu tasfiyeyi bizatihi gerçekleştiremezse iş hükümet tarafından yapılacak satılan
gayrimenkul bedelleri ksımen hazineye kalacak, kısmen sahiplerine gönderilecekti.
Bayezid efendi
Soldan; Bu günkü hanedan reisi Bayezid Efendi , Orhan Efendi
İşte hanedanın sürgün senelerini yokluk ve sıkıntı içerisinde geçirmesinin
 en büyük sebebi bu mesele oldu.  Mülkler, hanedanın
Türkiye’de ki vekilleri ya da hükümet tarafından tasfiye edildi ama bedeller
sahiplerin değil aracı şahısların cebine girdi, arada kaynadı. Çarçur edildi.
Şehzade ve sultanlara ait bazı şahıs mülklerine de Padişah malı denilerek
keyfi şekilde el konuldu.  Mesela bu keyfi el konmalardan birisi de
Sabiha Sultanın Nişan taşındaki konağı için yapıldı.
 Tapusu Sabiha Sultan’a ait olan konak padişah mülkü denilerek 29 Temmuz 1935’de devletleştirildi.
Hanedanın Türkiye dışında kalmış imparatorluk emlakinden gelir
temin etme çabaları da oldu. Hatta mesele yıllarca uzayıp giden bir kördüğüm halini aldı.
Ancak İmparatorluk çökerken doğan karmaşa kendi hukukunu oluşturmuş
pek çok şey “kim kaptı” ya gitmişti. Dolayısıyla. Ailenin yarım asırdan fazla devam
 eden mücadelesi ve beklentileri de boşa çıkacaktı.
Ailenin Bugünü
Osmanoğlu ailesi sadece sultan II. Mahmud neslinden
devam etmekte olup bunlardan Sultan Abdülaziz’den inenlere Azizi,
 Sultan Abdülmecid’den inenlere Mecidî denilmektedir.
 Bu gün Osmanoğullarından hayatta 24 şehzade vardır ki bunların biri Azizî diğerleri Mecidî’dir.
Hanedan bu günkü Osmanoglu ailesii
Bu Günkü Osmanlı Ailesi Soy Ağacı
23 şehzadeden birisi 1924’teki sürgünden önce, 2’si de 1974’de sürgünün
 kaldırılmasından sonra İstanbul’da doğmuştur. Geri kalan 13’ü sürgün sırasında
diğerleri de sürgünün kaldırılmasından sonra
  A.B.D., Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya, Suriye, Mısır ve Lübnan’da yurt dışında doğmuştur.
800 yıl boyunca gelip geçen bütün Osmanoğlullarının en yaşlısı olan,
18 Ağustos 1912 Nişantaşı Sarayı doğumlu Ertuğrul Osman Efendi
 hanedan reisi olarak 97 yaşını 1 ay 6 gün geçe 24 Eylül 2009′da
istanbul’da vefat etmiş , 2 gün sonra Sultan Ahmed camîinde icra olunan
 mutantan bir merasimle Çemberlitaş daki II. Mahmud türbesi haziresine defn edilmiştir.
 Ertuğrul Osman Efendi, 2. Abdülhamid han’ın oğlu
Mehmed Burhaneddin Efendi’nin oğludur ve Osman Gazi’nin 22. Kuşaktan torunudur.
 Monarşi sürse idi Beşinci Osman sıfatını taşıyarak tahtta bulunacaktı.
( 1954-1973 arasında Hânedan reisi olan 5. Murad torunu Osman Fuad Efendi, 4. Osman olacaktı).
En genç şehzade olan 23 Nisan 2008 doğumlu
 Batu Bayezid Efendi ise Osman Gazi’nin 26.  kuşaktan torunu durumundadır.
Harun osmanoglu ailesi
Harun Osmanoğlu Ailesi, Sağdan; Şehzade Orhan Osmanoğlu (Oğlu), Harun Osmanoğlu Efendi. Karşıda;
 Kayıhan Osmanoğlu, yanında Şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu (Torun)
Osman Ertuğrul Efendinin vefatında sonra hanedan reisi sıfatı
 Sultan Abdülmecid’in padişah olmayan evladı Mehmed Burhaneddin efendi’den
 torunu İbrahim tevfik efendinin oğlu Osman Beyazid Efendiye (D.1924) geçmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder