Cemal Gürsel, İsmet İnönü'ye saygılıydı ama ona başbakanlık görevi verdiğinde, "Paşa gerdeğe girecek damat gibi heyecanlıydı" diyecekti..
Süleyman Demirel'e karşı ılımlı ve sevecen olması, onun AP'nin başına geçmesini istediği için (o tarihte Ragıp Gümüşpala başkandı) İnönü ile arası bozuldu..
Sonra, tekrar darbe söylentileri başladı 1963 yılında.. Sık sık söylenen isim Albay Talat Aydemir ve arkadaşlarıydı. Aydemir popüler bir isimdi. Parlak bir kurmay, orduda sevilen bir isimdi. Sık sık basında görülürdü. Falih Rıfkı Atay gibi usta ve güngörmüş bir kalem bile ; ziyaretine gelen Aydemir'i, "Gözlerinde Mustafa Kemal'in ışıklarını gördüm" diye övüyordu...
Tarih 21 Şubat 1963. Bir haftaya yakın süredir orduda "anormal" dalgalanmalar olduğu yaygındı. Bir süre önce İnönü, Aydemir'in komutanı olduğu Harp Okuluna gitmiş, şeref kıt'ası tarafından karşılanmıştı. Şeref kıt'asındaki Malatyalı bir genç harbiyeli, İsmet Paşa tam önlerinden geçerken bayılıp yere düşmüştü. O zamanlar, bayılmanın hangi nedenden kaynaklandığı anlaşılamamıştı. Oysa, Aydemir'i çok seven öğrenciler yakında başlayacak "yeni ihtilal hareketi"nin heyecanı içinde yaşıyorlardı. İsmet Paşa'nın bu ziyareti, okulu denetlemekten çok, Talat Aydemir olayına ciddi bir teşhis koymaktı. Aydemir, İsmet Paşa'nın öğrencilerle ilişki kurmasını özenle önlemiş, ancak subaylarla birlikte yemek yemesini sağlamıştı. İsmet Paşa okuldan yaman bir teşhis koyarak ayrılıyordu. Öğrencilerden soyutlanmasına çok sinirlenmişti..
22 Şubat 1963'de Aydemir güçleri radyoyu ele geçirmiş, Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay'ın evini kuşatıp içeri girmişlerdi. Sunay gizlenmişti. İkinci başkan Memduh Tağmaç ise ateş altında Genel Kurmay binasına kendini zor atmıştı. Aydemir'in sadık ve yakın arkadaşı Fethi Gürcan "Ne yapacağız bunları ?" diye sorduğunda ; cumhurbaşkanı, başbakan ve diğer büyükleri kastediyordu.. Aydemir, yaşamının bu en önemli anında büyük bir hata yaptı ve "bırakın, gitsinler.." dedi.
İsmet Paşa ise, bir engellemeyle karşılaşmadıklarını ve kurtulduklarını anladığında, "işte şimdi kaybettiler" dedi...
İsmet Paşa'nın şansı, üst komuta kurulunun ve hava kuvvetlerinin Aydemir'e karşı kesin durum almasıydı..
Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel uçakta, havadaydı. Ankara-Eskişehir arasında gidip geldiği, jetleri kaldırmak için sabahın erken saatlerini beklediği söyleniyordu. Sabahın ilk saatlerinde, teslim olmazlarsa, Harp Okulunu vuracaklardı...
Talat Aydemir ile hükumet arasındaki dolaylı görüşmeleri, Aydemir gibi Çerkez kökenli olan, YTP önderi Ekrem Alican yönetiyordu. İsyancılar teslim olursa sadece emekli edileceklerdi. Bu arada Cemal Gürsel, bir NATO üssü olan Mürtet'e doğru gidiyordu. İsyancılar yönetimi ele geçirirse Batılı devletlere sığınacaktı !.. Ama giderken otomobilinin lastiği patladı ve gidemedi !..
Sonra jetler uçmaya başladı ve birkaç yeri de bombaladı. Aydemir, öğrencilerine bir şey olmaması için ve durum da aleyhine döndüğünden, teslim oldu. Rejim kıl payı kurtulmuştu... İnönü sözünde durdu. Ordudan emekli edildiler, haklarında dava açılmadı..
Beş ay sonra, 21 Mayıs'da, Aydemir ve arkadaşları bir kez daha bazı birlikleri peşlerine takarak ikinci kez ayaklandılar. Bu, bir isyan bile değildi. İlkel bir karşı çıkış, kaderin kısır döngüsü içinde bir çırpınış idi.. Bu defa çabuk tükendi ve tutuklandılar. Mahkeme idam kararı verdi. Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay, Ankara Sıkı Yönetim Komutanı Cemal Tural, hiçbiri, infazın yapılmasını buyuramıyorlardı. Bu arada İsmet Paşa dış geziden döndü. Havaalanında, Aydemir'i asıp asmayacaklarını sordular. İnönü, "Asın !" dedi. İdam ,ertesi sabah gerçekleşti.
15 Kasım 1960'daki On Dörtler Olayı sırasında kısmi felç geçiren Gürsel, ancak bastonla yürüyebiliyordu. 1966'da iyice artan rahatsızlığı nedeniyle ABD'nin gönderdiği özel bir uçakla Walter Reed Hastanesine götürüldü. İki gün iyi gitti ama üçüncü gün komaya girdi.
Başbakan Demirel ABD'de ölmemesi için Bakanlar Kurulu ile görüştü ve sonra da ABD Büyükelçisiyle görüşerek, özel bir ABD uçağıyla Gürsel'i yurda getirtti. Gülhane Hastanesinde özel bir bölüme yerleştirdiler..
Koma hali uzun sürünce, Gürsel'in artık cumhurbaşkanlığı görevini yapmasına olanak olmadığına dair bir heyet raporu alında hastaneden. Başbakanlık bu raporu TBMM Başkanlığına gönderdi ve yeni başkan için seçim yapılması önerisinde bulundu..
Demirel ilginç bir değerlendirme yapmıştı.. Hastanenin verdiği raporda 38 doktorun imzası vardı. 27 Mayıs'ı da 38 kişi yapmıştı. "Çok trajik bir durum" diyordu. "38 kişi Çankaya'daki cumhurbaşkanını indirmiş ve 38 kişiyle Çankaya'ya çıkmıştı Gürsel. Dönemini tamamlayamadan, 38 kişinin imzasıyla Çankaya'dan indiriliyordu..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder