1 Ağustos 2011 Pazartesi

Canlıların Temel Bileşenleri Çıkmış Sorular ve Çözümleri

Canlıların Temel Bileşenleri ile ilgili Çıkmış Sorular ve Çözümleri:
Canlıların Temel Bileşenleri konusunu daha iyi anlamak ve sınavlarda iyi bir sonuç almanız için Derscalisiyorum.com olarak Sayfamızda Canlıların Temel Bileşenleri ile ilgili geçmiş yıllarda YGS, LYS, ÖSS, ÖSS-2, ÖYS'de Çıkmış Sorular ve Çözümleri bir araya getirdik. İyi Çalışmalar.


Canlıların Temel Bileşenleri


1.













Öglenanın bir organelinin içeriği üçer dakika arayla analiz edilmiş ve sonuçlar yandaki tabloda gösterilmiştir.Bu organelin görevi aşağıdakilerden hangisidir?derscalisiyorum.com
A) Sindirim              B) Solunum        C) Fermantasyon D) Boşaltım             E) Fotosentez 1984-ÖSS






1.

ÇÖZÜM:

Nişasta zaman geçtikçe monosakkarite (glikoz) yıkılmış ve nişasta azalırken, glikoz artmıştır.

A’deki bu olay ; Polisakkaritin monosakkaritlere (glikoz) dönüşümü ile gerçekleşmiştir. Sindirimde enerji (ATP) açığa çıkmaz ve harcanmaz.

B’deki; Solunum, besin monomerlerinin yıkılarak enerji (ATP) elde edilmesidir.

C’ deki; Fermantasyon, glikozun oksijen kullanılmadan enzimler aracılığı ile etil alkol, laktik asit, aseton, butirik asit gibi maddelere dönüşmesidir.

D’de; Boşaltım, hücrede oluşan metabolik artıkların hücreden ve canlı vücudundan uzaklaştırılmasıdır.

E’ de; Fotosentez, yeşil bitkilerde su ve karbondioksitin ışık yardımıyla organik maddelere dönüştürülmesidir.

Cevap – A








2.

Terliksi hayvan kültürüne kongo kırmızısı ile boyanmış bira mayası süspansiyonu konuyor. Terliksi hayvanların önce kırmızı renge boyanan besin kofullarının bir iki dakika sonra mavileştiği gözleniyor.

Bu durum, aşağıdakilerden hangisinin meydana geldiğine bir kanıttır? (Kongo kırmızısı bazik ortamda kırmızı, asitli ortamda mavi renk alır.)

A) Glikojenin glikoza yıkılmasına

B) Yağların sentezlenmesine

C) Sakkarozun parçalanmasına

D) Proteinlerin sindirimine

E) Selülozun basit birimlere ayrılmasına

1984-ÖSS





2.

ÇÖZÜM:

Soruda da verildiği gibi terliksi hayvanın besin kofulunda reaksiyonlar önce bazik, daha sonra asidiktir. Kongo kırmızısı ile boyanan besin kofulunda; önce kırmızı renk, daha sonra ise mavi renk gözleniyor. Buradan (kongo kırmızısının renk değişiminden) reaksiyonların önce bazik, daha sonra asit olduğu anlaşılmaktadır.

Verilen besinlerden yalnız proteinlerin sindirim ürünü olan amino asitler, asit özelliği taşımaktadır. “B” seçeneğinde verilen yağ sentezi, besin kofulunda olmaz. Olsa bile ortamın asit değeri artmaz, azalır.

Cevap – D








3.

Bir cam kavanozdaki suyun her 50 ml. sine 5 ml. iyot çözeltisi damlatılıyor. İçinde nişasta çözeltisi ile 20 damla % 80′lik glikoz çözeltisi bulunan bir bağırsak parçası bu kavanoza daldırılıyor. derscalisiyorum.com

Bir süre sonra bu deney kabında aşağıdaki değişikliklerden hangisinin olması beklenir?

 

A) Bağırsak dışındaki suyun maviye boyanması

B) Nişasta moleküllerinin bağırsak dışına çıkması

C) Bağırsak içinde su konsantrasyonunun azalması

D) Bağırsak dışındaki su konsantrasyonunun çoğalması

E) İyot moleküllerinin bağırsak içine girmesi
1984-ÖSS





3.
ÇÖZÜM:
İyot molekülleri zardan geçecek kadar küçüktür. Bağırsak içinde de olmadığı için difüzyonla bağırsağa girebilir. Diğer seçeneklere bakalım.

A) Bağırsak dışındaki suyun maviye boyanabilmesi için nişastanın cam kavanoza çıkması gerekir. Nişasta (polisakkarit) büyük molekül olduğundan zardan geçemez. Boyanma da olmaz. İyot ve lügol nişastanın ayıracıdır. Koyu mavi renk verirler.

B) Nişasta bağırsak dışına çıkamaz.

C) Bağırsak içerisi glikozdan dolayı yoğundur. İçeri su girer. Suyun bağırsak içinde artması gerekir.

D) Bağırsak dışındaki su konsantrasyonu azalmalıdır.

Cevap – E








4.

Su kaybetmekte olan bir bitki hücresi mikroskopla gözlendiğinde, bir hayvan hücresine göre daha az küçülür.

Bunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hücre zarının esnek olmaması

B) Kofulların büyük olması

C) Hücre zarlarında porların bulunması

D) Hücre çeperinin selüloz olması

E) Sitoplazmanın fazla su tutması.
1984-ÖSS





4.

ÇÖZÜM:

Bitki hücrelerindeki plazmolizin hayvan hücrelerindekine göre daha az olmasının nedeni, bitki hücrelerinde selülozdan yapılmış bir çeperin bulunmasıdır.

Bu çeper; ölü, tam geçirgen, dayanıklı ve esneme özelliğine sahiptir. Mikroskopla incelenirken çeper görüneceğinden zardaki büzülme farkedilmez.

Cevap – D








5.

Gelişmiş organizasyonlu tipik bir bitki hücresinde, aşağıdakilerden hangisinde verilenlerin her ikisi de bulunur?

A) Kromoplast ve sentrozom

B) Ribozom ve mitokondri

C) Pinositoz cebi ve selüloz çeper

D) Lignin ve vurgan (kontraktil) koful

E) Glikojen ve lökoplast
1988-ÖSS





5.

ÇÖZÜM:
Ökaryot olan canlılarda protein sentezine ve enerji sentezinin yapıldığı organellere ihtiyaç vardır. Diğer seçeneklere bakacak olursak;

A’da; Kromoplast bitkilerde bulunur, sentrozom hayvanlarda görülür.

C’de; Pinositoz cebi hayvanlarda görülür. Bitkilerde görülmez. Çünkü selüloz çeper var. Selüloz çeper hayvanlarda görülmez.

D’de; Lignin, hücre çeperinin yapısına katılır. Vurgan kofulsa özellikle tek hücreli hayvanların tatlı sularda yaşayanlarında görülmektedir. Vurgan kofulun amacı canlıya giren fazla suyu dışarı atmaktır.

E’de; Glikojen hayvanların kas ve karaciğerlerinde depolanan karbonhidrattır. Lökoplast bitkilerde nişasta, protein ve yağ depolar.

Cevap – B








6.

Aşağıdakilerden hangisi, çok hücreli bir canlıdan alınmış ve mantar hücresi olmadığı belirlenmiş klorofilsiz bir hücrenin, bitki hücresi olup olmadığını kesin olarak gösterir?

A) Hücre zarının geçirgen olması

B) Hücrede lizozom bulunması

C) Hücrede nişasta bulunması

D) Sitoplazmadaki karbondioksit miktarının çok olması.

E) Hücrenin oksijen kullanması

1989-ÖSS





6.

ÇÖZÜM:

Nişasta sadece bitki hücrelerinde bulunur. Diğer seçeneklere bakarsak;

A’da, Hücre zarının geçirgen olması bütün hücrelerde ortak özelliktir.

B’de, bu konu tartışmalı ancak lizozomun bitkilerde olup olmadığı tam belli olmadığından kesin birşey belirlemez.

D’de, sitoplazmada CO2 miktarının fazla olması solunumun hızlı olmasını gösterir. Bitki ve hayvan hücrelerinde de aynı özellik olabilir.

E’de, Bitki ve hayvan hücreleri O2 kullanır. Ayırt edici özellik olamaz.

Cevap – C








7.

Bir hücrelilerde bulunabilen bazı organellerin işlevleri, insanlarda bulunan bazı organların işlevlerine benzer.

Aşağıdakilerin hangisinde, verilen organel ile organ arasında işlev (görev) yönünden bir benzerlik yoktur?

A) Sindirim kofulu – Mide

B) Mitokondri – Karaciğer

C) Boşaltım kofulu – Böbrekler

D) Kamçı – Bacaklar

E) Hücre zarı – Deri
1992-ÖSS





7.

ÇÖZÜM:

Mitokondriler hücrelerin enerjilerinin (ATP) sentez yeridir. Ayrıca, her hücre enerjisini ve ısısını kendisi ayarlar. Karaciğer ise, çok daha farklı görevlere sahiptir.

Diğer seçeneklere bakarsak;

A’da; Sindirim kofulu – Mide, her ikiside sindirimi gerçekleştirirler.

C’de; Boşaltım kofulu, – Böbrekler. Her ikisi de canlıların boşaltımını sağlar.

D’de; Kamçı – Bacaklar; Canlıların hareketini sağlayan yapılardır.

E’de; Pelikula – Deri, Pelikula paramesyumda koruyucu kısım, deri ise diğer çok hücreli canlılarda koruyucu yapıdır.

Cevap – B








8.

Bir hücrenin bir molekülü pasif taşıma (difüzyon) ile içine alamamasının nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Hücrede ATP miktarının az olması

B) Hücrede ilgili enzimin bulunmaması

C) Molekülün hücre içindeki derişiminin az olması

D) Molekülün suda çözünebilir olması

E) Molekülün yapısının büyük olması
1994-ÖSS





8.

ÇÖZÜM:

Pasif taşıma ve aktif taşımayla alınacak maddeler hücrenin zarındaki porlardan geçebilir olmalıdır. Ayrıca suda da çözünmelidir.

Eğer madde büyükse pasif ya da aktif taşımayla alınamaz. Böyle maddeler hücreye gerekliyse fagositoz (katı maddeleri yeme) ya da pinositoz (sıvı maddeleri içme) şeklinde alınır.

Difüzyon olayında ATP harcanmaz. Bunun için enzimler görev yapmaz. Geçiş konsantrasyonun (derişimin) çok olduğu ortamdan az olduğu ortama doğru yapılır.

Cevap-C








9.

Suda çözünmeyen bir boya maddesi, mikroskopta incelenmekte olan bir terliksi hayvanın bulunduğu ortama eklenmiştir.

Bir süre sonra, terliksi hayvanda boyanın,

I. Boşaltım kofulları ile dış ortama atılması

II. Besin kofuluna alınması

III. Difüzyonla dış ortama atılması

IV. Sitoplazmanın her yerine yayılması

olaylarından hangileri gerçekleşir?

A) Yalnız I              B) Yalnız II         C) I ve IV          D) II ve III            E) II ve IV
1995-ÖSS 





9.

ÇÖZÜM:

Suda çözünmeyen boya zardan difüzyon ile geçemez.

I. veride: Boşaltım kofuluyla dışarı atılabilmesi için zardan geçmesi gerekir. Kontraktil kofullada suyun atılımı olur.

II. veride: Zardan geçemediği için pinositozla besin kofulu içine alınır. Bu kofuldan dışarı çıkamaz.

III. veride: Difüzyonla dış ortama atılamaz çünkü terliksi hayvanın sitoplazmasında serbest halde değildir.

IV. Suda çözünmediği için yayılma göstermez.

Cevap – B








10.

Bir bitki hücresi, yoğunlukları birbirinden farklı olan I, II, III, IV numaralı sıvı ortamlarına, her seferinde normal durumuna dönmesi sağlandıktan sonra, konulduğunda gözlenen plazmoliz ve turgor durumlarındaki farklar aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

derscalisiyorum.com

 

Aşağıdakilerin hangisinde bu sıvı ortamlar, hücre özsuyunun yoğunluğuna göre, az yoğundan çok yoğuna doğru sıralanmıştır?

A) I < III < Hücre özsuyu < IV < II

B) I < III < Hücre özsuyu < II < IV

C) II < IV < Hücre özsuyu < I < III

D) III < I < Hücre özsuyu < IV < II

E) IV < II < Hücre özsuyu < III < I
1998-ÖSS İmpt.





10.

ÇÖZÜM:

Bitki hücreleri yoğun (hipertonik) ortamda su kaybederek büzülürler. Bunun için sitoplazma hücrenin ortasına doğru toplanır, yani küçülür. Kofulların özsuyu azaldığı için onlar da küçülür.

Bu küçülme derecelerine göre ortamın yoğunluğu hakkında bilgi sahibi olunabilir.

Bunun tersine olarak hücreler seyreltik (hipotonik) ortamlarda su alarak gerilirler. Sitoplazmanın çepere basıncı artar. Kofullar büyür.

Buna göre verilen dört hücrenin konulduğu ortamlar az yoğundan çok yoğuna doğru “I – III – II – IV” şeklinde sıralanabilir.

Cevap – B








11.

Tatlı sularda normal koşullarda yaşayan, kontraktil kofullu ökaryot bir hücrelide,

I. ATP üretiminin azalması

II. Hücre içi madde derişiminin artması

III. Sindirim artıklarının kofullarda birikmesi

durumlardan hangileri, hücrenin aşırı su alarak patlamasına neden olmaz?

A) Yalnız I                B) Yalnız II                 C) Yalnız III

D) I ve II                  E) II ve III
1996-ÖSS 





11.

ÇÖZÜM:

Kontraktil kofullar fazla suyu atmak için kasılır ve gevşerler. Kasılma sırasında ATP harcarlar. Bunun için ATP sentezinin azalması su atılmasını olumsuz etkileyeceği için hücre patlayabilir.

Hücre için madde derişimi belli oranlarda artıp azalabilir. Bunda hücrenin dayanabildiği bir sınır vardır. Ancak hücre aşırı oranda madde alırsa, ortamdan aşırı oranda da su alır. Bunun sonucunda hücre zarında yapılan basınç fazlaca artacağından hücre patlayabilir.

Sindirim artıklarının kofullarda birikmesi hücre içi yoğunluğunu arttırmaz. Çünkü bu artıkların çoğu çözünmemiş haldedir.

Buna göre sorunun cevabı II ve III olmalıdır. Ancak ÖSYM tarafından yalnız III olarak verilmiştir. Bu cevabın doğru olabilmesi için II. öncül “Hücre içi madde derişiminin aşırı artması” şeklinde olmalıdır.

Cevap – C








12.

Vitaminlerle ilgili bazı özellikler şunlardır:

I. Bazılarının suda, bazılarının yağda çözünmesi

II. Bazılarının heterotrof canlıların vücudunda depolanamaması

III. Her vitaminin, yalnızca kendine özgü reaksiyonun gerçekleşmesinde rol alması

IV. Heterotrof canlılar tarafından doğrudan sentezlenememesi

Bu özelliklerden hangileri, heterotrof canlılarda, bir vitaminin eksikliğiyle ortaya çıkan bozukluğun, başka bir vitamin çeşidiyle giderilememesinin nedenidir?

A) Yalnız II                   B) Yalnız III                   C) I ve II

D) II ve IV                   E) III ve IV
1996-ÖSS





12.

ÇÖZÜM:

Vitaminlerin çoğu, proteinlerle (apoenzim) birleşerek aktif enzimleri (bileşik enzim) oluşturur. Her protein çeşidi ancak bir çeşit koenzimle (genellikle vitamindir) iş görebilir.

Buna göre, bir vitaminin yerine başka bir vitaminin alınması, ilgili enzimin üretimini sağlamaz. Enzim üretilemeyince ilgili reaksiyon da gerçekleşemez.

Diğer üç özellik vitaminlerle ilgili olmakla birlikte, soru kökünde belirtilen durumu açıklamaz.

Cevap – B








13.

Birim molekülleri (monomerleri) geçirebilen bir bağırsak zarı, içine su, glikoz, protein, nişasta ve amino asit koyulup bağlanmış ve izotonik tuz çözeltisi içinde bir süre bekletilmiştir.

Bu sürenin sonunda, I. Glikoz

II. Protein

III. Nişasta

IV. Amino asit

V. Çözünmüş tuz

moleküllerinden, bulunduğu ortamdan diğerine difüzyonla geçebilenler aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?

A) I, II ve III               B) I, III ve V               C) I, IV ve V

D) II, III ve IV            E) II, IV ve V
1997-ÖSS





13.

ÇÖZÜM:

Bağırsak zarı monomerleri geçirebildiğine göre, monomerlerden daha büyük olan, protein ve nişasta geçmeyecektir.

Glikoz, amino asit ve çözünmüş tuzlar birim moleküller olduğundan hücre zarından ve bağırsak çeperinden geçebileceklerdir. Bu geçişin olması için (cansız zarlarda) yoğunluk farkının olması gerekir.

Bağırsağın daldırıldığı tuz çözeltisinde glikoz ve amino asitler olmadığına göre, bunlar bağırsaktan dışarı çıkarlar.

Çözünmüş tuzlar bağırsakta bulunmadığı için bağırsağa girerler. Su oranı izotonik olduğu için, iç ve dış su geçişi eşittir.

Cevap – C








14.

Tatlı su ortamında yaşayan bir hücreli organizmalar,

I. Solunum ürünü karbondioksidin dış çevreye atılması

II. Enzimlerin sentezlenmesi

III. Dış çevrede, iç çevreden daha az bulunan bazı minerallerin dışarıdan alınması

olaylarından hangilerini gerçekleştirebilmek için ATP enerjisi kullanmak zorundadırlar?

A) Yalnız I                  B) Yalnız II                      C) I ve II

D) I ve III                      E) II ve III
1999-ÖSS





14.

ÇÖZÜM:

Soruda verilen öncülleri tek tek ele alarak, ATP gerektirip gerektirmediğini belirleyelim.

I. Solunum soncu oluşan CO2 dış ortama difüzyonla verilebilir. Çünkü, gazlar ancak difüzyonla alınır ve atılır. Difüzyon ise enerji (ATP) gerektirmeyen bir olaydır.

II. Enzim sentezi kompleks bir olaydır. İlk önce enzimin protein kısmı DNA dan gelen şifreyle ribozomlarda sentezlenir. Daha sonra diğer kısımlar proteine eklenerek enzim son şeklini alır. Bütün bu sentez olayları sırasında ATP harcanır.

III. Canlının dış ortamında, hücre içine göre az bulunan bir maddeyi alabilmesi ancak aktif taşımayla sağlanır. Aktif taşımada ATP harcanır ve canlılık şarttır.

Cevap – E








15.

Vücutta, K vitamini eksikliğine,

I. Sindirim kanalında etkili emilimin olması

II. Besin içeriğinde yeterli yağın bulunması

III. Bağırsaktaki yararlı mikroorganizmaları öldüren ilaçların uzun süre kullanılması

durumlarından hangileri neden olabilir?

A) Yalnız I                  B) Yalnız II                  C) Yalnız III

D) I ve III                 E) I, II ve III
2001- ÖSS





15.

ÇÖZÜM:

Vitaminler, yağda eriyenler (A, D, E, K) ve suda eriyenler (B grubu ve C) olarak iki grubu ayrılır.

A, D, E ve K vitaminlerinden yeterli emilinin olabilmesi için, günlük alınan besin içeriğinde yeterli yağın bulunması gerekir.

Kalın bağırsakta yaşayan bazı bakteriler, B ve K vitaminlerini üreterek insana verirler. Bu organizmaların ölmesi vücuda alınan K vitaminin azalmasına neden olacaktır.

Cevap – E






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder