13 Eylül 2013 Cuma

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın iste OSMANLI

Osmanlı’nın hayatı san’attır.

Osmanlı neden batılılar gibi heykel dikmek yerine ebedî abideler dikmeyi seçti ? Çünkü Osmanlı, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" düstûruyla hizmet aşkına yandı. Çünkü heykel dikmeyi, ne Hakk'a nede Halk'a hizmet olarak görmedi.
Muhitini baştan başa çeşmelerle, kubbelerle, sebillerle, köprülerle, hanlarla, kervansarayla
rla, aşhaneler, bimarhanelerle, Câmilerle, devâsa, şâheserlerle, san'at eserleriyle süsleyip, bunların bekası için vakıflar vücuda getirdi.
Onun nazarında ebedileşmenin ölçüsü faydasız bir heykel yontmak değil, bir mâbede imza atmak, ya da insanlığın hayrına hizmet edecek bir medreseye kubbe çakmaktı.
Özenle yontup her birini sanat şaheserine dönüştürdüğü mezar taşlarında bile ebediyet emelînin yansımaları açıkça görülür.


Öte yandan bugün müzelerde zevkle seyrettiğimiz şaheser beşiklerde insana verdiği değerin ölçüsü saklıdır...
Şu tespiti yapmakta mahzur yok: Osmanlı, “Beşikten mezara ilim” emrine uygun olarak, san’atı beşikten mezara kadar bütün hayata yaymış, san’atla kendi hayat ve ebediyet telâkkisini yansıtmıştır.
Bu idrak olmasaydı, hâlâ kullanılabilir durumda bunca tarihî eser bize miras kalır mıydı? Aslında Osmanlı’nın hayatı san’attır.
Resmin yerine hat, ebru, çeşmibülbül, tezhip yapılırdı... Diğerleri için de benzer örnekler var yine.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder