Her taşın altından çıkan CHP
Türkiye'deki Sokak olaylarının arkasında, Türkiye'ye zarar vermek isteyenlerin yanında, AK Parti hükümetlerini yıpratmaya çalışanların en önünde planında hangi taşı kaldırsanız kaldırın altından mutlaka CHP zihniyeti ve CHP ‘liler çıkıyor.
Cumhuriyet mitinglerinde, 1 Mayıs provokasyonlarında, Gezi olaylarında, her tarafı yakıp yıkan eylemcileri CHP ‘li vekillerin sahiplendiklerine şahit olduk.
Ülkemizin, devletin ve vatandaşın malına zarar veren marjinal örgütlere yardım ve yataklık edenlerin, onları halk kahramanları gibi gösterenlerin de CHP ‘liler olduklarını hayret ve ibretle izledik.
Ergenekoncuları suçsuz günahsız masum insanlar gibi millete göstermek, hatta bazılarını milletvekili yaparak kurtarmak isteyenler de, Ergenekon'a üye olmak için onun adresini soranların olduğunu biliyoruz.
Okullar açılırken sokak olaylarının sonbaharda yeniden başlayacağını söyleyen CHP ‘liler yurt içinde ve yurt dışında Türkiye'yi olduğundan farklı göstermek için önümüzdeki günlerde yeniden atağa geçeceklerinin de sinyallerini vermiş bulunuyorlar.
Mahalli seçimlerin yaklaştığı bir dönemde anarşi ve terörü körükleyerek müzmin muhalefet CHP ‘nin yeni hesaplar, hile ve oyunlar peşinde olabileceğini söylemek hayalî bir yaklaşım olmaz.
Kuruluşundan bu zamana kadar hep anarşi, terör, baskı ve dikta rejimlerinden nemalanıp iktidara gelmiş bir parti olarak CHP, eski ahlak ve âdeti üzere halk kitlelerinden oy alarak korku ve baskı atmosferi altında iktidara gelmeyi düşlüyor.
Çünkü marjinal Kemalist bir tabanın dışında geniş halk kitlelerinde dinlenecek ne bir sözü ve ne de toplumun beklentilerine cevap verecek ortaya koyduğu kabul görecek ciddi projeleri var.
Değişmeyen, değişemeyen, değiştirilmesi teklif bile edilemeyen çağın dışında kalmış düşünce ve fikirleriyle ilkel, gerici, köhnemiş bir parti olarak milletin yolu üzerinde yan gelip yatmış Hindu'nun mukaddes ineğini andırıyor.
Tabulaşan ilkeleri, esnemeyen, taştan taş anlayışı ve mantığı bu partiyi donuklaştırıyor ve bir totem haline getiriyor.
Eski defolu tarihiyle övünen, doğmalara öykünen, ezberlerini bozamayan, gelişen yeni bir dünyaya ayak uyduramayan ve uydurmakta istemeyen, değişince yok olacağı vehimleriyle yatıp kalkan, kimseyi beğenmeyen ve kimseye de yol vermeyen inatçı tabiatıyla Türkiye'nin önünü tıkamaya devam ediyor.
On bir yıllık AK parti hükümetleri döneminde hırçınlaştıkça hırçınlaşarak, saldırganlaştıkça saldırganlaşan uzlaşmaz tavrıyla şimdi de marjinal illegal ve legal örgütlerden oy dilenir hale gelmesinin de arkasında işte bu yok olup gitme korkusu yatıyor.
Cumhuriyet mitingleriyle başlattığı toplumsal kitleleri ayağa kaldırma hevesi kursağında kaldığı günden bu yana, kendi iç sorunlarıyla uğraşırken ana muhalefet adına ortaya koyduğu kayda değer ciddi bir çalışma ortaya koyamadı.
Bu durum onu hem kendi iç dünyasında, hem de kendi dışında iyice yalnızlaştırdı. Türkiye'deki ırkçılığa varan ulusalcı eylem ve söylemlerinden dolayı Avrupa'daki Sosyalist Partilerden aldığı çok keskin ve sert eleştiri ve tepkiyle de içine kapandı. İyice marjinalleştikçe marjinalleşti.
Önce diktatör Esed'e, sonra Maliki'ye, daha sonrada Mısırın darbeci lideri Sisi'ye yaptığı ziyaretlerle dışa açılım yapayım derken yurt içinde ve dışındaki durum ve konumunu iyice çıkmaz bir hale getirdi. Böylece darbe sevici namıyla bilinen ününe legale etmiş oldu.
Türkiye dış politikasının karşısına nerede bir devlet dikiliyorsa onların yanında CHP ‘yi görüyoruz. Nerede bir iç huzursuzluk, terör, anarşi ve sokak olayları varsa orada CHP ‘nin parmak izleri var.
Fitnenin hangi taşını kaldırsanız kaldırın huzur bozucuların arka planında yine bu zihniyetin rol aldığını görmeniz sizleri asla şaşırtmasın.
Arif Altunbaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder