26 Eylül 2013 Perşembe

FUTBOL HİÇ BİR ZAMAN SADECE FUTBOL DEĞİLDİR


BAŞBAKANI SEVMENİN BEDELİ...

FUTBOL HİÇ BİR ZAMAN SADECE FUTBOL DEĞİLDİR...

Terim'e torpil!

Galatasaray, daha doğrusu Başkan Ünal Aysal, iki yıl üst üste takımı şampiyon yapan, Avrupa'da beklenmediği ölçüde yukarılara çıkaran ve sene başında da ligde de namağlup ilerleyen Fatih Terim'i gönderdi...

Herkes bir şeyler söylüyor!
Doğal!
Çünkü konu basına yansıdığından daha derin ve geniş...
Neden böyle söylüyorum?
Çünkü FUTBOL HİÇBİR ZAMAN SADECE FUTBOL değildir!
Açalım...

Aysal'dan ilerleyelim...

1941'de İstanbul'da doğdu.
1960'ta Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. İlginçtir liseyi bitirir bitirmez çalışma hayatına atıldı!

Yüksek öğrenimini İsviçre-Neuchatel Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yaptı.

RAM Dış Ticaret şirketinde işe başladı! Daha sonra 1974'te Unite International'i kurdu. Bu şirkette ilk 10 yıllık dönemde, demir çelik ve sanayi mamulleri satışı yaptı. 1984'te petrolün yanı sıra, elektrik üretimi ve anahtar teslim santral inşa ve finansmanı projelerinde ihtisaslaştı.

Turizmden enerjiye kadar geniş bir yelpazede at koşturdu!
Çok yönlü bir işadamı olarak biliniyordu! Ciddi bir serveti de vardı! Arkada bıraktığı FLU alanlarda yok değildi! HAYALİ İHRACATTAN dolayı başı çok ağrıyacak gibi olmuş ancak, GİZLİ bir el olayı kapatmıştı!

Belki de aldığı bu RİSK, uluslararası alanda güven ve ilişki ağını akla getiriyordu! Kim bilir!

Ünal Aysal ismi başkanlık için dillendirilse de bir türlü hayata geçmiyordu! Görünen o ki uygun ortam bulunamıyordu!

Adnan Polat, hizmet ederek bu ortamı sağladı! Çökmek üzere olan Ali Sami Yen'in yerine hükümeti ikna ederek şimdiki modern ARENA'yı kulübe armağan ettirdi! Haklı olarak görkemli bir açılış istedi! Öyle de oldu!

Ama o gece Başbakan Erdoğan'dan stadın yapımında büyük emeği bulunan Erdoğan Bayraktar'a kadar AK Partili kim varsa hem küfür yiyor hem de ölesiye yuhalanıyordu!

Tepki aslında Galatasaray Başkanı Adnan Polat'aydı! "Neden bu adamları Galatasaray'ın mabedine getirdi" diye!

Bu hata(!) Polat'ın sonu oldu!

"Onun boynunu koparırım!" diyen TORPİL düğmeye bastı! Ünal Aysal'ı yanına alıp BAŞKANLIK görevi için ikna etti! Mali tablo gerekçe gösterilerek POLAT gitti!

Erdoğan'a yaklaşmanın cezasını koltuktan indirilerek ödedi!
Herkesin gözlerinin önünde bir SARAY darbesi yaşandı!

TORPİL'in istediği Ünal Aysal artık Galatasaray'ın Başkanıydı!

Hem de 2998 rekor oyla! İşlem tamamdı! TORPİL ilk adımı atmış sıra ikinci adımdaydı! O da Fatih Terim'di! Hocanın karizması ve başarısı ortadaydı! Bir de CAMİA tarafından da çok sevilirdi! TORPİL de dahil olmak üzere ismini duyan kimse yüzünü ekşitmezdi!

Terim, TORPİL ve yanındaki güç tarafından daha önce de göreve getirilmişti!

Hatırlayın! İtalya, Suriye'yi terk eden Öcalan'ı misafir ettiği zaman Türkiye ve Avrupa'daki milyonlarca Türk, İtalyan mallarına BOYKOT başlatmıştı!

Ankara ve Roma arasındaki hat çökmüş İtalyan sermayesi şaşırmıştı! Tam bu arada AGNELLİ Ailesi TORPİL'lerden yardım istedi! Krizi aşmanın en akıllıca yollarından biri Terim'in o heyecanlı tavırlarıyla dünya markası bir İtalyan takımını çalıştırmasıydı! O da oldu!

Terim, Milan'ın başına geçti! Çok uzun sürmese de geçti!

Fiorentina'dan sonra İtalya'da bir sayfa daha açmıştı! Fatih Hoca "Nasıl kariyer yapılır?" diye İstanbul'a konferansa geldiğinde bir güç "Ne kariyeri! Onu sana ben yaptırdım" dercesine hocayı görevden alıyordu! Ve Terim bunu telefonda öğreniyordu!

Belli ki görev tamamdı!

Neyse...

Aysal görev gelir gelmez Terim'le yollarını birleştirdi!
Her şey mükemmel başlamıştı!

Transferler, yeni stad, camianın heyecanı bir BEŞİKTAŞLI olarak beni bile heyecanlandırıyordu!

Ülke ŞİKE ile uğraşırken bir önceki yıl düşme tehlikesi yaşayan CİMBOM rahat şampiyon oldu! Ardından bir yıl daha! Ancak ilk şampiyonluk çok ilginçti! Çünkü son maç KADIKÖY'deydi! Fener yarıştan kopmuş ve Saracoğlu'ndaki tablo herkesin cevabını merak ettiği soruydu!

Maç berabere bitti ve Galatasaray şampiyonluğunu ilan etti! Ancak ortalık karıştı şampiyonluk kupasının verilmesi tehlikeye girdi! İşte kader ağlarını burada örmeye başladı!

Fatih Terim kendisine olan güvenle BAŞBAKAN ERDOĞAN'ı arayıp "Efendim kupamızı burada kaldırmak istiyoruz. Yardımcı olun" ricasında bulundu!

İsteği yerine geldi. 2 saat gecikmeli de olsa Sarı-Kırmızılılar kupayı kaldırdılar!

AYSAL kenarda kalmış büyük bir krizi TERİM çözmüştü!

İşte bu an TERİM'in üstünün çizildiği andı!

Hem Aysal, hem onu getiren güç aynı fikirdeydi! Yani Adnan Polat'ın kulübün menfaati için bile olsa Erdoğan'a yanaşması nasıl affedilmediyse, Terim de kurtulamayacaktı! Ortada büyük bir başarı olduğu için sadece ZAMAN gerekliydi! Yani kum saati o zaman akmaya başladı!

Terim'in Erdoğan'la olan her teması, camiayı ayağa kaldırdı!
Sadece kimse bunları söylemedi!
Söyleyemezdi!

Bu ayın başında Terim'in, Erdoğan için çekilen USTANIN HİKAYESİ belgeselinde " Böyle bir Başbakan ülkemiz için büyük şans. Bu kadar sporu seven ve bu kadar destek veren bir başbakan çok önemli. Yaklaşımı, sağladığı imkanlar da harika..." sözleri bardağı taşıran son damla oldu!

Hayatı boyunca sınıf ve oymak başkanlığı yapan ve bu nedenle lakabı TORPİL'e çıkan İNAN KIRAÇ olanlara sessiz kalamazdı!

Aysal'ı göreve getirirken "Artık kulüp başkanlarımız ön plana çıkmayacak. Profesyoneller işi götürecek" diyen TORPİL'in sözleri havada kalıyordu!

Kendisiyle çelişiyordu! Çünkü Terim başarılı oldukça Başkan Aysal "ELEMAN!" diye sahneye çıkıyordu! Bir kenarda oturması söylenen Aysal nedense hiç geri planda durmuyordu!

Fatih Hoca camianın bir evladı da olsa ilk kez DERİN GALATASARAY'la karşılaşıyordu!

Maalesef karşılaştığınızda telafisi olmuyordu!

Çünkü İnan Kıraçlar, Selahattin Beyazıtlar öyle kolay lokma değildi!
Başkan falan dinlemezdi!

Futbol sadece futbol değildi!

Terim bunu çok yakışıksız bir şekilde gönderilerek öğrendi!

Gitmeyi hak edecek bir şey yapmamıştı! Matematik yalan söylemezdi!
Rasyonel hiçbir gerekçe gösterilmeden gidişinin arkasında başka nedenler olmalıydı!

Acaba ne vardı?

Aysal'ın, seçildikten hemen sonra az sayıda kişiyle yaptığı bir kahvaltıda "Benim Türkiye'de işim yok! Gidip Başbakan'ın kapısında beklemem!" demesinin etkisi var mıydı?

Galiba bu sorunun cevabını Galatasaray camiası vermeli!
Çünkü cevap onlarda!

GAZETECİ / ERGUN DİLER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder