29 Ağustos 2013 Perşembe

Beşşar Lobisine Gün Doğdu

Beşşar Lobisine Gün Doğdu


Çağdaş emperyalizmin farklı kanatlarının değişik yöntemlerle koruduğu Baas diktası geçen hafta kimyasal silahlar kullanarak korkunç bir katliam gerçekleştirdi.

Tabii böylesine korkunç bir katliamı onaylayabilmek için tamamen insanlıktan çıkmak gerekiyordu.

Gerçi Baas vahşetini onaylamaya devam edenlerin insanî değerlerden paylarına düşeni hâlâ ne kadar muhafaza edebildiklerini ayrıca sorgulamalıyız.

Ama böyle bir vahşete “haklı” diyebilmek için de bu değerlerden tamamen soyutlandığını resmen ilan etmek gerekir.

O yüzden Beşşar’ın arkasında durmaya ve onu desteklemeye devam edebilmek için katliamın failinin başkaları olduğu iddialarının arkasına sığınmak gerekiyordu.

O öldürülen masum insanların meşru haklarını savunabilmek için kendi canlarını feda eden direnişçilerin böyle bir katliamı gerçekleştirecekleri iddiası esasta tamamen tutarsız olduğu için böyle bir iddianın arkasına sığınanlar sığınaklarının iyice zayıf olduğunu fark etmiş olmalılar.

Zaten bu silahların onların elinde bulunmadığının bilinmesi ve havadan uçaklarla atıldığının kesinleşmesi sebebiyle başka bir iddiadan yararlanılması zorunluluk kazandı.


Baas lobisinin, iki buçuk yıldan bu yana kendi halkına karşı yürüttüğü savaşta yüz binden fazla insanın kanına giren eli kanlı Beşşar’ın “kimyasal silahlarla katliam yapmış olamayacağı” varsayımıyla, Şam kırsalında iki bine yakın insanın gaz bombalarıyla öldürüldüğü korkunç katliama başka bir fail bulma zorunluluğu duyduğu sırada ABD’nin Suriye’ye müdahale planını gündeme getirmesi bu lobi için tam anlamıyla can simidi görevi gördü.

“Demek ki ABD’nin müdahale planını devreye sokmak için bir gerekçeye ihtiyacı vardı. Böyle bir gerekçeyi Beşşar’ın oluşturması düşünülemeyeceğine göre o kimyasal bombalar İsrail’den atılmış olamaz mı?”

Şayet böylesine korkunç bir katliama neden olan kimyasal bombalar İsrail’den atıldı ve savaş durumu nedeniyle hava sahasını sıkı şekilde gözetleyen Baas diktası tespit edemediyse ve bugün ispat için gerekli belgeleri ortaya koyamıyor veya koymuyorsa planı birlikte kurmuş olmaları da ihtimal dışı değildir.


Yüz binden fazla insanı katlederken, ABD’nin ve uluslararası güçlerin baskılarına maruz kalmayan, kendini gayet rahat hisseden Baas diktasının tam da Mısır’daki Sisi cuntasının Adeviyye katliamının üstünü örten bir kimyasal katliam gerçekleştirmesi üzerine gündeme getirilen müdahale planı acaba Suriye halkını Beşşar zulmünden kurtarmayı mı yoksa bu halkın geleceğini rehin almayı mı hedefliyor?

Müdahale planını gündeme getiren ABD bir yandan da müdahalenin amacının ülkede yönetim değişikliği olmadığını söylüyorsa, kimyasal katliamın ortak bir komplo olabileceği şüphesi biraz daha güçlü hale gelir.


Beşşar’ın o korkunç kimyasal katliamını kamufle etmek için bundan daha etkili bir yöntem bulunamazdı.

Şimdi onun kimyasal katliamı arka planda kalmış bütün herkes güya bu katliamdan dolayı onu cezalandırma iddiasındaki ABD’nin saldırı planına odaklanmış durumda.

Plan sayesinde ABD yeniden kendini dünyanın karşı konulamaz gücü olarak kabul ettirmeyi başarmış görünüyor.

Üstelik Beşşar lobisinin son dönemde geçerliliğini tamamen kaybeden, Suriye direnişinin arkasında ABD ve İsrail’in bulunduğu iddiasında tutunabileceği yeni bir dal ortaya çıktı.

Asıl maksat ise bir yandan yeniden direnişin ismini kirletme amaçlı antipropaganda faaliyetlerine malzeme temin ederken, diğer yandan siyonist işgal devletinin geleceğini kurtarmak, Suriye’nin siyasi geleceğini ise rehin almaktır.

Tabii ki böyle sinsi bir planın en önemli ve öncelikli amacı Suriye’de de bir General Sisi’ye ihtiyaç hâsıl olmaması için geçiş dönemi merhalesinde İslâmî hareketin önünü kesmektir.

Katil Beşşar’a “dur” denilmesi için kimyasal silahlarla öldürmesi mi gerekiyordu yoksa kimyasal silahlara Beşşar’ın gazının bitme sinyallerinin alındığı noktada mı ihtiyaç duyuldu?

Şimdi ABD, yüz binden fazla insanı katleden Beşşar’dan Suriye halkını kurtarmak için mi yoksa Suriye’deki siyasi yapının geleceğini bu halkın tercihine karşı garantiye almak için mi bu müdahale planını gündeme getirdi?

Bütün bu sorular bize, Beşşar’ın yanında duran ve karşısında görünen emperyalist güçlerin arka plandaki işbirliği hakkında da fikir veriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder