Kara Propaganda ve Yeni Cennet Elysium
Amerika'nın Soğuk Savaş döneminin etkili yazar ve gazetecilerinden biri olan Claire Sterling ABD sağı için çok önemli bir isim olmuştur. New York Times, Washington Post ve Reader's Digest gibi gazete ve dergilere yazılar yazan Sterling'in en önemli kitabı The Terror Network: The Secret War of International Terrorism'di (Terör Ağı: Uluslararası Terörizmin Gizli Savaşı).
Sterling'e göre 1970'lerin sonundan 1980'li yılların başından itibaren uluslararası terörizmin arkasında Sovyetler vardı. Halbuki bu doğru bir iddia değildi. Çünkü Sovyetler de yeri geldiğinde terörizmi kınıyor ve işbirliğine açık olduğunu dile getiriyordu.
Sterling'in 'Terör Ağı' kitabında yazdığına göre Papa II. Jean Paul'e yönelik suikastın arkasında da Sovyetler vardı. 1976 ila 1986 arası CIA'in Sovyet masası başkanlığı görevini yürüten Melvin Allan Goodman ise Sterling'in öne sürdüğü bütün iddiaların kara propaganda olduğunu söyledi. Goodman'a göre terörizmin ve Papa suikastının arkasında Sovyetler vardır demek saçma sapandı ve hiçbir realiteye dayanmıyordu.
Oysa gözlerden kaçan bir gerçek vardı. Claire Sterling CIA Başkanı William J. Casey ve ABD Başkanı Ronald Reagan'a yakın birisiydi. Terör Ağı kitabını da CIA'in onayıyla yazmıştı. CIA Başkanı Casey de sağda solda Claire Sterling'den öğrendiklerini başka hiçbir yerden öğrenmediğini söylüyordu. Yakın çevresine de bu kitabı okumayı öğütlüyordu.
Ayrıca 'Papa suikastının arkasında Sovyetler var' türü kara propaganda haberleri ABD ve Avrupa basınına CIA bizzat kendisi koyuyordu. Aksi yorum getirenleri ise gerçeği çarpıtmakla suçluyorlardı. Sonuçta Reagan ve Casey, Sterling'i baş tacı etmişlerdi.
Bu yöntem bir Soğuk Savaş tercihiydi. İnsanların zihninde oynama yapılıyordu. Suçlarla ilgisi olmayanlar suçlu gibi gösteriliyor ve gerçek algısı başka yöne kaydırılıyordu. Reagan gibi seçkin Amerikan sağcılarının o dönem bu yola ihtiyaçları vardı. Yıldız Savaşları gibi saçma savaş teorileriyle uğraşan ve halkı terör ve terörizmle korkutan Reagancıların sıradan dünyalı için bir hayat tasavvurları yoktu.
Güney Afrika'da doğup Kanada'da büyüyen genç yönetmen Neill Blomkamp ise artık dünya vatandaşları lehine bir propaganda yapıyor. 9. Bölge gibi çarpıcı bir film imza atan Blomkamp son filmi Elysium: Yeni Cennet'te siyasilerin ikiyüzlülüğünü muazzam bir anlatımla sorguluyor.
9. Bölge filminde 1982 yılında çok büyük bir uzay gemisi Johannesburg'a konuşlanır. Bir süre hiçbir temas sağlanamayan uzay gemisi ile en sonunda insanlar kapı açarak iletişime geçerler. İlk temasta liderleri olmayan, sefalet içinde binlerce uzaylı yaratık ile karşılaşırlar. Bu büyük uzaylı topluluğu Johannesburg içerisinde 9. Bölge adıyla anılan bir mülteci kampına yerleştirilir. 9. Bölge'de ilk kez yeni şeyler söyleyen ve fakir uzaylı kavramını getiren Blomkamp, yeni filmi Elysium: Yeni Cennet'te zengin insanların uzayda kurdukları yeni hayat tarzını ve hayata yoksulların dahil edilmeyişini anlatıyor.
Elysium'a korsan yollarla girmek isteyenleri bile Pentagonvari bir yöntemle sindiren zengin sınıf, parası ve imkanı olmayanları dünyada ölüme terkediyor. Kaçak yolları deneyenleri ise gözünün yaşına bakmadan öldürüyor. Uğur Vardan'ın Radikal'de yazdığı gibi bu nedenle daha iyi bir hayat rüyası görüp Elysium'a 'kaçak' yollardan girmeye çalışan göçmenler için sürekli öldürme emri vermektedir. Bir Katolik kilisesince büyütülen Max DeCosta ise sicili problemli bir emekçidir. Günün birinde işyerinde radyasyona maruz kalır ve kalan beş günlük hayatında, Elysium'a 'kaçak' olarak da olsa giderek tedavisini gerçekleştirmek için mücadeleye başlar. Onun mücadelesi, giderek yoksulların, ezilen kitlelerin ve umudun savaşına dönüşür...
Eskiden Claire Sterling gibi CIA'e çalışıp kara propaganda yapan ve gerçekleri çarpıtanlar vardı. Şimdi ise Neill Blomkamp gibi gerçeği örtenlerle mücadele eden ve halkı kollayanlar var. Blomkamp filmiyle ilgili şunları söylüyor: 'Aksiyon ve görsel öğeler hoşuma gidiyor; benim için her şey orada başlıyor. Ama aynı zamanda politikayla da ilgileniyorum; o yüzden dünyayı kurup karakterlere ve öyküye girmeye başladığımda, ilgimi çeken politik fikirler yerini buluyor. Beni ilgilendiren konular, büyük ve sosyolojik kavramlar; bu kavramları insanların gözüne sokarak veya ders vererek anlatmayan filmler yapma fikri hoşuma gidiyor. Bu konuları bir bilimkurguda işlemenin, izleyicileri farklı bir bakış açısına yönelteceğini umuyorum.'
Elysium: Yeni Cennet'i mutlaka izleyin. Bulursanız Sterling'in Terör Ağı'nı da okuyun. İnsanoğlu kötü bir yerlerde değil artık. Her kara propagandaya da inanmıyor.
Cem Küçük
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder