20 Ağustos 2013 Salı

Turgay Güler Ahmet hakana fena çaktı

TURGAY GÜLER, AHMET HAKAN'A ÇAKTI

Herkesin bir Sisi’si var durur içerisinde / Turgay Güler - Akşam

Oyun kurucu, şeytani zekâsıyla yine aynı şeyi yaptı. İçeriden, lakin kumaşı dışarıda dokunmuş bir “işbirlikçi hain” buldu. O hain; şimdi kendi halkını katlediyor. Ve bütün öfkeyi üzerine çekiyor. Tek suçlu o!
“Kahrolsun Sisi”.
Sisi battıkça batıyor. Eline bulaşan kanı, yine kanla yıkamaya çalışıyor. Zira başka çaresi yok. Çekilir veya pes ederse cezası belli; idam. Emrine uyup binlerce insana ateş açıp katleden askerlerinin durumu da farklı değil.
Silahların gölgesine inşa ettiği tahtını kaybetmemek için katliamlarını sürdürecek. Korkutur ve milyonları evlerine hapsetmeyi başarırsa şimdilik kazanmış olacak. Şimdilik!
Başaramaz ise; ki başaramayacak onunla birlikte oyun kurucu da kaybedecek.
İşte kaybetmemek için İslam dünyasının Sisilerinden yardım alıyor. Kral Abdullah da bunlardan biri. Suud Kral’ı kendinden bekleneni yaptı. Böylece o da batmaya başladı.
Lakin oyun kurucu baktı işler iyice kötüye gidiyor, bu kez o da bağırmaya başlayacak:
“Kahrolsun Sisi!”.
Katliamlara göz yuman dahası destek veren şeytani zeka bu kez katliamları durdurmak için iyilik meleği rolüne soyunacak. Sonrasında barışçıl bir Sisi bulup, amacına ulaşmaya çalışacak.
Gelelim bizim Sisilere.
Son olarak 28 Şubat’ta ortaya çıktı. “Gerekirse silah kullanırız!” diyordu. Daha doğrusu oyun kurucu ona böyle söyletiyordu. Aslında yakından tanıdığımız o oyun kurucuyu biz yıllar sonra çok net görme fırsatına kavuştuk.
Bugünlerde yeni bir oyun için kolları sıvadı. Çünkü, mevcut anayasanın değişmesini istemiyor.
Bu kez de “Değiştirmek için cesedimi çiğnersiniz!” dedirtiyor. Zira bu coğrafyada tüm anayasalar onun menfaatleri doğrultusunda dizayn edildi.
Ya!

Eylül sıcak geçerse martta kar yağar

Eylül sıcak geçecekmiş!
Hazırlık var anlayacağınız.
Vandallar boş durmuyormuş!
Yine sokaklara dökülüp, yakıp yıkacaklarmış.
Bak sen!
Üniversiteleri, stadyumları hatta liseleri karıştıracaklarmış. O halde, martta da kar yağacağından hiç şüpheleri olmasın.
Bilirsiniz; mart karı.
Güvendiğin dağlara...

Sen ne ara bu kadar vicdansız oldun?

Neymiş efendim; “Mısır’da protesto hakkını savunurken Türkiye’de protesto hakkına mesafe koymak olur muymuş?”
Üzerine vazife edinmiş, bir algı oluşturmaya çalışıyor. Belli ki sıcak geçecek eylül için “mühendislik” yapıyor.
Ayıp!
Moda tabirle; bunu söylerken ne içtin diye sormazlar mı adama?
- Mısır’da sandıktan çıkan halk iradesi askeri bir darbeyle; tankla tüfekle devrildi.
- Türkiye’de sandıktan çıkan halk iradesi iktidarda.
- Mısır’da protestocular sandığa sahip çıkıyor.
- Türkiye’de protestocular, sandığa savaş açıyor.
- Mısır’da protestocular, sadece protesto ediyor.
- Türkiye’deki protestocular yakıp yıkıyor.
Binlerce masum insan öldürülüyor. Bebekler, çocuklar, kadınlar katlediliyor. Hiç mi bir yerlerinde küçük de olsa bir parça vicdan kalmadı?
Bak dostum!
İllaki bir kıyaslama yapmak istiyorsan gel; Mısır’daki Baltacılar ile Türkiye’deki Vandalları kıyasla.

Modern elitlerin Bodrum Cennet Koyu endişesi

Bodrum sahillerini denetime çıkan Erdoğan fena halde paniğe sebebiyet verdi. İlk günkü yalan haberin ardından gerçek ortaya çıkınca modern elitler bir kez daha endişelendi.
İlk gün olayı duyuran gazete “Bodrum Cennet Koyu’na TOKİ mi girecek?” diye yayın yaptı. Sözüm ona buralar imara açılacakmış, betonlaşacakmış.
Yine çuvalladı.
Bir gün sonra pişkince kendisini yalanlayan manşeti attı.
“Yatla koyları gezdi, gördüğü talana isyan etti..” dedi.
Edilmeyecek gibi de değil doğrusu.
Bu durumda çevre duyarlılığı yüksek Gezici arkadaşlara büyük iş düşüyor. Malum “dozer operatörünü” de yanlarına alıp Bodrum’a gitsinler.
Acayip bir durum! Gözünüzün önüne bir getirsenize; Gezi’deki dört ağaç için tencere tava çalan Bodrum sakinleri böylesi bir durumda ne yapar? Vallahi ne yalan söyleyeyim ben kestiremiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder