31 Ağustos 2013 Cumartesi

Alkolü Faydalı Diye Tanıttılar

'Alkolü Faydalı Diye Tanıttılar'
'1930'lu yıllarda 'Alkol faydalıdır' reklâmları yapılırdı. 'Aile Bira Bahçeleri'nde çocuklar alkol alırdı. Bira, balıkla eşdeğer tutulurdu.'


Sigara, alkol, uyuşturucu bağımlılığı ve kötü madde kullanımıyla mücadele eden Türkiye Yeşilay Cemiyeti, uzun süren suskunluğundan sonra şimdilerde ayağa kalkıyor. Geçtiğimiz yıl Yeşilay'ın başına geçen genç ürolog Prof. Dr.M. İhsan Kahraman'la birlikte Yeşilay maddi anlamda da güç kazanmaya başladı. Göreve gelmeden önce Yeşilay'ın adını, kendisinin bile unuttuğunu itiraf eden Kahraman, “Cumhuriyet döneminde 'Alkol faydalıdır' reklâmları yapılırdı. 'Aile Bira Bahçeleri'nde çocuklar bira içerdi. Bira, balıkla eşdeğer tutulurdu!” sözleriyle, sarsıcı açıklamalarda bulunuyor. Kahraman'la sağlıklı nesiller üzerine konuştuk...

> Anayasa'nın 58. maddesi, “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden korumak için gerekli tedbirleri alır” diyor. Buna rağmen neden bir alkol direnci var Türkiye'de?
Sadece alkol değil, uyuşturucu ve kumar da geçiyor o maddede. Sigara geçmiyor ama... Belki de Anayasaya girecek kadar ciddi bulunmamış.

> Yeni anayasaya girmeli mi?
Kesinlikle girmeli. Bunları birbirinden ayırt etmek öyle zor ki! “Alkol zararlı, sigara o kadar değil!” Bu tamamen bir yanılsama. Alkol ve uyuşturucu bağımlısı bin kişiyle konuşun, 999'u sigarayla başlamıştır. Mesela İstanbul Esenler'de bununla ilgili sosyolojik çalışma da yapıldı. Hap kullanan tüm çocuklar, aynı zamanda sigara ve alkol kullanıyor. Sigarayla başlamışlar.

> Bir korelasyon var mı aralarında?
Biyolojik, fizyolojik bir bağ yok; ama sonuçta bağımlılığa meyil varsa, insan küçük yaşta, daha kolay ulaşabildiğiyle başlıyor. Sigara hem daha kolay ulaşılır, hem de toplumda daha hafif görülür. Dirence dönersek, alkol bu ülkede zararlı bir bağımlılık türü algılanmaktan ziyade ideolojik bir turnusol kâğıdı olarak algılanmış. Tarih boyunca alkol içilmiş; ama hiçbir zaman turnusol kâğıdı olmamış. Ta ki Cumhuriyet dönemiyle, Batılılaşma ufku çizilene kadar…

> Cumhuriyet döneminde alkole bakış açısı nasıl?
Cumhuriyet, gündelik hayatta Batılılaşmayı sergileyecek olan kıyafeti bulmuş, alfabeyi bulmuş. Bunları devrimlerle yapmış. Devrimsiz, turnusol kâğıdı olarak da alkol bulunmuş! Alkol içmek, Batılılaşma ve çağdaşlaşma sembolü haline getirilmiş, söylenmese bile!

> Bunu nereden anlıyorsunuz?
Bugün hepimizin kanser yapıcı olduğunu bildiği 60 küsur hastalığın sebebi, Dünya Sağlık Örgütü'nün 'zararlı' diye bağırdığı alkolü 'faydalıdır' diye reklâm yapmış, Cumhuriyet idaresi! “Biranın Gıdai Faydaları' diye afiş yaptırmış 1930'lu yıllarda. “Yarım litre bira, 325 gram balık etine eşittir” diyen bir devlet, “Balık yiyemezseniz, bira için” mesajını veriyor. Bir bira markası 60'ların sonlarında yaptığı reklâmda, “Sadık Emmi, İneğinden Her Gün 10 Litre Bira Sağıyor” diyerek, 1 litre biranın 1 litre süte eşdeğer olduğunu söylüyor. Ankara'da, Atatürk Orman Çiftliği'nde 'Aile Bira Bahçeleri' kurmuş devlet! Küçük çocukların ellerinde bira şişeleri! Bir devlet 'bira bahçesi' kuramaz. Bütün dünyanın zararlı olduğunu bildiği bir şeyin, çocukların da içeceği şekilde 'sevecen' bir şekilde propagandasını yapıyorsan bu bir dayatmadır, alıştırmadır!

> O alıştırmada Cumhuriyet başarılı oldu mu?
Bir ideolojik anlayış olarak, müthiş derecede yerleşmiş. 2013 yılında bile 'alkolüme dokunma' diyebiliyor insanlar. Alkolüne dokunan yok aslında. Yeni çıkarılan Alkol Yasası, içmek isteyeni engellemiyor. Satın almak isteyeni engellemiyor. 22.00-06.00 saatleri arasında perakende satış yasak! 21.00'de al! Bir şeye yasak denmesi için, tamamen ortadan kaldırılması gerekir. Burada niyet okuma var. Diyorlar ki, “Hükümet yoklama çekiyor.” Avrupa'yla ve dünyayla entegre bir ülke, alkolü yasaklayabilir mi?

> “Avrupa Alkol Politikaları Birliği ve Dünya Sağlı Örgütü'nün önerileri uygulamaya konulsa, Türkiye'de kıyamet kopar” diyorsunuz, neden?
Evet, diyorum. AB'ye üye 29 ülkenin de üyesi olduğu Avrupa Alkol Politikaları Birliği'nin işi gücü, alkolle uğraşmak. Geçen sene Stockholm'de yapılan kongrede, üye ülkelere şu önerilerde bulundu: “Alkole sürekli vergi koyun, fiyatını artırın. İçilme yerlerini kısıtlayın. Satış saatlerini kısıtlayın. Reklâmları toptan yasaklayın” ve diyor ki, “Alkol tüketiminde herhangi bir 'emniyet sınırı', 'alt sınır' yoktur”, yani "Az içtiğim için ben güvendeyim” denilemeyeceğini, kanser yapıcı etkisi için de alt güvenlik sınırı olmadığını söylüyor.

> Avrupa'da alkol tüketimi ne kadar?
Kişi başı yıllık alkol tüketimi 10 litre civarında. Rusya'da 15 litre. Türkiye'de 1.5 litre biliniyor resmî olarak, gayri resmî oranlar 3 litre diyor. Asıl hedef ne? Bugün yetişen gençlerin, 60 yaşına geldiğinde alkole bağımlı hale dönüşmesini engellemek. Bu nedenle en büyük kısıtlamanın reklâma ve propagandaya getirilmesi gerekiyor.

Ankara'da bulunan Atatürk Orman Çiftliği'nde kurulan 'Aile Bira Bahçeleri'nde alkol alan küçük çocuklar!

> 80'lerde ilkokul çocukları dahi Yeşilay kolu sayesinde onun işlevini bilirdi. Daha sonra kaybolup gitti. Şimdi yeni bir söylem tutturmak zorundasınız. Bu, işinizi zorlaştırıyor mu?

Bir yönüyle zorlaştırıyor; ama biz genç bir yönetim olarak yeni bir söylem ve vizyonla geldiğimizi ilan ettik. 10 ay önce Yeşilay'a başkan olduğumda, ondan önceki 10 yıla dair, benim kafamda da Yeşilay'ın yeri yoktu. Silinmişti! Çocukken, Yeşilay'ın Mavi Kırlangıç dergisini babam eve getirirdi. Afişlerine her yerde rastlardık. Sonra toplumdan çekildi.

> Sebebi?
Birincisi, Yeşilay'ın propaganda ve PR imkânları çok kısıtlanmış, çünkü hiçbir geliri yok. Ne devlet desteği, ne hayırseverlerin rağbeti! İkincisi; Yeşilay'ı bugünlere getiren yöneticilerin, “Yeşilay büyürse, yabancı unsurlar dolar, mecrasından sapar” korkusu olabilir. Çünkü Yeşilay hep küçük kalmış. Biz geldiğimizde, 4 bin üyesi vardı Yeşilay'ın. 76 milyonluk ülkede bu sayı çok az. 81 şehir var, 23 şubesi vardı. Çok az. Çağ ve nesiller de değişiyor. Yeşilay, 60 yaşındaki adama ne yapabilir? Yeni yetişen neslin diline, tarzına uygun söylem de geliştirilememiş.

SİGARA AZALDI, SIRA ALKOLDE

> Kızılay'ın iyi bir gelir kaynağı var. Maden suyu dahi üretiyor. Siz nasıl bir kaynak oluşturacaksınız?
Hükümetin Yeşilay'a gösterdiği rağbet çok önemli. Başbakanımızın kızı Esra Hanım da yönetim kurulu üyemiz. Başbakanımız bir sigara düşmanı. Bunu da sempatik biçimde yapıyor. Yeni nesle zarar veren ve bağımlılık üreten maddelere karşı olan bir iktidar var. Başbakan, Yeşilay'ın açılışına geliyor. Bu PR olunca, o zaman buraya yardım da gelir. Hayırseverlerin rağbeti artmaya başladı. Hükümet, gelir getiren bir kaynak olsun diye Sepetçiler Kasrı'nı Yeşilay'a tahsis etti. Oranın kafeterya ve restoran olarak işletilmesi için BELTUR'la anlaşma imzaladık. Torba Yasa'yla birlikte Yeşilay Cemiyeti, bir vakıf kurmakla yükümlü kılındı. Vakıfla birlikte bağışların artacağına inanıyoruz. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'ndan her yıl bir fon da tahsis edilecek.

> Alkol Yasası'nın ne denli etkili olacağını düşünüyorsunuz?
Bu yasa henüz yürürlüğe girmedi; ama Sigara Yasası yürürlükte. Bu yasa uygulanacağı zaman, çoğu insan etkili olacağına inanmadı. Çünkü Avrupa'da bile “Türk gibi sigara içmek” gibi bir deyim var. Şehirlerarası otobüslerde sigara içilir, çocuklar astım krizine girerdi bu ülkede. Bu bir vahşetti! Kapalı bir mekânda sigara içmek, ilkelliktir, barbarlıktır! Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nazmi Bilir 'dumansız hava sahası' projesinin denetiminin başında. 2008'de yürürlüğe konan bu proje, 2012'de raporlandı. Türkiye'de sigara tüketimi 5 yılda yüzde 13 azalmış. Alkolde de aynısı olacaktır.

> Dünyada yasak durumu nasıl?
Özellikle İskandinav ülkeleri, alkol yasakları konusunda bir numaradır dünyada: İsveç, Norveç ve Danimarka. Fransa, en ciddi alkol yasasını bizzat aynı adla çıkardı. ABD'de alkol satış yaşı 21'dir. Vermek çok büyük bir suçtur. Türkiye'de 18 yaştan ötürü kıyamet kopuyor! Sert uygulamaların olduğu bu ülkelerde, alkol kullanımı da ciddi biçimde azalmış. Alkole bağlı şiddet ve trafik kazaları, azalma eğilimi gösteriyor. Oysa alkol üreticileri yeni pazarlar bulmak derdince. Bunun için hedef kitle ise gençler ve kadınlar.

> Hekim olmanızdan hareketle sorsam; Türkiye'deki alkol lobisi, ilaç lobisi kadar güçlü mü?
İkisi de güçlü ve acımasız. İlaç lobisi, hasta olup da ilaç kullanabilecek bir kitleye hitap eder. Ama alkol ve sigara lobisi, dünya üzerinde yaşayan 6 buçuk milyar insanın tamamını hedef kitle görür. Ama acımasızlık ve vicdansızlık açısından çok rahat kıyaslayabiliriz. Ben bir hekim olarak, dünya ilaç endüstrisinin olmadık hastalıkları var göstererek, normal kolesterol ve tansiyon düzeyini daha aşağı çekerek, sağlıklı bir insana ilaç kullandırttığını biliyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder