22 Ağustos 2013 Perşembe

Petrol

Petrol

Tarihler 1860 yılını gösterirken Albay Drake'in, Titusville şehrinde açtığı kuyudan PETROL fışkırdı! Bu sanayi devriminin başlangıcı oldu. Dünya hiç olmadığı kadar hızla değişecekti!

Ama Osmanlı içeride kendi sorunlarıyla uğraşıyordu! Tarihin en güçlü donanmalarından birini yaptıran Sultan Abdülaziz derdest ediliyordu! 1862'de petrolün varili, yani 159 litresi, 10 CENT'ti!

Ancak dünyanın ikinci büyük baronu ROCKEFELLER devreye girip STANDART OIL'i kurdu.

Rafine olan petrol sanayiye girdi. Boru hatlarıyla uzaklara taşınmaya başladı. 1885'te mühendis KARL BENZ benzinli otomobili, ardından 1897'de yine bir başka Alman mühendis Rudolf Diesel, dizel otomobili yaptı!

O yıllarda Abdülhamit Almanlar'a Ortadoğu petrol haritasını çıkarttırdı! Ancak Padişah yalnız değildi! Avrupa'da petrolün peşine düşen çok güç vardı! Ve bu güçler Osmanlı'nın gitmesi gerektiğine inanıyordu!

Yoksa raporlarında "Ortadoğu gerçek anlamda bir petrol denizi" tanımlamaları yapanlar amaçlarına ulaşamazdı! Petrol, 600 yıllık Osmanlı'yı bitirdi! Bu nedenle çıkan BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'nı ikincisi izledi. Paylaşım her şeydi!

İkinci büyük savaştan sonra Amerika gelip bölgeye oturdu. Her yeri yüzde 100 ele geçiremese de PARASINI konuşturdu! Bir ülkeyi büyük yapan parasıydı!

Savaştan sonra dünya BRETTON WOODS'ta DOLARI küresel alış-verişte kullanılacak para olarak kabul etti. Merkez bankaları aldıkları dolar kadar ALTIN bulunduracaktı.

Amerika da tuttuğu altın kadar para basacaktı. Petrol satılıyor, dolar Amerika'ya akıyordu! Amerika'nın kurduğu IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla DOLAR her yere giriyordu! Artık PETRODOLAR dönemi başlamıştı.

Bu dönem 1970'lere kadar sürdü! Avrupa ve özellikle Japonya'nın yakaladığı yüksek kalkınma hızı Amerika'yı zorladı. Dış ticaret dengesi ilk kez EKSİ yazdı. Bu Washington için ALARM anlamına geliyordu.

Fransa ve Almanya gibi ülkeler ellerindeki dolarların karşılığında ALTINLARI istedi! Amerika bu şok istekle sarsıldı. Büyük panik kapıya dayanmıştı.

Başkan Nixon tehlikeyi görüp 1 ons altın 35 dolar dengesini ortadan kaldırdı!

Dünyaya karşılıksız DOLAR saçtı! Bütün ülkelerin artı paraları dolara endeksli olduğu için donup kaldılar! Amerika ilk tehlikeyi atlatmıştı! Ama REZERV para yani petrol satışının yapıldığı paranın DOLAR olarak kalması tehlikedeydi! Ancak sahneye bu kez SUUDİLER çıktı! 2.5 milyar dolarlık Amerikan FONU alarak büyük jest yaptı!

Bu, Amerika'yı ipten aldı. Bir de arkasından patlayan İsrail-Arap savaşı 10 CENT'le hayatına başlayan petrolün varilini 11.5 dolara çıkardı! Avrupa'nın maliyetleri fırladı.

Artan petrol gelirleri zaten Amerika'ya aktığı için sorun yoktu!

Artık iki kıta arasındaki savaş büyüktü! Ve bu mücadele ENERJİ üzerinden yapılıyordu!

Boş durmayan Avrupa, Türkiye üzerinden bölgeye indi. Saddam ikna oldu, dolar yerine EURO devreye sokuldu. Bu, 1970'teki tehlikenin benzeriydi! Avrupa, Amerika'yı 140 milyar varil rezervi bulunan Irak'la vuracaktı! İran ve Rusya, euro için zaten sıradaydı! Kırmızı alarmı gören Amerika önce Afganistan'a, ardından Irak'a girdi! Hem enerji yollarını tutacak hem de EURO'nun DOLAR'ı yemesini önleyecekti!

Saddam tehlikeyi bildiği için Çin, Rus, Fransız ve Hintli şirketlere petrol çıkarma hakkı verdi! Rothschildler'in Fransa'daki en büyük şirketi TOTAL işgalle birlikte kovulanlar arasındaydı! Diğerleri onu izledi. Euro kesinlikle yenilmişti! Washington bir zafer daha kazanmıştı!

Ama saldırıların süreceğini biliyordu!

Rusya'nın euro ile Avrupa'ya enerji satışına ses çıkarmıyordu

Her şey iyi gidiyordu! Ancak bir süre sonra dengeyi bulmak için öne çıkan Ankara'nın Ortadoğu'yu kendine çektiği görüldü!

Bir yere kadar HOŞ GÖRÜLEBİLİRDİ! Ama Erdoğan fazlasıyla dominanttı! Ülkesini her şeyin önüne koyuyordu!

Ancak Mübarek gidip Mursi gelince işler karıştı! Dolar, New York'a aksın diye icat edilen İSRAİL, Türkiye ve Mısır kıskacında kaldı.

İsrail, Araplar'ı meşgul etmek için icat edilmişti! Onlar DİN SAVAŞI yaparken petro-dolarlar Amerikan ve İngiliz bankalarına gidiyordu!

Bir de Mursi, Erdoğan'dan etkilenmişti! İsrail ve Amerika'ya BEDAVA verilen petrolü keseceğini söylemiş, Süveyş Kanalı'ndaki İsmailiye ve Port Said gibi çok önemli limanları millileştirmişti...

O bunları yaparken Erdoğan da PKK sorununu bitirmeye çalışıyordu

Amerika'nın, Basra'yı kontrol etmek için iki kez saldırdığı Irak'ın kuzeyi Ankara'ya akıyordu! Bu, gaz ve petrolün bu topraklara gelmesi, kardeşliğin yükselmesi demekti!

Oysa ortada ciddi bir sorun vardı! Petrolün anlamı farklıydı! Araplar petrolü üretir, kazandıklarını da Amerika'daki emeklilik, gayrimenkul ve sigorta fonlarına yatırırdı! Bir de çıkartılan savaşlarla, kazanılan petrodolarlar geri alınırdı! Bu değişmez kuraldı!

Erdoğan ve Mursi buna itiraz ediyordu!

Etmekle kalmayıp, bölgenin Ankara'ya kaymasına neden oluyordu...

Haliyle Amerika tedirgin oluyordu! Çünkü hep onların çıkarı ön plandaydı! Ama Ankara'nın enerjiye yılda 60 milyar dolar ödediği büyük gerçekti!

Doğalgazda Rusya'ya bağlı olmak yeterince sıkıntılıydı! Petrol büyük dertti! Bu gerekçeyle barzani ile yakınlaşma ve anlaşma oldu!

Amerika bundan pek mutlu olmadı!

Ortağının bildiğini okumasını kaldıramıyordu!

Bir şey yapmaları gerekiyordu.
Yaptılar da!
Mursi gitti!

Belli ki bölgede Erdoğan gibi ülkesini düşünen biri daha istenmiyordu!

Camp David'in getirdiği BEDAVA petrol İsrail ve Amerika'ya tekrar aktı!

Millileştirilen limanlar vakit kaybetmeden özelleştirildi!

Yetmedi DİKTATÖR MÜBAREK'in geri gelmesi için düğmeye basıldı!

Arap Baharı'ndan önce Şarm El-Şeyh'te Netanyahu'nun "20 Arap öldürsen bir şey olmaz!" öğüdüne kulak veren Mübarek dönüyordu!

Her şey Türkiye'yi frenlemek içindi!

Hem içeride hem dışarıda saflar netleşiyordu!

Unutulan, Ankara'nın çoktan gaza bastığıydı!

Ergün Diler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder