2 Eylül 2013 Pazartesi

Başkan

Başkan!

Şimdi gündem Suriye...
Erken kalkan mikrofonu alıp meydan okuyor.
Kimsenin ağzının ayarı yok.
Herkes bir şeyler söylüyor.
Haliyle kimi takip edeceğini şaşırıyor insan! Bazen Esad, bazen Sisi erken davranıyor!
Bu hengame arasında ekranlarda çok az gördüğüm biri ilgimi çekti. Kameralarla fazla buluşmazdı. İlk kez bu kadar net olarak ortadaydı.

Karşısındaki gücü bilerek konuşuyor, güven veriyordu.
Gün, saat ve rakamlarla ikna ediyordu! "Beni dinleyen kazanır!" diye açık çek dağıtıyordu...
İddialıydı!

Hep de öyleydi!

Ankara TED'ten 1983'te, ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği'nden ise 1987'de, şeref derecesiyle mezun oldu. Durmadı...

BİLKENT'te İşletme Yüksek Programı'nı bitirdi.
ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi'nden İktisat dalında yüksek lisans derecesi aldı.
İktisat doktoru oldu!
1999'da doçentti!

İngiltere'deki YORK Üniversitesi misafir öğretim üyesi olarak davet etti. Gittiği konferans ve kongreleri kendi bile bilmiyordu!
Kısaltarak anlatmaya çalıştığım isim Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'ydı!

2003'te BANKADA iki numara oldu. 2006'da bankanın başına geçmesine kesin gözüyle bakılıyordu!
Hazırlanan kararname KÖŞK'e gönderildi! Tartışmasız başkanlar arasında en iyi eğitime o sahipti!

Ataktı, heyecanlıydı, başarılıydı!
Ama bunlar yetmiyordu!
Zaten hiç yetmemişti!

Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer veto etti! Sürpriz değildi.
Yadırganmadı. Ama gerekçeyi anlamak için merkez medyanın ne yazdığını okumak gerekiyordu...

Erdem Başçı'yı izlerken içimden bir ses "Arşive git!
Bak neler bulacaksın" dedi...

Ben de öyle yaptım. Birkaç saatlik araştırmadan sonra buraya almadığım neler buldum neler!
Üzüldüm...

Ben bile unutmuşum!

İnsanlar nasıl saldırgan ve nasıl acımasız olabiliyormuş! İnfaz için yaşayan basın mangasının hiç kaybolmayacağını, sadece bir süre sesini kısacağını gördüm! Buldukları ilk fırsatta yine ortaya çıkacaklardı!

Bundan emindim...

Müslüman başörtüsü, Türkiye'de kilit görevler için yapılan atamalarda sorun olur!

Ama Sezer onaylamaz! Kararı beklemek lazım!

Erdem Başçı'nın eşi de kapalı... Ama Sezer geçit vermez!
Türkiye Merkez Bankası'nın başına ilk kez eşi kapalı biri gelebilir. Uzun süredir Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Erdem Başçı, Köşk'ten onay alırsa paranın patronu olacak.

Erdem Başçı'nın türbanlı eşi Sıdıka Başçı'nın da AKP'lilerle yakın ilişki içinde olduğu ortaya çıktı. Eğer atama gerçekleşseydi, AKP'ye çalışan türbanlı Sıdıka Başçı'nın eşi Merkez Bankası Başkanı olacaktı.

Ne zaman "kapandı"

Sıdıka Başçı? Eşinin, Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı'na atanmasının arefesinde...

Ve daha neler neler...

Kimse Bayan Başçı'nın kim olduğu, ne okuduğu ya da ne yaptığı ile ilgilenmiyordu!

BAŞÖRTÜLÜ birinin eşi Merkez Bankası'nın başına geçemezdi! Medyadaki motivasyon buydu!
Emir böyleydi çünkü!

Oysa Sıdıka Hanım da ODTÜ öğrencisiydi. Aksekili bir ailenin kızıydı. Hacı bir annebabanın evladıydı. Babasının "Okuyabildiğin yere kadar oku" sözüne uyup ilerlemişti!
Okurken başı açıktı.

Bilkent'te doktora yapan eşi gibi York Üniversitesi'nde ders verdi. Sıdıka Hanım ortalarda görünmemek için şirket kurup kendi işini yaptı. Daha sonra sadece çocuklarla ilgilenmek için evini tercih etti! Basından hep uzak kaldı!

Belli ki o günleri unutmamıştı.

Acısı hala tazeydi...

Linç edilirken sesi çıkmıyordu! Şimdi de kendi isteğiyle susuyordu! Birilerinin utanmasını istiyordu!

İnancından dolayı başını örtmesi eşinin önünü tıkıyordu!
Erdem Başçı, öncekiler gibi Şanşelize'de viski yudumlamadığı için o göreve yakıştırılmıyordu!

Eşinin başörtüsü bahaneydi!

PARADAN PARA kazanan efendilere geçit vermeyeceği için hedefti!
Tüm baskılara rağmen gecikmeli olarak oturduğu koltukta İKİ KEZ döviz saldırısını önledi... İlk ikisinde çok sert bir tavır göstermeden olayı yatıştırdı!

Oyun kurmaya kalkanlar arkasına bakmadan kaçıp gitti!
Ama bu hafta yaptığı "Yıl sonunda dolar 1.92 olur!" sözü manifesto gibiydi!

Söylenmese de dünya merkez bankaları bu çıkışı konuşuyor!
Bizim "eşi başörtülü" diye önünü kestiğimiz, hayatı zehir ettiğimiz adam şimdi herkesi karşısına alıp meydan okuyor! "Kimse Türkiye'ye operasyon yapamaz" diyor...

Daha savaşa girmeden "40 milyar dolarla gelirim" resti çekiyor!
Türkiye, dövizin artacağını gördüğünde el altından bazı patronlara TÜYO gönderen Merkez Bankası başkanları gördü!

Halk kaybederken patronların kazanması için didinen isimler vardı! Bu nedenle onların istemediği isimler o görevlere gelemezdi!
Pijamayla başbakan karşılayanlar haliyle paranın patronunu da seçiyordu!

Bunlar alıştığımız olaylardı!
Alışmadığımız, bileğinin hakkıyla gelip ülkeyi korumak için savaşanlardı!

Türban geçerli ve eskimeyen bir mazeretti!

Eşlerinin hiçbir günahı ve vebali olmasa da Başçı'dan öncekilerin hepsinin başı açıktı!

2003'ten önceye bir bakın görürsünüz!

Demek sorun eşin kapalı olup olmadığı değildi!
Bu ülke için ne yapıldığı önemliydi!
Kimin ne yaptığı ortadaydı...

Ankara parayı hep yerli görünümlü yabancılara bıraktığı için operasyon yedi!
Geç olsa da akıllandı!

Şimdi askerle, cunta ile gelemiyorlar, kriz çıkarıp DERVİŞ gönderecekleri bir ortam da yaratamıyorlar!

Sıkıntıları büyük!

Körler ülkesinde tek gözlü adam kraldır!

Bizim durumumuz buydu!

Şimdi ne kör kaldı ne de sahte kral...

"Devran döner" dedikleri böyle bir şey olsa gerek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder