90 yıllık Cumhuriyet tarihimize dönüp baktığımızda artık biliyoruz ki bu ülkede hiçbir "kitlesel hareket" kendiliğinden gelişmemiş, hiçbir zaman halk kendi insiyatifi ile sokağa dökülüp ortalığı yakıp yıkmamıştır.
Menemen'den 6-7 Eylül'e; Kanlı Pazar'dan Malatya, Çorum, Kahraman Maraş olaylarına; Madımak'tan 28 Şubat'ın Aczimendilerine kadar hiçbirşey kendiliğinden, tepkisel veya özgün değildir.
Ama kuklacılar her zaman "milli ve dini reflekslerle" harekete geçecek sağcı veya "ülkenin tam bağımsızlığı için başını koymuş" solcu kuklalar bulmuşlardır.
SAĞ EYLEMLER SAĞ'IN SOL EYLEMLER SOL'UNDU
Eskiden her harekette kullanılanların kendi içlerinde bir homojenliği vardı. Her ikisi de ülkeyi istikrarsızlaştırmayı ve sivil iktidarı devirmeyi hedeflese de "sağ" eylemleri sağcılar, "sol" eylemleri solcular yapardı.
Ergenekon taifesi içeri tıkıldıktan sonra işin rengi değişti. Doğrudan müdahele edecek kuklacı kalmayınca kuklaların da ipini kimin çektiği anlaşılmamaya, dahası başka oyunun kuklaları aynı sahnede yer almaya başladı.
Cumhuriyet mitinglerinde de Gezi olaylarında da darbecilerle "solcular" kolkolaydılar, Silivri kararları okunurken işkence mağdurları işkencecilerini kurtarmak için Silivri'ye seğirttiler.
Ortada tamamen eklektik, tamamen yamalı bohça bir muhalefet var. Bir tek ortak noktaları Erdoğan karşıtlığı, AK Parti karşıtlığı bile değil.
Kuklacılar kimbilir nasıl iç geçiriyorlardır. Ulusal Kanal'da bir dangalağın dediği gibi "birkaç ölüm olsa ne güzel olurdu.. Aaah ah, biz dışarıda olacaktık ki Gezi'ye iki C4, Tunalı da bir tarama, bak nasıl çıkıyordu tanklar ortaya" deyip hayıflanıyorlardır.
ÖLEN ALTI KİŞİ DE ALEVİ
Ne darbelere destek mitingleri, ne Gezi soytarılıkları kalıcı bir sonuç vermeyince en eski ve en etkili yol seçiliyor artık.
Alevi-Sünni çatışması.
Gezi olaylarından bu yana hayatını yitiren altı gencin altısı da Alevi.
Çünkü tuzu kuru laik soytarılar iki toma görünce arazi oluyorlar.
Direnmeyi tek ciddiye alanlar bu saf çocuklar. Artık tek kullanılabilcek, sömürülebilecek inanç bu kaldı.
KEMALİSTLERDEN BAŞKASININ KEMALİZM'LE SORUNU YOK
Çünkü Kemalistlerden başka kimsenin Kemalizmle bir sorunu yok, öte yandan çoktan beri kimse de Sosyalizmi, Komünizmi ağzına alamıyor.
Pratik ortada;
işte elde üç kuşaktır babadan oğula geçen Kuzey Kore Komünist Krallığı ile ağabeyden kardeşe geçen Küba otokrasisi kaldı.
Nesini savunacaksın? Varsa yoksa anti-kapitalizm...
O ne?
Hiç.
Ne olduğunu bilen yok. Anti işte...
Yani bugün yapılan hiçbirşey yapılmasın.
Protest politikalar bir zamanlar moda idi. Ama bizdeki formasyonu "istemezük", "karşıyık" olarak tezahür etti.
Neye karşıyız?
Herşeye...
Tamam, iktidara darbe ile birileri gelir, ara rejim sayesinde birileri seçilmeden, hak etmediği koltuklara "atanır", sözüm ona teknokrat hükümetleri kurulur, işte o zaman hiçbir meşruiyeti olmayan bu tür iktidarlara karşı ne yapsan mübahtır.
Türkiye'nin bütün tek parti dönemi hükümetleri ile darbe hükümetleri hep böyledir.
Meşru olmadığı için ona tamamen karşı olabilirsin. Çünkü sana sorulmadan yapılmıştır herşey. Ama bütün dünya tarafından dürüstlüğü kabul edilen seçimlerde % 50 ile iktidara gelmiş bir yönetime muhalefet "herşeye karşı" olamaz.
Nelere karşısın?
Enflasyonun %60'lardan %6'lara düşmesine mi?
Milli gelirin dört kat artmasına mı?
550 bin toplu konuta mı?
Neye karşısın? kardeşimmm
İşte bu konuda hiçbir şekilde kafası net olmayan bu eklektik muhalefet bu günlerde Cemevi olayları ile, ODTÜ bahaneleriyle Hatay'da bir çocuğun ölümüne daha neden oldu. O da Alevi.
MUTLU MUSUN ULUSALCI
Ulusal Kanal'daki arkadaş, bak "birkaç kişi öldü", güzel oldu mu?
Mutlu musun?
Olimpiyatları kaybettiğimize sevinenlerden kalan bir paket kınam var, ister misin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder