7 Eylül 2013 Cumartesi

Gerçek diktatör: Gezi isyancıları

Gerçek diktatör: Gezi isyancıları!

“Diktatör!.. Sen ne karışıyorsun her şeye? İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı yok mu? Topçu Kışlası yapılıp-yapılmayacağına ne karışıyorsun? Bırak, seçilen Belediye Başkanı yönetsin İstanbul’un işlerini” diye itiraz ettiler..

“Ne kadar güzel. Ne kadar haklı eleştiri” diyerek, farklı mahallelerden destek topladılar....
Antikapitalist Müslümanlar’ı aldılar arkalarına...

Aşağılık kompleksi ile solculara yanaşan dindarları aldılar aralarına...

“Solcular o kadar da kötü insanlar değildir.. Bak, konuşunca anlaşabiliyoruz” diyerek, ateistlerin mahallesinde yer edinmeye meraklanan alnı secdelileri aldılar içlerine...
Ankara’da “diktatör” olduğunu söyledikleri Başbakan’a isyan başlattılar..

Şimdi aynı isyanı..

Yine aynı Başbakan’a karşı organize ediyorlar.

Bu sefer gerekçe, ODTÜ’den geçen yolu istememe üzerine..

İyi de, ODTÜ’den geçen yol ile ilgili, “Diktatör” dedikleri Başbakan’ın bir açıklaması, bir isteği, bir talimatı olmadı ki!

Niye, ODTÜ’den geçen yolun faturasını, Başbakan’a çıkartıyorlar?

ODTÜ’den geçen yol fikri, Başbakan’dan çıkmamış.

Ankara Belediyesi’nin yasal organlarında görüşülmüş.

Devletin yasal kurumlarının onayından geçerek kararlaştırılmış.

Varsa bir itirazı olan, karar alınırken, yasal mercilerde dile getirmeli idi..

Deseniz de..

Onların burnu, bir karşı havada..

Yasal merciler mi?

O da ne ki?

Kanun da ne imiş?.. Hukuk dediğin ne ola ki? Mahkeme ne?

Kanun da, hukuk da, mahkeme de; “Gezi isyancıları” ne derse, odur..

“Diktatöre söyleyin, direniş ülkeye geri döndü!” diye Ankara isyanını başlatıyorlar..

Gerçek “diktatör”ün kendileri olduğunu, ilan ediyorlar.

Çünkü “Diktatör” dediklerinin kararına karşı, mahkemeye gidebiliyorlar..

Ama “bizim dediğimiz olacak” üzerine kurgulu gerçek “diktatör”ün kararına itiraz edemiyorsunuz.

Bu diktatörün kararını mahkemeye götüremiyorsunuz.

Başbakan’ın da, belediyelerin de kararını, mahkemeye taşıyabilirsiniz ama..

Gezi isyancıları “Biz buraya, Topçu Kışlası’nı yaptırmayacağız” dediler mi.. Şirretliklerini gösterdiler mi.. Dinlemek zorunda kalıyorsunuz..

“Biz ODTÜ’nün yanından geçen yolu istemiyoruz” dediler mi..

Yol çalışmasını sürdüremiyorsunuz..

“Biz bu merdiveni, eşcinsellerin sembolü renkle boyayacağız” dediler mi.
Bir günlüğüne itiraz edip, “Durun bakalım, meclis bir karar alsın” deseniz bile.
Ertesi günü onların istediklerini, yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Diktatörlük, işte bu!



“Topçu Kışlası’nı istemiyoruz.”
“ODTÜ’ye yol istemiyoruz!”..
“Merdivenleri, gay sembolü renklerle boyayacağız!”

Bu taleplerin, bu direktiflerin dayanağı ne?
Sandıktan çıkan bir yetki mi?
Hayır..

Sandıktan çıkan yetki, bunların dediklerinin tam aksini söylüyor..
Peki, “kamusal bir otorite”den mi kaynaklanıyor, bu direktifler..
Hayır..

Direktif sahiplerinin, ne yargısal, ne idari hiçbir yetkileri yok..
“Halkın bir kesimi” olmaktan başka bir özellikleri yok..
Ama “Dediğimiz dedik, çaldığımız düdük” diyorlar..
“Biz ne istersek, onu yapacaksınız” diye dayatıyorlar.
Yaptıkları resmen “diktatörlük!”
Başkalarını diktatörlükle suçluyorlar..



Oysa bu diktatörlerle rekabet ortamında seçime girildi..
Diktatörlük heveslisi bu çapulcular % 1..
% 5..
Bilemediniz, % 20 oy aldılar..
Karşısındakiler, % 40, % 45 oy aldılar.. Şimdi şehirleri yönetiyorlar.
% 50 oy aldılar, ülkeyi yönetiyorlar.

Ama onlar, “% 40 oy alsanız da.. Bizim dediğimizi dinleyeceksiniz” diyorlar.
“Bizim villaların yanından geçecek yolu istemiyorsak, kamunun menfaatine de olsa, o yolu yapmayacaksınız” diyorlar..

“Yetkiyi biz sandıktan aldık. Sandıktan çıkan yetkiyi, size ezdirmeyiz” denilince de..

“Bu var ya bu.. Bu bir diktatör.. Muhalefeti yok etmeye çalışıyor” diyorlar..

Oysa seçime şurada 6 ay kaldı..

Siz kazanın seçimi..

Sizin direktifleriniz doğrultusunda icraat yapılsın..

“Diktatördü, değildi..” tartışmasına da gerek kalmaz!

Ali Karahasanoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder