7 Eylül 2013 Cumartesi

ODTÜ'de ırkçılık var

ODTÜ'de ırkçılık var ! / Süleyman ÖZIŞIK

"Ötekileştiriliyoruz" lafını ağzından düşürmeyen ikiyüzlü zihniyet bu kez ODTÜ'de hortladı. Galiba Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu eğitim yuvası için "Irkçılık nedir ve nasıl insan olunur" derslerini müfredata eklemesi gerekecek.

Tüm öğrencilerini karalayacak kadar vicdansız değilim. En azından ellerindeki pankart ve sergiledikleri tavır gösterdi ki, insanlıkta en geride, hainlikte en ileride olan o iki kızla birlikte, onları alkışlarla cesaretlendiren zavallı zihniyet bu dersi ezber edinceye kadar görmeli...

Dün gün boyunca bu haberlere gelen yorumları takip ettim. Kimi savcıları göreve çağırıyor, kimi ise o iki kıza hak veriyor, yeni eylemler için cesaretlendiriyor.

İnsan olduğunu iddia eden herkesin şu soruyu kendine bıkmadan usanmadan sorması gerekiyor:

"Burası diktatörlükle yönetilen bir ülkeyse, o diktatörün zulmünden şikayetçi olanlar nasıl oluyor da, bir devlet üniversitesinde kimlik kontrolü yapma, başörtülü öğrenciye karışma, eğitim hakkına tecavüz etme, ve okuldan kovma hakkını kendinde görebiliyor?"

Peki bu olayın tam tersi olsaydı... Birkaç başörtülü öğrenci, başı açık iki öğrenciye bu hareketi yapsaydı sizce ne olurdu?

Cevabını ben vereyim...

Şu an yurdun 4 bir yanında eylemler alıp başını gitmiş, sayısız ev ve araba yakılmıştı. Tencere tavalar çarpışıyor, küfürler hakaretler birbirini izliyor, vandallığın zirelerinde dolaşılıyordu. Çünkü burası, özgürlüğü bir nota gibi işine geldiği yerde zurna gibi kullanan azınlığın, dilediği azgınlığa imza attığı bir ülke..

Kimseden ses çıkmıyor..

Neden?

Çünkü bu ülke, inançlı kesime haksızlığın dikalası yapılırken herkesin sus pus olmayı tercih ettiği bir ülke. Haksızlığa uğrayan başı kapalı biriyse, kadın hakları örgütleri bile teneşir uykusundaymış gibi sessiz kalıyor.

Görüntüleri dün dikkatle izledim. ODTÜ'nün güvenlik görevlisi bir eli belinde, kulpu kıçına kaçmış sürahi pozisyonunda durarak haksızlığı öylece izliyor.

Bugün iki eylemci kızın o eylemi neden yaptıklarına dair açıklamalarını okudum. Gerekçeleri neymiş biliyor musunuz?

"Onlar kayıt için gelen öğrenciler değilmiş. Cemaatin, bazı öğrencilerin beynini yıkamak için gönderdiği iki kişiymiş ve orada stand kurmuşlarmış..."

Riske bak sen!

PKK'lı girer, DHKP-C'li girer, TGB'li girer, TİKKO'cusu girer, vandalı girer ama cemaat adına kimse giremez. Hepsi istediği örgütsel dökümanı açabilir ama cemaat mensubuysa açamaz!

Niye?

Çünkü orası Türkiye'nin en saygın üniversitesiymiş ve orada dehalar yetişiyormuş! O cemaatçi kızlar oraya yakışmıyormuş! Zaten mesele başörtüye tepki meselesi değil, cemaate tepki meselesiymiş. Biz anlamamışız.

Başörtülü kızlardan cemaate, oradan inançlı kesime, oradan AK Parti'ye. Biz anladık arkadaş. Mesele Gezi Parkı değil yani, izler izlemez anladık, sen merak etme!

Hani sanırsınız ki, başörtülü kızlar tam da bunların ilerici teknoloji üssünün olduğu yere stand kurmuş ve fırlatacakları uyduya engel olmuşlar!

Onların bu açıklamalarına destek verenlerin yorumlarına ne demeli peki? Bir durum tespitleri var ki anlatamam. İnsan okuyunca, "Bu şimdi neresiyle durum tespiti yaptı?" diye sormadan edemiyor.

Biri diyor ki, "ODTÜ'nün belli bir yapısı var. Burası yobazların gösteri yapacakları yer değil. Burada Mustafa Kemal'in askerleri var."

Zaten nerede 4-5 yıl tecil yaptırıp askere gitmeyen varsa, hepsi de Mustafa Kemal'in askeri oluyor ne hikmetse!

Hadi diyelim ki öğrenci değil...

Belki orayı genç yaşta fosilleşmiş beyinlerin sergilendiği bir müze sanmıştır? Uzaya uydu fırlatan başbakanı yuhalayıp taşlayan beynin nasıl bir şey olduğunu merak edip gelmiştir belki kardeşim!

Hı, olamaz mı?

Bir diğeri diyor ki, "Neden başörtülü geliyorlar okula? Dini özgürlük kapmasında ineğe tapanı ne yapacağız? İneğiyle okula gelebilir mi?"

Bırak ineği, öküzle bile gelebilir!

O okulda bu halinle seni seven bir kız arkadaşın varsa, bilki hergün yanında bir öküzle gelebiliyor! Sadece sen bunun farkında değilsin!

Neyse...

Eylemci kızlardan biriydi sanırım. Dün yine cep telefonuyla çekilen bir görüntüsünü izledim. Tepkisini aynen yazıldığı şekliyle dışa vuruyordu:

"Bışbıkan içkiye kırışır, 3 çocuk yıpın der, bu sıkmabışları başımıza salar. Yeter ama yani yetti cınımıza tak etti. "

Büyüyüp evlenecek çağa geldi de, kendisini bu haliyle alacak bir koca buldu da çocuk yapıp yapmamayı dert ediniyor pırasa kafalım!

Sonra devam ediyor: "Burası kimsenin bıbasının malı değil yanie. Türkiye'de onlara hayat yok!"

Ah be ablacım!

Sen çok yanlış gelmişsin! Buradan geri dönüyorsun. Ama epey bi gidiyorsun. Sürekli soldan ilerliyorsun. 1938 ile 1950'inci sokağın birleştiği sapaktan saptın mı önüne çıkan ilk cadde İsmet İnönü caddesi. Orada aradığını bulabilirsin!

Bu arada AK Parti sana ve seni destekleyen küflü zihniyete minnettar. Türkiye Fırıncılar Odası yıllarca üretim yapsa, şu seçim döneminde Erdoğan'a bu kadar ekmek çıkaramazdı!

Hadi sen ilerle ablacım..

Toz kaldırmadan, soldan soldan!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder