28 Temmuz 2013 Pazar

Hollywood, Batı'yı aklama projesidir

Hollywood, Batı'yı aklama projesidir

Biraz geç kalmış olabilir. Fakat yazmadan edemeyeceğim.

Dünyanın hiçbir köşesinde, hiçbir sinema izleyicisi bu denli aptal yerine konulmayı hak etmiyor.

Klişe klişe büyüttüğünüz sinemanızın insanı ebleh varsayan yaklaşımını -filmi beğenenler de dahil olmak üzere- ifşa etmek üzerimize farz.

Kutsaya kutsaya putlaştırdığınız ve acıkınca da helva sayıp kendinize azık ettiğiniz Beyaz Saray'ın düşmesini daha 'yeni' bir şekilde anlatamaz mıydınız!

Dünyanın jandarmalığı vazifeniz sırasında yaptığınız 'hata'ların üzerini örtmek için mi sinemanın ırzına geçiyorsunuz!

Fazla mı sert oldu!

Yok yok, siz fazlasını hak ediyorsunuz da bende o yok.

Yahu kendinize de mi saygınız yok!

765 bin 432 defa hayata geçirdiğiniz hikayeyi biraz dolandırınca ortaya yeni bir şey mi koymuş oldunuz!

Muhterem okur...

Mevzubahis mesele 'Beyaz Saray Düştü' isimli film...

Hikayeyi anlatıp size haksızlık etmek istemiyorum.

Elbette bir takım terörist planların ortasına yerleştirilen Beyaz Saray paramparça oluyor. ABD'nin kalbi vuruluyor. Esas adam, hiç beklenmedik (!) bir şekilde meseleyi çözüyor. Terörist kumpas elbette içeriden birilerinin vasıtasıyla hayata geçiyor. Ve hatta neredeyse dışarıdan bir bağlantı yok, ihanet tamamen içeridendir.

Şimdi ben filmin izleyiciye hakaret ettiğini iddia edince, "bunca insan izliyorsa..." diyorsunuz.

Haklısınız da.

Ve lakin haksızsınız da...

Zira her vericinin alıcısı vardır. En berbat şeyi bile vizyona sürseniz bir şekilde alıcı bulursunuz. Ancak "zaten alıcısı var" yaklaşımı dahî başlı başına hakarettir.

Türkiye'de filmi iki haftada 55 bin kişinin izlemiş olması esasında hiçbir şeyin göstergesi değil. Sadece bilgi olsun diye yazdım.

Peki neden Hollywood'da ısrarla böyle filmler yapılır.

El cevap: Hollywood, ABD'yi aklama projesidir.

Emperyalist ABD, dünyanın her köşesinde insanlık tarihine kara not düşer. Hollywood ise her sene birkaç filmle aklamaya çalışır...

Katil ABD, dünyanın her noktasında kan döker. Hollywood ise tevil eder. Dökülen kanın haklı yere olduğunu ispat etmeye çalışır.

Vahşi ABD, yeryüzünün her karışını sömürür. Hollywood ise bunun 'beyaz adam'ın hakkı olduğunu -sözüm ona özeleştiri- ile bilinçaltına yerleştirmeye çalışır.

İşgalci ABD, özellikle İslam coğrafyalarını zapt eder. Hollywood ise bunun işgal değil, demokrasi ihracı olduğunu kanıtlamaya çabalar.

Gayrimedeni Batı, Doğu'ya medeniyet dersi vermeye çalışır. Hollywood ise bunun kardeşçe çaba olduğunu izah etme derdindedir.

Haçlılar'ın hedefinde İslam vardır. Hollywood ise İslam'ın, kendi dışındakilerin tamamını hedefine koyduğu mesajını alttan alttan işlemeye çalışır.

İşte bu sebeplerden muhterem okur; Hollywood, böylesi basit işler yapmaktan vazgeçmeyecek ve biz de her defasında asıl maksada dikkat çekmekten vazgeçmeyeceğiz.

Bu arada, teknik uygulamalardaki başarı bu çerçevede ele alınacak bir şey değil.

'Beyaz Saray Düştü'de de teknik olarak üst seviye bir iş görüyoruz.

Ama buraya gelene kadar halledemediğimiz ve hiç de halledemeyeceğimiz bir mesele olduğundan, bu hususların üstünden geçmek durumundayım.

'Yarından Sonra', 'M. Ö. 10.000' ve '2012' filmleriyle tanıdığımız Roland Emmerich'in yönettiği filmde oyunculuklar da vasatın altında.

Aksiyon ve dijital efektin fazlasıyla yer aldığın Beyaz Saray Düştü ile ABD aklanmaya çalışılmıştır.

Başarıp başaramaması size bağlı, muhterem okur.

Biline...

Abdulhamit Güler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder